Bahar Eğlencesi

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Kurgu: Gryffindor Braveyard klübünün üyeleri, baharın gelişini kutlamak için göl kenarında bir etkinlik düzenlerler.
Kişiler: Gryffindor Braveyard üyeleri. İsteyen sorarak katılabilir.

Güneş, hafif rüzgarla ilerleyen belli belirsiz bulutların ardında güçlü bir şekilde parlıyordu. Son bir kaç aydır tamamen çıplak kalmış ağaçların üzerinde canlı yeşil renkte yapraklar, kimilerinde beyaz-pembe renkli çiçekler bile vardı. Havayı dolduran çiçek kokuları, göl kenarında gezinen öğrencilerin arazide çınlayan kahkahaları, türlerini ayırt edemediği kuşların cıvıltıları... Hepsi kıza son dört yılını ve Matthew'la olan problemlerini unutturuyor, kalp atışlarını hızlandırıyordu. Penelope aceleci ve heyecanlı adımlarıyla arazinin büyük kısmını aşmış, göle yaklaşmıştı. Asasıyla aynı hizada havada süzülen, Pen tümseklerden geçtikçe hoplayıp zıplayan sepetler belli bir süre sonra sertçe yere indi. Bunun üzerinde çalışmam gerek. diye düşündü kız kendi kendine sırıtarak. Durup şöyle bir etrafına baktı, herkesten önce Jan gelecekti. Gerçi Penelope anlaştıkları saatten daha erken varmıştı göl kenarına, klübün başkanlığını aldığından beri gerçekliştireceği ilk olaydı bu. Hogwarts’a bu sene gelmişti fakat çabucak ısınıp anlaştığı bina arkadaşlarıyla kararlaştırdıkları bu eğlence, onun daha çok evinde hissetmesini sağlıyordu. Dalgalı sarı saçlarını lastik bir toka yardımıyla tepeden, dağınık bir şekilde topladı ve ellerini beline koyup, bilmiş bir edayla derin bir nefes aldı. Hadi bakalım... Önce, sarı ve kırmızı karelerle süslü bir kaç örtüyü parlak çimlerin üzerine serdi. Ardından, bir kısmını zorla mutfaktan aşırdıkları lezzetli ve çeşit çeşit yiyecekleri üzerlerine dağınıkça yerleştirdi. Ayrıca şişelenmiş balkabağı ve solungaçsularıda vardı. Herşey, tam gölün kenarındaki eski, kocaman bir meşenin gölgesi altındaydı. İşi bitince geriye çekilip yaptıklarına baktı. Eh... Jan'ın herşeyi ilginçleştirecek birşeyler daha getireceğini yada yapacağını umuyordu, çocuğun yaratıcı bir zekası vardı. Etraftan Gryffindor'un parlak renklerini görüp söylenen Slytherin'lere aldırmadan bir örtünün üzerine oturdu ve yiyeceklerin arasından bir elma kapıp ondan kocaman bir ısırık aldı. Artık tek yapması gereken beklemekti.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Kate bu sabah şen bülbüllerin şakırtılarıyla uyanmıştı.Yatakhanenin camını açıp havalandırmış, uzunca bahar kokusunu içine çekmişti.Bugün gerçekten neşeli ve sıcacık bir gündü.Baharın getirdiği iştahla kahvaltısını etmiş ve kendini bahçeye atmıştı.Ağaçlar yavaş yavaş yeşillenmeye, çiçeklenmeye başlamıştı.Kuşlarsa kendilerini dallara sermiş her biri ayrı ayrı neşeli şarkılar söylüyordu.Bahar gelmişti nihayet, bütün coşkusuyla..
Gülümseyerek ilerlerken göl kıyısına yaklaştı.Büyük meşenin altında biri vardı sanki.Biraz daha ilerleyince Penelope'nin harika bir piknik sofrası hazırladığını gördü.Kareli örtünün üstünde bir sürü göz alıcı yiyecekler vardı.Hatta balkabağı suyu bile! Kate dilini dudaklarında gezdirdi.Yavaşça Penelope ve onun hazırladığı muhteşem piknik örtüsüne doğru ilerledi.Slytherin'den bir kaç densiz kıskançlıkla bakıyordu.Kate nedensiz yere gururlanmıştı.Gülümseyerek Penelope'nin omzuna dokundu

"Merhaba.Katılabilir miyim?

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Kışın geride bıraktığı karlar erimiş, yerini yemyeşil çimler almıştı. Ağaçlarda pembe-beyaz renklerini andıran ebruli çiçekleri açmıştı ve ağaçlar, her bahar olduğu gibi yemyeşildi yine. İşte Odette'in yaşama etkeni. Toprakla ilgili özelliği olduğundan beri her tanrının günü tanrıçasına dua etmiş, özelliğini en iyi şekilde kullanmaya çabalamıştı. Klübün yeni başkanı Penelope idi ve bir Bahar Eğlencesi düzenliyordu Göl Kenarı'nda. Hannah'tan aldığı pastaları elindeki çantasına koymuştu, o pastalara bayılıyordu. Penelope çoktan gelmiş, bütün her şeyi hazırlamıştı. Penelope'nin yanında bir kız daha vardı. Kızı sima olarak tanıyordu, Ortak Salon'da birkaç kez görmüştü onu. Adımlarını hızlandırarak kendisine bakan birkaç Slytherinli'lere bir bakış attıktan sonra Penelope'nin yanına vardı.
`Penelope! Her şeyi hazırlamışsın!´Çığlık atar gibi söylemişti bunu. Hemen Penelope'nin yanına tünedi ve başını yanındaki kıza çevirerek gülümseyerek selam verdi. `Merhaba.´Çantasından çeşit çeşit pastaları çıkarttı ve örtünün boş kalan yerlerine dizmeye başladı. `Bunların hepsi bitecek, mazeret istemem!´dedi kızar gibi taklit ederek, ardından gülmeye başladı.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Kate gelen kıza gülümseyerek baktı.Odette çantasından leziz pastalar çıkarmıştı.Kate kendine kızmıştı bir an, eli boş geldiği için.Odette ve Penelope sıkı dostlar olmalı diye düşündü.Baharın gelişi kadar binasının kızları da şen şakraktı ve Kate buna bayılıyordu.Eli boş geldiği için hala kendini mahcup hissediyordu.Okula dönüp mutfaktan bir şeyler aşırmayı bile düşünmüştü o an.

"Elim boş geldim kusura bakmayın.. Bu arada ben Kate"

Yüzünde o sevecen gülümsemesi vardı

Gezgin

Sabahın erken saatlerinden beri bir türlü uyuyamıyordum. Aslında normal olan gece uyumaktı, ancak o kadar kaptırmıştım ki kitap okumaya, başımın iki yanında iki minik fenerle baktığım kitabı saatler sonra bitirmiştim. Elimden geldiğince huzurlu olmasını umduğum bir uykuya dalarken, aklımdaki tek güzel şey birkaç yeni ve parlak fikir, okulda salınmaya devam eden ve her geçen gün baharın gelmesiyle güzelleşen hoş kokulu rüzgardı. Uyuyamayacağımı anladığımda yataktaki örtüleri savurarak kalktım. Gözlerimin altında oluşan hafif çöküntüye aldırış etmedim aynada.'' Hala iyi görünüyorum.'' Ardından kendi aksime göz kırpıp şımarık tavırlarımın kendini beğenmişlik olarak algılanmadığı tek yer olan yatakhanede gezinmeye başladım. Sataşanlar oluyordu elbet; ama biz erkekler, birbirimizi anlıyorduk. Bu kadar güzel kızla dolu bir okulda, baharın en güzel halleri salınmaya devam ederken kim şımarmazdı ki? Haksız sayılmazdım.

Ortak salona inmeden önce sarı kırmızı çizgili kravatımı hafifçe aşağı çektim. Havalar ısındıkça bu lanet bağa dayanmak da bir o kadar zordu. Derin bir nefes aldım temiz havanın içerisinden ciğerlerime çekebildiğimce. Ardından sanki aldığım nefesi vermişim de yenisini almam gerekmiş gibi dopdolu bir nefes daha aldım. Ama bu seferki acele olmuştu. Merdivenleri inmeden önce neredeyse bağırarak konuştum. '' Penelope! Piknik! Kahretsin! '' Arkadaşlarım arkamdan dalga geçmeye başlamışlardı bile. Asamı kaldırıp ortalıkta zıplamaya başlayan birkaç kurbağayla dikkatlerini dağıtmam uzun sürmedi. Merdivenlerden uçarcasına iniyordum salondan çıktığımda.

Bahar havası bütün tazeliğiyle sarı saçlarımın arasından geçerken, arkamda bıraktığım parfüm kokusundan çok daha etkili bir başkası çalındı burnuma. Kızlar çoktan göl kenarında toplanmışlardı bile. Penelope, Kate ve Odette. Yaklaşırken Penelope'nin kızmış olduğunu varsaydım. Ne de olsa gecikmiştim. '' Ah, bu kadar güzel olmayın kızlar. Mevsimi küstüreceksiniz.'' Özenle serilmiş örtülerin üzerinde bir yere yerleşirken gözlerim sarışın binadaşımdaydı. Başımı hafifçe yana eğip en şirin tavrını takındım. Zaten yemekte olduğu elmalardan bir tanesini üzerime silerek parlattım. Uzattığım zaman tek düşündüğüm ince bir ses tarafından azarlanmamaktı. ''Hey, afedersin. ''

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Ah.. Dakikalar geçipte sarı bir başın diğer öğrencilerin arasından belirmemesi üzerine Penelope farkında olmadan kaşlarını çatmıştı. Heyecanla geldiği göl kenarında bir facia yaşayıp yaşamayacağını merak etmeye başlamıştı; tek kişilik bir parti gibi. Yeni gelmesine rağmen çabucak sevdiği bu yerde, daha çok arkadaşı olsun istiyordu. İyi bir başlangç yapmamıştı. Gelişinin ilk günü Matt'le rahatsız edici bir konuşma, Lazernia ile ufak bir tartışma ve o saçma görüş.. Zihnini boşaltmaya çabaladı. Örtünün güneşe gelen kısmına kaydı, güneşin teninde bıraktığı sıcak hissi seviyordu. Bir elinde hala elmasını tutarken diğeriyle toplu saçlarını açtı. Başını iki yana sallayınca sarı tutamlar güneşte parlayarak omuzlarına döküldü. Aynı anda, omzunda bir el hisetmişti. İçinde yeniden filizlenen heycanla gülümsedi. Arkasını dönünce beklediği kişi olmasada, Gryffindor armasını gördüğüne sevinmişti. İkinci dönemden, hatırladığı kadarıyla, Kate olmalıydı bu. Katılıp katılamayacağını sorunca fazla coşkulu bir tavırla başını salladı ve yanını işaret etti.
" Tabii. Rahat ol, birşeyler yesene. "
Daha kızla bir sohbete girişemeden, bir diğeri gelmişti. Odette. Yanında getirdiği kocaman çantada neler olduğunu merak etmesine fırsat bırakmadan, rengarenk, ağız sulandırıcı pastaları çıkarıp örtülerin üzerine dizmeye başlamıştı. Penelope henüz yemeğini yemesinin üzerinden bir saat geçmiş olmasına rağmen büyüyen bir iştahla doğruldu. Kendine ve diğer kızlara birer balkabağı suyu vermeyi düşünüyordu fakat kafasını çevirince Kate'in birşeyler söylediğini gördü. En az kendisi kadar, binasınında kaynaşmasını istiyordu. Bu yüzden bölmekten vazgeçti ve diğer yiyeceklere döndü. Tam çilek ve kremalarla süslenmiş bir pastaya uzanırken, aşina olduğu kendine güvenen ses tonuyla durdu.
"Ah, bu kadar güzel olmayın kızlar. Mevsimi küstüreceksiniz."
Ha-ha-ha. diye düşündü huysuz bir yüz ifadesine bürünürken. Geç kaldığı için insanları ekstra iltifatlara boğarak paçayı kurtarabileceğini sanıyordu herhalde. Kendisine uzattığı elmaya bakıp başını iki yana salladı ve bitmiş olan, kendi elindekini gösterdi.
" Hayır, teşekkürler. "
Ciddi bir ifade takınmıştı. Az önce gözünü diktiği pastanın üzerinden kremaya bulanmış bir çileği alıp ağzına attı. Gözlerini çiçeklerle bezeli ağaçlarda, aydınlık gökyüzünde gezdirirken, bir anda karar değiştirmişti. Huysuzlukla harcanamayacak kadar güzel bir gündü.
" Herneyse, bugün eğlenceli olmalı, bir kereye mahsus affedildin. "
dedi gülerek.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Kate tam kızların bardaklarına balkabağı suyu doldurmak üzereydi ki yanlarına koşarak gelşen sarışın bir çocuk gördü.Bu çocuğa göz aşınalığı vardı, zira onu pek çok sefer ortak salonda görmüştü.Fakat çocuk üst sınıflardandı.Jan kravatını aşağıya indirmişti.Belli ki o da sıcaktan bunalmıştı.Ya da kendini gelen yaza adapte edtmeye çalışıyordu.
Jan sevecenlikle yaklaştı "Ah, bu kadar güzel olmayın kızlar. Mevsimi küstüreceksiniz." sesinde sevcenlik vardı.Biraz da geciktiği için affedilme isteği..
Kate, bir bardakta Jan için hazırladı ve balkabağı suyunu doldurdu.Uzatmaya hazırlanırken Jan bir elma almış üstüne sürerek parlatıyordu.Kendisinin yiyeceğini düşünürken Jan elmayı Penelope'ye uzatmıştı.Belli ki kendini affettirmeye çalışıyordu.Kate bardakları tek tek Penelope, Odette ve Jan'a uzattı

"Buyrunn balkabağı sularınız"

Gezgin

Uzattığım elmaya bakan cadı kibarca reddettiğinde omuz silktim. İçimden geldiği gibi gülümseyip koca bir ısırık aldım kıpkırmızı ve sulu meyveden. Ancak ağzımdaki tadın sebebi henüz dilimin üzerinde dağılmaya başlayan hafif ekşimsi ve şekerli aroma değil, Penelope'nin beni affettiğini söylemesiydi. Hemen ardından ortalık biraz daha neşelendi. Hep birlikte mevsimin tadını çıkarıyorduk.

Etrafıma baktım. Çiçeklerin pembeden kırmızıya çalan tonlarının arasına serpiştirilmiş beyazlıklar, ağaçların gövdelerindeki canlı kahverengi, böceklerin henüz yuvalarına yiyecek taşımak zorunda olduklarını anlamaları üzerine telaşlı koşuşturmaları gözüme çarpıyordu her yanda. Elimdeki elmanın ufak bir parçasını, uzanıp kekten kopardığım ufak bir parçayla, güneyde olduğunu tahmin ettiğim birkaç tümseğe doğru fırlattım. '' Karıncalar için aylar boyu sürecek ziyafet ha? '' Ellerimi temizlemek için birbirine sürterken elmayı dişlerimin arasında sıkıştırdım. Sarsak bir at gibi görünüyor olmalıydım. Bana gülümseyen yüzlerini gördüğüm binadaşlarım kendi aralarında sohbet ediyorlar, gelip geçene bakıyorlardı. Yeni yeni büyümeye başlamış papatyaların arasından örtüdeki yiyeceklere doğru uçan bir uğur böceğini kibarca savuşturdum. Birkaç minik çığlık mı duymuştum? '' Hey, ben cani değilim. Sakin olun.''

Kate balkabağı dolu bardağı bana uzattığında göz kırptım. '' Çok da hamaratız.'' Belli belirsiz bir omuz silkişi gördüğümü sandım ancak hemen ardından homurdanma sırası bana gelmişti.'' Aslında hiç şikayetim yok bayanlar ama, Quidditch kupası hakkında muhabbet edebileceğim bir hemcinsimin de olması işime gelirdi doğrusu. Yoksa baş dönmesi yüzünden beni yatakhaneye taşımak zorunda kalacaksınız'' Eğleniyordum. Oldukça eğleniyordum. Hogwarts'ta olmanın tadı bir başkaydı. Burada gerçek arkadaşlar, mükemmel bir hava ve istemediğim kadar güzel yiyecek vardı. Daha fazlasını ne yapacaktım? Dirseklerimi yere yaslayıp arkaya doğru uzandım. Masmavi gökyüzü altında bembeyaz yapraklarını birbirine dokunduran papatyalar ve çiçeklerin arasında gezen ufak arılar gözüme çarpıyordu. '' Bence çabuk yemeliyiz. O arılardan biri buradaki mükemmel pastaların kokusunu alırsa, bir yerlerimizi şişirebilirler.''