AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Sorgu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Aislin Yruhdara

Özel SektörÖzel Sektör
Aislin Yruhdara



Kan Durumu : Safkan
Patronus : İpekböceği

Sorgu Empty
MesajKonu: Sorgu   Sorgu EmptyPtsi Şub. 22, 2010 12:24 am

Soğumaya yüz tutmuş, yarı çıplak bedenin üzerinden yavaşça inen kan damlasına takıldı gözü. Odaya girdikleri andan beri burunlarına dolan demir kokusunu bastırmaya çalışan iki memur, derin nefesler almak istedikçe, kokunun etkisiyle yarıda kesiliyorlar ve rahatsızlık hissediyorlardı. Odayı kaplayan ve cesedin üzerinde birikmiş gibi bedeni soğutan hava, çoğunlukla ilaç ve biraz da insan pisliği kokuyordu. Aislin yüzündeki tiksinmeyle hayret karışımı ifadeyi yorumlamaya çalışan şifacıya baktı. Adamın hala iki eliyle havada tutuğu örtüyü indirmesi için başıyla işaret etti. Örtü, üzerine örtüldüğü bedenin hatlarını meydana çıkardığı anda, bir hayat daha perdesini kapamış ve adi bir oyunla, bir büyücünün daha varlığı sona ermişti. Olaylar silsilesi durmak bilmeyen cinayetlerle devam ediyordu. Öldürülenlerden bazıları güçlü büyü potansiyeli barındıran büyücü ve cadılardı. Cesedin parçalanmış göğsünden gördüklerini hatırladığında, midesi bulanır gibi oldu. Şifacı hazırlıklarına devam ederken, kendisinden daha kötü durumda olan yardımcısına dışarı çıkması için izin verdi. ‘’ Yanıma başka birini almalıydım.’’ Efor sarf ederek aldığı derin nefesin sonrasında hafifçe dönen başına aldırmadan, bedenin yanından uzaklaşıp, birkaç tıbbi malzemenin üzerinde yayılı olduğu demir tepsiye ilerledi. Arkası dönük, üzerinde biraz kıl ve deri parçası bulunanlardan birine dikti gözünü. Kaşlarının arası kırıştı. Dudakları yukarı kıvrıldı hafifçe. ‘’ Bu altıncısıydı. Hepsi de aynı. ‘’ Kendisinin aksine oldukça rahat ve gürültülü şekilde nefes alan şifacının tok sesi doldurdu odayı. ‘’ Göğüste derin kesikler var. Bir şekilde büyünün geçtiği bir rota belirlemiş olmalı. Sanki bir nevi anatomik harita çiziyor. Her cesette aynı noktalarda derinleşiyor kesikler. Üzerinde rastladığım hiçbir yara, tamamıyla ölümcül değil. Sanki kan…’’ Bir derin nefes daha geldi. Bu sefer odadaki iki kişiden de.’’ Bilerek akıtılmış.’’

Olay yerinde kan kaybına dair en ufak bir iz bulunmadığını hatırlayan Aislin, incelemeler için daha dikkatli olmaları adına dışarıdaki arkadaşının yanına gitti. Kapıdan çıkışını gören memurun umutla bakışına sinirlendi. ‘’ Ne o Reydhrich? Hala buradayım. Ama beklediğin gibi sen gidiyorsun. Olay yerindeki kara büyü izlerini ve kan izlerini araştıracaksın. Özellikle bedensel izlere dikkat edilmesini istiyorum. Temizleme adına bir şeyler yapılmış mı öğren.’’ Asistanından gelen onaylamayı beklemeden arkasını döndü. Oldukça önyargı sahibi bir kesimin dedikodularından sonra göreve gelen Aislin, aklı sayesinde pek çok meseleyi açığa çıkarmış ve kısa süre içerisinde cinayetlerin iç yüzünü çözmüştü. Bir simyacı tarafından işlendiğini açığa çıkardığında, suçlu için çemberi daraltmış ve becerisiyle övgü toplamıştı. Şimdilik olduğu yerde işi biten genç cadı, şifacıya bilgileri aktarmasına dair birkaç ricada bulunduktan sonra, yürüyerek binayı terk etti. Gitmesi gereken yere varmadan önce, bir şeyler yemek için Çatlak Kazan’a uğrayacaktı. Ardından bakanlığa geçecek, birkaç dosyanın akabinde bütün bu karmaşadan kurtulup, rahatsız ve nemli yatağında dinlenecekti. ‘’ Hah… Huzur bulduğum şu şeye bak.’’


Yemek kısa sürmüştü her zamanki gibi. Bakanlığa adımı atar atmaz, kulağına çalınan dedikoduların gerçek olup olmadığına dair yardımcısına danıştı. ‘’ Eminler miymiş? Nerden çıkmış bu durum? Kimmiş dedikoduyu çıkaran?’’ Henüz emin olunmadığına dair aldığı cevapların sonrasında duyduğu bir isimle irkildi. ‘’ Killingsworth.’’ Bakanın yardımcılarından biri tarafından çıkacak bir dedikodu olduğuna inanmamakla birlikte, simyacının oralarda bir yerlerde görülmüş olma ihtimaline yoğunlaştı. Acilen odasına giren bir başka memurun çığlığıyla kendine geldi. ‘’ Bayan Orflaith! Son bir yaralama daha. Kurban yaşıyor ve konuşabiliyor! Buradan birkaç sokak ilerde bulundu.’’ Asalara giden eller ve kaybolan bedenler, kaldırımın üzerinde bilincini yitirmek üzere olan bir bedene bakar halde buldular kendilerini. Caddeye uzak bir ara sokakta, çöplerin yanına yığılmış ve kısmen kimse tarafından görülmeyecek bir oyuğa terkedilmiş adama yaklaştı. Hala fısıldayan dudaklarına yaklaştırdı kulağını. Ölmek üzere olduğunu anlamak için, şifacı olmaya gerek yoktu. Etiği bir yana bırakıp dinledi kımıldamadan. Adamın da ölmeden önce yardım etmek istediği belliydi.

‘’ O…Şekil değiştiri…Gitmede…O..Şeki…’’
Son nefesini verdiği anda, gözleri donuklaşan adama baktı Aislin. Göz kapaklarını elleriyle kapattı. Derin bir nefes aldı. Yanındaki iki memura seslendi. ‘’ Siz! Benimle gelin. Black Pearl’e gidiyoruz.’’ Diğer üç memur olay yeri incelemesi için cesedin yanında kalacaklardı. ‘’ Şifacı raporlarına bunu da eklesin. Hepsini bir incelemek istiyorum. İşiniz bittiğinde evlerinize gidebilirsiniz. Başka yapılacak bir şey kalmadı burada.’’ Seherbazların ve şifacıların gelmesinden sonra kaldırılacak olan cesedin etrafında arayışlarını inceledi. Birkaç destek ekibin gelmesi için işaret veren büyücülerden biri, sokakları kolaçan etmek üzere hızla olduğu yerden ayrılmıştı. Ardından giden iki kişi, bir sonraki sokaktaki sivil ekiple birleşecekti. Günü kararmıştı yine. Hızla Black Pearl’e yürümeye devam ediyordu. Bir şekilde olaylarla ilgisi olduğuna inanılan dükkan sahibini görmek için sabırsızlanıyordu.
‘’ Bakalım neyin nesiymiş.’’

Son bir köşeyi daha döndükten sonra memurlardan birinden gelen onay dolu ‘’ Hah! ‘’ sesiyle gözlerini devirdi. Yavaş yavaş ilerledi kapıya doğru. Ardından avcunu dayadı. Huzuru çoktan terk etmişti bedenini. Gözlerini karanlığa alışmaları için zorlayarak adımını attı. Burnuna gelen yoğun tütün ve içki kokusuna, biraz toz, biraz da tahta karışmıştı. Tezgahın gerisine baktığında kimseyi göremediğinden gözleri kısıldı. Bar kısmındaki sandalyelerden birine otururken, memurlara içeriyi kolaçan etmesi için işaret yaptı. Gelişlerinden huzursuzluk duyan birkaç kişi dışında, gözüne bir şey çarpmadı. Olduğu yerde tezgahı ve çevresindekileri incelemeye başladı. Her şey olağan görünüyordu. Şimdilik…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darius Darkthorn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Darius Darkthorn



Mücadele Tarafı : Kendisi
Rp Sevgilisi : Aislin
Kan Durumu : Pure-Blood
Patronus : Yarasa

Sorgu Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu   Sorgu EmptyPtsi Şub. 22, 2010 4:28 pm

Parmağındaki acı yine onu gülümsetmişti. İri bir damla oradaki onlarca küçük izin üstünü örterken diğer eliyle atmacasının tüylerini okşadı. Bu yaptığının sevgisini göstermek için olduğunu bildiğinden, parmağını gagaladığı için kızmazdı ona hiç, aksine bundan keyif alırdı. Dostunun gerçek sevgisini hissetmek için bir miktar acı ve birkaç damla kan oldukça küçük bir bedeldi ona göre. Zira bu ısırıklar Lilian'ın ona verdiği zararlar içinde en küçükleriydi. Birbirlerine alışma süreçleri boyunca kollarında ve boynunun hemen altında açılan kesikler çatışmalarda aldığı hafif yaralardan kalanlara benziyordu. Singapur'daki bir kumar masasında yirmi dolar koyarak kazandığı bu hayvan onun için başta sadece para kazanma yolu olarak gözükmüştü. Genç ve diri bir atmaca talibi çıkarsa çok makul bir fiyata satılabilirdi. Askerler arasında isteyenler çıkacaktı elbette. Oysa genç kuşun hırçın halini gören kimse onu almaya yanaşmamıştı. Onu satmaya dair umutlarının tükenmesiyle kuşu kafesinden çıkarması aynı zamana denk gelmişti nedense. Göklerin hakimi olarak da geçen avcı atmacayı doğaya salmaya karar vermişti, bunu yapmıştı da. Oysa ertesi gün kuş geri döndüğünde, hırçın hayvanın istediği tek şeyin kafesin dışında olmak olduğunu anlamıştı. Lilian kafeste geçirdiği günlerin acısını çıkaracaktı sonraki günlerde elbette.

Parmağını dudağına götürüp birkaç saniye boyunca emdi. Kanın cezbedici mi yoksa itici mi olduğuna bir türlü karar veremediği tadına yeterince katlandıktan sonra emdiği kanı tükürdü. Elini cebine atarak kenarları buruşmuş bir zarf çıkardı. Zarfı Lilian'ın bacağına bağlamaya çalışırken, atmacasının huysuz tavrı karşısında durmak zorunda kaldı. Elbette, karşısındaki göklerin hakimi avcı atmacaydı, aptal bir posta baykuşu değil. Hayvanın bu durumu gururuna yediremeyeceğini bildiği için sadece ona karşı kullandığı şefkatli ses tonuyla konuştu.

"Sakin ol, bu sıradan bir posta değil. Bu zarfın ulaştığından emin olmalıyım. Senden başka kimseye güvenemem."

Lilian bu sözleri anladığını gösterircesine kanatlarını hareket ettirmeyi bırakırken büyücü onun kapağı olmayan gözlerine bakarak gülümsedi. Parmağının birkaç alışıldık hareketiyle sadece tek bir noktadan çözülebilecek bir denizci düğümü attı. Haberleşmelerinin en belirgin şifresiydi bu. Atmacasının tüylerini bir kez daha okşadıktan sonra havalanışını ve gökyüzünde yükselmesini hayranlıkla seyretti. Parmağını bir kez daha dudaklarına götürdü, orada biriken kanı -bu sefer biraz daha küçük bir damlaydı- emdikten sonra tükürdü. Black Pearl'e dönmenin vakti gelmişti.

Sokağın köşesini dönerek dükkanın girişine doğru ilerledi. Adımları birbiri ardına sıralanırken Diagon Yolu'nun normalde olduğundan biraz daha sakin göründüğünü düşünmeden edemedi. İnsanların üzerine bir acelecilik örtüsü örtülmüş gibiydi. Sayıları çoktu, ancak sokak kenarlarında durup sevdikleriyle konuşan, keyifli muhabbetlerin ortasında şen kahkahalar patlatan insanlar yoktu bunların arasında. Köşelerde toplanıp konuşanların yüzünde keyifsiz bir sakinlik vardı. Çoğu kişiyse sadece işlerini halletmek için dükkanlara girip çıkıyor gibiydi. İçindeki tarifsiz tatsızlığı bastırmak için barını getirdi aklına. Oraya vardığında kendisini sarmalayacak olan sıcak havayı, damarlarından taşıp tenine yayılacak sakinliği düşündü. Şöminenin etrafında oturan müşterilerine katılıp içeceği bol köpüklü biranın hayalini kurarken kapıyı aralamıştı ki, hayalini arka cebine atıp neler olduğunu anlamak üzere içeride bekleyenlerin yanına ilerledi.

Menteşeleri yeni yağlanmış meşe kapılar kapanırken küçük ve ama tok bir ses çıkarınca, ayakta duran kişiler ona döndü. Yüzleri tanıdık değildi, barı açmasından bu yana geçen birkaç gün boyunca onları gördüğünü söyleyemezdi. Üç kişiydiler, içlerindeki tek kadının pelerini diğerlerininkinden farklıydı. Konuşması gereken kişinin o olduğunu zihninin bir kenarına yazarak bir saniyeliğine onları tarttı. Sadece genç kadının elleri açıktaydı, yanındaki iki adam elleri pelerinlerinin içinde kalacak şekilde kollarını kavuşturmuştu. Genç kadının neden bu şekilde durduğunu düşündü. Kendine güvendiği belliydi, önemli olan ne şekilde güvendiğiydi. Asasını yeterince hızlı çekebileceğine güveniyorsa, bu onun kaybetmesine neden olabilecek bir hataydı. Tabi eğer asa kullanmadan büyü yapabiliyorduysa... İşte o zaman işler değişirdi.

Bir bakanlık çalışanıyla, hatta üst rütbeli birine benzeyen bir çalışanla düello ettiğini düşündüğünü fark edip gülümsedi. Son günlerde bakanlık aleyhinde o kadar çok şey duymuştu ki, bunlardan etkilenmemek mümkün değildi. Kafasında bakanlığa karşı oluşmasına izin verdiği önyargıyı bir kenara atarak gülümsemesini bir selamlamaya çevirdi. Söyleyeceklerinin etkisiyle gülümsemesini ilk cümleden sonra keserek yüzünün ciddi bir ifadeye bürünmesini sağladı.

"Hoşgeldiniz. Görünüşe göre birer bardak içki veya bir parça huzur için burada değilsiniz. Öyleyse, size nasıl yardımcı olabilirim?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aislin Yruhdara

Özel SektörÖzel Sektör
Aislin Yruhdara



Kan Durumu : Safkan
Patronus : İpekböceği

Sorgu Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu   Sorgu EmptySalı Şub. 23, 2010 1:37 am

Şöminede kızıl saçlar gibi dans eden alevin kıvrılışlarına, yok olan ve şekil değiştiren uzantılarına dikti gözünü bir süreliğine. Gelişlerinin ardından alçalan ses tonlarıyla devam eden sohbetler daha çok çekiştiren cümlelere dönmüştü besbelli. İki üç cümlede bir göz ucuyla kendisine ve adamlarına bakan birkaç surat fark ediyordu. Gözlerinin altındaki her çizgi ayrı bir basamak gibi görünen yaşlı adam, yanında oturan, sakallarındaki beyazlar ve siyahlar, bir ressamın bulanık fırçasından tuvale dökülmüş leke gibi duran bir başka yaşlı adamla konuşuyordu. Gırtlağından gelen hırıltıya karışan hafif bir kahkaha, ortama yaydığı küçümsemenin etkisiyle daha da sinir bozucu bir hal alırken, göğüslerini şişirip indiren birkaç nefesle birlikte, bira ve tütün kokusu en nahoş haliyle havaya karışıyordu. Küçümsemekten öte, ültimatom verir gibi dikti gözlerini iki adama da. Orada bulunuşlarının sebebi resmiydi. Bir ihbar olmasa da, bunu değerlendirmek için yetkisi ve yeterli rahatsızlığı vardı elinde. Esintiyi ensesinden ayak bileklerine dek hissettiğinde, bakışlarını tok sesin geldiği kapıdan tarafa çevirdi. Kendisininkiyle birlikte, içeri giren adama dönen bakışlardaki anlamlar, görebildiği kadarıyla, çeşitliydi. Kimileri tanıdık bir suretin içeri girmiş olmasıyla rahatlar gibiydi, kimileri daha da meraklanmış ve büyümüş gözlerle onları gözetliyordu. Bir anda bu kadar çok ayrıntıyı belleğinde resmetmiş olmasına şaşırmadı genç cadı. Üzerindeki pelerinle dışarıdaki is kokusunu içeri taşıyan büyücü, tezgahının yakınına geldiğinde omuzlarından indirdiği pelerini yavaşça eli ve dirseğinin arasına toparladı. Sesi tok ve şaşırtıcı derecede rahatlatıcıydı. Bir an için daha önyargılı bir cümle bekleyen Aislin, toparlandı. Ancak ikinci cümlenin ardından , büyücünün sadece lafı kısa tutmak istediğini anlayan cadı, mimiklerle süslemediği ifadesiyle konuşmaya başladı.


‘’ Teşekkür ederim. Büyücü Güvenlik Teşkilatı Başkanı Aislin Orflaith. Bana bir bardak içkinin vereceği bir parça huzurdan daha fazla yardımınızın dokunmasını umuyorum. ‘’
Pelerinine dokunmadı. Açıkta kalan kısımdan görünen çizmeleri içerisinde, paçalarının düzgün bir halde sıkıştırıldığı koyu renk pantolonunun üzerinde duruyordu bir eli. Bir diğerini tezgaha yasladığı dirseğinden destek alarak zemine koymuştu. Kendisini izleyen iki çift göz, tavırlarındaki alçalma veya yükselmeye paralel ilerleyecek emirleri beklemeden harekete geçmek üzere hazırdılar. Ancak, içgüdülerinin mesleğinde her şeyden daha değerli ve yol gösterici olduğuna inanan Aislin, karşısındaki dingin yüzün sahibinden ani bir çıkış beklemiyordu. Yavaş denecek kadar kontrollü hareketlerle toparladığı pelerini alçakta bir yerlere bırakırken, üzerindeki kazağın yakasından görünen açık renk derinin varlığı gözüne çarptı. Ufak bir yara izinden ibaret olan bu ayrıntı, memurenin gözünde adamın imajını dalgalandırsa da, peşin hüküm vermeden önce, varlığının sebebini açıkladı. O anda, büyücünün, kendisinden daha fazla merak içerisinde olduğuna emindi.
‘’ Burada bulunuyor olmamızın sebebi, bir şekilde barınızın adının, ekiplerimizce takip edilen bir büyücüyle aynı cümlede geçmiş olması. Eğer sorularıma beklentimi karşılayacak cevaplar verirseniz, huzurunuzu bozmadan, buradan ayrılacağız.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darius Darkthorn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Darius Darkthorn



Mücadele Tarafı : Kendisi
Rp Sevgilisi : Aislin
Kan Durumu : Pure-Blood
Patronus : Yarasa

Sorgu Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu   Sorgu EmptySalı Şub. 23, 2010 4:30 pm

Sorular... Hayatının her parçasında karşısına çıkan, değişik dönemlerde değişik etkilere neden olan, kendi yolunu bulmasında en büyük etkisi olan sorular yine karşısına çıkmıştı işte. Aksini beklediğini iddia edemezdi ki, zira hala rüyalarını ziyaret ediyordu sevgili dostu. Sorular sonu ona varan bir yol çizebilmesi için gereken şeydi. Ancak Darius'un soru soran kişi olması gerekiyordu bunu yapabilmek için, cevaplayan değil. Sağ gözünün hafifçe kısıldığını fark etmeden karşısındakileri bir kez daha süzdü. Genç kadın diğer iki büyücünün aksine teal mavisi pelerin yerine siyah parlak bir pelerin giymişti. Pantolonunun çizmelerinin içine özenle sokulmasından, pelerinin pürüzsüz bir parlaklığı yansıtmasına kadar, genç kadınla ilgili yakaladığı her ayrıntı ona disiplinle yerleştirilmiş bir düzenin ipuçlarını veriyordu. Gözü bir anlığına pelerinin en altındaki çizginin bir kısmı boyunca uzanan yersiz matlığa gitti. Kadının suretine arkadan vuran ışık yüzünden oradaki farklı tonun ne olduğunu anlayamıyordu. Bunu uygun bir anda incelemeyi zihninin bir köşesine yazarak bakışlarını kaldırdı. Cadının duruşundaki kendinden emin tavrın arkasında yatan deneyimleri düşündü büyücü. Diğer büyücülerin bakışlarının ikisinin arasında gidip geldiğinin farkındaydı. Bakışlarını genç cadının yüzüne kaydırdığında boynunun üstünde bir anlığına duraksayan gözlerini yakaladı. Bunun ne anlama geldiğini düşünmedi, zira beklenmeyen konuklarını bir an önce ağırlamak istiyordu. "Bunu iç kısımda konuşsak daha iyi olacak." dedi sakince. Müşterilerinin bar hakkındaki bir konuşmaya tanık olmalarını istemiyordu. Hele ki aranan bir büyücünün burada görülmesi... Hayır, kesinlikle bu konu içeride konuşulmalıydı.

Karşısındaki genç kadının vereceği tepkiyi merak ederek bakışlarını yüzüne kaydırdı. Dudaklarının sağ kenarı hafifçe kıvrılmıştı. Gözleri hafifçe kısılarak içlerindeki rengi belirsiz kılarken, diğer yandan da kendininkileri inceliyordu. Bakışlarına karşılık verdi büyücü bunun nereye kadar süreceğini merak ederek. Daha sonra bakışlarını onunkilerden ayırarak müşterilerine kaydırdı. Dean ve Jack, iki yaşlı adam her zamanki masalarındaydı, dışarı çıktığı zaman yarıda olan bardakları dibi bulmak üzereydi. Mekanın uç kısmında Percy ve birkaç arkadaşı fısıltılarla dolu bir sohbete dalmışlar gibi görünüyordu. Karşılaştığı her bakışa küçük mimiklerle karşılık verdikten sonra kadının onaylayan cevabını duyarak bakışlarını tekrar ona çevirdi. Bu konuyu içerde çok daha rahat konuşabilirlerdi. Ayrıca, iç kısımdaki floresan lambalarının altında kadının pelerinindeki o kısmı daha rahat inceleyebilirdi.

"Lütfen benimle gelin." dedi cadının bu söz karşısında ona sunulan iki seçenekten hangisini seçeceğini içten içe merak ederek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aislin Yruhdara

Özel SektörÖzel Sektör
Aislin Yruhdara



Kan Durumu : Safkan
Patronus : İpekböceği

Sorgu Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu   Sorgu EmptyÇarş. Şub. 24, 2010 7:35 pm

İki tarafın da birbirlerinden bekledikleri vardı. Ancak ilk adımı atması gereken misafir Aislin, adama olan biteni anlatmadan önce, ondan gelecek en ufak ipuçlarını değerlendirmeye hazırdı. Cümleler ikisinin de ağzından, bol düğümlü bir ipin, incecik bir delikten geçirilişi gibi çıkarken, şöminenin ışığında turuncuya boyanan odanın uç kısmından gelen homurtuları hala duyabildiğini fark etti. Düzen bozmak, genelde yaptığı ve haz aldığı bir eylemdi. Özellikle çoğunluğa karşı rahatsızlığa sebebiyet verecek bir potansiyel suçlunun hayatı söz konusu olduğunda, o geceyi derin bir uykuyla sevişerek geçireceğini bilirdi. Bu sefer sadece rahatsız olan kendisiydi. Zira suçlunun görülmüş olma ihtimali, tam anlamıyla kesinleşmemiş bir ihbarın ardından gelen bir uzantıydı. Değersiz ve verimsiz bir bilgi olabilirdi. Sonrasına ulaştırmayacak olsa da, denemeye değdiğini düşünerek adımladığı barda, şimdiye dek hissetmediği bir sahiplenilmişlik fark etti birden. Mekanı kaplayan huzuru, sabaha yaklaşan gecenin belirsiz bir vaktinde, sandalyeleri ters çevirirken yayıyor olan karşısındaki adamdı. Özdeşleşmiş havalarına baktı. O anda orada bulunma sebebinin verdiği güdülenmişliği bir kenara bırakmaya değip değmeyeceğini düşündü. Derin bir nefes aldı ve yavaşça verdi. Adamın kendisini tartan haline aldırmadan, alışkın olduğu bu inceleme bakışlarının ardından ricasına karşılık verdi. Gözleri hafifçe kısıldı ve hemen ardından başını olur anlamında aşağı yukarı salladı. Oturduğu sandalyeden inerken kendisine odaklanan iki çift göze döndürdü başını. ‘’ Siz burada kalın. Biriniz etrafı kontrol etsin, barın dışını.’’ Korumacı tavrına karşılık aniden ağırbaşlılığını yitiren Aislin, bar sahibinin önünde, müşterilerin hafifçe de olsa duyacağından emin olduğu bu emrinin ardından büyücüye dönüp gülümsedi sinir bozucu bir ifadeyle. Eğer düşünmekten çekinmiyorsa, söylemekten de çekinmiyordu genç cadı.

Üzerindeki pelerini dizinin üzerinden aşırıp ardına düşmesini sağladı sol eliyle. Boynuna yaptığı ağırlığı ayağa kalktıkça hissediyordu. Soğuk havayı dışarıda tutmak adına mantıklı bir seçim olsa da, hareketini kısıtladığı için sevmiyordu pelerinleri çok fazla. Sol elini arkaya doğru açıp pelerinin yeniden kapanmasını engelledi. İçerideki sıcak havadan bunaldığını yeni fark ediyordu. Karşısında cevabını bekleyen adama bakarken dudağının kenarı kıvrıldı yeniden. ‘’ İçeri geçelim öyleyse Bay Darkthorn. ‘’ Kendisini tanıtma nezaketini göstermeyen büyücüye üstü kapalı hoşnutsuzluğunu belirtmesinin ardından, kendisini götüreceğini söylediği kısma doğru çevirdi gözlerini. Onun hakkında bilgi sahibi olması şaşırtıcı değildi elbette. Ancak, misafir böyle karşılanmazdı. Huzurunuzu kaçırmaya gelmiş olsa bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darius Darkthorn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Darius Darkthorn



Mücadele Tarafı : Kendisi
Rp Sevgilisi : Aislin
Kan Durumu : Pure-Blood
Patronus : Yarasa

Sorgu Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu   Sorgu EmptyÇarş. Şub. 24, 2010 9:22 pm

Ah, evet, annem beni bir yerlerden izliyorsa lütfen bağışlasın. Arkasını dönüp içeriye doğru ilerlerken aklından bunlar geçiyordu. Yıllardır -özellikle de ailesiyle yaşadığı yıllar boyunca- hayatının bir parçası yapmayı inatla reddettiği nezaket donanmada karşılaştığı zorlu koşullar sonrasında alışkanlıklarından biri haline gelmişken, bugün bir istisna yaptığı için kendini affetmekte zorlanmadı. Bir hafta içinde gelen ikinci ilginç konuğuydu karşısındaki. Birine kimseye anlatmayı düşünmediği düşüncelerini söylemişti, bu sefer ne olacaktı acaba? Çok fazla ilgileneceği şeyler olacağını düşünmüyordu açıkçası, zira karşısındaki kadının yüzündeki gülümseme onun bu tavrı sergilemekten oldukça memnun olduğunu gösteriyordu. Genç kadın ona sunduğu seçeneklerden büyücünün istediğini seçmişti, bire bir konuşmayı. Bu durum ilginç bir şekilde hoşuna gitmişti Darius'un. Karşısındaki kadın kesinlikle baş edilmesi güç biriydi. Tavırları, hareketleri, ses tonu ve hatta gülümsemesine kadar onunla ilgili olan her şey saydam bir belirsizliğin ayak izleriydi sanki. Asıl soru, büyücünün o izleri ne kadar takip edebileceğiydi. Ağır adımlarla ilerledi büyücü beyaz mermerlerle kaplı odaya. Kapının yanında durarak cadının geçmesini bekledikten sonra usulca bulundukları ortamı dışarıdan ayırdı kapıyı kapayarak.

Bulundukları yer beyaz duvarları açık mavi damarları bulunan beyaz mermerlerle kaplı bir bölümdü. Bir duvar boyunca birbirine paralel raflar kapının bulunduğu duvardan diğer uçtaki soğutucuya kadar uzanıyordu. Diğer tarafta ise ufak ve kullanışlı bir mutfak ile çeşitli aletlerin bulunduğu dolap gözleri vardı. Bir aşçı alındığı zaman, mutfak olarak kullanılacaktı burası. Belki de hiç kullanılmazdı, zira barını bir restorana dönüştürmek istediği son şeydi. Burası geride bıraktığı birkaç gün boyunca sahibinin ondan beklediği şeyi başarıyla yerine getirmişti, sabit müşterilerinin sayısı artarsa, Darius buraya uzun süre dokunmamayı düşünebilirdi.

Düşüncelerini toparladığında genç bakanlık çalışanının kendisini izlediğini fark etti. Vücudunun önünde kavuşturduğu kollarından biri kenardaki raflara dayanmıştı. Ayaklarından birini ağır bir tempoyla yere çarptırıyordu. Bir sanat eserine aitmişçesine kusursuzluğa yaklaştırılmış yüz hatları açık mavi gözlerindeki keskin bakışların etkisini artırıyordu. Yüzündeki ufak tebessüm ve bar sahibine sunduğu nezaket az önceki hamlesinden ne kadar keyif aldığının ufak iki belirtisiydi. Bu tavıra gereğinden uzun bir süre katlanmakla bu sorguya bir an önce son verip barına geri dönmek arasında seçim yapması oldukça kısa süren büyücü konuşmanın çok fazla uzamaması gerektiğini düşünse de, rüyalarına hakim olan dostundan sonra sakinliğini etkileme ihtimali olan biriyle karşılaştığına sevinmişti. Kendisini ısrarla bekleyen bakışların sahibine ikinci bir vuruş yapma şansı vererek birkaç saniye bekledi, ancak bu vuruş bir türlü gelmeyince söze girdi.

"Buyrun, sizi dinliyorum Bayan Orflaith."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aislin Yruhdara

Özel SektörÖzel Sektör
Aislin Yruhdara



Kan Durumu : Safkan
Patronus : İpekböceği

Sorgu Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu   Sorgu EmptyPaz Şub. 28, 2010 3:59 pm

Kapının yanında kendisine geçmesi için izin veren büyücüye başıyla selam verdi. Kış mevsiminin iyiden iyiye hissedilir hale geldiği günlerde, girdikleri beyaz mermerlerle kaplı oda, dışarısının soğuk havasını taşlara depolamış gibiydi. Omuzlarının üzerinde bir ürperti hisseden cadı, bozuntuya vermeden, kendisini sağlama alacak en rahat pozisyonda durdu. Raflara yakın olan bedeni duruşunu belirlemiş, içeri ondan sonra giren büyücüye dönmüştü. Çizmesi hafif hafif yere vururken çıkan belli belirsiz ses, kapıyı kapatıp odaya giren büyücünün dikkatini çekmişe benziyordu. Üzerinden akıp giden bakışı hissettiğinde keyiflendi Aislin. Bar sahibi huzursuzdu. Kendisine konuşması için zaman tanıdı. Konuşmak amacıyla odaya girmiş iki kişi için uzun süre beklediler. Ardından teşkilat başkanının taktiği işe yaradı ve büyücü hiç değilse odada sesi yankılanan ilk kişi oldu.

Soğuk havayı derin bir nefesle içine çeken Aislin odaya baktı. ‘' Anlaşılan işletmenizi büyütmeyi henüz düşünmüyorsunuz bay Darkthorn. ‘’ Boş sayılacak raflara ve sadece içkiler için kullanılıyor olduğuna emin olduğu soğutucuya baktı. Büyücüden ses gelmemesinden ötürü devam etti. Arada birkaç saniye beklemişti. ‘’ Herneyse… Burada bulunma sebebim sizin gibi işini seven biri için oldukça talihsiz bir rastlantı olsa gerek. Aksi takdirde dükkanınızın altını üstüne getirerek, taş üzerinde taş bırakmayarak aramak zorunda kalırdık. Bu çok yazık olurdu elbette. Ancak şimdilik sizden alacağım cevaplara göre hareket edeceğim. Şehirde işlenen cinayetleri duymuşsunuzdur bay Darkthorn. Yanınıza gelmeden hemen önce, onlardan birinin kurbanı olan bir büyücüyle ilgileniyordum. Ancak tesadüfe bakın ki, henüz soğumamış cesedin orda yatıyor olmasına sebep katil büyücü, sizin dükkanınız çevresinde görülmüş. İnanabiliyor musunuz? Ne kötü bir tesadüf.’’

Sözlerinden sonra gözü raftaki metal bardaklardan birine takıldı. Büyük olasılık eski dükkan sahibinden kalmış olan değersiz bir parçaydı. Bar sahibinin konuşmasını beklerken arkasını döndü bir anlığına. Görüntüsünü ters gördüğü bardağa bakıp dudağının kenarını hafifçe büzdü. Koca bir kelebeğe dönüşmüş gibi görünüyordu siyah pelerini tersten göründüğünde. Ardından omuz silkerek yeniden büyücüye çevirdi yüzünü. Söyleyeceklerini bekliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darius Darkthorn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Darius Darkthorn



Mücadele Tarafı : Kendisi
Rp Sevgilisi : Aislin
Kan Durumu : Pure-Blood
Patronus : Yarasa

Sorgu Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu   Sorgu EmptyPaz Şub. 28, 2010 7:08 pm

Ayakları ayakkabısının kauçuk tabanına rağmen zeminin soğukluğundan nasibini alırken, kaşları alnında birbirine geçmiş birkaç küçük V şekli oluşturacak şekilde çatılmıştı. Genç cadının tane tane, akışkan ve aynı zamanda idrak edemediği bir şekilde dikkatini hapsetmeyi başaran sesini dinlerken kaşları normal hallerine döndü. Göğsünü hafifçe şişirecek büyüklükte bir nefesin dudaklarının arasından akmasına izin verirken kendine usul bir düşünce silsilesiyle sakin olduğu takdirde her şeyin çok daha açık ve kolay bir şekilde atlatılacağını hatırlattı. İçindeki havanın ciğerlerinde ince bir sızıya neden olacak kadar kalmasına izin verdi. Bünyesinin kirlettiği havayı dışarı salarken sakinliğini kazanmıştı.

Genç kadının sözleri nihayetini bulduğunda, dudaklarına yerleşen davetsiz gülümseme gelişi kadar hızlı bir şekilde kayboldu. Aklına birkaç gün önce takılan düşünceler tekrar saplamaya başlamışlardı kara dikenlerini. Bir isyan çıkacak, sokaklar savaş alanına dönecek, insanlar evlerine kapanacak, her yere sessizlik hakim olacak... Belki de isyanın başlangıcıydı bu, ya da hazırlanış süreciydi, kim bilebilirdi? Şahit olmaktan öteye geçip, ruhuna dokunmasına izin verdiği gücün eseri miydi bu cinayetler. Belki de tek etkilenen kendisi değildi. Başkaları da araç olarak kullanılmıştı bu konuda. Dile getirebileceği düşüncelere odaklanması konusunda dürteledi zihnini. Bir katil, kendi barında? Sıradışı olduğu kadar mümkün olduğunu da kabul ettiren düşünce zihninde irdelenirken geride acı bir tat bırakmıştı. Açıldığı günden beri Black Pearl'e gelen toplam müşterilerin sayısı elliyi geçmiyordu. Hepsini hatırlayabilmesi mümkün olmasa da yarısına yakınını gördüğü anda çıkarabilirdi. Gerçekten bahsi geçen katil müşterilerinden biriyse, tanışıp arkadaş olduğu insanlarıdan biri olmamasını dilemekten başka yapabileceği bir şey yoktu.

Tam konuşmaya hazırlanmıştı ki genç cadı ansızın arkasını döndü.

Oradaydı işte, güneş ışığının suretine arkadan çarpması yüzünden ne olduğunu anlayamadığı leke tam karşısındaydı. Vücudunun dönmesiyle kollarının arasındaki pelerin hafifçe savrulmuştu. Bir saniye boyunca görme imkanına eriştiği siyaha dönük kırmızı leke başta pelerinin bir parçasıymış gibi gözükse de, çizgilerindeki dalgalanmalardan dolayı insanın aklına tek bir ihtimal getiriyordu, kurumuş kan. Bu kanın ilgilendiğini söylediği kurbana mı yoksa başka birine mi ait olduğu konusunda şüpheye düştüğünü fark ettiğinde bir kez daha gülümsedi. Tam olarak gülümsemiş sayılmazdı aslında, zira sadece dudaklarının sağ kenarı kıvrılmıştı. Gözlerindeki ifadenin değiştiği söylenemezdi. Sonraki bir an boyunca ona karşı önyargılı yaklaştığını kabullendi. Bunun nedeni onun tavırları olsa da önyargılı olmak her zaman zarar verirdi. Kararlı bir ifadeyle karşısındaki cadıya baktı. Ortamın yarattığı soğukluk hissini umursamadan, gözlerinin içine bakarak konuştu.

"Size yardım etmeyi isterim. Lakin, bahsettiğiniz kişinin kim olduğunu anlayabilmem bir resmine veya onunla ilgili ayırt edici bir niteliğe ihtiyacım var." İçinde duyduğu iki ayrı ses de aynı şeyi yapmasını söylüyordu. İlkinin isteği, bir an önce bakanlık görevlisinin istediğini alıp gitmesini sağlamaktı. İkincisi ise -bu daha sonradan ortaya çıkandı- garip bir şekilde ona gerçekten yardım etmek istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Sorgu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-
» Sorgu.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-