AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 İşkence

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
Cecilia Neithan

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Cecilia Neithan



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık
Kan Durumu : Melez
Patronus : Dağ Gelinciği

İşkence - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İşkence   İşkence - Sayfa 2 EmptyÇarş. Mart 10, 2010 1:35 pm

Daha fazla dayanmak olanaksızdı. O iğrenç varlığın insanın içine işleyen buz mavisi gözleri hiddetle parıldarken aynı anda birkaç şey oldu. Bedeninin kontrolü ondan çıktı, aklı huzur verici düşüncelerle doldu ve artık hükmeden o değildi, o hükmedilendi. O kadar mutlu bir unutma haliydi ki bu! Yorkshire'da beline kadar gelen uzun koyu kızıl saçlarını hafif hafif dalgalandıran, ağacın gölgesindeyken duyduğu rüzgarın rahatlatıcı etkisinden bile güzeldi. Artık hiçbir şey düşünmek zorunda değildi. Sonsuz bir boşluktu sadece. Acı yoktu, yara bere yoktu. Odaklanması gereken tek şey kafatasının içinde yankılanan sözcüklerdi: Ayağa kalk! Bu emir hiçbir şekilde zararlı olamazdı. İradesi yoktu zaten. Karşı çıkabilse bile çıkmazdı da. Çok yorulmuştu. Bir an önce bitsin istemişti. Belki de adam bunu zorlaştırmak istiyordu. Belki de onu pencereden atacaktı. Bu kadar sancılı bir ölümü ister miydi peki? Çabuk veya yavaş olması bir şeyi değiştirmezdi ki! Zaten ölecekti, o da istiyordu bunu.

Vücuduna tekrar baktığında omuzları dik zarif bir şekilde ayakta duruyordu. O zalim beyaz surat yaklaştıkça yüzündeki keskin hatlar daha da belirgin oluyor, fakat bu onun daha da çok insandışı bir varlığa benzemesini sağlıyordu. Yüzünün her santiminde aynı şey vardı. Heyecan. Hayatında gördüğü en uzun ve en korkunç asa yüzüne doğrultulunca gözlerini kapattı. Her şey bitecekti. Ölünce nereye gidecekti acaba? Cennet ve cehennem gerçekten de var mıydı? Bekledi. Fakat beklediği acı değildi bu. Yanağındaki uyuşma yavaş yavaş etkisini gideriyordu. Sanki hiç olmamış gibiydi. Sonra birden bütün acılar geri geldi. Bu kadar çabuk pes ettiğine inanamıyordu. Bunu üzerine eğitim almıştı. Fakat bu gaflet anını pahalıya ödedi. Aynı acıyla yine yerdeydi şimdi. Yeni düzelen yarası kanamaya ve sızlamaya başlamıştı. Seğiriyordu. Ve sonra birden bu acıların küçük bir kesikmiş gibi görünmesine yol açacak o acı geldi. Daha önce iki kez tadına bakmıştı bu yangının. Öyle büyük bir yangındı ki ağzından giriyor, yemek borusunu yakıp midesine iniyor, orayı da vücudunun diğer uzuvları gibi kavuruyordu ama gitmiyordu. Her hücresi kor bıçaklar tarafından deşiliyordu sanki. Birden korkunç bir çığlık duydu. Acaba birisi yardıma mı geldi diye merak edererk gözlerini açtı fakat odada sadece bu acının efendisi vardı. Boğazından gelen yanma ona bu çığlığın kendisine ait olduğunu söylüyordu. Çığlık atmaya devam etti. Bu acının bir kalkanı yoktu. Aklını yitirene kadar devam edecekti.

"LÜTFEN! Yalvarırım LÜTFEN! Yeter! Yeter! Yapma! Öldür beni!"

Ağzından çıkan bu boğuk yakarışlar yeni bir acı çığlığının arkasında bir gölge olup gitti. Bu hayati bilgiyi ona vermeli miydi? Yoksa ölüp gitmeyi tercih mi ederdi? İhtiyar Patrick'in yerini söylerse bütün Yoldaşlık üyeleri iğrenç bir katliama kurban giderlerdi fakat bir tek Cecilia'nın ölmesi onları bu kadar etkilemezdi. Yalvarışlar ve acı çığlıkları arasında yaşanan birkaç dakika daha sonsuzluk gibi geldi ona.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/b-o-u-d-l-a-i-r-
Felicio T. Montae

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Felicio T. Montae



Mücadele Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Safkan

İşkence - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İşkence   İşkence - Sayfa 2 EmptyÇarş. Mart 10, 2010 11:03 pm

Kendini bildiği ana kadar ilerleseydi zihni, kontrolün elinde olmamasından rahatsız olmadığı bir an bile bulamayacaktı belki de. İçini kaplayan, düşüncelerinin şekillenmesini sağlayan, kalbinin atmasını yöneten varlık özünün içindeki en ince liflere kadar bulaşmıştı bu kontrol isteği. Yaşadığı ve yaşattığı her olayda iplerin kendi elinde olmasının verdiği tatmin hissi, aldığı derin nefeslerin şişirdiği göğsünde hissettiği keyif hissiyle eşdeğerdi belki de. Daha küçük bir çocukken aile üyeleri üzerindeydi bu kontrolü, daha oradan öğrenmeye başlamıştı insanlara kontrollerini nasıl kaybettireceğini. Karşısındaki kontrolünü kaybettiğinde ihtiyaç duyacağı şeyse, şu anda damarlarında akan kanı dolduran, varlık özündeki kontrol tutkusunun liflerini süsleyen güç idi. Büyünün bedeninde ortaya çıkmasıyla eline geçen bu gücü kullanmasındaki becerisi, bu kadim sanata karşı hissettiği hayranlıkla iç içe geçmiş açlık, ona bu gücü sunmuştu. Bu kontrol hissinin etkilerini daha sonra yaşıtlarına, sonrasında da kendisinden büyük olan öğrencilere ve ve hatta birkaç profesöre yansıtmıştı. Kendisi için var olmakla eş değer anlam taşımaya yakın bir sözcüktü hükmetmek.

Dakikalar sonrasında karşısındaki bedene bakarken dudaklarının sağ kenarı tatminsiz bir ifade oluşturacak şekilde kıvrıldı. Defalarca kez Cruciatus lanetine maruz kalması bu hali için kabul edilebilir bir mazeretti belki, zira kadın perişan halde görünüyordu. Acıdan kasılan yüz hatları, gözlerinin etrafında hayatının son evresine giriş yapan bir yaşlının yüzüne ait olması gereken kırışıklıkların belirmesine neden olmuştu. Gözlerinin kenarında biriken damlalar ısrarla akmayı reddederken, yüzünün acıdan dolayı aldığı hal değişmemişti. Dudakları takatsizce aralandı ve duymayı beklediği ancak kendisini hiç de mutlu etmeyen sözcükleri söyledi. Kendisini öldürmesini, acısına son vermesini. Sanki burada kendisine işkence etmek için değil, acısını dindirmek için varmış gibi. "Öldürmek mi?" diye sordu gülerek. "Öldürmek ha?" Bedeni isterik sayılabilecek bir kahkahanın etkisiyle sarsılırken genç kadının yatağına dayandı. Bu işin bu kadar keyifli bir hale geleceğini asla düşünmemişti. Birkaç saniye sonra kahkahasını içinin derinliklerine kovalayıp yere doğru eğildi. Yatağın hemen önünde odanın zemininde duran asayı eline aldı. Ağacın hala içinde hayatı saklayan dokusunu başparmağıyla okşarken, yatağa oturarak genç kadını seyretmeye devam etti. Parmağı içinde barındırdığı enerjiyi sezebildiği asanın üzerinden geçerken, asanın içindeki gücün kendi içindekine dokunduğunu hissetti. Kutsal ve kadim yaratıklar olan ejderhaların bu asaya bağışladığı gücü hissediyordu her yerinde. Güce duyduğu tutkuya karıştırdığı saygıydı onun en ufak güç belirtisine karşı böylesine hassas olmasını sağlayan. Öne doğru eğilerek dirseklerini dizlerinin üstüne koydu ve içini dolduran kudretin yaşattığı sarhoşluğun tadını çıkarmasına rağmen son derece sakin ve içten bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

"Gerçekten burada son bulacağını düşünmüyorsun, öyle değil mi? Sana burada kendi cehennemimi yarattım, sevgili Cecilia. Emin ol ki sandığından daha uzun süre kalabileceğimi söylerken ciddiydim." Derin bir nefes alarak, cadıya gözlerinin ardını görmek istercesine dikkatle baktı. "Buna bir son vermenin tek yolu var ve sen, sevgili Cecilia, bunun ne olduğunu çok iyi biliyorsun."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cecilia Neithan

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Cecilia Neithan



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık
Kan Durumu : Melez
Patronus : Dağ Gelinciği

İşkence - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İşkence   İşkence - Sayfa 2 EmptyCuma Mart 12, 2010 7:38 pm

Acı artık düşman değil de her zerresini doruğuna varılamayan bir zevkle saran ve iliklerine kadar kavuran bir dosttu. O kadar büyüktü ki ağlamak asla bu zararı hafifletemezdi. Kendisini öyle yok hissediyordu ki sanki git gide saydamlaşıyordu. Bu acı onun her bir parçasının içine sızıp onu an be an yok olmaya daha da çok yaklaştırıyordu. Varlıkla yokluk arasındaki o ince çizgide yaptığı istem dışı yolculukta gözleri bulanıklaşıyor, nesne algısı zayıflıyordu. Bu acıyı, tarif edilemez bu acıyı biliyordu. Daha önce tatmıştı onu. Yasak ağacın meyvesi gibiydi. Bir yanı zevkliydi. Kendi varlığının hala hayatta olduğunu, hala canlı ve sağlam olduğunu hissettiriyordu. Madalyonun diğer yüzünde ise ölümü iple çeken, onu eskiden en yakın olduğu en candan arkadaşı gibi isteyen biri vardı. Göz bebeğine bile vuruyordu bu acınası zayıflık belirtisi olan duygu. O kadar yanlışlar yapmıştı ki. O kadar tedbirsizdi ki. Ve elbette onu seçme nedeni... Yoldaşlık'ın hizmetinde o kadar büyük büyücüler varken neden onu seçmişti? Neden Cecilia? Aslında bu cevabı biliyordu. İçlerinde en göze batan kendisiydi. Genç yaşındaki bu başarısı herkesin ilgisini çekmişti. İş söz konusu olunca hiçbir sevgi bağını önemsememişti. Makam ve mevki sabihi olma hırsı gözlerini kör etmişti. Azmiyle gelmek istediği noktaya gelmişti. Ancak artık ne hırs ne de zim ona yardım edebilirdi. Bunca kör noktanın arasında bile o kötülüğün evrende şekil bulmuş hali olan, beyaz hatları yoğun sisi andıran vahşi bir cazibeyle süslenmiş olan yüz hatlarını seçebiliyordu. Daha Cecilia'yla işi bitmemişti. kendi iç savaşını kazanma mücadelesi verirken o kemik ve üzerine bir dirhem et tutturulmuş beyaz siluet merakla ona bakıyordu. Onları geri itme çabalarına itaatsizlik edercesine direnen gözyaşı seline galip gelmesi onu şaşırtmıştı anlaşılan. Rakibinin bu kadar uzun bir direniş göstereceğini ummuyordu besbelli. Onu da hemen iradesi kırılabilen güçsüz ve sadakatsiz bir böcek gibi ezebileceğini düşünüyordu. Ama yanılmıştı. Ceci de bunu göstermek istercesine yataktan destek aldıp doğruldu. Tam olarak ayağa kalkma gibi birpozisyon değildi bu. Fakat birkaç dakika öncesindeki gibi onursuz bir şekilde yere de yatmamıştı. Çığlıklarını pes inlemelere çevirdi. Böylesi daha iyiydi. Her şeyi yapardı. Her şeyi yapabilirdi... Yeter ki şu acı bir bitse, yeter ki aydınlığa kavuşsa...

Yapılması gereken o kadar çok şey vardı ki daha. Görmediği yerler, gördüğü fakat tadına doyamadığı yerler... İşi gereği birçok yere gitmiş, dünyanın en bilinmedik ülkelerine dahi yolculuk yapmıştı. Bu yolculuklar ona dünyanın ne mucizevi bir yer olduğunu göstermişti. Özellikle tek bir yeri özlüyordu. Doğduğu yerin kokusu ve havası bütün benliğini sarmıştı sanki. Ayaklarının altında bir zamanlar dolaştığı çimenleri hissedebiliyordu. Bu muhtemelen bir daha mümkün olamayacaktı. Mümkün olsa bile o bunun idrakında olamayacaktı. Tek bir gözyaşı damlasının akmasına izin verdi. Acısını, kederini, özlemini, umutsuzluğunu... Bütün karamsarlığını paylaştı o minicik damlayla. Pürüzsüz teninden aşağı aktı damla. Dudağının kenarındaki kana karışığ tuzuyla orayı tekrar yaktı. Adamın kurtuluş yolunu tekrar etmesi kafasında yeni belirsizlikler oluşturmadı. Kararını vermişti. Hiç kimsenin onun için bu fedakarlığı yapacağını sanmıyordu. Hiç kimse onu sevmemişti. Onunla kaynaşmamışlardı. Fakat o bunu onların hepsi için yapacaktı. Beş para etmez Patrick'in kellesini kurtarmak için yapıyordu bunu. Sessiz bir iç kahkaha attı. Bu sırada hayalet el yerde duran asil asasını kaldırıyor ve ona nedenini anlayamadığı bir saygıyla bakıyordu

"Ona DOKUNMA! Buna son verme. Tekrar söylüyorum aslave asla pes etmeyeceğim. Zaman çok değerli. Bunu biliyorsun. Onu boşuna harcama. Sana istediğini vermektense beni testereyle ikiye ayırmanı kabul ediyorum."


SEsi istediği gibi çıkmıştı. Tok ve güçlü... Yapması gerekeni yapmıştı. Ama bu gücünün son damlasına kadar tükenmesine neden olmuştu. Yatağın dibinde kaydı ve yere oturdu. Gözlerini kapatıp dudaklarını kıpırdatmadan eski bir ninniyi mırıldanmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/b-o-u-d-l-a-i-r-
Felicio T. Montae

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Felicio T. Montae



Mücadele Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Safkan

İşkence - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İşkence   İşkence - Sayfa 2 EmptyC.tesi Mart 13, 2010 12:02 am

Karşısındaki kadın elini sebatla yatağa dayayarak, zorlukla da olsa doğruldu. Odaya girdiği ilk saniyeler boyunca gördüğü yüzü her zamanki sakinliğini kaybetmişti. Kulağının birkaç santimetre altındaki küçük tümsekler dişlerini sıktığının göstergesiydi. Odada yankılanan, dışarıya ulaşmayı acınası bir şekilde başaramasa da yine de işkencesine istediği havayı katan çığlıklar dinmişti. Kadının sessizlik anını bir çanın çalması gibi ritmik notalarla kesen nefesi odada duyulabilen tek şey iken, karşısında durup ona işkence eden büyücünün aklına takılan görüntü, bundan sonra yapacaklarını şekillendirmesini sağlıyordu. Acının şiddetini hafiflettiği anda cadının pembe bir tona bürüdüğü dudakları kıvrılmıştı. Bedenini kavuran acıdan keyif mi alıyordu acaba, yoksa iradesinin inanılmayacak boyutlarda zorlayıp o anda bile gülümsemeyi mi başarıyordu. Cevabı umursamadan düşüncelerini sıraya dizdi bir saniye içinde. Sonuç olarak, kadının iradesinin büyüklüğünün bir önemi yoktu, karşısında ya yenik düşecek, ya da akıl sağlığını yitirecekti. Kendisi için bir dost gibi gözükmeye başlayan ölüme sarılmak için beklemeye başlamış mıydı acaba? Tok ve güçlü çıkarmayı başardığı sesindeki azim ve içtenlik öylesine gerçekçiydi ki, sonrasında yatağın dibine kayıp oturmasa genç büyücüyü hala gücü olduğuna ikna edebilecekti. Oturduğu yerde dizleri karnına doğru çekilmiş vaziyette mırıldanırken gerçekten de aklını yitirmeye başlayıp başlamadığını merak etti büyücü. Saçları dağılmış, kirlenmişti. Yer yer kabaran tutamlar normalde özenle taranmış ve uysal olan görüntülerine zıt giderek kadına aklını kaçırmış görüntüsü veren diğer öğelere yardımcı oluyordu. Açık mavi gözlerinde birkaç saniye önce beliren ateş uysallaşmış, tekrar sadece etrafını aydınlatabilen bir kora dönüşmüştü. Bakışları odanın zemininde sabitlenmişken, bu haliyle büyücünün iştahını daha çok açıyordu. Doğrulan büyücü elini tekrar cadıya doğrulttu. Karşı koymasını beklemediği halde, yine de kendisine savunma sağlayacak kadim sözcükleri zihninde tutarak "Imperio!" dedi.

Büyünün içerdiği enerjinin damarlarından aktığını hissederken teni yine o tanıdık hisle karıncalandı. Bir kez daha kendisine kanıtlıyordu avuçlarının içinde şekillendirip küçük sanat eserlerine çevirdiği bu kaynaksız ve sonsuz enerjinin hayatında önem verdiği yegane şey olduğunu. Parmakuçlarındaki kontrol hissinin verdiği keyfi teninin tamamında hissedinceye kadar yönettiği enerjiye odaklandı. Dile getirilmemiş buyruğunu cadının karşı koyamayan bedenine gönderirken gözlerindeki ışıltı ona insanlıkdışı bir görüntü katıyordu. Kalk! Çaresiz beden düşüncelerine itaat ederken, kendi asasını kaldırmış, cadının asasını kullanmaya başlamıştı. Birine kendi asasıyla işkence etmek... Bu her zaman aklını çelen bir fikirdi. İçindeki özün tüm belirginliğiyle vücuduna yayıldığını hisseden büyücü asayı tutmayan elinin parmaklarını hareket ettirerek cadının gözkapaklarının açık kalmasını sağladı. Kadının vücudunun kontrolünü sol eliyle sağlarken, asanın ucunu kadının gözlerinin santimetrelerle ölçülebilecek kadar yakınına getirdi ve durdu. Tüm hiddetiyle kabaran büyü gücünü avuçlarının içinde çevirir gibi özenle yönetip elindeki asaya yöneltti. Eski kullanıcısının iyi yapısının aksine tamamen kötülükle sarmalanmış yeni kullanıcısına tepki gösteren asa hafifçe sarsılsa da, sözcükler büyücünün ağzından çıktığında ona itaat etti. Büyücünün sesi odada yankılanmıştı. "Lumos Solem!"

Asanın ucundan ani ve müthiş bir parlaklıkla fırlayan güneş ışığı kadının açık göz kapaklarından içeri korkunç bir istilacı gibi girerken, genç cadının çığlığıyla büyücünün kahkahası oda içinde aynı anda yükseldi. Ona keyif mi yoksa acı mı yaşattığı konusunda kesin bir fikre sahip olmayan büyücü, artık bu işe kat'i bir son vermeyi kafasına koymuştu bile. Genç cadının en karanlık ve buruk anılarına döndüğünde nasıl hissedeceğini merak ederek gülümsedi. Fiziksel şiddetin işe yaramadığı yerler için yaratılmıştı psikolojik şiddet ne de olsa.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cecilia Neithan

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Cecilia Neithan



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık
Kan Durumu : Melez
Patronus : Dağ Gelinciği

İşkence - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: İşkence   İşkence - Sayfa 2 EmptyC.tesi Mart 13, 2010 10:13 am

Orada ölümü beklerken saniye saniye insanlıktan fersahlarca uzaklaşıyormuş gibi hissetti kendisini. Adamın yosun gibi en basit bir rüzgarda salınacak gibi duran hayalet eli kendi asasını Cecilia'nın üstünde denerken sevinçten dört köşe oluyordu sanki. İtaatsizlik etmek aklından bile geçmiyordu. Kalktı ve onu zledi. Merhametsiz yüz tam dibinde durup kurbanının asasını kendi yüzüne doğrulttu. Çıkan ışık gözbebeklerini isyan ettirdi. Bu kadar acı fazlaydı. Bu narin ve kırılgan beden için çok fazlaydı. Çocukluğundan beri zahmetli işlere katlanabilmişti. Rahat yüzü görmemişti. Fakat bu bile onun dayanabileceği türden bir acı değildi. Karşısındaki kötücül surat ona çıldırmışlık belirtisi arar gibi bakarken aklına geldi. O kadar basitti ki. Yapması gereken açık bir kitap gibi önünde duruyordu. Numara yapmak, yalan söylemek... Kim bilir kaç kere yapmıştı bunu. Güçlü bir ikna yeteneği vardı. Belki Karanlık Lord'u bile kandırabilirdi. Şans ve birazcık da etkili bir oyun, olabililir miydi?

Gözlerini biriyle konuşur gibi karşıya dikmişti. Yüz ifadesi ciddi ve gerçekten de bir şey anlatmak istiyormuş gibiydi.

"Çocukluğumdan beri hiç yanımdan ayırmıyorum onları. Ah, evet evet elbette."

İşe yarayıp yaramadığını görmek için gözünün ucuyla o ezberlediği yüz hatlarına baktı. Sadece şok ve tatminsizlik duygusu vardı. Başarmıştı, biliyordu. Zalim ağız yere tükürdü ve bir hışımla odayı terk etti. Artık bitmişti, her şey geçmişti...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/b-o-u-d-l-a-i-r-
 

İşkence

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-