AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 İlk Temas

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Sonya Gaël

GezginGezgin
Sonya Gaël



Mücadele Tarafı : Karanlık*
Kan Durumu : Safkan*
Kırmızı yani,akışkan oluyor ya hani.
Patronus : Leopar

İlk Temas Empty
MesajKonu: İlk Temas   İlk Temas EmptyPerş. Mart 18, 2010 9:45 pm

Oyuncular; Sonya Gaël , James M. Strong
Zaman; Roma'da sakin bir akşam üzeri
Mekân; Donatello Meydanı

"Öğle sıcağından nefret ediyorum!"

Yine durduk yere hiçbirşey olmadan sudan sebeplere sinirlenmelerimden biriydi buda.Nereden bilebilirdim ki bugünün bu kadar sıcak olacağını.Elimde bavulum sokak sokak gezerek rezervasyon yaptırtığım oteli bulma çabalarındaydım.Üstelik bu sıcakta üzerimde dar deri bir çeket,dar kot pantalon ve topuklu ayakkabılarım vardı.Üzerime sıktığım şekerli parfüm kokusuda bu sıcakta iyice miğdemi bulandırmıştı ve kusmaya meyilli bir haldeydim.Yüzüm beş karış asık o sokaktan o sokağa elimde bavulumu sürükleyerek gidiyordum.Hem kendime hemde çevreme küfürler yağdırarak ilerliyordum.Yarım saat sonra kalacağım otelin önünden beş kez geçtiğimi fark etmem çok uzun sürmedi.Bütün aksilikler de hep beni bulur!

Otele giriş yaptığımda resepsiyondaki bayan beni çok güzel karşıladı sağ olsun.Odama çıkar çıkmaz bugünün öcünü almak istermişçesine yatakta bir yada iki saat dinlenip ardından duşa girdim.Kendimi hiç bu kadar rahatlamış hissetmemiştim.Havasından ya da suyundan olmalı.Kesinlikle.Oldum olası sevmişimdir hep Roma'yı.Caddeleri,sokakları ve meydanlarıyla.Otelde geçirdiğim zaman öğlen sıcağının biraz daha azalmasını sağlamış ve tam gezilmelik bir hava sunmuştu bu kez Roma bana.Sanırım öğlen bana çektirdiği acılar için bir af,özür olabilir bu.Yine saçmalıyorum işte.Üzerime geçirdiğim spor ve rahat kıyafetlerimi giyerek salıyorum kendimi Roma'nın o eşsiz sokaklarına..

Roma'nın öğlen sıcağından otelime çekildiğim için meydanlara yeni yeni çıkıyordum.Ortalık biraz daha sessizleşmiş ve sakinleşmişti.Genellikle benim gibi çok sıcağı sevenler değil bu ıp ılık esen akşam üzeri rüzgârını sevenler akın etmişti.Genellikle gençlerden -yani benim yaşımdakilerden-tek tük vardı etrafta.Roma'ya her gelişimde dilek havuzlarına giderim ve dilek havuzlarından her meydanda illaki bir tane olur.Aslında batıl inanç ama olsun.En azından dilek tutmak iyidir.Donatello Meydanı'nda sadece bir kere gittiğim dilek havuzunu bulmam pek uzun sürmüyor.Sadece son gelişimden bu yana dükkânlar biraz fazlalaşmış o kadar.Havuzun başına geçtim arkamı döndüm ve dilek tutarak parayı havuzun dibine yolladım.Gayet mutlu bir şekilde arkamı dönmemle havuzun dibine kıçımın çarpması bir oldu.İster istemez reflex olarak bir çığlık attım.Hem kalçam acıyordu hemde sinirden gözümden yaş gelmişti.Sağa sola küfürler savururken önümde bir suliet belirdi.Güneşin önünde durduğu için yüzünü pek seçememe rağmen sanki bu yüzü bir yerden tanıyor gibiydim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James M. Strong

Kütüphane SorumlusuKütüphane Sorumlusu
James M. Strong



Rp Sevgilisi : Eskiden Angela vardı, buz tutmuş göle düşüp donarak öldü.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tilki

İlk Temas Empty
MesajKonu: Geri: İlk Temas   İlk Temas EmptyPerş. Mart 18, 2010 10:15 pm

Roma'nın havası başka bir şey idi. Tüvena birisi denli huzurlu hissediyordum uzun zamandan beri. Buhranım, dünyayla beraber, beni de içine çekmişti anlaşılani. Sosyallik eskisi denli heyecan verici değil bunun yerine zorlu ve riskli bir şeye dönüşmüştü. Zehirli bir engerek dernli zehrinden kaçarken buluyordum kendimi. Bir tebessüm tüm çene kaslarımı dağlayacakmış gibi korkar olmuştum. Suratsızlığım ruhsuzuğuma işaret, ruhsuzluğum da ambeleme. Ama Roma'nın tazeleyici havası, farklı bir dünyada olduğunu belli edercesine göze çarpan estetik mimarisi insanı çok daha eski zamanlara taşırken olduğundan da gizemli geliyordu Roma insan gözüne.
Hava ciğerlerimi genişletti, gözlerim kalabalık arasında gezdi. İnsanları incelemek her daim hoş bir deneyim gibiydi. Onların işlere gömülü kafalarından geçeni tahmin edebilmek iyi bir yeti olurdu muhtemelen ama bu yetenekten mahrum bırakılmış bir insan olarak onları sadece inceleyerek anlamaya çalışıyordum. Beyaz gömleğe işlemiş kahve lekesinden adımlarının sıklığına kadar. İnsanoğlu anlaşılması güç bir mahluktu elbet ama iyi bir gözlemle en azından tanımaya yakınlaşmış oluyordum onları. Bu da benim yetimdi işte.

Uçuşan yamuk kravatımı düzeltmenin nafile olduğunu bile bile gerçekleştirdim bu eylemi. Adımların bir baletinki kadar nazik olmasa da hantal sayılmazdı. Her zaman duruşa ve yürüyüşe önem vermişimdir. Kendi aklımı gereksiz geçmişe sarmışken Rachel'ın neden bu kadar geciktiğini düşünüyordum. Ben zaten ayarladığımız zamandan da geç gelmiştim, onu burada sevimli bir huysuzlukla surat asmış bulmayı umuyordum. Tatlı italyan aksanıyla dır dırına başlarken gülümseme hayallerim suya düşmüştü anlaşılan. Onu beklerken çevremde dönüp duran, aralıksız nefes alan iki ayaklı insanlar saatin akrebi gibi yavaşlamıştı sanki zamanla. Saatler yıllara dönüşürken bunalan ve sıkılan ben olmuştum. Roma'nın kokulu meltemi yüzüme vurmasaydı o dalgın ruh halimi gece yarısına kadar sürdürebilirdim.
Tam dört saat. Dört saat içinde ağaç olmuş köklerimi toprağa vermiştim. Dört saat. Kırk yılı andıran bir dört saat geçirmiştim.

Su sesi beni kendime getiren ikinci şeydi. Şimdi tenha olan meydanın taşlarına kitlenmiş bakışlarım hafiften koyuverilen ince çığlıkla sesin olduğu yere yöneldi. Bir kadın, kim olduğunu hatırlayamadığım biri, suyun içinde anlamsız küfürler savurup duruyordu. Dudaklarımın kenarının kıvrıldığını farkettiğimde yardım etmek için çoktan harekete geçmiştim bile. Öğlene oranla kızıllığından mahrum olan güneşi arkama alıp pahalı ceketimi pazar malı gibi çıkardım ve elinden tutup dilek havuzundan çıkardığım genç kadının sırtına verdim. Suyu emmiş gibi üzerinden süzülen sulara bakıp yeniden gülümsedim. Bu seferki daha geniş, daha anlamlıydı.
"Yüzmek için yanlış yer,bayan."
Yüzümde ciddiyetten uzak, nüktedan bir ifade vardı
.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sonya Gaël

GezginGezgin
Sonya Gaël



Mücadele Tarafı : Karanlık*
Kan Durumu : Safkan*
Kırmızı yani,akışkan oluyor ya hani.
Patronus : Leopar

İlk Temas Empty
MesajKonu: Geri: İlk Temas   İlk Temas EmptyCuma Mart 19, 2010 3:50 pm


Önümde dikilen adam beni elimden tutarak havuzdan çıkarttı.Üzerindeki şık ve bir o kadarda pahalı görünen ceketini çıkarıp omuzlarıma koymasıyla titremem bir oldu.Ceket o kadar sıcaktı ki..Bir an ceketi hiç çıkarmayasım geldi.Adamın bana bakıp sırıtmasıda ayrı bir olaydı.Kim bilir zihninden neler neler geçiyordu.Ah! Keşke zihin okuma gibi bir gücüm olsaydı.Sanki benim bu halim ona zevk veriyormuşçasına yüzünede kocaman bir sırıtma yayılmıştı.İçten içe sinir olmaya başlamıştım bu adama.Tam ağzımı açıp iki çift laf edecekken konuştu.
"Yüzmek için yanlış yer,bayan."
Hah işte birde ukala çıktı beyefendi.Üç kez arka arkaya hapsurduktan sonra kendimde cevap verebilme gücünü bulmuştum.
"Öncelikle ceketinizi verdiğiniz için ve beni havuzdan çıkarttığınız için çok teşekkür ederim bayım.Evet yüzmek için yanlış bir yer ama halimden de anlaşıldığı gibi yüzmek için değil dilek tutmak için gelmiştim oysa buraya"dedim.O an ne kadar kendime ve sakarlığıma içten içe sinir olsamda,karşımdaki adama bir hödük gibi davranmamı gerektirmezdi değil mi? Derin deri soluk alıp verirken bir yandan da adamı süzüyordum.Hım gayeten yakışıklı ve bir o kadar da yaşına göre iyi sanırım.Ama yaşınında çok ilerde olacağını sanmam çünkü çok büyük göstermiyor.

Etraftaki insanlar bana bakıp sırıtıyorlar ve elleriyle işaret ederek beni gösteriyorlardı.Bu ne kadar da ayıp ve küstahça.Etraftaki insanların bana bakışlarından sıyrılıp dikkatimi tekrardan karşımdaki adama çevirmiştim.Sanırım kendimi tanıtmanın zamanı gelmişti.Boğazımı temizledikten sonra bana gülümseyen adamın suratına bakarak elimi ona doğru uzattım ve "Öncelikle tekrar teşekkürler.Ben Sonya.Sonya Gaël." deyip hafifçe sırıtmıştım.Sanki bu adamda beni ona çeken bir kuvvet vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James M. Strong

Kütüphane SorumlusuKütüphane Sorumlusu
James M. Strong



Rp Sevgilisi : Eskiden Angela vardı, buz tutmuş göle düşüp donarak öldü.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tilki

İlk Temas Empty
MesajKonu: Geri: İlk Temas   İlk Temas EmptyCuma Mart 19, 2010 6:39 pm

Hapşırıklar birbirini izlerken nedenini anlayamadığım bir dert büyüdü içimde, tanımadığım bu kadının üşütmesine karşı. Sonunda kendini toparladığında tükürük saçmayı kesip "Öncelikle ceketinizi verdiğiniz için ve beni havuzdan çıkarttığınız için çok teşekkür ederim bayım.Evet yüzmek için yanlış bir yer ama halimden de anlaşıldığı gibi yüzmek için değil dilek tutmak için gelmiştim oysa buraya." dedi uysalca.

Şaşkınlığımın gözlerimden okunduğuna emindim ama genişleyen tatlı gülümsemem yerini tarifsiz bir ifade almıştı. Doğruyu söylemek icab ederse bana sivri dilli, alaya alan bir cevapla karşılık vermesini bekliyordum.
"Yüzmek için iyi bir zaman ama." ya da "yüzmenin yeri zamanı yoktur." gibi. Yine de aldığım cevaptan hoşnuttum, çok daha farklı gelmişti gözüme. Roma'nın eski atmosferine uyacak denli olgun ama bir yerde de oldukça marjinaldi. Bu kadar düşünmek doğru mu emin olamıyordum ama fazla etkilemişti beni, yüz hatlarıma herhangi bir etkisi olmamış olmasına rağmen...

"Sende kalabilir." dediğimi farkettim o an. Nedense bundan herhangi bir rahatsızlık da duymamıştım. Nasr gibi gelmişti belki gözüme. Sizden sene geçiş yapmış olmam da cabasıydı. Nedense bu suların dalgasız kuvvetiyle cebelleşmiş ve kurtulmuş kadın çok sempatik gelivermişti gözüme. Elimi uzatıp onun küçük, soğuk elini sıktım.
"James Strong, emrinize amade."
Çevrede gülüp duranların farkında değildim. Sebebi bu tipleri görmezden gelmenin kolaylığıydı aslında. Tebessümümden ödün vermemiş yüzüm gökyüzünü portakal rengine boyayan güneşin ışıklarına ev sahipliği yapıyordu aynı zamanda.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sonya Gaël

GezginGezgin
Sonya Gaël



Mücadele Tarafı : Karanlık*
Kan Durumu : Safkan*
Kırmızı yani,akışkan oluyor ya hani.
Patronus : Leopar

İlk Temas Empty
MesajKonu: Geri: İlk Temas   İlk Temas EmptyCuma Mart 19, 2010 8:52 pm

Ben konuşurken karşımdaki adam şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Aslında bu hali de tatlı,sevecen ve sempatik gelmişti gözüme. Cömert ve nazik bir adama da benziyordu. Çünkü onca insanın içinden bana yardım eden tek şahış oydu. Adamın ceketinin içinde yarı ıslak,yarı kurumuş bir halde adamı baştan aşağıya süzdüm. Tipi,giyinişi düzenliydi. Sanırım masa başı bir yerde çalışıyordu yada ne bileyim ben! Bu adamda değişik birşeyler seziyordum. Daha önce hiç kimsede olmayan birşeyler..

"Sende kalabilir." Bu sözlerin ardından biraz afalladım. Beklemediğim bir zamanda konuşmuştu ve elimi sıkıp adını bahşetmişti. Konuşmam için bir iki saniye geçmesi gerekiyordu."Ah,evet.Çok naziksiniz bay Strong." dedip gülümsedim. Strong ha,sanki bi ismi bir yerlerde duymuştum ama nerden..

Adam güneşin kızıllığını arkasına aldığında yüzünü daha rahat seçebilir bir hale geldim. Yüz hatları sert ve tekinsizdi. Ama sırıtınca tamamen başka biri çıkıyordu sanki su yüzüne. Adamın yüzünü incelemeye koyuldum. İnceledikçe yüzüme geniş bir tebessüm yayılmıştı ben farkında olmadan. Gözlerim gözleri ile temasa geçince gözlerimi kaçırdım ve hafif kızarmıştım. Bedenimin de bacaklarıma ağır geldiğini o anda fark edip hemen söze başladım. "Eğer daha böyle ayakta kalacaksak,çadır setimi de getireyim ha? Ne dersiniz.Yok yok ya da şuradaki banklardan birisine oturabiliriz ?" dedim. O kadar hızlı konuşmuştum ki nefes nefese kalmıştım.Gözlerimi uzaklara dikip James'in cevap vermesini bekledim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James M. Strong

Kütüphane SorumlusuKütüphane Sorumlusu
James M. Strong



Rp Sevgilisi : Eskiden Angela vardı, buz tutmuş göle düşüp donarak öldü.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tilki

İlk Temas Empty
MesajKonu: Geri: İlk Temas   İlk Temas EmptyCuma Mart 19, 2010 9:28 pm

"Ah,evet.Çok naziksiniz Bay Strong."
Ciddiyeti beni eğlendiriyordu. Nedenini bilmiyorum ama içimden yükselen kahkahayı dudaklarımı kenetleyerek zar zor zaptetmiştim. Ciddiyet sık rastladığım bir durum değildi, rastladığımdaysa da o kadar laubali birine dönüyordum ki yüzüme vuran katı ifadeler yumuşayıverirdi. Kimi zaman yersiz yere laubali biri olduğumdaysa pek güzel sonuçlar bulamıyordum. Şimdiyse kendimi eski romanların korkusuz kahramanı timseli güzel kadını kurtarmış, onun kalbini kazanmış iğne kılıçlı bir züppe gibi hissediyordum. Üstelik Roma üzerimde diz çökerken oldukça yardımcı oluyordu böyle hissetmemde.

Öylece birbirimizi süzüyorduk. Doğrusu ben her zaman eli açık biriydim ama gidip saf ipek takımımın en yegane parçası olan ceketimi birine hediye etmemiştim. Geçen sergide yeni tanıştığım ve saatimi verdiğim kadın geldi aklıma. Pekala, tanımadığım birine ansızın bir şeyi hediye etmek ve karşılık bile almadan tüymekten hoşlanıyordum.Onları o şaşkınlık ve minnet karmaşasında bırakmayı, hayat dedikleri akarsuya küçük bir taş atmayı seviyordum. Neyse ki parasal sıkıntım hiç olmamıştı.
Raik biri gibiydi sanki biraz. Bunu kötü değerlendirmiyordum, aksine şimdiki adi dünyada değerli birisiydi.Onun da yüzünde bir gülümseme belirdiğinde saf salak onu izlediğimden birhaber idim.
"Eğer daha böyle ayakta kalacaksak,çadır setimi de getireyim ha? Ne dersiniz.Yok yok ya da şuradaki banklardan birisine oturabiliriz ?"
Tek kaşımı kaldırarak ona baktım. Tipik hareketlerimden biriydi bu da. Ama kaş kaldırma sebebim sözlerine bozulmam falan değildi. Çok nadiren alınırdım zaten.
"Üşümeyeceğine emin misin? Biliyorsun,o bir ceket ama kazak değil." İnceden esiyor olmasına rağmen meltem ile bir raşe sardı bedenimi, ıslak olan benmişim gibi. Tekrar sorgularcasına çehresine kaldırdım gözlerimi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sonya Gaël

GezginGezgin
Sonya Gaël



Mücadele Tarafı : Karanlık*
Kan Durumu : Safkan*
Kırmızı yani,akışkan oluyor ya hani.
Patronus : Leopar

İlk Temas Empty
MesajKonu: Geri: İlk Temas   İlk Temas EmptyCuma Mart 19, 2010 9:45 pm

Ben sözlerime devam ettikçe o içindeki kahkahayı dışarı salamıyordu nedense. Buna bozulmamıştım aslında.Saçı başı ıslak olan bendim. Sözlerimi bitirdiğimde tek kaşını kaldırarak bana doğru baktı. O an başımdan aşağıya tekrar soğuk su dökülmüş gibi oldum ve hafifçe titredim. Umarım dediklerimden alınmamıştır,çünkü birkaç kişiye bunun gibi laflar ettiğimde hepsi alınmış ve benden özür beklemişlerdi. Ben ne yapmıştım peki,özür mi dilemiştim ? Tabii ki hayır! Bu kadar alıngan olmamaları için onlara uyarıda bulunup sinsice gülümsemeyi yeğlemiştim. Eğer James'te alındıysa sanırım ilk özrü ondan dileyecektim. Ama belki de alınmamıştır.

"Üşümeyeceğine emin misin? Biliyorsun,o bir ceket ama kazak değil." Ah evet bir kazak olmadığını bende anlamıştım ama sıcaktı yinede. Karşımdaki James'e bakınca bu ılık esen rüzgarın önünde durdukça üşüdüğünü fark ettim ve ne diyeceğimi bir an bilemedim. "Ben,ee..şey." Ne diyordum ben ? İyice salaklaşmış bir halde gözlerini bana diken adama bakıp "O zaman sen nereye gitmek istersen oraya gidebiliriz ? " dedim hafifçe sırıtarak. Çünkü rüzgar yavaş yavaş daha da soğuyordu sanki,ya da bana öyle geliyordu. Bu seferde cevabını duymak için karşımdaki adamın o kocaman gözlerine dalmıştım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James M. Strong

Kütüphane SorumlusuKütüphane Sorumlusu
James M. Strong



Rp Sevgilisi : Eskiden Angela vardı, buz tutmuş göle düşüp donarak öldü.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tilki

İlk Temas Empty
MesajKonu: Geri: İlk Temas   İlk Temas EmptyCuma Mart 19, 2010 10:11 pm

"Ben,ee..şey."
Tereddütlüydü, bunu açıkça söyleyebiliyordum. Bir an bunu bana güvenmemesi olarak yorumlama gafletinde bulundum. Sonuçta pek masum görünen biri değildim, bunun dışında yeni tanışmıştık. Bir kadın olsam muhtemelen ben de böyle diyen bir adama güvenmezdim. Sonradan kurduğum cümlenin tam tavlama cümlesi gibi görülebileceğini farkettim. Kendi kendime kızmam da böyle başladı işte.

Normalde ehlil bir erkek olmadığımı kabul etmeliyim. Hatta bu yönümü iğrenç bile buluyorum. Çoğunlukla sebebi içgüdüler. Kadın duyguları benim gözümde değersiz porselen biblolar gibidir çoğunlukla, bir hareket ile kırılır, yapıştırılmaya tenezzül bile edilmeden çöpü boylar ve yeri doldurulur. Ucuz ve hissiyatsız olduğunu bildiğim bu hareketlerin kendinden ben bile nefret ederken hala aynı şeyleri yapıyor olmama ironik. Zira bunların sadece yaratıcılığımı doyurmak ve benliğimi tatmin etmek için olduğunu bilmeden benimle zaman geçiren bir çok kadın oldu. Hiçbiri yeni bir malzeme arayışında olduğumu, kaybettiğim yaratıcılığı arama ihtiyacımı karşılamaya çalıştığımı bilmezken kendilerini bana adadılar.
Onların parçalanışını izledim ve kalemime davrandım.
Gene de şimdi hiçbir şey idi. Kendimi acımasızca yermenin ardından yenisini parçalarken buldum kendimi.

Şimdi parçalamak için bir porselen vazo mu bulmuştum yoksa sadece bir arkadaş mıydı karşımdaki? Yeni tanıştığımız için herhangi bir karar veremiyordum bu konuda. Ama onu kullanmayı düşünmemiştim cümlemle. Bunu düşündüğümü düşünmesini de istemiyordum.
"O zaman sen nereye gitmek istersen oraya gidebiliriz ? " dedi sırıtarak. İşte bu içime bir umut ışığı yakmıştı. Derken Rachel'ı unuttuğumu farkedemeden Roma'da en ilginç bulduğum yerin imgesi canlandı gözümde.
"Bir kulenin tepesine ne dersin?" dedim şairane gülümsemem eşliğinde. Çocuksu gülümsemesi beni neşelendirmişti. Roma'da bulunduğuum bu kısa zaman zarfında en çok uğradığım yer olmuştu orası. Kubbelerin üzerine yerleştirilmiş odacıkların manzarası hep ilgimi çekmişti. Belki şimdi bu havuzda bulduğum sevimli su kurbağası bundan hoşlanabilirdi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

İlk Temas

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-