AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Onun gibi birşey

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
Angela Fitzgerald

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angela Fitzgerald



Mücadele Tarafı : Övünç
Rp Sevgilisi : Lucas Wilson
Kan Durumu : 0Rh+ acil durumlar için felan

Onun gibi birşey - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Onun gibi birşey   Onun gibi birşey - Sayfa 2 EmptyCuma Nis. 16, 2010 8:46 pm

Böyle sorumsuzca davranmaya devam edecek miydi? Bilmiyordu. Onu tanımlayan üç kelime söyleyecek olursak çocuk ruhlu, umursamaz ve çılgınca denilebilir sanırım, ve bu özelliklerini çoktan göstermişti bile, yine aynı umursamazca tavırları ile hareket etmişti. Yinede kendi hayatını umursamıyor olsa bile karşısındaki düşünmesi ve onu yanına çağırmaması gerekirdi. Fakat pişmanlık duymuş gibi değildi genç adamın yüzüne yapışmış ıslak saçlarına ve kıyafetlerinden akan sulara bakışlarında. O anki haliyle her zamankinden daha sevimliydi. Buda Angela'nın onun bu haline kahkaha atmaması için alt dudağını ısırması gerekmişti. Kirpikleri ıslanmış tel tel olmuş birkaç dakika önce kiraz renginde olan dudakları hafifçe morarmaya başlamıştı bile. Soğuk havadan ve üzerinden akan suyun soğukluğundan çoktan küçük titremeler halinde kasılan vücuduna birde James'in eli değince dahada kasıldığını hissetmişti. Onun ince beline dokunan güçlü kolunu hissettiğinde ağzını açıp herhangi bir kelime söyleyebilme kapasitesini yitirmiş dokunuşu ile şaşkınlığa uğrayıp kısa süreli suskunluk anı yaşamıştı. Genç adamın bu dokunuşundan hoşlanmıştı. Nasıl bir adamdı bu böyle? Çevresindeki bir çok kadını etkileyebiliyor ama hiçbirini umursamıyordu. Hayır, umursuyordu aslında, sadece işi bitene kadar. Onun ıslanıp sertleşmiş ceketinin kumaşını avuçları arasında hissettiğinde ellerini boynuna sarmıştı sıkıca bu ani hareket Angela'nın daha çok sarsılmasına sebep olmuştu, toprağa ayak bastıklarında vücudundaki titremenin daha çok arttığını hissetti. James'e baktı başını kaldırıp, kendinden bir baş daha uzun olması da cabasıydı. Bu şekilde onun kolları arasında durmaya devam ederse azmış bir mart kedisi gibi üzerine atlayıp ırzına geçip saf ve temiz duygularıyla oynamak hoş bir durum olmazdı. Kadınsal işveliğin sınırlarında olan genç bir bayan için bu azgınca düşünceler çokta kibar değildi. Hızla James'in kollarından uzaklaştı, aslında orada ne kadarda huzurlu hissettiğini uzaklaşınca anladı. Fakat bir kez daha bunu tatmak için oldukça geçti.

Onun amacının kendisine yardım etmek olduğunu bilse de bir an kızmıştı aslında bu kızgınlıktan ziyade erkekler tarafından beğenilmeye alışmış Angela'nın James'in bakışlarında arkadaşlıktan başka bir şey görmediği için sinirlendiğinin tipik bir kanıtı olsa da genç adam kendini çok fazla tanımıyordu. Eh haliyle adama neden etrafımda pervane olmuyorsun da diyemezdi. Kollarını birleştirdi başını küsmüş bir çocuk gibi ondan diğer tarafa çevirdiğinde az ötedeki harabeleşmeye yüz tutmuş kulübeyi gördü. Kollarıyla kendini sarmaktan vazgeçip küçük bir çığlık attı. “ha ha işte belki burada soğuktan ölmek yerine biraz ısınabiliriz James” genç adamın önüne geçip kulübeye doğru koşmaya başladı. Kulübenin kapısının önüne geldiklerinde bir an durdu ve arkasından gelen James'e çarpmadan sıyrılıp geri çekildi. “Birde şunu söylemeliyim beni eski nişanlınla sakın kıyaslama James bu kulübe her ne kadar şu romantizmin fırladığı romanlardaki hikayelere benzese de elleşmek ve yoklamak gibi bir hevesin olmasın.” parmağını kaldırmış öğrencisine ders veren bir öğretmenin nasihatte bulunması gibi bir tavır takınmıştı arkasını döndüğünde gülmemek için kendini zor tuttu. Asasını kapıya doğrultup “Alohomora” dedi. Kilit açılmış fakat kapı aynı şekilde yerinde duruyordu sert topuklu ayakkabılarını kapıya geçirip tahta kapının hızla geri savrulmasına sebep olmuştu . Kulübeye girdi. İçeride kimse olmadığı aşikardı, olsa bile çoktan Angela'yı bir yere bağlamışlardı tehdit oluşturduğunu sanıp. Odanın ortasında genişçe bir koltuk, bir şömine ve yan odada bir birkaç tane battaniye bulmuştu. “Şunlara sarınalım ve şu şömineyi yakalım. Sanırım seninde gününü berbat ettim” dedi ceketini çıkartmış bir masanın üzerine sermişti. “Bu arada James neden beni hiç aramadın senide düğünüme çağırdığımı biliyorsun.” buda nereden çıkmıştı şimdi. Bence ondan umudu kesmeliydi artık. Evli bir kadındı onunla bir kulübede yalnız başınaydı ve birazdan elbiselerinin kuruması için üzerindekileri çıkartması gerekecekti, eğer Benjamin onu bu şekilde görseydi James ve Angela çoktan ölmüş olurlardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James M. Strong

Kütüphane SorumlusuKütüphane Sorumlusu
James M. Strong



Rp Sevgilisi : Eskiden Angela vardı, buz tutmuş göle düşüp donarak öldü.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tilki

Onun gibi birşey - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Onun gibi birşey   Onun gibi birşey - Sayfa 2 EmptyCuma Nis. 16, 2010 11:04 pm

Toprak her ne kadar sağlam olmayan buz tabakasıyla kıyaslandığında daha huzurlu ve güven verici olsa da soğuk hava bel kemiğinden tırmanarak tüm bedenini soluksuz bir ürpertiye esir düşürüyordu. Daha önce samimi gelen meltem şimdi soğuk havayla adeta müttefik olmuş, genç adamı ürpertmek için el ele vermişlerdi. Anlaşılan Angela ile aynı durumdaydılar, zira titreme onu da sarmıştı.
James Angela'nın ıslak kıyafetlerine bakmamak için büyük bir mücadele veriyordu zira kadın bu haliyle şeytanı baştan çıkarabilecek bir cazibeye sahipti. James defalarca kez onun evli olduğunu hatırlattı kendine. Çoğu kadın evli erkekleri ilginç bulurken James bu tür şeylerden hoşlanmıyordu. İlk sebebi evliliğe haz etmeyişi, ikinci sebebi de evli kadınların sinsi olduğunu düşünmesiydi. Çünkü Merlin biliyor, düğünler erkeklerin cenazelerine benzerdi. İşte bu yüzden kadınlar düğünde beyaz giyer, erkekler de yas sembolü olarak siyaha bürünürlerdi.

Yine de Angela'yı daha önceden tanıyor oluşu onun evli olduğunu göz ardı etmesine yetecek kadar geçerli bir bahaneydi. Yine de içinden bir ses deli gibi bunun yanlış olduğunu haykırırken ona bir türlü yan gözle bakamıyordu. Baksa bile bir harekette bulunamıyordu çünkü gururu,lanet olsıca gururu, reddedilme korkusuyla kanatlanmış gibiydi. Normal şartlarda "hayır"evet" olarak kabul ederdi ama durum farklıydı. Angela'yı yeni bulmuştu ve kaybetmek o anda istediği bir şey değildi. Hele bu vaziyette.
“ha ha işte belki burada soğuktan ölmek yerine biraz ısınabiliriz James” dedi Angela, James'in önünden geçip klübeye koşarken.
"Tabi, mugglelar gibi."
James birkaç yıl mugglelar arasında yaşamıştı çok basan kitabının araştırması için, bu yüzden kıyafetlerini neden büyüyü hatırlayıp ısıtmadığı konusunda sitem etmedi. Bunun yerine hafifçe tebessüm edip geniş adımlarla klübeye yürüdü.
Angela'nın ani hareketine hazırlıksız yakalandığından kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı ilk olarak.
“Birde şunu söylemeliyim beni eski nişanlınla sakın kıyaslama James bu kulübe her ne kadar şu romantizmin fırladığı romanlardaki hikayelere benzese de elleşmek ve yoklamak gibi bir hevesin olmasın.”
Kıkırdadı James, kayalar altında şarıldıyan çağlayanlar misali. Angela bunu yeterli bir cevap saymış olabilirdi ama James ekledi.
"Gerçekten fazla romantik film izlemişsin, Angie."
Ellerini ıslanmış pardesüsünün ceplerine soktu ve kapının açılmasını bekledi. Uysalca içeri atılan bir adımla çevreyi inceleme fırsatı edinmiş, gerekli detayları saniyeler içinde hafızasına kazımıştı. Her zaman detayları incelemeyi sevmiş biri olarak bu tozlu klübe mabet gibiydi. O içeriyi izlerken Angela yeniden konuştu.
“Şunlara sarınalım ve şu şömineyi yakalım. Sanırım seninde gününü berbat ettim”
O hayır anlamında başını sallarken Angela ceketini masaya koydu. "Bana hiç yardımcı olmuyorsun!" diye düşündü içeri girmeden önceki nasihatı hatırlayarak. Sonra gözlerini kaçırdı yeniden çünkü Angela'nın fiziği dikkatli gözlerce gün gibi ortadaydı.
“Bu arada James neden beni hiç aramadın senide düğünüme çağırdığımı biliyorsun.”
James iç geçirdi ve yutkundu. Kendi kendine birşeyler mırıldandıktan sonra Angela ile göz teması kurdu ve endamlı ve iç ısıtan gülümsemelerinden biriyle baktı gözlerine.
"Düğünlerde sevdiğim tek şey bedava içkidir, o da düğün muhabbeti çekmeye değmez, gerçekten. "
Konuyu değiştirmek ister gibi etrafa baktıktan sonra odunları farketti. Pardesüsünü çıkarıp yakınında bir yere attı, odunların yanına gitti ve birini eline aldı.
"Hafif nemlenmişler ama durumları iyi gibi. Sanırım onları yakabilirim."
Odunları en uygun şekilde dizdikten sonra geri çekildi.
"Bakalım, büyüyü hatırlamaya çalışayım. Hah, tamam hatırladım. Incendio!"
Asasının ucundan çıkan ateş odunları tutuşturmaya yetmişti. İçerisi biraz is olduysa da idare edilebilirdi.
"Bacanın tıkalı olmadığına şükretmeliyiz." dedi elleri belinde. Sonra Angela'nın hala titrediğini farketti.
"Şunları çıkarmalısın,ciddiyim. Bunu seni ellemek ya da benzeri şeyler sebebiyle söylemiyorum. Zaatüre olabilirsin ve inan bana, güzel bir hastalık değildir."
Ablasının kocası muggleların zaatüre dediği hastalık sebebiyle ölmüştü ama bunu Angela ile paylaşma gereği duymadı. Sadece kendini şöminenin önüne attı ve dizlerini büküp ateşe daldı. Angela'nın ne yaptığını bilmiyordu, orada öylece dikiliyor bile olabilirdi. James'in gözleri ateşte dalgın dalgın şu soruyu sorarken buldu kendini;
"Gerçekten beni düğününe çağırır mıydın? Çünkü ben... sanırım ben seni çağırmazdım."
Mırıltı gibi çıkan sesine rağmen Angela'nın duymama gibi bir şansı yoktu, ne de olsa odadaki tek ses camı tırmayalan rüzgar ve ateşte kömürleşen odunların sesiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angela Fitzgerald

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angela Fitzgerald



Mücadele Tarafı : Övünç
Rp Sevgilisi : Lucas Wilson
Kan Durumu : 0Rh+ acil durumlar için felan

Onun gibi birşey - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Onun gibi birşey   Onun gibi birşey - Sayfa 2 EmptyPaz Nis. 18, 2010 9:54 pm

Onunla olmak huzurdan da öte bir şeydi. Tabiri bulunamaz ya da yapılamaz bir duygu gibi. James'in yanında kendini hem samimi bir dost hemde onu bütün benliği ile isteyen bir sevgili gibi hissediyordu. Ondan korkuyordu ve onu bir daha kaybetmek istemiyordu. Birbirine çelişkili bu duygular içerisinde kıvranırken hayat anlamsız ve sıkıcı gelmeye başlamıştı, uzun kirpikleri o konuşurken gözlerini gölgelemiş ve ayakkabısının zemini ıslattığı o koyuluğa takılıp kalmıştı. O ise çoktan arkasını dönmüş ve ateşe odunları atmaya başlamıştı. Gözleri yerden James'in sırtına ve koyu renk saçlarına kaydı. Hafifçe gülümsedi, çarpık bir gülümseme gibi isteksizce ve zoraki çıkan bir gülümsemeydi bu sadece dudak çizgileri kıvrılmış ve sağ yanağında küçük bir gamze belirmesine sebep olmuştu. Gözlerindeki dalgınlık gölgelenmiş parıltı ile buğulandı. Gözlerini birkaç kez kırpıştırıp kurtuldu bundan. Onun sözleri genç kadını dalgınlığa sürüklemişti, bu dalgınlıktan kurtulup elinde battaniyesi ile şömineye yakın odalardan birine girdiğinde son cümlesini işitti. Onun hiçbir zaman evlenmemesini diledi. Bencilce bir duyguydu bu belkide, fakat bu duyguya engel olamamıştı. Hayat her ikisinin karşısına farklı yollar çizsede yinede James'i bulmuşken bir kez daha kaybetmek istemiyordu. Sadece hep yanında kalsın fakat başka bir kadın onun kalbine sahip olamasın istiyordu. Böylece James ne kendisine ait olacak nede bir başkasına olacaktı. Onun olmak için artık çok geçti Benjamin varken James'in sıcak kolları arasında uyanıp güne merhaba diyemezdi. James'inde bundan yana hiç istekli olmadığını bildiği için kendini gerçekten sevebilen bir adamın yanında olması daha iyiydi. Kalbi ve ruhu hangisine daha fazla ait bilemiyordu. Bir zamanlar sırf kendisini görmediği başka başka kızlarla ilgilendiği ve kendisiyle ilgilenmediği için vazgeçmiş olan Angela ona beni neden sevmiyorsun diyemezdi. Buna gururunun izin vereceğini sanmıyordu.

Odanın orta yerine ilerleyip ayakkabılarını çıkardı önce az ötede küçük bir ayna görmüştü, ıslak saçlarına baktı, bu kızıllığa bayılırdı Benjamin şeytansı bir renk derdi Angela kızmış gibi yaptığında ise onun bunu çekici yaptığını söylerdi şimdi ise bu kızıllıktan ve herkesin o güzel bulduğu badem biçimli gözlerinden nefret etmeye başlamıştı. Hayır, Angela güzel değildi ince biçimli kaşlarını çatıp aynaya baktı kendi kendine kızarmışcasına. Ne olurdu sanki onu kendisine hapsedecek kadar güzel olsaydı. Ah! Hayır onun ilgisini hak etmiyordu değil mi? Elbisenin arkasındaki fermuarı hızla çekiştirip indirdi. Üzerinden yırtarcasına çıkardığı kıyafetleri komodinin üzerine attı. Son olarak da ayaklarından çıkarttığı diz boyu ten rengi naylon çoraplarını elbise yığının içine attı, böyle çıplak kendini daha iyi hissettiği kesindi yavaşça sakinleşti, üzerinde rahatsızlık veren sertleşmiş elbiseleri de iç çamaşırları da yoktu artık. Boyunu tamamlayan battaniyeye koltuk altlarından geçirip sarındı iyice. Düğününe çağırmak! Onu düğününe çağırırdı evet çünkü James'in kendini istemediğini bile bile onu son bir kez daha umut içerisinde görmek isterdi. Onu evlilik yeminini ederken son bir kez görmek ve bu evliliği gerçekleştiren kişiye dur demesini görmek isterdi. Ama James bunu anlamayacak kadar aptaldı. O – o kendini beğenmiş bir erkek müsveddesiydi hayır onu sevmiyordu ondan nefret ediyordu. İçinin kızgınlık ve hınçla dolduğunu hissetti. Çıplak ayaklarıyla sert tahta zemin üzerinde odaya girdiğini belli eden sesler çıkartarak yürümeye başladı. Ateş hızla yanmaya başlamış Angela'nın kızgın gözlerinde kıvılcımların görüntüsü belirmişti. James ise çoktan ayağa kalkmış ve kendisine bakıyordu.

“Biliyor musun James senden nefret ediyorum, neden mi? Seni düğünüme çağırdım çünkü gerçekten senden medet umdum. Ben... ben senden hoşlandığımı anlamayacak kadar aptalsın James, sen sinir bozucu bir adamsın çünkü gerçekte var olan aşkın ne anlama geldiğini bilmiyorsun, sen fedakarlık ne onuda bilmiyorsun çünkü sen kendini o kadar çok düşünüyorsun ki ben senin için göz yaşı dökerken Benjamin beni teselli ediyordu. Neden seni düğünüme çağırdım biliyor musun? Fedakarlık yapmanın ne demek olduğunu anlayabilmen için ama tabi çevrende seni beğenen o kadar çok ki o sönük kimsenin umurunda olmayan zavallı Rawenclav'lı küçük kızı kim ne yapsındı değil mi? “ dedi kızgınlıkla onu itelemiş ve sendelemesine sebep olmuştu. “Şimdi biraz yürekli ol da sana aşık olduğum o aptal yıllarımı bana unuttur yoksa yemin ederim seni bir kurbağaya çevirir ve öpecekte bir prenses bulmanı engellerim.” battaniyeyi ona doğrulttu. Kızgınlığı geçmeye başlamıştı, sonunda ona tüm bunları söylemenin rahatlığını hissediyordu. Arkasını dönmeden önce “Üzerini değiştir hasta olacaksın, sana bir şey olmasını istemem nede olsa biz dostuz değil mi?.” dedi sesi kırık ve mutsuz çıkmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James M. Strong

Kütüphane SorumlusuKütüphane Sorumlusu
James M. Strong



Rp Sevgilisi : Eskiden Angela vardı, buz tutmuş göle düşüp donarak öldü.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tilki

Onun gibi birşey - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Onun gibi birşey   Onun gibi birşey - Sayfa 2 EmptyPerş. Nis. 22, 2010 1:00 pm

Alnından süzülen su damlalarından biri burnunun kenarından geçip çenesine ulaşı ve tozlu döşemelere attı kendini. Ateşin ısısını yüzünde hissediyor ama varlığını tarif edemezmişçesine ateşe bakıyordu. Gözlerindeki o ifade her ne kadar şaşkınlığı andırsa da sadece dalgındı. Düşünüyordu, kendini dış dünyadan soyutlamış sadece düşünüyordu.
Okul yıllarına çekimser bir genç adam olarak başlayalı yıllar geçmişti, ardından o kadar değişmişti ki bu değişim onu bambaşka biri haline getirmişti. O eski çocuksuluğunu muhafaza edebilse daha farklı, belki daha iyi biri olabilirdi. Şimdi oğlunu omzunda taşıyan, karısının elini tutan vefalı bir koca rolüne bürünebilir, geri kalan hiçbir şeyi bu denli önemli tutmazdı. Başka bir hayatı olabilirdi, kumardan ve su gibi tükenen alkolden uzaka, belki daha sağlıklı, daha iyimser... Her sabah boş tavana değil de sevgisi işlenmiş gözbebeklerine bakarak uyanabilirdi. Toz ve nem kokan çarşaflar yerine evi anımsatan temiz, sabun kokan çarşaflar arasında.
Ve öyle bir hayatta yaşarken bu durumda Angela'ya baktığında aynı hissedebilir miydi?
Adeta gözerine bakmaktan korkuyordu. Geçen zaman ile tırsak bir yavru kediye dönmüştü sanki. Neden korktuğunu da bilmiyordu, kaybedecek hiçbir şeyi yoktu. Fakat karşılıksız duygularının yüzüne vurulması korkusu yüzünden adım atamıyordu. Toprağın çökmesinden korkuyordu sanki.
Gözlerini ateşten ayırmadı ya da hislerinin yan etkisi olan bir mimik hareketinden bulunmadı. Sadece dans eden sıcak kıvılcımları izledi ve iç geçirdi.
Az önce ölümden dönmüştü. Soğuk etini kesmiş, benliğini dondurmuştu. Korkunç sonun gelmesinden önce yaptığı son şeyi, söylediği son cümleyi hatırlamaya çalıştı.
"Değerse... o zaman kutuplarda bile yüzebilirim." demişti. Bunu demiş ve son anında suya düşeceğini anladığı Angela'yı kenara itebilmek adına kendini ileri atmıştı. Öyleyse bu bilinçalının yaptığı bir tepki miydi yoksa vermek istediği bir mesaj mı? Belki de yorgun maneviyatının durulması gereken bir yer vardı.
Ama hayır. Artık çoğu şey için çok geçti. Angela evlenmiş ve kendisini geride bırakmıştı. Ateş rengi ipeksi saçlarını okşayacak ve gözlerine bakarak uykuya dalacak başka bir erkek vardı. Kendi yerinde, bağlanmayı kabul etmiş, özgürlüğünü bir kenara atmayı anlayışla karşılayabilmiş biri. Şu Benjamin denen adama karşı büyüyen kini daha da artıyordu.
Angela'nın öfkeli ayak seslerini duyduğunda doğrulduğunu farketti. Çoktan ayağa kakmış, inve belini ve kıvrımlı bedenini saran battaniyeye fazla yoğunlaşmamaya çalışıyordu. Angela'nın gözlerinde gördüğü öfkenin ateşi az önceki tatlı şömine alevinden daha yakıcıydı buna karşın James gerilemedi. O gözlerde kendini ateşe atmasını arzulamasına sebep olan bazı şeyler vardı.
“Biliyor musun James senden nefret ediyorum." dedi sesindeki katıksız öfkeyle.

"Neden mi? Seni düğünüme çağırdım çünkü gerçekten senden medet umdum. Ben... ben senden hoşlandığımı anlamayacak kadar aptalsın James, sen sinir bozucu bir adamsın çünkü gerçekte var olan aşkın ne anlama geldiğini bilmiyorsun, sen fedakarlık ne onuda bilmiyorsun çünkü sen kendini o kadar çok düşünüyorsun ki ben senin için göz yaşı dökerken Benjamin beni teselli ediyordu. Neden seni düğünüme çağırdım biliyor musun? Fedakarlık yapmanın ne demek olduğunu anlayabilmen için ama tabi çevrende seni beğenen o kadar çok ki o sönük kimsenin umurunda olmayan zavallı Rawenclav'lı küçük kızı kim ne yapsındı değil mi? Şimdi biraz yürekli ol da sana aşık olduğum o aptal yıllarımı bana unuttur yoksa yemin ederim seni bir kurbağaya çevirir ve öpecekte bir prenses bulmanı engellerim."
James ikinci cümleyle beraber tokat yemişe dönmüştü. Bildiği her şeyin yanlış olduğu söylenen bir çocuk misali afallamış ama ardından içinden yükselen keyif kahkahasını zor bastırmıştı. Ellerinin titremesine, konuşmadığı halde sesinin çatallaşmasına sebep olan bir şey vardı. James görünüş açısından sağlam görünse de içten garip bir duygu tufanına tutulmuştu. Gözlerini kırpmadan Angela'nın öfkeyle kendisine hakaret etmesine izin verdi. Hatta o konuştukça bundan daha çok hoşlanıyor, ateş gibi yakan sözlerinin acısına muhtaç hissediyordu kendini. Sonunda o sakinledi. Eninde sonunda sakinleyecekti zaten.
“Üzerini değiştir hasta olacaksın, sana bir şey olmasını istemem nede olsa biz dostuz değil mi?.”
James bir şey söylemek ister gibi ağzını açtıysa da kapaması bir oldu. Oo anda evliği olduğu, karşılık vermemesi gerçeği, yaşı, adı gibi çoğu kesinlik ve belirsizlik içindeki bildiği,tahmin ettiği, inandığı ve umduğu herşeyi yitirmişti. Arzusunun elinde kıvrılıp bükülen bir kukla gibiydi. Birkaç kalp atışlık zaman için sessiz kaldıkan sonra bir deli cesaretiyle iki adımda aralarındaki mesafeyi açtı, bir elini o tapılası, kıpkırmızı saçlarının döküldüğü ensesine, diğerini de ince beline atıp bir şey demesine fırsat vermeden Angela'yı kendine çekti ve çatlamış, serin dudaklarını az önce öfkesine yenik düşüp hararetle itiraf ettiği ve bu yolda kullandığı tatlı, yumuşak dudaklara bastırdı.



Out. İmla hatası çok olabilir. Kullandığım klavye biraz dandik.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angela Fitzgerald

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angela Fitzgerald



Mücadele Tarafı : Övünç
Rp Sevgilisi : Lucas Wilson
Kan Durumu : 0Rh+ acil durumlar için felan

Onun gibi birşey - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Onun gibi birşey   Onun gibi birşey - Sayfa 2 EmptyÇarş. Mayıs 05, 2010 9:08 pm

Bir gün hayat öyle bir şey çıkarır ki karşına neye uğradığını şaşırır ve ne olduğunu unutursun. Hayatta ne olacağını bilemediğin gibi kaderinde karşına neler çıkaracağını hiçbir zaman bilemediğin zamanlar oluyordu. Kadere inanmak veya olanlara boyun eğmek onun harcı mıydı bilemiyordu ya da yaşadıkları bir kader miydi? Bunlara kafa yormalı mıydı? Pek sanmıyordu bu tip şeylere boyun eğmek onun harcı değildi fakat yinede karşısına çıkan James'in ve Benjamin'in kaderin tipik bir oyunu olduğuna inanmadan edemiyordu doğrusu. Tüm bunları düşünmeden edememişti. Bu gün boyunca yaşadığı olaylar onun ömrü boyunca unutmayacağı anlarla donatılmış gibiydi. Genç adama kızarken aynı zamanda onunda kendisine karşılık vermesini istemişti aslında, böylece ondan nefret edebilir ve tüm hissettiklerini unutabilirdi ama o bunun tam aksini yapmış geçmişte bıraktığı tüm duygularını yeniden canlandırmıştı. Beline sarılıp kendine çektiğinde düşünceleri alt üst olmuş ve kendini bomboş bir evrende salınıyormuşcasına garip hissetmişti. Bu hissi nasıl biçimlendirebilir nasıl anlatabilirdi bilmiyordu. Bir illüstratör olan Angela'nın resimlerine bile bu hissi aktarması her şeyden zor gelebilirdi ona. Gözlerini yumdu sıkıca, dudağına değen dudağın yumuşaklığını hissettiğinde bir an kalbi korku ile çarptı, tüm bunların bir oyun aldatmaca veya bir hayal olduğundan korkmuştu. , bu korku daha önce hesaba katmadığı duygular ile çevriliydi. James'i çoktan kalbine gömmüştü fakat şu an bu öpücükle eski tutkuları tekrar filizlenmişti bir an tereddüt etti ve ellerini onun kollarına dayadı, karşılık vermekte gecikmedi James'i öperken vicdanında hafif bir sızlama oldu. Ne yapıyordu böyle? Onu itikleyip uzaklaşması gerekirken beline sarılmış kollara tutunup dahada sokulmuştu genç adama.

Biraz daha devam ederse günah çukurunda boğulmaya mahkumdu Angela evli bir kadındı James ise serbest bir erkekti istediğini yapabilecek bir imkana sahipken Angela için bu durum kısıtlıydı. Katolik inanca sahip biri olmasa da biraz olsun vicdana sahipti. Saçmalıyor olabilme ihtimali yüksekti o an ne düşündüğünü unutmuş genç adamın kollarında hissettiği huzurdan uzaklaşmak istememişti. Birkaç saniye belkide daha fazla, zaman dilimini bile unutmuşken James'in omuzlarına kayan elleri birer yumruk haline dönüştü. Ne yapıyordu böyle? Bu soruyu tekrar tekrar sordu kendisine ve kendini hafifçe geri itip James'in kollarında genç adamın yüzüne baktı herhangi bir şey söylemeden süzmüştü onu bakışlarıyla ve ardından. “James .” dedi herhangi bir soru işareti olmadan yalın kısık bir sesle. Geçmişi unutturmak! işte az önce o bunu başarmıştı. Yanaklarına utancın kırmızılığı yayılırken kendinden nefret etti. Bu şekilde pes etmemeliydi James'i tanıyordu duygularıyla oynayacak incitecekti kendini belkide onun bu öpücüğü evliliğin sonuna sebep olacaktı . Garip davranıp çocukça hareketler sergilemişti onun ilgisini çekmekte zorlanmamış olabilirdi bu yüzden, Angela hafifmeşrep bir kadın gibi hissetti birden. İyice utanıyordu tavırlarından, hiçbir zaman olgun bir kadın olamayacak hep aynı çocuksulukta kalacaktı. James'in yakınlığından haz duyarken aynı zamanda pişmanlıkta duyuyordu, onun öpücüklerinde Benjamin'i hatırlamak imkansız gibi bir şeydi gerçi bütün kabahat kendisindeydi. “Bana acı veriyorsun James yinede bir kadının daha kalbini çalmakta gecikmedin, sende ne var bilmiyorum şeytan tüyü falan olmalı” dedi hafifçe gülümseyerek birkaç saniye sonra gülüşü soldu. “Eğer beni incitmek istiyorsan o kıza yaptığın gibi beni de terk edebilirsin, mutlu olmamı istiyorsan hep yanımda kal ama dost olarak seni uzaktan sevmeliyim yoksa sonum olacaksın.” dedi bu sözleri ile onu incitiyormuydu bilmiyordu ama Angela böyleydi yalın ve düz duuygulara sahipti ne hissederse söylerdi patavatsızca ve o an James'in bu tavrını kendisini incitmek olarak algılamıştı bu düşüncelerin ardından kaşları çatılmış ve ciddi bir ifadeye bürünmüştü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James M. Strong

Kütüphane SorumlusuKütüphane Sorumlusu
James M. Strong



Rp Sevgilisi : Eskiden Angela vardı, buz tutmuş göle düşüp donarak öldü.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tilki

Onun gibi birşey - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Onun gibi birşey   Onun gibi birşey - Sayfa 2 EmptyPerş. Mayıs 06, 2010 9:05 pm

James çoğu zaman sözünün merdi biri olmuşken Angela'nın sebep olduğu unutkanlıktan ötürü kapı önünde verdiği sözü tam anlamıyla unutmuştu. Angela'nın kokusu ve saçlarının yüzüne temasıyla kendinden geçmiş, arzularının kölesi olmaya yemin etmişti. Başta Angie'nin şu kurbağaya çevirme vaadini gerçekleştirmesinden, daha doğrusu kendisini geri çekmesinden korkmuş ama karşılığını kısa sürede bulmuştu. Dolgun dudakları kendisi için aralanırken uzun kirpikleri yanaklarını okşamış, James'in çırpınan kalbini şaha kaldırmıştı. Ensesindeki eli ince, narin ve yumuşak hint kumaşını andıran boynuna inmiş, belindeki eli kerpeten gibi baskı kurmamak adına gevşemişti. Kendini zamanın içinde unutmuş, eriyen bir dondurma ya da kum saatindeki sonsuz tepeceğe düşen kum taneleri gibi hissediyordu. Adrenalin kanının vazgeçilmez maddesi olmuş, çılgınlar gibi atan kalbi yüzünden damarlarında çağlıyordu. Nabzı Angie ile temas ettiği her yerindeydi, parmak uçlarında, dudaklarında... Soluksuz kaldığından ciğerlerindeki karbondioksiti burnundan verdi ve Angela'nın geri adım atmasıyla birkaç derin nefes almak için kendisine izin verdi. Şaşkındı lakin gözlerine haşin bir arzu da vardı, bu yüzden o anki açık duygusunu izah etmek çok güçtü. Sadece kızarmış dudaklarla kimsenin bakamayacağı bir hayranlık ve arzu ile Angela'nın derin gözbebeklerine bakıyordu ama Angela'nın geri çekilmesiyle o da kendini geri çekmişti. Yine dehala kolları onun bedenini sarıyor, Angela'nın kokusuyla sarhoş oluyordu.
Kısık sesiyle telafuz edilen sesi resmen çıldırtmıştı kendisini. Ardında yatan sebepleri ve hüsranı farkedemeyecek kadar içine gömülmüştü erkeklik duygularına. Sonuçta Angela oradaydı ve fiziki kıvrımlarıyla kendini baştan çıkarmaya başlamıştı.
“Bana acı veriyorsun James yinede bir kadının daha kalbini çalmakta gecikmedin, sende ne var bilmiyorum şeytan tüyü falan olmalı”
Gülümsemesi rahatsız edici derecede hoştu. Hatta o kadar güzel geliyordu ki James düşüncelerine hakim olma zorluğu yaşıyordu. Resmen kelimelere adapte olabilmek için kendisiyle çarpışıyordu. Güçlükle kendini onu dinlemeye zorladı.
“Eğer beni incitmek istiyorsan o kıza yaptığın gibi beni de terk edebilirsin, mutlu olmamı istiyorsan hep yanımda kal ama dost olarak seni uzaktan sevmeliyim yoksa sonum olacaksın.”
Solan gülümsemesiyle beraber bunun geleceğini farketmişti. Bu sadece Benjaminden daha da nefret etmesini sağlamıştı. Bencilliği ve Angela arasında ikilemde kalmıştı. Bir yanı kelimeleri kafasından silmesini, hiç duymamış gibi yapmasını istiyor, adeta bunu yalvarıyordu. Diğer bir yandan, mantığı ona empati denen lanetli duyguyu sızdırıyor, onun üzüleceğini hatta duygusal anlamda bir karmaşaya sürükleneceğini hatırlatıyordu. Karar vermek çok güçtü, kalbi kendini duyurmak için kanıyla beraber tüm bedenine arzu ve şehvet pompalıyor, mantığı ve akılcılığı baş ağrısına sebep oluyordu. James birinin bitmesini isterken diğerinin bitmemesini istiyor, bu yüzden sevdiği iki şeker arasında kararsız kalmış bir çocuk gibi tereddüt ediyordu.
Düşünmek için zamanını Angela'nın gözlerine bakarak harcadı, cevabı orada bulabilecekmiş gibi. Sonunda belindeki eller titredi ve gevşedi. Kendini Angela'dan uzaklaştırmak için çok uğraştı ve başarısı hüznü oldu. Ama kendini geri çekmezse kararını değiştirebileceğinden korkuyordu.
"Sanırım haklısın. Seni terk etmem ama bundan daha çok incinirsin."
Dudaklarını ısırıp en azından az önce olanlardan dolayı minnet duydu. Gerçi bu ona daha çok eziyet ediyordu ama en azından aklında kalıcı bir anısı vardı, kimi geceler uzanıp düşleyebileceği bir an.
"Yine de Angie, yanında kalamam." dedi boğuk bir sesle. Gözlerini kaçırdı, ona bakarken söyleyemezdi dudaklarına kadar yükselen şeyleri.
"Çünkü bu beni öldürür. Yanında oldukça, sesini duydukça ve mutluluğuna tanık oldukça gecelerini onunla geçirdiğini, seni mutlu edenin o olduğunu ve hayatının büyük bir parçasının onu içerdiğini bildikçe güneşte kalmış bir yaprak gibi kuruyacağım ve sonunda beni ezeceksin, biliyorum. Yanında asla olamam Angie, çünkü bu az önceki gibi suya düşüşümüze benziyor. Beni her zaman sudan çıkaracağına eminim ama her sebebinde o lanet Benjamin şebeğinin yarattığı çatlaktan seni kurtarmak için atılacağım ve gün gelecek beni sudan çıkarmanı istemeyeceğim. İnsan ne kadar yaşarsa o kadar ölür ve olacakları görebiliyorum. Seninle kalırsam ölürüm. Defalarca."
Sesi titrediğinden durmak ve nefes almak zorunda kaldı. Hala Angela'ya bakamıyordu yüzünde istemediği bir ifade göreceğinden korkarak.
"Bu yüzden düğününe gelmedim." diye itiraf etti sonunda.
"Gelmedim çünkü sadece düğünün olacağını öğrendiğimde bile ölmüştüm. Seni gelinlikler içinde benim deyimimle, cenazede uğurlamayı kaldırabileceğimden emin olamadım. Ha bir de Benjamin'i gülümserken görmeyi. Merlin biliyor adamı kendi kravatıyla boğma gibi tatlı hayallerim vardı."
Yavaşça tebessüm etti ama mutluluktan uzaktı güülmsemesi. Daha çok buruk, acı çekiyor gibiydi. Devam edemedi, sesi el vermedi. Kendine kızıyordu, hiçbir zaman bu tarz olaylardan etkilenmemişti bu yüzden bu ilke lanet ediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angela Fitzgerald

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angela Fitzgerald



Mücadele Tarafı : Övünç
Rp Sevgilisi : Lucas Wilson
Kan Durumu : 0Rh+ acil durumlar için felan

Onun gibi birşey - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Onun gibi birşey   Onun gibi birşey - Sayfa 2 EmptyCuma Mayıs 07, 2010 5:29 pm

Kalbi James'in sözleri ile daha hızlı atmaya başlarken duygularını kontrol altına almaya çalışıyor buzdan bir heykel gibi orada öylece durmak istiyordu ama olmuyordu tüm bunları yapamıyordu. Genç adamın gözlerindeki en ufak bir titreşim bile kendisini eritmeye yetiyordu. Yapamazdı bunu hiçbir zaman, aşık olmayı kendine yedirememiş biri olarak yaşamını sürdürmüşken şimdi James'in kollarında ve ondan ayrılmanın verdiği garip hüzünle tüm bu düşünceleri ve dünyası alt üst olmuştu. Her bir cümlesinden dökülen o tatlı tınılara kapılıp gitmeye ve büyülenmeye başlamış gibiydi. Angela sert duvarların ardında gizlediği o yumuşak benliğinin ortaya çıkmaya başladığını hissediyordu. Her bir sözcükte bu duvar biraz daha çatlıyor hiçbir şeyi umursamayan asi kızımızın boğazını yakmaya başlayan hüznünü ortaya çıkarıyordu. Sevmek veya birine tutulmak onu yüzünün her bir mimiğine kadar hayran olmak garip bir duyguydu. İçe gömülen anıları gün yüzüne çıkmaya başladığında James'i kompartıman da tek başına otururken gördü, tren istasyonunda yanından geçen onca insana aldırış etmeden mavi çizgilerle bezenmiş cüppesi'nin kıvrımlarının rüzgarla uçuşup dağılmasına hemen yanında duran sandığın yerleştirilmesi gerektiğine aldırış etmemişti. Sadece silik bir siluet olarak gördüğü o yüzüne her zaman hayranlık duyup da yanına gidip tüm bu düşünceleri ona söylemeye gururu el vermemişti. Eğer o gün yanına gidip de ne hissettiğini söyleseydi belki şu an tüm bunları yaşıyor olmazdı.

Onun sözlerinden sonra bir anlık duraksama ile anılara dalan Angela kendini James'in kollarına bıraktı. Gitme demek istiyordu. Ne yapacağını ne söyleyeceğini şaşırmıştı James onun olmalıydı yoksa hiçbir zaman huzura eremeyecekti ama Angela onun olamazdı. Delirmek veya bir an önce aklını başına toplamak gibi ince bir çizgide kalmıştı. Şimdiye kadar istediği her şeyi azmi ile elde etmiş biri olarak sevdiği bu adamı elde edememek çıldırtıcı bir şeydi. Onun kolları arasında kalmak ve kendisine aşkı, tutkuyu tattırmasını istiyordu. Hafifçe yükseldi çıplak ayaklarının üzerinde ve James'in dudağına küçük kelebek dokunuşu tadında bir öpücük kondurdu ,ardından hafifçe çekildi ona bu şekilde yakın olmak nefesini boynunda dudaklarında hissetmek bile garip bir haz veriyordu . “Bildiğim bir şey varsa James o küçük kızın sana hâlâ aşık olduğu.” üzerine sarılı olan battaniyeyi James'in elbiselerinin ıslatmasına aldırış etmiyordu. Gözleri ona olan tutkusu ile kararmışken bunu düşünmek aklından bile geçmemişti. Yavaşça fısıltı şeklinde onun olmak istediğini ve kimseyi umursamadığını söyledi James'e ve üzerindeki ıslak kıyafetleri çıkartmaya başladı.

Omuzlarından sıyırıp yere attığı ceketinin ardından gömleğini çıkarttı, onun yanında olamam demesini bile umursamamıştı. Ne yapıyordu ondan bile emin değildi tutkuları ile hareket etmeye başlamış mantığından sıyrılmıştı. Eli pantolonun kemerine giderken dudağının hemen kenarına ufak bir öpücük daha kondurdu. Fakat hemen yanlarında duyulan o puf sesi ile yerinde sıçradı biri yanlarına cisimlenmiş ve bu anın bozulmasına sebep olmuştu. Şaşkınlıkla ev cinine bakan Angela bir an ne diyeceğini unutmuştu. “Efendimiz uzun süre ortalıkta görünmeyince merak ettim.” James'den hızla uzaklaşmış ve deminki tutkusunun yerini utanç almıştı. Öncelikle Angela ıslak ve havlu gibi bir beze sarılıydı James ise yarı çıplaktı. Bu görüntüden aile dostlarının kendilerine armağan ettiği bu ev cinine bu görüntüyü ne şekilde açıklayacağıydı. “Nasıl olduğumu gördün şimdi gidebilirsin.” tek söylediği şey buydu onun diğer efendisine tüm bunları söylememesi gerektiğini açıklamayı daha sonraya bırakmış ev cini ise bu emre hitaben geldiği gibi hızla yok olmuştu. Onun yerini nasıl bulduğunu bilmiyordu, şu an hiçbir şeyi düşünecek halde değildi. James'e döndü “Seni bırakamam biliyorsun, ve biz her şekilde birbirimizin sonu olacağız gibi.” hiç var olmamış olmak isterdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Onun gibi birşey

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-