Olivia'nın bu patlayışı Tanrıçanın hiç umurunda bile değildi. O yine her zaman ki gibi o ukala ve kendini beğenmiş tavırlarıyla sözlerine devam ediyordu. Bu çok can sıkıcı bir durumdu. Eleanora kendini bir şey söylememek için zor tutuyordu. Şimdi de Tanrıçanın aksine Bella'nın babası lafa karışmıştı. Bu söylediği laf gerçekten onu derinden yaralamaya yetmişti. Olivia'nın anne ve babasından konu açılmıştı. Olivia düşmemek için kendini zor tutuyordu. Eleanora ise onun gözlerinin içine bakarak bunları söylememesi gerektiğini yalvarıyordu adeta. Onun gözleri Olivia'yı adeta süzüyordu. Artık gücü kalmamıştı. Her seferinde annesinden ve babasından söz açıldığın da hep böyle oluyordu. Eleanora aniden kolunda bir ağırlık hissetti. Bu Olivia'ydı. Gücü tükenmişti artık. Eleanora onun kolundan sıkıca tutarak düşmesini engelliyordu. '' Şşş.. Olivia lütfen biraz sakin ol. Her şey geçecek sana söz veriyorum. '' dedi ve arkadaşının kolundan şefkatle tutarak onun denge durmasını sağlıyordu. Bu arada Tanrıçanın himayesi altında bulunan Bella ise arkadaşının bu halini görünce tanrıçayı falan umursamadan zorlukla da olsa onların yanına hızlıca koştu. Hemen diğer koluna da o girerek yavaşça Olivia'yı yere çökerttiler. Kızın teni adeta bembeyaz olmuştu. Bir süre onu sakinleştirmeye uğraştıktan sonra az da olsa kendine gelmişti. O sıra da Bella arkadaşının biraz da olsa iyi olduğunu hissedince babasının üzerine doğru yürüyerek sinirli bir şekilde neden böyle bir şey yaptığını ima edecek bir söz söylediğin de babasının yüzünde ki hüznü fark edince Bella tekrardan arkadaşının yanına çöktü. İçeri de büyük bir suskunluk oluşmuştu. Bu duruma şaşırmıştı Bella'nın babası. Böyle bir şey olacağını hiç ama hiç beklemiyordu. Gözlerinde ki keder az da olsa kızların içlerinde ki merhameti ortaya çıkarabiliyordu.
Eleanora gergin bir şekilde arkadaşının sakinleştirmeye çalışırken kafasını yukarıya kaldırdığın da Bella'nın babasının suratını görmüştü. Ellerini arkaya bağlamış bir şekilde durarak imalı imalı '' Dostların aslında kuzenler. Bunu biliyor muydun küçük hanım? '' dedi. Eleanora zaten sinirden kuduruyordu bu son sözünden sonra çok sinirlenmişti. Ne sanıyordu bu adam kendini? Tamam, Bella'nın babası diye bir şey demiyorduk ama artık fazla olmaya başlamıştı. Küçük hanım falan..
Eleanora ilk önce Bella'ya baktı onun gözünde ki hüzün kendisini daha çok üzmüştü ve artık susacak hali yoktu. Bu zamana kadar susmuştu şimdi konuşmanın tam sırasıydı. Arkadaşının Bella'ya emanet etti ve ayağa kalktı. Bella'nın babası hala ona bakıyor ve bir cevap bekliyor gibiydi. O cevabı çok uzun sürmeden aldı. '' İlk olarak ben küçük hanım değilim. Benim bir ismim var Lizz.. İkinci olarak ta bana arkadaşlarımın kuzen olduğunu söylediniz ve bunu bilip bildiğimi sordunuz. Sanırım dünya da ki en saçma bir soruydu bu. Hele de en yakın arkadaşlarımla ilgili olduğu için. Bunu bilmemek için ya Olivia’yı hiç tanımamam lazım ya da kesinlikle salak olmam lazımdı. Ve buna bakılırsa hiç biri değilim. '' dedi. Gözlerinde ki gerginlik ve öfke duracağa benzemiyordu. Bella'nın babası ona hala umursamıyormuş casına bakıyordu ama Eleanora'nın duracak hali yoktu daha söylemek istediği şeyler vardı. Ama şimdilik ona aklında ki soruyu sormanın zamanı gelmişti sanki. Arkasını döküp arkadaşlarına baktığında gözlerini çevirmeden son olarak Bella'ya baktı ve tekrardan sözlerine devam etti. '' Size bir şey soracağım. Bunu neden Olivia'ya yapıyorsunuz? Yani sizin kızınız Bella. Olivia'da sizin yeğeniniz oluyor. Oivia'yı üzmeye ne hakkınız var? Bunu ne cürretle yapabiliyorsunuz? '' dedi. Aslında bu sorusunu sadece Bella'nın babasına sormamıştı son cümlesini söylerken gözlerini tanrıçaya doğru da dikti. Bu olay ne tür bir karışıklığa gidecek hiç kimse bilmiyordu.
Anasayfa 
