AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Geçmişin İzleri

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Adelãine Lorrainé Favio

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Adelãine Lorrainé Favio



Mücadele Tarafı : *
Kan Durumu : .

Geçmişin İzleri Empty
MesajKonu: Geçmişin İzleri   Geçmişin İzleri EmptyC.tesi Ara. 12, 2009 10:50 pm

    "Bir rüya gibiydi. Beklemediğim bir anda geldi, bir müddet sürdü ve anîden sona erdi."
Geçmişle yüzleşmek ne kadar zorlayıcı olabilirdi ki? Büyücü dünyasında patlayan haberler tanıdık isimleri barındırınca, bilinçsizce bir kaosun ortasında bulmuştu kendini Adela. Geçmişin puslu sayfalarından kopup gelen bir isim yüzünden hayatı allak bullak olmuş, yaşadığı o aptal duygular aklına gelmişti. Mazide kalmış bir isimden etkilendiği yada ilgi duyduğu asla söylenemezdi. Neden onunla konuşma ihtiyacı hissediyordu peki? Scott'a taptığı aşikardı ancak eskiden kendisi için değerli olan birinin acı çekmesi üzmüştü onu. Evet, neden tam olarak buydu. Karakterinde meydana gelen değişimler onu tamamıyla farklı biri yapmıştı. Kasvetli ve soğuk ruhunun yerini, samimi ve neşeli biri almış, katı kuralları ve keskin fikirleri gün geçtikçe körelmişti. Tüm bu köklü değişimlerin tek bir nedeni vardı: Scott... Hayatının monoton çizgisine bir ışık gibi doğan bu genç adam, bataklıktan kurtulup, yıldızlara ulaşmasını sağlayan bir tanrıdan başka birşey değildi. Zorluklara boyun eğmemesini sağlayan büyük bir destekçi ve hayatındaki tek güven kaynağı olmuştu. Birine bu denli çok bağlanmak doğru muydu? Bu soruya verecek bir yanıtı yoktu, zaten bu soruyu umursadığı söylenemezdi. Tek istediği, uzun zaman sonra yakaladığı mutluluğu kaybetmemekti. Elindekileri yitirmemek konusunda savaşmaya oldukça kararlı iken, geçmişten gelen bir duygu fırtınasınında bunu bozmasına izin vermeyecekti. Bir hezeyan dalgası içerisinde savrulup, macera yaşamamak konusunda bir karar almıştı ve tüm mantığını kullanarak aldığı bu kararı uygulamaktan geri kalmayacaktı.

Değişimler, hayatın yeni bir sayfasını açmaya çalışırken istem dışı gerçekleşen oluşumlardı. Geçen zaman sadece kendini mi değiştirmişti, yoksa yıllar önce aşık olduğunu sandığı adam da değişim yaşamış mıydı? Adelã, Archles ile görüşmeye giderken zihninde tam anlamıyla beliren beliren tek unsur, onun mavi gözleriydi. Buğday tenine mükemmel bir derinlik veren bir çift mavi göz... Bir okyanus dalgası kadar büyüleyici, gökyüzü kadar berrak ve manîdar bu gözler, insanı çoğu zaman etkilerdi. Köklerinden aldığı bu ten rengi ve kendi seçimi sonucu bıraktığı kirli sakalı, küt biçimli suratına oldukça etkileyici bir bütünlük yaratırdı. Eski sevgiliyle görüşmek söz konusu olsa bile, içinde en ufak bir korku yoktu, ondan etkilenmeyeceğini biliyordu. Tüm bu fiziksel mükemmelliğe sahip olan Archles'in karakteri, düzgün fiziğiyle tam anlamıyla bir tezatlık oluşturuyordu. Vurdumduymaz, alaycı ve egoist... Kendini merkezine koyduğu dünyanın içerisinde, duygularından ırak bir yaşam sürdürüyordu belki de. Tıpkı Adela'nın eskiden yaptığı gibi... Bu bir kaçıştı. Acizlikten, paylaşma isteğinden ve belki de kaybetme korkusundan kaçış. Ama bu sefer bunun olmaması gerekiyordu. Büyücü dünyasında patlayan haberler, karşısındakini muhakkak incitmiş olmalıydı. Şizofren bir babanın yarattığı kaos ortamı, St. Mungo'da sonuçlanan bir hayat ve sonsuzluğa ilerlemiş iki ruh. Tüm bunlar oldukça can yakıcı, hasar verici ve muhtemelen değişim yaratıcı olmalıydı.

İngiliz mimarisinin atılan her adımda insanın ruhuna işlediği, Diagon yolu sokaklarından birinde ilerliyordu Adela. Onu burda bulacağını biliyordu. Londra vazgeçilmezleri arasında, kalıcı bir yere sahipti. En azından bir müddet önce böyleydi -hem bu gün buluşmak konusunda bir planları bulunmaktaydı.- Gece vaktinden olsa gerek, oldukça tenha olan sokakta rüzgar uğultusu dışında hemen hemen hiç ses yoktu. Yol boyunca attığı sık adımlar onu şaşanın eksik olmadığı o tanıdık yere getirmişti. Black Pearl... Derin bir nefes aldıktan hemen sonra, kalp ritmine tezat bir yavaşlıkla içeri girdi Adela. Evet, burası hiç değişmemişti hala eski görkemiyle ve ihtişamıyla büsbütün aynıydı. Merdivenlerden yavaşça inerken, dışarıdaki soğuk havanın etkisini silmeye çalışan hafif müziğin, damarlarında akan kanı muhteşem bir dinginliğe götürdüğünü hissetmişti. Birkaç adım attıktan sonra tanıdık simaların belirmeye başladığını fark etti Adela. Yıllar önce mesken edindiği bu yer, bir iki değişim evresi geçirmiş olsa bile genel hatlarıyla aynıydı. Hala kasvetli ve ilginç bir biçimdi dinginlik vericiydi. Bar noktasına doğru ilerlerken, mavi gözleri ile "o" tanıdık simayı arıyordu. Bir yandan onu ararken, diğer yandan da geçmişte ne kadar ahmak olduğunu düşünüyordu. Aptal bir aşık gibi, duygusuz bir karakterin peşinden gidip hayatı kendine ve çevresindekilere zindan etmişti. Lanet duygularını dizginleyebilmesi oldukça uzun zaman almış olsa da bunu atlatmıştı. Evet, artık o Scott ile beraberdi ve bir bütün oluşturmak konusunda kararlıydı. Attığı adımlarla senkronize biçimde, kafasındaki yüzlerce soru işaretini yanıtlamaya çalışırken, Archles'i biraz ileride gördüğünü fark etti. Yıllar onu hiç değiştirmemişti. Hala aynı mükemmel görünüme ve aynı sevecen mimiklerle hareket etme kabiliyetine sahipti. Peki ya karakteri? Hala eski bencil Archles miydi karşısındaki? Bunu öğrenmenin tek bir yolu var gibiydi. Derin bir nefes aldıktan sonra, kafasındaki soru işaretlerinden kurtulmaya karar verdi Adela.


"Seni burada bulacağımı biliyordum Frohagen."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Archles Samael Frohagen

GezginGezgin
Archles Samael Frohagen



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Tek eşlilik ona göre değil
Kan Durumu : Safkan

Geçmişin İzleri Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişin İzleri   Geçmişin İzleri EmptyC.tesi Ara. 12, 2009 11:41 pm

Kasvetli gökyüzü kurşuni bulutlarla sarmalanmıştı, Güneş son bir gayretle alacalı renklerini bir tuale vurulan rastlgele fırça darbeleri gibi cılız bir ışıkla saçmaya çalışıyordu. Ama nafile, kalın bulut tabakası özlemle sarınmıştı göğr, Güneş'in sevgilisinden ayırmasına izin vermeyecekti kendisini. Ve nihayet parlak alev topu pes etmiş görünüyordu, hüzünlü bir halde sahneyi terk ederken yağmur damlaları bulutlardan süzülmeye başlamıştı.

Londra'ya gelmeyeli uzun zaman olmuştu, kasvetli şehir hala aynıydı. Sis tabakaları ağır ağır yeryüzüne çökerken ıslak damlacıklarda onlara eşlik ediyordu. Sarışın büyücü buram buram tarih kokan taş sokaklardan geçerken ıslanmaktan korkmadan kayıtsızca adımlıyordu sert ve ıslak zemini. Paris'ten henüz dün gelmişti, Londra'da halletmesi gereken epeyce işi vardı. Ve bunları yapması zamanını alacaktı. Bu şehrin basık havasını solumak bile eski günleri anımsamasına yetmişti. Çatlak Kazan'a ilerlerken buraya son gelişi canlanmıştı gözünde, cenazeden hemen sonra St. Mongo'ya kaldırılan babasını görmek için gelmişti, sadece birkaç dakika sürecek bir görüşme için... Nitekim hemen ertesi günü İsviçre'ye geri dönmüştü zaten. Şimdi ki geliş nedeni ise bambaşkaydı, tüm dünyada baş gösteren ilginç olaylar silsilesi nedeniyle Paris'te ki tüm büyücüler tıpkı mugglelar gibi gergin ve tedirgindi, herkes bir şeyleri bekliyordu, belki de kıyamet dedikleri bu olsa gerekti? Kim bilebilirdi? Archles'ın tek ilgilendiği şey Galadriél'in iş yapmıyor oluşuydu, diğer pekçok dükkan gibi. Bu son olaylar nedeniyle insanlar eğlenmekten bile tedirgin olmaya başlamıştı. Aldığı haberlere göre Londra'da da durum farklı sayılmazdı bu konuyla ilgili bir şeyler yapılmalıydı ve Arch işe başlamak için iflas etmeyi beklemeyecekti. Burada ne kadar kalacağını bilmese de görünen o ki çok kısa sürmeyecekti.

Diagon Yolu... Çatlak Kazan'da ki geçit sayesinde ulaştığı bu yola Hogwarts yıllarından beri uğramıyordu, ama hiç de yabancılık çekmemişti doğrusu... Yola girdiği anda garip bir güven duygusu çepecevre sarmıştı benliğini. İliklerinde ki soğuğa aldırmaksızın yolda ağır ağır ilerlemeye koyuldu... Bu sokağın her köşesine sinen anıları hüzünlendirmişti Arch'ı... Garip. Belki de gerçekten mutlu olduğu zamanlara duyduğu özlemdi bu hüznün nedeni, hayatında çok şey değişmişti hiçbir şey eskisi gibi değildi artık, ne Archles eski Archles'tı ne de yaşamı aynıydı... Zaman gerçekten çok şey değiştiriyordu. Bu söz gerçekten doğruydu... Eskiden uğrak yerlerinden biri olan bu bara girince suratında beliren çarpık gülümsemeye engel olamadı. Hayatta hiçbir kaygısı olmadan yaşadığı günlerde ona epey anı armağan etmiş olan bu bar...

Bir masaya otururken geçmişle boğuşuyordu hala... Ve şimdi ona hayatının en güzel yıllarından başka bir armağan olan biri gelecekti buraya... Bunu düşününce içinde bir sarsıntı hissetti. Eski bir aşk... Onca aşkın içinden hoş bir anıydı Arch için... Bir nebzede özel... Adela ile pekçok yönden benzerlerdi. Ve güzel bir anıydı Arch için. "Seni burada bulacağımı biliyordum Frohagen." Duyduğu sesle gülümsedi, ipeksi hoş bir ses... " Randevularıma hep sadık kalmışımdır, biliyorsun Favio. " Dedi gülümseyerek, oturduğu sandalyeden kalktı ve karşısında duran genç kadını süzdü, hala eskisi kadar güzeldi... Hayır, hayır bunu söylemek kesinllikle yanlış olurdu, eskisinden çok daha fazla güzeldi. Genç cadıya doğru bir adım atarak ona sıkıca sarıldı, kokusunu duyumsayınca içinde bir şeylerin uyandığını hissetti... Baştan çıkarıcı bir kokusu vardı cadının... Derin yeşil gözlerine bakarak " Seni gördüğüme sevindim Adela." dedi ve eliyle karşıdaki sandalyeyi işaret etti. Az sonra gelen büyücüye " İki ateş viskisi. " dedi ve gözlerini cadıdan ayırmadan " Hala seviyorsundur umarım. " dedi. Güzel bir akşam olacaktı anlaşılan...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adelãine Lorrainé Favio

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Adelãine Lorrainé Favio



Mücadele Tarafı : *
Kan Durumu : .

Geçmişin İzleri Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişin İzleri   Geçmişin İzleri EmptyPaz Ara. 13, 2009 1:14 am

Hala mükemmeldi. Karşısındaki genç adamı dikkatle süzerken, suratına yerleşen birkaç ufak çizginin ona ne denli yakıştığınnı düşünüyordu Adela. Ondan etkilenmediğini kendine kanıtlamaya çalışırken, yaptığının ne kadar saçma olduğunu düşünmekten kendini alamıyordu. Burada ne işi vardı? Scott ile beraber bir yaşam sürdürürken, geçmişin tozlu sayfalarını açmak istemesinin nedeni neydi? Bunun gibi milyonlarca soru zihnine hücum ederken, suratına ufakça bir tebessüm kondurmaktan geri kalmamıştı. Geçen zamanın karakterine yansıttığı değişimi göstermeye çalışıyordu belki de. Eskiden olsa elinden geleni yapar, Archles'i yaptıkları için pişman ederdi. Ancak içerisinde en ufak bir intikam tohumu yoktu. Ona karşı tamamen nötrdü. Belki de onunla buluşmak istemesinin nedeni de buydu. Evet, neden buraya geldiğini fark etmişti. Eskiden kendisine zarar vermiş olsa bile Archles yaşamının bir bölümünü -önemli bir bölümünü- kapsamıştı ve gene eskiden ona oldukça fazla değer vermişti. Geçmişte değer verdiği birinin, şu an acı çekiyor olmasına katlanamıyordu. Scott'un karakterine eklediği şefkat duygusu ilk defa dışarı yansımış, Archles'in bulantılı hayatına doğru ilerlemişti. İç dünyasıyla hesaplaşırken, bir an kalakalmış olduğunu fark etti Adela. Afallamasını umursamayarak, yüzüne daha önceden yerleştirmiş olduğu o tebessümü biraz daha yayıp, karşısından gelecek tepkiyi beklemeye başladı.

Favio... Bu biçimli bir hitap uzun bir süredir ona yapılmıyordu. Karşısındaki büyücünün, Scott ile beraber olduğundan haberdar olduğunu biliyordu, ancak bu denli bir hitap beklemediği bir gerçekti. Şaşkınlık ifadesini saklamaya çalışırken, bir an ortamdaki sessizliği dinlemekten geri kalmamıştı. Sandalyeden kalkıp kendisine doğru uzanan Archles'e sarılırken, içinden bir parçanın koptuğunu hissetti Adela. Hissettiği aşk, tutku yada takıntı da değildi. Bu başka birşeydi. Adını henüz koyamadığı apayrı bir duygu.. Archles'in o keskin parfüm kokusunu içine çekerken, onun fazla değişim geçirmemiş olduğunu anladı. Gözlerini bir an kapayınca, aklına burada geçirdikleri eski günler gelmişti. Neşeli tavırlarla geldikleri, en büyük sırlarını, umutlarını ve hayallerini birbirlerine açıklarken içerisinde bulundukları bir yerdi Black Pearl. Sandelyesine otururken, arkadan gelen müziğin insanı etkileyen mistik havasını iliklerine kadar hissediyordu. Belki de bu yüzden, dikkatli bakışlarla Arch'ı süzerken, müziğe kulak vermekten geri kalmıyordu.

Çoğu zaman olduğu gibi sadece birkaç "gizemli" büyücünün uğramış olduğu barda, bugün diğer günlere oranla daha fazla kasvet vardı. Dışarıdaki soğuk havanın da vermiş olduğu etkiyle, insanın içerisindeki tüm iyi duygular emilirken geriye sadece karamsarlık kalıyordu. Böyle bir buluşma için, oldukça kötü bir hava vardı dışarıda. Bunları düşünmenin zamanı değil, hadi ama. Archles ateş viskisi sipariş ederken, gözleri sadece bir an için parladı. Hala unutmamıştı.. Bunun hoşuna gittiğini belli etmemeye çalışırken, hafif bir tebessüm eşliğinde konuşmaya başladı.
"Ah evet Frohogen, hâlâ favorimdir." Ona böyle hitap etmekten hala vazgeçememişti. Nedense bu şekilde onunla konuşmak her zaman hoşuna giderdi. Bir çeşit samimiyet belirtisi bile sayılabilirdi bu... Giden büyücünün arkasından bakarken, konuya nasıl gireceğini düşünüyordu Adela. Konuyu dolandırmak yada açılmasını beklemek çözüm olmayacaktı. Patavatsızca davranmak doğru olmasa bile, diğer türlü konu istediği yere ulaşamayacaktı " Olanları duydum, babanın yaptıklarını yani. Umarım, sen iyisindir..." Bir çırpıda sıraladığı cümleleri bitirdikten sonra yeşil gözlerini, Arch'ın o deniz mavisi gözlerine dikmekten geri çekinmemişti. Bunun yalan söylemesini engelleyeceğini biliyordu. En azından öyle umuyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Archles Samael Frohagen

GezginGezgin
Archles Samael Frohagen



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Tek eşlilik ona göre değil
Kan Durumu : Safkan

Geçmişin İzleri Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişin İzleri   Geçmişin İzleri EmptySalı Ara. 15, 2009 8:15 pm

Gelen içkiyi yudumlarken bir yandan da karşısında duran eşsiz güzellikte ki cadıyı inceliyordu, geçen yıllar onu daha da güzelleştirmişti. 'Kadınlar şarap gibidir' sözünün beden bulmuş temsilcisiydi adeta Adelãine... Lakin, görüşmedikleri o yıllar yalnız güzellik katmamıştı bu cadıya... Her zaman derin bakışlara sahip olmuştu Adelãine, ama eskiden bu bakışlarda olan ve Arch'ın dillendiremediği kendini beğenmişliği eriyip gözlerinin berrak yeşliline karışmıştı sanki... O küstah duruşu bile yoktu artık ve güzel suratı o denli katı bir ifade benimsemiyordu... Yıllar bu özelliklerini götürmüştü sanki, ya da Arch'a öyle geliyordu... Hayır... Bu cadı da değişen bir şeyler vardı, en az kendisi kadar iyi tanıdığı bu kadına biraz bakması bile bunu anlamaya yetmişti. Dışarıya yansıyan bariz bir değişiklik olmasa da bu, parçaları birleştirince ehlileştiği çıkıyordu ortaya... Yine de hala ateşli bir parçaydı, bu inkar edilemezdi. Üyesi olduğu Yoldaşlığın, başkanlığını yapan ahyücemerlinnekadardabaşarılıyım-Scott ile beraberdi. Ne yazık! Hogwarts yıllarından beri haz etmediği insanların başında geliyordu Scottie - evet ona böyle diyordu, ne kadar da sepmatik! -. Evet yoldaşlık^ta yer alıyor olabilirdi ama bu kesinllikle Scott'tan hoşlanmamasına engel değildi. Hogwarts yıllarında yaşadıkları tatsız olaylar yüzünden bu iki genç büyücünün yıldızları hiç barışmamıştı zaten. Eh, huylu huyundan vazgeçmezdi Arch aradan yıllar geçmesine rağmen hala ondan ve onun her yere giren o kalkık burnundan haz etmiyordu. Herneyse bay yakışıklı surat bu cadının değerini bilse iyi ederdi, hoş Archles her zaman ağlayacak bir omuz olabilirdi Adelãine'e. Ağlamak ve Adelãine! Unut gitsin. Yine de belki de genç cadı eski günleri anmak isterdi, bu gece ya da herhangi bir gece... Arch'a uyardı doğrusu. Arghh... Neler düşünüyordu böyle? Basit bir buluşmaydı bu yalnızca, işi hemen yatağa götürmesi gerekmezdi. Belki daha duygusal bir şeyler, ne de olsa Adelãine hep kalbini ısıtmıştı Arch'In... 'Kapa çeneni!' dedi içinden ve neyseki o daha fazla saçmalamadan Adelãine dudaklarını araladı.


" Olanları duydum, babanın yaptıklarını yani. Umarım, sen iyisindir..."

İşittiği sözler tüm keyfini kaçırmıştı işte. Aslında şaşırmıştı da cadının bu konuyu açmasını beklemiyordu. İçkisinden büyükçe bir yudum daha alırken genç kadının üzerine siper ettiği gözlerinden kurtulmaya çalıştı ama nafile... Archles'ın onu tandığı kadar, o da Arch'ı tanıyordu ve Arch'ın ona bakarken pek de iyi bir yalancı olamadığını herzaman bilirdi. Pekçok kötü sıfatı tek bir bünyede barındırıyor olabilirdi Arch ama kesinllikle kötü bir yalancıydı. " Bana öyle bakmaktan vazgeç Add. " dedi kısık bir sesle. Kullandığı bu kelime içini ısıtmıştı. Gerçekten. Mutlu yıllarına ait, en önemli parça karşısında dururken bunun olmaması imkansızdı zaten. Adelãine'in henüz genç bir kız ve Archles'ın da çok bilmiş bir velet olduğu Hogwarts yılları. O zamana dönmeyi ne kadarda isterdi. O yıllarda Adelãine'e aşıktı. Yani teknik olarak. O zamanlar çok daha küstah ve bencildi - daha fazla olması mümkünmüş gibi- böyle biri ne kadar aşık olabilirse o kadar aşıktı işte bu cadıya. Ve kendi bencilliği yüzünden biten ilişkilerine pek de üzülmemişti o sıralar. Eh ne de olsa güçlü Archles'In başkasına ihtiyacı yoktu, asla da olmazdı. Aptal!... Ama şimdi, bu cadıya baktikça onu kaybettiği için pişman olduğunu sezinliyordu. Evet bu aptalcaydı ama yine de... Hey, unut bunu. O Scottie ile mutlu, kendi işine bak. Evet, her ne kadar sevmesede Scottie, Adela'yı Arch'tan çok daha fazla mutlu ederdi bunu biliyordu. Ve geçmişi asla geri getiremeyeceğini de, Arch şansını kaybetmişti. Şimdi bunu düşünmesi mantıksızdı. Kes artık şunu.

Karşısında ki cadı hala kendisinden cevap bekliyordu, o 'sıcak' hitabına rağmen elbette Adelãine hala ona bakıyordu iç sesiyle yüzleşirken onu bir an için unutmuştu yeniden kadının o harika gözlerine odaklandı ve elindeki bardakla oynayarak " İyiyim, her şey yolunda. " dedi, bu kısımda gözlerini kaçırmıştı. Lanet olsun! Hemen toparlamak için " Sen nasılsın, duyduğuma... " ama sözlerini tamamlayamamıştı, büründüğü sahte neşesinden tamamen koparacak sözlere kulak verdi istemeden de olsa " Yapma Archles... Lütfen." Pekala, artık birileriyle paylaşmanın vakti gelmişti anlaşılan ve hiç 'gerçek' dostu olmadığına göre, geçmişten gelen bu eski dosttan - yani kısmen - uygun biride yoktu zaten hayatında. İç geçirdi ve bu kez gözlerini kaçırmadan, aksine kadının gözlerine bakarak " İyi değilim. Merlin aşkına nasıl iyi olabilirim ki Adelãine! Lanet olası babam delirip, annemi ve kız kardeşimi öldürdü hayatım tamamen mahvoldu." Kelimelerin keskinliğine inat o denli sakin konuşuyordu ki... Hatta suratına alaycı bir gülücük bile kondurmuştu hikaye anlatırcasına... Ama o kadının sesindeki öfkenin, hüznün ve pişmanlığın her bir kırıntısını anladığından neredeyse emindi. Konuştukça içindekileri paylaşmanın rahatlığıyla ciğerlerinin şiştiğini hissetti, yüzündeki maskeyi tamamen çıkartmıştı artık " Onlar yokken nasıl iyi olabilirim ki? " fısıltıyla...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adelãine Lorrainé Favio

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Adelãine Lorrainé Favio



Mücadele Tarafı : *
Kan Durumu : .

Geçmişin İzleri Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişin İzleri   Geçmişin İzleri EmptyCuma Ara. 18, 2009 8:59 pm

Duygulara hükmetmek neden bu kadar zor? Aynı soruyu kafasında defalarca tekrarlarken, bakışlarını Arch'ın üzerinden bir an bile eksiltmemişti Adela. Duygularına hâkim olmaya çalışsa da bunu beceremediğini iliklerine kadar hissediyordu. Dışarıdan bakılınca, sükûnet içinde olduğu sanılsa bile içi tamamen farklıydı. Kimilerine göre iki yüzlülük olan bu durum, Adela'ya göre zayıflıkları ört-pas etmekten başka birşey değildi. Bu denli içine kapanık olması, içten içe yıpranmasına neden olsa bile doğuştan süregelmiş bu özelliğini değiştirmesi mümkün değildi. Zaman kişiliğinde değişimlere yol açmıştı, bu yadsınamaz olsa bile hâlâ değişime ayak uyduramamış özellikleri bulunmaktaydı. Kışı kış yapan, o sert rüzgarlar kadar keskin olan görüşleri, zamanla yontulmuştu. İnançsız olan yapısındaki avarelik yok olmuş, soğuk duruşu kendini ılık limanlara bırakmış ve bunun gibi nice özelliği değişmişti. Nitekim tüm bu değişimler ondaki "sakin" havayı yok edememişti. Duygularını saklamakta profesyonellere taş çıkartırdı. Günün birinde kapalı bir kutu olmaktan vazgeçip, özgürce duygularını paylaşabildiğinde, mutlu olacağının farkındaydı. O gün gelene kadar küçük mutluluk oyunlarını sürdürüp, sahte gülümsemeler eşliğinde yaşantısına devam etmeye kararlı olsa bile, karşısındaki büyücünün, -içinde bulunduğu an itibariyle- aynısını yapmasına engel olmaya çalışıyordu. Onun, aynı dönenceler içinde savrulup, duygularının yok olmasını izlemeye tahammül edemezdi. Evet, Archles ona "geçmişte" kötü anılar -Hadi ama, hayatını cehenneme çevirmişti- yaşatmış olsa bile, onun acı çekmesini izleyemezdi. Buna izin veremem, yapamam.

Kendi iç hesaplaşmalarında boğulurken Arch'ın tıpkı kendisi gibi küçük bir oyuna giriştiğini fark etmişti Adela. Evet, karşısındaki bu yakışıklı büyücüyü -imkanlar elverdiğince- tanımaya çalışmıştı. Bay Mükemmel Surat duygularını saklamaya çalışıyor olsa bile, buna izin vermemeye çoktan karar vermişti. Cık cık, bunu yapamayacağını ikimizde biliyoruz. Yüzündeki o derin ifadeyi bir an olsun bile değiştirmeden, karşısındaki yeşil gözlere dimdik bakmaya devam ediyordu. Bunun işe yarayacağına adı gibi emindi. Zaman, herşeyi değiştirmiş olamazdı ya? Sahte gülümsemenin ardından gelen, soğuk kelimeleri duyar duymaz olaya müdahale etme gereksinimi duymuştu. Arch'ın bu denli mutsuz olmasına tahammül edemiyordu, hayır bunu yapamazdı.
"Yapma Archles... Lütfen." Bir anda ortamdaki tüm sınırların kalktığı hissetmişti. Frohagen hitabı yerini -tıpkı eski günlerde olduğu gibi- Archles'e bırakmıştı. İçten olmak her kapının anahtarı değil miydi? Takınabildiği en masum ifadeyle tek bir cümle söyleyivermişti Adela. İşe yaraması gerekiyordu, bazı şeyleri ortaya dökmenin zamanı çoktan gelmişti. Hadi ama Arch, kendine saklaman çözüm olabilir mi? Kısa bir sessizlik anından sonra, Arch'ın edindiği o sahte neşe yok olmaya yüz tutmuş, daha samimi bir ifade takınmıştı. Birkaç dakika öncesine kadar kaçırdığı yeşil gözleri -ah o mükemmel gözler- şimdi tam anlamıyla kendi gözlerinin üstündeydi. İşte şimdi zamanı gelmişti. Gerçekleri ortaya dökmenin, duyguları ve korkuları paylaşmanın, kim bilebilir belki de geçmişi yad etmenin zamanı gelmişti. Büyük bir sukûnetle büyücüyü dinlerken, ateş viskisinden birkaç yudum almayı ihmal etmemişti Adela.

Hayat kime adil davranıyordu ki? Onun tek yaptığı insanı bir yerden başka bir yere savurup, ayağa kalkmasını beklemekti. Ayağa kalktığını fark ettiği anda ise, tüm gücüyle tekrar insanın üstüne gelip attığı darbelerle, tekrar yıkılmalara neden oluyordu. Değişmez döngünün, keskin yargılarıydı artık bunlar. Arch'ın pürüzsüz suratında bakışlarını gezdirirken, neler söyleyebileceğini düşünüyordu Adela. Kuru kuruya 'geçer bunlar' öğüdü vermenin hiçbir işe yaramayacağının farkındaydı. Ateş viskisinden bir yudum daha aldıktan sonra bakışlarını tekrar yeşil gözlerin üstüne dikti. İçinde birşeylerin kopmasına neden olan "o masum bakışı" yakalamanın verdiği, içtenlikle hafif bir tebessüm oluşmuştu suratında. Güzel olan o eski günler aklına gelmişti sadece bir an için. Hayal gibi geçen günler... Kendine gel ahmak. Scott'a taparken bu düşündüğün çok saçma. Sen ona aitsin. Zihnini rahat bırakmayan düşüncelerden ayrıldıktan hemen sonra karşısındakinin yavaş yavaş düşürdüğü maskenin altındaki gerçekleri görmeye çabalarken, onun ne denli çok yıprandığını fark etmişti. Oldukça ağır olmalıydı bu. Hiç kimsenin tek başına kaldıramayacağı bir yük... Arch'ın fısıltıya dönüşen son cümlesiyle beraber, ona karşı olan tüm kötü duygularının yok olduğunu hissetmişti Adela. Bu acıma değildi ama. Zaten bunu hissettiği anda Arch'ın bulundukları masadan kalkıp gideceğine oldukça emindi. Bu tarifi olmayan ilginç bir duygu, bir çeşit başkalaşım gibi birşeydi.
"Merak etme unutursun diyemem Archles, ama biliyorsun geçecektir." Suratına güven veren bir tebessüm kondurduktan hemen sonra, yarılanmış olan viskisinden bir yudum daha aldı. Ayrıntıları öğrenmeli miydi, yoksa bu kadarı yeter miydi? Burnunu her işe sokmamalısın Adela. Ama o Archles. O farklı. Bir başlangıç olduğuna göre bunun devamı da gelmeliydi."Zor olduğunun farkındayım ama seni tanıyorum güçlüsün ve atlatmayı başaracağını biliyorum Arch." Arch? Hitap şekli samimiyet gösterilen her anda değişim gösteriyordu. Suratındaki o güven verici gülümsemeyi silmeden, Arch'a içten bir bakış atmayı ihmal etmememişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Archles Samael Frohagen

GezginGezgin
Archles Samael Frohagen



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Tek eşlilik ona göre değil
Kan Durumu : Safkan

Geçmişin İzleri Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişin İzleri   Geçmişin İzleri EmptyC.tesi Ara. 19, 2009 10:44 pm

Cadının narin ve soğuk eli avcunun içinde kaybolmuşken, Hogwarts'ın loş koridorlarında birer gölge gibi buz gibi taş duvarlara sinerek ilerliyorladı. Şuanda bir profrsöre yakalanırlarsa başları ciddi anlamda belaya girecekti, Archles bunun farkındaydı ama bu ufak risk onu bu maceradan alıkoymuyor aksine çok daha heyecanlı hale getiriyordu. Merlin aşkına bu yeniyetmenin sorunu neydi? " Acele et biraz. " diye fısıldadı sıkıntılı bir ses arkasından. " Şşşt, sakin ol güzelim. " dedi sarışın büyücü alayla. Kalp atışlarını dinleyerek ilerledikleri yol nihayet sona eripte, ılık rüzgarı suratında hissettiğinde gerçekten rahatlamıştı. Add'ın elini bir an olsun bırakmadan yine birer gölge gibi bahçede ilerlediler ve kısa bir yolculuğun ardından olmak istedikleri yere ulaşmışlardı.

Dolunay, simsiyah gecede başrol oyuncusu olarak tüm hünerini gökyüzünde sergiliyordu. Bu gece hiç olmadığı kadar parlaktı, göle yasnıyan ışıkları adeta büyüleyiciydi... Beyaz ışıklar yanında ki mükemmelliyetin beden bulmuş hali olan cadının pürüzsüz tenini aydınlatırken gözleri Adela'nın gözlerini bulmuştu. Cadı belli belirsiz bir gülümsemeyle " Bu kadar romantik olman iyiye işaret değil. " dedi. Bu kendine özgü beğeni yorumu karşısında Archles sadece gülümsemekle yetindi. Genelde böyle şeyler yapan biri sayılmazdı. Tamam, aslında daha önce hiç böyle bir şey yapmamıştı. Ama... Bu gece birden öylesine ortak salonda otururken aklına böyle bir fikir gelivermişti işte... Add ile ayışığı altında harika bir gece. Kulağa çok hoş geliyordu. Kavga etmeden yalnızca birbirlerine sarılarak gündoğumunu izleyebilirlerdi... Cadının ışıldayan gözlerinden, gözlerini bir an olsun ayırmadan öylece ona bakıyordu... Çok güzeldi, gerçekten çok güzeldi... Ve bu güzellik üzülmeyi hak etmiyordu, kesinllikle! Arch'ınsa yaptığı tek şey buydu, onu hayal kırıklığına uğratmak, üzmek... Bir gece, sadece bir gece bu cadıyı mutlu etmek istemişti. Koyu renk cübbesinin sağ cebinde hiç çaba sarf etmeden bulduğu asayı hafifçe havaya doğrulttu ve " Bubbles. " diye fısıldadı. Asanın ucundan çıkan onlarca altın rengi baloncuk bir anda hafaya saçıldı ve yağmur damlacıkları gibi üzerlerine yağmaya başladı... " Etkilendim doğrusu. " Dedi genç cadı pek de duygulu olmayan bir tonla. Tamam güzel olabilirdi ama bu cadıyı etkilemek gerçekten zordu. " Takdirin için teşekkürler. " Dedi ve asasını yerine koyduktan sonra elini kadının suratına yaklaştırdı ve " Seni seviyorum. " Diye fısıldadı, " Hiç belli olmuyor." diyen yanıtı suratında yeni bir tebessüm oluşmasına neden olmuştu. " Add.. Bir an olsun kendin gibi olmaktan vazgeç. " dedi sessizce. Cadı muzip bir gülümsemeyle kafa salladı " Bende. " diye fısıldadı ardından.Adela'nın dudaklarını, dudaklarında hissederken içindeki heyecanı bastırmak oldukça güçleşmişti... " Bende seni seviyorum Arch. "

"Arch."

Kendisine yeniden böyle söylemesi içinde tuhaf bir duygu patlaması yaşanmasına neden olmuştu. Biran için her şeyi unuttu, babasını, yaşananları. Zihninde sadece bu eski ve mutlu anı vardı. Add ile mutlu anıları sayılıydı bu yüzden onların kıymetini bilmeliydi. Sonra yeniden gerçek dünyaya döndü, şimdiki zamana... " Belki de sandığın kadar güçlü değilimdir. " Dedi ve içkisinden büyük bir yudum daha aldı. " Güçlü olmam için hiçbir neden yok. Ya da hiçkimsem. " dedi ve sustu. Gözlerini bir an olsun karşısındaki güzel kadından ayırmıyordu, ayıramıyordu demek doğru olurdu herhalde. Merlin aşkına! Ne yaptığını sanıyordu, tüm bu sözlerken ne bekliyordu Add'ın kendisini bağrına basmasını filan mı? Söylediklerinden anında pişman olmuştu. Bu kadar samimiyet fazlaydı, cadının güçsüzlüğünü bilmesine hiç gerek yoktu. " Ama dediğin gibi atlatacağım. Sadece zaman." Bu mükemmel kurtarış için o işe yaramaz beyninin kaçta kaçını kullanmıştı %1 ini filan mı? Kapa çeneni Arch, konuştukça batıyorsun!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adelãine Lorrainé Favio

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Adelãine Lorrainé Favio



Mücadele Tarafı : *
Kan Durumu : .

Geçmişin İzleri Empty
MesajKonu: Geri: Geçmişin İzleri   Geçmişin İzleri EmptyPaz Ocak 03, 2010 12:54 pm

Karşısında duran mükemmel yüzü en ince ayrıntısına kadar inceliyordu Adela. Zaman tam karşısında bulunan büyücüden hiçbir şey eksiltmemiş, tam tersine onu daha da mükemmel bir hâle getirmişti. Yüzünde beliren olgunluk çizgileri, buğday renkli teniyle tam anlamıyla bir bütünlük oluşturmuştu. Peki ya o dudaklar... Yıllar öncesi bütünüyle Adela'nın olan muhteşem dudakları, hâlâ yüzünün en kusursuz parçasıydı. Düşünceleri benliğini esir almaya başlamışken, içindeki duygu karmaşasının adım adım arttığını hissediyordu. Çevresinde varolan sesler ve simalar yavaşça siluet hâlini alırken, iç hesaplaşmalarının başladığının farkında varmıştı Adela. Evli bir kadının burada ne işi vardı ki? Bu yaptığı açıklanamaz bir olguydu, tavırlarında mantık aramak kesinlikle saçma olurdu. Geçmişe sünger çekmesi yeterince zor olmuşken onu tekrar yaşaması ne kadar mantıksız bir tavırdı! Tam bir budalasın, koca bir budala. Düşünceleriyle hesaplaşmalar yaşarken, Black Pearl'in boğucu havasını aldığı derin bir nefesle beraber tekrar hissetmişti Adela. Geçmişi kurcalarken bu kadar zorlanmasının nedeni ne olabilirdi? Aynı soru kafasında tekrarlanırken, bu sorunun yanıtını asla bulamayacağını fark etti. Yüzünü tatminsiz bir biçimde buruştururken, zaten bitmek üzere olan ateş viskisinden bir yudum daha aldı. Kadehini masaya yavaşça koyarken ortamda süregelen 'can sıkıcı' sessizliğin farkına varmıştı Adela. Mavi gözlerini karşısındaki mükemmel surata odaklamışken, Archles'in de düşüncelerin arasında kaybolduğu anlamıştı. Lâkin bu sessizlik daha fazla uzamamış, Archles büyüleyici ses tonuyla tüm boğucu havayı yok etmişti. Bu sesi duyduğu için, ilk defa bu kadar mutlu olmuştu. Tüm o iç hesaplaşmalarla uğraşmak gerçekten de insanı bunaltıyordu.

Archles'in duygularının uzun bir süredir -belki de yıllardır- ilk kez bu denli samimi olduğunu hissediyordu Adela. Az önce boğuştuğu sorunların ve vicdan azaplarının her an kendini daha da çok boğacağını bildiği hâlde, ona yardım etmekten geri kalmayacaktı. Kötü bir sonuçla bitmiş olsa bile, onunla mükemmel zamanlar geçirmiş ve yerini hiçbir anının tutamayacağı hatıralar yaşamıştı. Dudaklarının ilk kez onun dudaklarına değmiş, duygularını bütünüyle dökebilmeyi becerdiği ilk kişi o olmuştu. Bu durumda onu yalnız bırakamayacak kadar merhametli bir yapısı vardı.
"Sen hayatımda tanıdığım en güçlü insanlardan birisin. Bunları atlatacağına eminim." Güven veren bir tebessüm daha kondurmuştu suratına. Bu işte gittikçe daha da iyi oluyordu. "Yalnız olduğun düşüncesine kapılma bile. Yanında olan birileri daima olucaktır Arch" Hadi ama, gene mi Arch? Frogahen diye hitap etmeye n'oldu? Şu lanet çeneni hemen kapasan iyi olucak. Gittikçe daha fazla saçmalıyorsun.

Geçen zamanla beraber Black Pearl'i barınak hâline getirmiş pek çok büyücünün barı terk etmeye başladığını görmüştü Adela. Buradan, -bu masadan- kalkıp, karanlık gecede dolanmak şu an istediği son şeydi. Hem zaten dışarıda ne yapabilirdi ki? Belki şu lanet Valerio ile konuşmanın zamanı gelmiştir. O sürtüğün Archles'e yardım edebileceğini biliyordu. Galadriél'in son gözdesi... Kim bilebilir, Valerio'nın yatak odasında geçen bir gece karşısındaki büyücüyü eski züppe haline döndürebilirdi. Archles'in -en azından eskiden tanıdığı o adamın- 'Herkesi elde edebilirim, mükemmelim, istediğim herkes yatak odamdan geçer bla bla...' havasına dönmesi pek de zor olmasa gerekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Geçmişin İzleri

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-