AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! Empty
MesajKonu: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! EmptyPaz Nis. 18, 2010 12:16 pm



Yer: Yasak Orman
Zaman : VIII. Sezon bitirme sınavlarının olacağı günün sabahı
Konu: 3 Hufflepuff öğrencisi hayaletler tarafından kaçırılır ve sınav bitene kadar esir tutulur. Sınıfta kalmaları kaçınılmaz, tabi birileri onları bulmazsa!
Oyuncular: Hogwarts hayaletleri – Arayışa katılan tüm öğrenciler – Arayışa katılan tüm profesörler - Seherbazlar

Kaçırılan Öğrenciler: Caprice Anna Flower – Bella Lazérniâ Mainley – Eleanora Lizz Walker











En son Caprice Anna Flower tarafından Paz Nis. 18, 2010 8:38 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Kumarbaz Mai

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Kumarbaz Mai



Mücadele Tarafı : Hufflepuff
Rp Sevgilisi : Çıtır beylerin hepsicigi... Seçim yapamam ki hepsi de çok tatlı!
Kan Durumu : O tabloya tıkılıp ölümle yüzleşenedek safkandı...

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! EmptyPaz Nis. 18, 2010 2:18 pm



“Green, bu gün bitiyor. Gidiyorlar işte…” Mai, o sabah her sabah olduğundan daha keyifsiz daha da bir hüzünlüydü. Aklında ne Salazar ne de yakışıklı erkek öğrenciler vardı. Tek bir dert içindeydi; yıllarını geçirdiği o tabloyu düşünüyordu. Salazar ile o tabloya tıkıldıklarında tüm arkadaşları onu terk etmiş kendisini sevmeyen bir çocukla baş başa bırakılmıştı. Mai o gün ettiği yemini daha dün etmiş gibi hatırlıyordu. “Asla ama asla dostlarımı yalnız bırakmayacağım” Ama gidiyorlardı. O sabah tüm 7. sınıflar mezuniyet sınavına girecekler ve başarılı olanlar okuldan geri dönmemek üzere gideceklerdi. Hani onlar dosttu? Mai’yi yalnız bırakmayacaklardı? Ona yalan mı söylemişlerdi? Mai durduğu yerde duramıyor Hufflepuff ortak salonun duvarları arasında bir ileri bir geri savrularak ortalıkta süzülüp duruyordu. Hayalet arkadaşları da en az onun kadar endişeliydi. Bir araya gelmesi aptal bir öğrenci sayesinde olmuştu ve bu birlikteliklerini korumak için şimdi tüm arkadaşlarına ihtiyacı vardı. Mai aniden durdu. Donuk bedenini adeta ışıldıyordu. “Kızlar, buldum!” Dedi ve Şişman kadın portresinin ona yan yan bakışını karşılamak üzere döndü. “Sana demedim, bizi dinlemekten de vazgeç. Senin yapman gereken daha önemli işlerin yok mu?” şişman kadın alınmış, gözleri dolu dolu olmuştu. Mai aldırmadı aklındaki fikirleri eylemek dökmek için fazla vakti yoktu. Kızlara doğru dönerek: “Beni takip edin, Agahta en güzeli senin planını hayata geçirmek” dedi ve üçü anında ortadan kayboldular.

...

“Anlaştık değil mi? Güzel, Agahta sen Yasak Ormanı halleder misin? Rémi olayını gayet iyi hatırlıyorum. Orayı bizden iyi biliyorsun. Green, sen de benle gel onları diğer arkadaşlarından ayırmamız gerekiyor…” Planlar yapıldı. Dostluk için yapılan iyilikler bencillikle birleşince ortaya ihanet çıktı. Onların kaybedecek hiçbir şeyleri yoktu ama ya diğerleri…



Sabahın beşinde Mai ve Green usulca kızlar yatakhanesine süzüldü. Bella’nın yatağına giderek yanağını usulca okşadılar. Tenleri dumandan öte sadece görüntüden ibaret olsa da sesleri hala hayat doluydu. Mai, Bella’nın kulağına eğildi: "Bella yardıma ihtiyacımız var, lütfen uyan…” Gözleri açan kızın üzerine çullanan iki hayalet en sevimli pozlarını takınarak kendilerini acındırıyorlardı. “Agatha’yi Mary tuzağa düşürdü, yasak ormanda ona işkence ediyorlar, lütfen bize yardım et!” Kız şaşırmış ne diyeceğini bilemez durumdayken Mai konuşmasına izin vermeden devam etti: "Lütfen sessiz ol, kimse bilmemeli yoksa bize kötü şeyler yapacaklar, lütfen Bella bize yardım et. Green seni ona götürecek ben de Galadrîel denen suratsız kadına gideceğim.” Bella sessizce bir şeyler mırıldansa da Mai onu duymazdan geldi, bu oynadığı kumar epeyce büyüktü. Alelacele kızı geceliğiyle yataktan çıkartıp Green önde Bella arkada sessizce yatakhaneden çıktılar. Bella sadece ayakkabılarını giydiği için şanslıydı. Az sonra soğuktan donacaktı ve henüz bunun farkında değildi. Hiçbiri değildi. Planın ilk kısmı hazırdı şimdi ikinci yarısındaydı. Mai on dakikaya yakın bir süre bekledi. Bella çoktan tuzağa düşmüş yasak ormanda tutsak olmuştu. İkinci aşamaya geçti. Karasızlık ona göre bir şey değildi ama şimdi hangisini önce uyandırsam diye düşünüyordu ve Lizz’in yanına gitti. Kulağına doğru eğildi ve ağlamaklı bir sesle kıza seslendi: “Lizz yardım et!” zavallı öğrenci bir kâbusun ortasında olsa gerek sesi duyduğu anda yatağından sıçradı. Elinde tuttuğu tarağı – her halde o güzel saçlarını tararken uyumuştu- parmak uçlarından kurtularak havada kocaman bir daire çizip Caprice’nin kafasına düşüverdi. Mai’nin ölümsüz gölgesi korkudan az daha kaskatı kesilecekti. Mai durumun ciddiyetini anında kavramış ve hemen uyanan cadının yanına giderek. "Sus lütfen sus” demiş, gene de kendisine şaşkın ve sorgulayan iki öğrenciyle baş başa bulmaktan kurtulamamıştı. Şimdi ne yapacaktı? İkisiyle de baş edebilecek miydi? Bu hayaletlerin yaptığı plana uymuyordu lakin bu aşamadan sonra geri dönüş yoktu. Olmayan ciğerlerine hava doldurup sessizce konuşmaya başladı. “Başımız dertte, bana yardım edin. Lütfen…” Gözyaşı olsa o ana akardı, ne kadar da masum gözüküyordu. “Agatha’nın başı dertte, yasak ormanda ruh emicilerin saldırısına uğradı. Onu istiyorlar, onu ruhlar âlemine götürecekler” İşte şimdi kızların dikkatini çekmeyi başarmıştı. Kızların sordukları soruları duymazdan gelerek devam etti: “ hemen gitmelisiniz acele edin, Bella’yı da esir aldılar. Ruhlar aleminin kapısını açmak için birini kurban etmeleri gerekiyormuş...” Bu kadar yalanı nasıl uydurabiliyordu? Salazar duysa onunla gurur duyardı. Kızlar ayağına geçirdikleri ayakkabıları ile üstlerindeki gecelikleriyle yatakhane kapısından koşarak çıktılar. Mai yanlarında süzülürcesine onları takip ediyordu. “Merak etmeyin o kaçkın Galadrîel’e ben haber vereceğim siz onları kurtarın sakın kimseye demeyin yoksa hepsini kaybederiz. İnanın kızlar onların şakası yoktu.” Kızlar birinci kattan avluya çıkan dönemeci geçtiklerinde Mai durdu ve kendini yan koridorlardan birine attı. Artık dayanamayacaktı, bastı kahkahayı. Onu bırakıp gideceklerini mi sanıyorlardı, öyleyse çok yanılıyorlardı. Mai’yi kimse terk edemezdi o terk onları terk etmek istemedikçe…

Sabahın en güzel anıydı. Mai havada süzülerek bir o duvara bir bu duvara girip çıkarak cırtlak sesiyle şarkı söylüyordu. Tablolar sesten rahatsız olmuş arkasından bir küfür etmedikleri kalmıştı. Hiç umursamadı, aynı hızla yol almaya devam etti. Öyle mutluydu ki, Salazar onu öpse o kadar mutlu olurdu. Hufflepuff ortak salonuna geldiğinde tüm enerjisi doruğa çıkmış sesi duvarlarda yankılanmaya başlamıştı. Kendi kendine şarkı söylüyor ortalığı kolaçan ediyordu. Plana göre kızlar gittikten on beş dakika sonra yasak ormana gitmeliydi. Şöminenin yanına geçerek oturma provası yaptı. Canlı olsaydı nasıl oturacağını düşlüyordu. “Bakalım, Bella gitti, Caprice gitti, Lizz gitti. Onları kimse bulamayacak ve sınava asla giremeyecekler. Küçük öğrenciler işte Mai’yi kandırabileceklerini mi sanıyorlar? Yasak ormanda onlarla azıcık oyun oynayacağım.“ Zamanın geldiğini anladı ve içine çöktüğü koltuktan yukarı doğru süzülerek ortadan kayboldu. Her şey planına göre gidiyordu. Az biraz aksilik olmuştu ama halledilemeyecek kadar kötü değildi. Lâkin Mai bir şeyi unutuyordu, ortak salonda acaba onun düşündüğü gibi yalnız mıydı?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
A.Ricco De Luca

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
A.Ricco De Luca



Mücadele Tarafı : Supercalifragilistic expialidocious
Rp Sevgilisi : İstemiyorum lan! Bu kadar laf olacaksa hiç olmasın daha iyi!
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
Patronus : Alaska Kurdu

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! EmptyPaz Nis. 18, 2010 2:27 pm

"Tut elimi. Beraber uzaklara yol alalım." dedi yüzü belli olmayan bir kız. Arnaldo kızın elini tuttu ve gözlerini kapadı. "Güzel. Hazır mısın? Kapıdan geçeceğiz." dedi suratı halen gözükmeyen kız. Arnaldo başını onaylarmış şekilde salladı ve gözlerini sımsıkı kapatmaya devam etti. Kapının gıcırtısını duyuyordu. Ve biraz da kahkaha sesi. Kahkaha sesleri gittikçe yükseliyordu. "Sakın açma gözlerini!" dedi yüzü belli olmayan kız. Arnaldo bu kahkaya dayanamadı. O kadar gür bir kahkahadıki kulaklarını kapatmak istiyor ama kolları hareket etmiyordu. Kollarını ne kadar sallamaya çalışsa sanki kahkahada o kadar artıyordu. "Açma gözlerini!" diye bağırdı tekrar kız ve Arnaldo artık dayanamayıp gözlerini açtı.

Yatakhanenin tavanına bakıyordu. Yavaşça kafasına sağa çevirdi ve komidinin üstünde bulunan saatine baktı. "Saat daha 6. Uyumaya geri döneyim o zaman. Sadece bir rüyaydı." dedi ve kafasını yastığa geri koydu ve uyumaya devam etti. Ama dışarıda kahkaha seslerinin gelmesiyle hemen irkilip yataktan fırladı. "Tanrım! O kahkaha sesleri. Korkuyorum. Ya halen rüyadaysam?" dedi. Surat ifadesi görülmeye değerdi. Tam dışarı çıkıp kahkaha atan kişiye bakacaktıki çok terlediğini farketti. Eliyle yüzüne dokundu. Ipıslaktı. Hemen yatağının yanındaki askılıkta bulunan havluyu alıp suratını sildi ve uyuyanları uyandırmamak için yavaşça odadan çıktı. Kapının gıcırdısıyla odada birkaç hareketlenme oldu ama sonra geçti. Arnaldo hemen odadan çıkıp yavaşça kapıyı kapattı. Parmak uçlarıyla ortak salona doğru yürüdü. Gittikçe kahkahanın sesi artıyordu. Ama bazen kesilip konuşma sesi geliyordu.

Arnaldo esneye esneye sonunda ortak salona vardı. Gizlice ortak salona bir göz attı ve bu gürültüyü kimin çıkardığını gördü. "Bu... bu bir hayalet!... Tamam pek şaşırma ilk defa hayalet görmüyorsun ya." dedi içinden ve hayaleti izlemeye devam etti. Arnaldo çoğunlukla hayaletleri çok somurtkan sanırdı. Soğuk, neşesiz, kaba. Ama bu hayalet pek bir neşeliydi. Havada danslar ediyordu. Neşeli bir şekilde konuşup neşeli bir şekilde kahkalar atıyordu. Duvardan duvara uçtuktan sonra şöminenin yanına oturdu ve kahkaha atmayı kesti. Arnaldo artık sustuğu için sevinip güzelim uykusuna geri dönebilceğini düşündü. Yavaşça geri geri gitmeye başladı. "Bakalım, Bella gitti, Caprice gitti, Lizz gitti..." Arnaldo hayaletin tekrar konuştuğunu farketti ve içinden hayaletin dediklerini tekrar etti. "... Neler oluyor?" dedi ve tekrar saklandığı yere geri döndü ve geri kalan konuşmayı dinledi. "... Onları kimse bulamayacak ve sınava asla giremeyecekler. Küçük öğrenciler işte Mai’yi kandırabileceklerini mi sanıyorlar? Yasak ormanda onlarla azıcık oyun oynayacağım.“ dedi ses tekrar kesildi. Arnaldo gizlice ortak salonu kontrol etti. Hayaler gitmişti. "Tanrım... Bu çok kötü. Biri birşey yapmalı." dedi fısıldayarak ve düşünmeye başladı. Ve sonunda söyleyebileceği birini buldu. Hemen ortak salondan dışarı çıktı ve koşarak merdivenlerden aşağı indi. İki kat aşağı indikten sonra derin bir nefes aldı ve iksir dersliğinin oradaki iksir profesörünün odasının kapısına vurdu. O kadar güçlü vuruyorduki çıkardığı ses okulda yankılanıyordu resmen. Kapı birkaç vuruştan sonra hızla açıldı. Arnaldo profesörün konuşmasına izin vermeden herşeyi anlatmaya başladı. "Profesör. Bir sorunumuz var. Bella, Lizz ve Caprice hayaletler tarafından kaçırılmış. Ben onlara yardıma gideceğim." dedi ve hemen geri dönüp hızla merdivenlerden yukarı çıktı.
i.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/ricco-de-luca-t6
Francelly Marqués

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Francelly Marqués



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık.
Rp Sevgilisi : Karta kaçtı bu kadın; fakat ikinci baharını yaşayabilir.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Zürafa.

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! EmptyPaz Nis. 18, 2010 3:33 pm

Tak! Tak! Tak!
Gecenin bir körü kimdi bu şimdi? Neredeyse alacaklı gibi çalıyordu kapıyı. Kapıya her vuruşta Loren yastığını kafasına gömüyordu; daha da sert çalışta iki-üç yastığı gömüyordu. Tak! Tak! Tak! Sinirli bir şekilde kafasına gömdüğü yastıkları yatağının bir köşesine fırlatarak yerinden kalktı. `Of! Geldim, geldim!´ Komodinin üzerindeki gaz lambasını alarak kapıya doğru yöneldi. Bir yandan da elini ağzına götürerek esniyordu. Kapıyı açtı ve karşısındaki kişiyi daha rahat görebilmek için gözleri kıstı ve gaz lambasını daha da yukarıya kaldırarak görmeye çalıştı. `Çocuğum, atlı mı kovalıyor bu saatte? Ne oldu?´ Çocuk nefes nefeseydi ve gözlerindeki endişeyi fark etmemek imkânsızdı. `Profesör, bir sorunumuz var. Bella, Lizz ve Caprice hayaletler tarafından kaçırılmış. Ben onlara yardıma gideceğim. -...´ Caprice mi? Caprice mi demişti bu şimdi? Kaçırılmak? Ve Caprice? Caprice, kaçırılmak? Kaçırılmış Caprice? Hayaletler tarafından? Caprice kaçırılıyor? Ne saçmalıyordu şimdi, hepsi aynı anlama geliyordu bunların. `Caprice mi? Kaçırılmak mı? Hayaletler mi?´ Eli ayağına dolanmıştı, ne yapacağını bilemez, düşünemez hâldeydi şu an. Gidip Caprice'e ve diğer öğrencilere yardım etmeliydi. Bir an durup girdiği şokun geçmesini bekledi. Kendine geldiğinde ise nihayet konuşabildiğine sevindi. `Bir dakika. Dur biraz, hemen gitmemiz gerekiyor. Sen gidip Prof. Lûthîen'e haber yolla, ben Yasak Orman'a gidip onları bulacağım.´
Henüz çocuğun cevap vermesini beklemeden kapıyı hızlıca kapattı ve üzerini çarçabuk değiştirmeye başladı. Caprice... Hâlâ kaçırıldığına inanamıyordu, hem de Hogwarts Hayaletleri tarafından! Niçin böyle bir şeye kalkışmışlardı ki? Eğlenmek için miydi, yoksa cidden bir amaçları olduğundan mıydı? Masaya bıraktığı gaz lambasını tekrar alarak odasından çıktı; ardından Hogwarts'ın kapılarını terk etti. Yasak Orman'a doğru ilerlerken karanlıkta ürkütücü görünen ağaçlara baktı, öğrencilik yıllarında sadece bir kez geceleyin gelmişti bu ormana. Caprice için tekrar yapabilirdi. Ormanın içine daldı ve ilerlemeye başladı. Karanlıktan hiçbir şey görünmüyordu. Elindeki gaz lambası yavaş yavaş ışık gücünü yitiriyor, karanlığa gömülüyordu. Loren içinden lanet etti ve lambayı yere fırlattı; cebinden asasını çıkartarak büyülü sözcküleri söyledi. `Lumos Maxima!´ Asasından çıkan güçlü bir ışıkla yeniden ilerlemeye başladı. Bu şekilde bulamayacağını düşünerek bağırmaya başladı. `Capriceeee! Bellaaaa! Lizzzz!´ Beş-altı adım daha ilerledikten sonra tekrar isimlerini haykırdı karanlık, ürkütücü ormanda.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia O'Connell

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Claudia O'Connell



Mücadele Tarafı : Aydınlık.
Rp Sevgilisi : Nickholas.
Kan Durumu : Safkan.

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! EmptyPaz Nis. 18, 2010 5:14 pm

Saatin kulak tırmalayıcı melodisini işitmek kız için bir çeşit işkenceydi. Başını gömdüğü yastıktan hafifçe kaldırdı. Güneşin parıltılısını hisseden gözleri abartıya kaçmayacak biçimde kamaştılar. Parmak uçlarında pencereye doğru ilerledi Claudia. Gökyüzü berraklığına bürünmüş baharın çiçekleriyle bir ahenk oluşturmuştu. Zira cılız dalların çaresizce savruluşundan rüzgarın usulca etrafta dolaştığı da belliydi. Ruhunu karamsarlık sarmış buğulu gözleriyle dışarıyı izliyordu. Pencereyi hafifçe aralarken bile bedeninin ürpermesine engel olamamıştı. Bir hışımla arkasına döndü. Gözü parşömenini arıyordu; iksir dersi için hazırladığı parşömeni. Hızlı adımlarla masaya doğru yürüdü ve evet işte oradaydı. Derin bir 'oh' çekti ve hazırladığı cezaya bir kez daha gururla baktı. Neden cezaya kaldığını tam olarak kavrayamamıştı henüz ama güzel bir şeyler çıkarta bilmişti. Biraz erken olmasına karşın yinede hemen kurtulmak istiyordu içinde bulunduğu durumdan. Bir çırpıda hazırlandı ve aynanın karşısına geçti. Hafif dalgalı saçlarına parmaklarıyla hafif dokunuşlarda bulundu. Bu şekilde daha çok seviyordu saçlarını, daha doğal duruyordu.

Eline aldığı parşömeni özenle tutuyordu. Diline dolanmış bir şarkıyı mırıldanırken ilk köşeyi dönmüş, merdivenlere ilerliyordu. Yine aynı şeyi yaparak iniyordu merdivenlerden. Sekerek inmeyi seviyordu ki arkasından sesler işitmişçesine ardına döndü. Kimsecikler yoktu ortalarda ama patırtılar duyuyordu sanki. Tam o anda 'küt' biriyle çarpıştı. Yüzünü çarpıştığı kişiye yavaşça döndü. Ağzını aralayıp bir şeyler söyleyecekti ki Arnaldo kız daha başlamadan bir şeyler sayıkladı. "Bella, Lizz ve Caprice kaçırıldı. Onları hayaletler kaçırdı." Soluk soluğa kalmış olan oğlan neler sayıklıyordu böyle. Arnaldo sırtını korkuluklara dayayarak bir süre bekledi. Ama beklemenin zamanı olmadığını ikisi de gayet iyi biliyordu. Elindeki parşömen kağıdını oğlanın yüzüne doğru fırlatıp müdirenin odasına doğru koşmaya başladı. Keskin bir bağırışla "Sen, beni Avlu'da bekle. Ben profesöre haber veririm." diyebildi. Tekrar arkasına döndüğünde oğlanında Avlu'ya yol almış olduğunu gördü.

Ceza parşömeni Arnaldo da kendisi de Profesör Galadriel'e gidiyordu. Şuan gerçekten iksir dersinin bir önemi yoktu. En sevdikleri hayaletler tarafından kaçırılmıştı. Aklında soru işaretleri ve vücudunu sarmış korkuyla ilerlemek kadar zor olanı yoktu. Ne yaptığını bilmeyen şaşkını oynuyordu sanki. Profesörün kapısında buldu kendini Claudia. Titreyen elleriyle kapıyı birkaç kez tıklattı. "Profesör, hayaletler kaçırdı kızları. Bella, Caprice ve Lizz." Donuk bakışlarıyla kendisine bakan kadın neler döndüğünü hemen anlamış gibiydi. Derin derin nefes alan Claudia'ya yatakhaneye dönmesini söylerken daha çok emreder gibiydi. Ah, tabii ki de yatakhaneye dönmeyecekti. Arkadaşları hayaletlerin elindeyken yatağında uykuya mı dalacaktı yani. Avluda kendisini bekleyen Arnaldo'nun yanına bir şekilde ve hızlıca ulaşmalıydı. Eğer profesörü kandırma adına tekrar yatakhaneyi çıkarsa gerçekten zaman kaybederdi. Biraz ileride saklanmak için iyi yer olan sütunlara doğru hızlıca ilerledi ve bir tanesinin arkasına saklandı. Herbirinin arkasına böyle saklanarak ilerlerse işe yarayabilirdi. Avluya dönen yola kadar böyle devam etti. Evet, şimdi kendisini sabırsızlıkla bekleyen oğlanı görebiliyordu. Arnaldo'nun elindeki parşömeni alıp ağaçların arasına sakladı. Kimsenin dikkatini çekmeyeceğini umuyordu. Bir şey söylemeden iki öğrenci ilerlemeye başlamışlardı. Ne yapacaklarını ve nereye gideceklerini konuşmaya gerek yoktu elbette. Bu işten arkadaşlarıyla birlikte en iyi şekilde kurtulmanın dualarını ediyordu sessizce Claudia.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! EmptyPaz Nis. 18, 2010 6:19 pm



Caprice, yatağında sağdan sola döndü. O günün sabahında girecekleri sınavın heyecanı ile sabaha saatler kala uyumuşlardı. Bu sene mezun olacaklarından o kadar emindi ki, rüyasında gördüğü karanlık yaratıklar bile huzura ermek üzere olan ruhunu daraltamamış özgürlüğüne dokunamamışlardı. Gülümsedi. Gördüğü kâbusu da hayra yorabiliyordu ya, bu kız hiç büyümeyecekti. “AH!” kafasına yediği tarakla yattığı yerden fırladı. “Uçuşan kurabiyeler adına neler oluyor burada?” Tepesinde Mai’yi görünce az daha bir çığlık atacaktı. “Tamam, sustum da senin burada ne işin var?” Lizz’e doğru dönüp elindeki tarağı kıza doğru salladı. “Bu tarağı akşam sanki sana ben vermiştim değil mi, ne diye kafama fırlatıyorsun? Usulca versen…” Konuşmasını bitiremedi hayalet ona bakıp yalvarıyordu. Sesini biraz daha alçalttı. “Sonra konuşacağız Lizz.” Sınava saatler kala ayakta ve uykusuzluktan ölmek üzereydi, bu hayalet de nereden çıkmıştı? Ayağa kalkarak Lizz’in yanına gitti ve koluna girip yatağının üzerine oturdu. “Mai, saçmalamayı kes ve…” bakışları Bella’nın yatağına doğru kaydı. Orada yoktu! “Mai, Bella nerede?” Olanları doğru mu duymuştu? Kim neden ve kurban… Hayır, bu doğru olamayacak kadar mantıklıydı. Yasak Ormana tek başına gitmeyi akıl edecek cesarete ve akla sahip bir tek Bella vardı, ondaki adalet duygusu hangisinde vardı ki? Sınıf başkanı olmanın verdiği sorumlulukta eklenince Bella kimi zaman çocuk kimi zaman da tam bir yetişkin gibi davranıyordu. Caprice, ayağa fırlar fırlamaz kendi yatağının yanındaki kızıl çizmelerini eline alıp bir çırpıda giyiverdi. "Lanet!" Üstünde askılı geceliğiyle, ayağına ayakkabısını giyen Lizz’in elini tuttuğu gibi yatakhaneden ayrıldı. Mai yanlarında koşarcasına hızla süzülüyor, duvarların içinden geçip tablolardan küfür işitmelerine neden oluyordu. “Lizz, hızlan hadi…” Caprice Lizz’in elini bırakmadan koştukça koştu. Aklında yardıma muhtaç arkadaşı vardı. Mezuniyete dakikalar kala neden bu talihsizlikler onların başına geliyordu? Onları lanetleyen cadıyı bir bulsa onu kurabiye lapası haline getirecekti. Ah, işte bir bulabilse…

Sessizlik hiç bu kadar gürültülü olmamıştı. Caprice ve Lizz ayaza çalan sabahın gün ışıklarını teninde hissederken akıllarındaki tek şey yasaklar ve ormandı. Oraya ne zaman gitmek zorunda kalsalar başları belaya giriyordu. Bu sefer önemli bir konuydu ama ceza alacaklarını adı gibi biliyordu. Mai’ye güvenebilirler miydi? Koruluktan ağaçların arasına daldılar ve bir çığlık… “Lizz, KOŞŞ!!!” Bu ses hiç de yabancı değildi. Koştular solukları kesilinceye, aldıkları nefes onlara acı verene dek. Ayakları takıldı, düştüler ve yeniden kalktılar. Şamatacı Söğüdün kulakları tırmalayan sesi onlara gitme dese de bu iki saf öğrenciye ulaşamayacak kadar uzaktaydı. Caprice, yırtılan geceliğine baktı. Dizleri çalılara takılmaktan kanamış kızıl çizmelerine ahenkle uyum sağlamıştı. Gözlerinden akan yaşlara izin verdi ki, aksın, aksın ve ruhunu özgür bıraksın. Bir çığlık daha işittiler. Ama bu Bella değildi! “Lizz, bunlar bu bu… Lizz, KOŞ!!! DEV ÖRÜMCEK BUNLAR!!!”

Zaman yeniden anlam kazanmış, iki kız deli gibi bu kez kendi canlarını kurtarmak için koşuyorlardı. Uzaktan onları izleyen cam gözler de bir damla acıma yoktu. Hepsinin bir amacı vardı. Caprice, dev çam ağacının kökleri arasında koşarken ayağı takıldı ve görünmez bir duvara çarptı. Yanındaki arkadaşı Lizz, daha ne olduğunu anlamadan, görünmez duvara çarpıp kendi üstüne düşen Caprice’yle birlikte yere serildiler. Düşmenin hızıyla kökler emir almışçasına yana açıldı ve iki öğrenciyi dibe doğru çektiler. “LİZZ!” Kökler kızları içeri çekerken Capirce kafasını hareket eden bir köke çarparak bilincini kaybetti. Caprice’nin duyduğu son kelime Lizz’in şuurunu kaybetmeden önce adını haykırması oldu. Hangisinin önce bilincini kaybettiğini bir sırdı. Tek sır ise onları saklayan hayaletlerin üç öğrenciyi de aynı çam ağacının köklerinde tutsak edilmesiydi. Mai ve diğer hayaletler uzaktan izlediler. Her şey planladıkları gibi gidiyordu; Bella, Caprice ve Lizz çam ağacının kökleri arasında bilinçlerini kaybetmiş bir halde kurtarılmayı bekliyorlardı. Uzaktan bir çağrı geldi. Markenzié’nin sesi ormanın derinliklerinde yankılandı. Tehlike yakındı, profesörün sesini öğrenciler hariç tüm canlılar duymuştu. Hayaletler birbirlerine bakarak gülümsediler. Tehlikenin kimin için olacağı henüz belli değildi ve onlar yalnız değildi. Mai bir kahkaha attı. Şimdi de sıra izleri saklamaya gelmişti. Peki, ama sırada şimdi kim vardı? Profesör mü, gizlice ormana giren öğrenciler mi?



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
A.Ricco De Luca

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
A.Ricco De Luca



Mücadele Tarafı : Supercalifragilistic expialidocious
Rp Sevgilisi : İstemiyorum lan! Bu kadar laf olacaksa hiç olmasın daha iyi!
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
Patronus : Alaska Kurdu

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! EmptyPaz Nis. 18, 2010 7:26 pm

Arnaldo Claudia'nın emriyle avluda onu bekliyordu. Elleri cebinde turluyordu. İlkbaharın kokusunu ciğerlerine çekiyordu. Yazın geldiğini hissedebiliyordu. Okulun bittiğinide. Zaman çabuk geçiyordu onun için. Düşüncelere dalmıştı. Korkuyordu. "Ya kötü birşey olursa? Neden bunu yapıyorlar?" diye sordu kendine. Cevabını bilemiyordu ve öğrenmek çok istiyordu. Bir süre sonra Claudia gizlice Arnaldo'nun yanına geldi. Saçları ılık bir ilkbahar esintisiyle dalgalanıyordu. Sanki o an zaman yavaşlamıştı. Claudia ona yavaşça geliyordu. Gülüyordu. Elini kahverengi saçları arasında gezdirdi. Arnaldo hipnoz olmuş gibiydi. Biraz daha baksa eriyip gidecek gibiydi. Ama kafasına ağaçtan bir palamut düşünce bir anda zaman normale döndü ve Claudia artık gülmüyordu. Aksine endişeliydi. Elindeki parşömeni kaptığı gibi yoluna devam etti Claudia. Arnaldo afallamıştı. "O an ne oldu?" diye sordu kendisine ve Claudia'yı takip etti.

Patikalardan inerken Arnaldo halen tuhaftı. Tuhaf yürüyordu. Bir an başı dönüyormuş gibi olup patikadan yuvarlanacaktı ama elini Claudia'nın omzuna koyup destek aldı. Claudia ise umursamadan yoluna devam etti. Gittikçe hızlanıyordu. Arnaldo ise yorulmuştu. "Biraz yavaşla Claudia! Acelemiz yok." dedi eliyle göğsünü tutarak. Cevap alamadığını anlayınca yoluna devam etti. Claudia Yasak Orman'ın girişinde duraksadı. Arnaldo Claudia'nın durduğunu görünce sevindi ve soluk soluğa kalarak Claudia'nın omzundan tekrar destek alarak dinlenmeye çalıştı. Bir süre sonra Claudia ormana girdi. Arnaldo ise ona baka kaldı. Yol boyunca hiç konuşmamıştı. "Bir plan yapmamız gerekmiyor muydu acaba?" diye sordu ama gene cevap alamadı.

Güneş artık gittikçe belirgin olmaya başlayınca Arnaldo dayanamadı ve ormana girdi. "Bu yaptığım doğru mu? Oraya kim için gidiyorum. Kaçırılan 3 kişi için mi? yoksa Claudia'yı kurtarmak için mi?" diye sordu kendi kendine ve cevapsız onlarca sorularla yürümeye devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/ricco-de-luca-t6
Green Rose

GezginGezgin
Green Rose



Mücadele Tarafı : Hufflepuff
Kan Durumu : Hayalet

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! EmptyPaz Nis. 18, 2010 7:46 pm

Green, Mai ve Agatha ile birlikte ortak salonda savrulurken bir yandan da hem hüzünlü hem de endişeliydi. 7. sınıf öğrencileri bugün gideceklerdi. Tüm 7. sınıfların gireceği bir sınav vardı ve sınavı kazanırlarsa bir daha geri dönmemek üzere okuldan ayrılacaklardı. Ama bu olamazdı, olmazdı! Hani dostlar birbirlerini asla bırakmazdı. Bu çok sinir bozucu ve kötü bir durumdu. Onların gitmelerini asla istemiyorlardı. Ne yapıp ne edip Hufflepuff'tan sınava giren öğrencilerin bu sınava girmelerini engellemeleri lazımdı. Green endişe içinde bir şeyler düşünürken Mai'nin o heyecanlı sesini duyunca hemen onun bulunduğu tarafa doğru yöneldiler. Mai yine kurnazca bir fikir bulmuştu ve bu fikri hayata geçirmekte sadece onların elindeydi. Çok tehlikeli bir plan olsa da yapmalıydılar başka şansları yoktu.

'' Evet, onları yalnız bir şekilde yakalarsak bugün bizim günümüz olacak. '' dedi ve Mai'nin düşüncesini tasdiklereyerek işe koyuldular. Kaybedecek hiç bir vakitleri yoktu.

...

Sabahın beşinde iki hayalet kızların yatakhanesine sessizce girdiler. İlk olarak Bella'yı uyandırmaları gerekiyordu. Bella'nın başucuna sessizce giderken Mai kızın kulağına bir şeyler fısıldayarak onu tatlı uykusundan uyandırmışa benziyordu ama başka çaresi yoktu. Bella gözlerini açtığında iki hayaleti uykulu gözlerle bakıyordu ve bir de merak içindeydi. Agatha'ya neler olduğunu merak eder gibi bir hali vardı. Green ve Mai en sevimli hallerini ona göstererek kendilerini acındırmaya çalışıyorlardı. Kızın bu yalana inanıp Green ile birlikte yasak ormana gitmesi çok önemliydi. Ve Bella yatağından geceliğiyle birlikte kalkarak ayakkabılarını giydi ve Green'nin arkasından ilerlemeye başladı. Bella sadece ayakkabılarını giymişti. Ama birazdan yasak ormanda üşüyeceğinin farkında bile değildi. Onu nelerin beklediğinden habersiz Green'nın arkasından koridor da sessizce ilerlerken bir şeyler mırıldanıyordu ama Green onu duymazdan geliyordu. Genç büyücü kendi kendine mırıldanarak ilerlerken Hogwarts'tan çıkmışlardı bile. Green bir yandan arkasına bakıyordu. Bir şeylerden şüphelenmesini istemiyordu. Suratın da oluşturduğu yalancı gülümseme aynı gerçek gibiydi.

Sonunda yasak ormana gelmişlerdi. Green sessizce hava da süzülürken Bella'nın da yer de ağaçların arasından zorluklarla ilerlerken görünce yüzünde hınzırca gülümseme oluşmuştu ama bunu Bella görmedi. Bella, Green'e her bakışında hüzünlü bir tavır sergiliyordu. '' İşte geldik Bella. Şu çınar ağacını görüyor musun? İşte Agatha o büyük çınar ağacının arkasında. '' dedi ve parmağıyla çınar ağacını göstererek hüzünlü bir tavır takındı. İnsan olsaydı o anda gözlerinden yaşlar akardı ama şuan da bu pek mümkün değildi. Yukardan Bella'yı sessizce çınar ağacının oraya giderken izliyordu ve arkasından da sinsice gülümsüyordu. Bella başına neler geleceğinden habersiz yürüyordu. Bella her arkasını dönüp baktığında o yüzünde ki gülümseme bir an için siliniyor ve üzüntü yerini alıyordu. Green de onun arkasından sessizce süzülüyordu. '' Hadi Bella sana güveniyorum. İşte biraz daha iler de ağacın yanına yaklaş onun arkasında hadi biraz daha dayan. '' diyerek onu biraz daha işin içine zorlamaya çalışıyordu. Bella'nın Agatha'yı ne kadar çok sevdiğini herkes biliyordu ve onu kurtarmak içinde neler yapacağını da. Bu yüzden onu seçmişlerdi. Bella çınar ağacına yaklaştığı sırada birden ağacın kökleri canlaşmaya başladı. Bella Green'den yardım istercesine o masum gözleriyle bakıyordu ama nasıl bir manzarayla karşılaştığını görünce çaresizce çırpınıyordu ama faydası yoktu. Bir süre sonra kafasına çarpan bir dalla bilincini kaybetti ve yere yığıldı. Green ise arka da onu izlerken zevkten dört köşe olmuştu. '' İşte birinci aşama tamamlandı. Şimdi sıra Mai'nin diğer iki büyücüyü getirmesine kaldı. '' dedi ve ardından Agatha'yı çağırdı. '' Agatha artık gelebilirsin birinci aşama tamamlandı. '' dedi ve Agatha'nın yanına gelmesini bekledi. İkisinin de ağzı kulaklarına varıyordu. '' Şimdi tek yapmamız gereken Caprice ve Lizz'i beklemek ve onların da bu tuzağa nasıl düştüklerini zevkle izlemek. '' diyerek Agatha ile birlikte bir ağacın içine saklandılar ve olanları izlemeye başladılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki

 Similar topics

-
» Kutlama~Hufflepuff Stars

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-