Bar

Gezgin

Öğrenciler dışında herkes Bar'da oturabilir.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Kapıdan içeri girdiğinde bu saatlerde pek kalabalık olmayan bir salon gözüne çarpmıştı. Belli başlı kişiler sadece bar bölümünde oturmuş ve içkilerini yudumluyorlardı. Yoğun olarak gelen müzik sesi altında konuşulanları duymak pek mümkün olmuyordu doğrusu. Köşelerde bulunan masalar az ışıklandırma sayesinde tamamen görünmez halde görünüyorlardı. Tek bir barmen içkilerin bulunduğu bölümdeydi ve masaların arasında da genç bir çocuk siparişleri götürüyordu. Bu gözden uzak yer Lesse için gayet uygundu. Bugünlerde amaçsızca böyle yerleri tercih eder olmuştu. Kapı önünde durduğunda üç dört kişi kendisine bakmış ama çok uzun süre inceleme gereği duymamışlardı. Düzgün giyimi ve soğuk bakışları yüzünden uğraşılmaması gereken kişi ifadesi yaratıyordu belki de.

Sonunda karar vermişçesine omuz silkti ve hemen ardından barmenin önündeki sandalyeye geçti. Burası hem daha boş hem de siparişler bakımından uygun gelmişti. Saatlerce kendisine gelecek içkiyi beklemek en son istediği durumdu o an için. Bir süre boyunca bulunduğu yeri incelemeyi tercih etmiş olan genç büyücü gözleriyle her köşeye dikkatlice bakmış ve sonunda tekrar barmen ile göz göze gelmişti. Adamın bakışlarından artık bir sipariş vermesi gerektiğini anlamıştı burada oturabilmek için. Hızlıca içki şişelerine bakmış ve istediği içkiyi tam olarak anlamaya çalışmıştı. Artık çok klasik bir durum olmaya başlasa da ateşviskisi en uygun olanı gibiydi şimdilik.

"Bir ateşviskisi... Tabi en sert şeklinde."

Gürültülü müzik arasında sesi kendini rahatlıkla duyurmuştu anlaşılan, çünkü barmen hiç zaman kaybetmeden ortada duran içki şişesine yönelmişti. Bu sırada Lesse içerinin sıcak olduğuna karar vermiş olacak ki ceketini çıkararak yanındaki boş sandalyeye bıraktı ve beyaz, kısa kollu gömleği ile kaldı.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Sarı saçlarını savuran, insanın yüzüne sert çarpan rüzgar altında yavaş adımlarla dolaşıyordu Rose. Kollarını göğüs hizasında kenetlemiş kati bir şekilde ilerliyordu. Sıcak ve sessiz yer arayışı içindeydi. Kahverengi gözlüğünü bir hareketiyle çıkartarak çantasına attı. Uzun beyaz dizüstü elbisesi, aynı tonlarda uzun topuklu ayakkabısı ve elindeki koyu kahverekli çantasıyla bir barın kapısının önüne geldi. Içeriyi dışardan dikkatlice süzdükten sonra, yavaşça kapıyı iterek açtı.

Içerisi ağır bir kokuyla kaplıydı ama, onu göz ardı etmek zorunda kalmıştı. Ağır adımlarla ilerleyerek bir yandan etrafı süzüyor, bir yandan da buranın sessizliğinin bozulmamasını diliyordu. Ilerde, ateşviskisi alan bir adamı gördü. Hoş, Rose'un ilgisini çekmişti ama adam için bu söylenmezdi. Adama yakın bir masaya doğru oturarak çantasını yanındaki sandalyeye bıraktı. Üstündeki ceketi çıkarttı ve askılı elbisesiyle kaldı tek. Ardından bacak bacak üstüne atarak etrafı süzmeye devam etti.

Etrafına bakınıp, birkaç şey söylemek istiyordu. Önündeki menüde istediğini bulamamış, bir kadeh içki söyleyecekti. Garsona seslenerek, kırmızı şarap getirmesini söyledi. "Çabuk olsa bari!" diye yakındı kendi kendine. Sarı saçlarını geriye doğru salladı ve bir toka yardımıyla ensesinin üstünde topladı. Keskin ışıklar Rose'un dikkatini çekiyordu hep. Bir bahane ile içkisini yudumlayan bu gizemli adamın yanına gitmek istiyordu. Rose'un içkisi gelince hemen kadehine bakarak, büyük bir yudum aldı, adamı bir yandan süzerken...

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Umduğu gibi çok beklemesi gerekmemişti. Barmen bütün hünerlerini göstermek istercesine hem hızlı hemde ekstra malzemelerle içkisini önüne sunmuştu. Bu tüm uğraşlarına katkılı olması için ise içki zarif, pahalı olduğu anlaşılan kristalimsi bir bardak içinde hazırlanmıştı. Kristalimsi büyük bardak karanlık içinde gözünü almış ve buna alışması pek kolay olmamıştı. Üç-dört dakikasını alan bu alışma devri sonunda içkisinden yudum alabilmek için sabırsızlanıyordu. Bir örümcek gibi bardağı hızlıca kavramış olan eli, ilk başta soğuk bir temasla ile irkildi ama çok zorlanmadan bu yeni ısıya alıştı. Sonunda son adım gelmişti tadına bakmak. İlk baştaki hızı yerini sakin hareketlere bırakmıştı. Bardak yavaşça masanın üzerinden kalktı be dudaklarına yakınlaştı. Çok fazla olmamasına dikka ederek içkisinden bir yudum aldı. Soğuk olmasına rağmen yakıcı bir tadı vardı. İçkinin ilerleyişi ile birlikte bu yakıcı his tüm bedenine hücum etti. "Ah işte insanı rahatlatan en iyi şey sert bir içki." Kendi kendine bu fikri düşünmüştü acı etkiye alışarak.

Lesse içkisiyle ilgilenirken içeriye yeni birisinin geldiğini fark etmemişti. Güzel,alımlı ve çoğu kişinin ilgisini çekecek bir bayan. Tüm düşüncelerini içkisine yöneltmemiş olsaydı, fark etmekte zorlanmazdı kesinlikle. Evet o esnada fark etmesi pek mümkün olmamıştı ama hemen arka tarafından sipariş ve o güzel sesi duymaması mümkün değildi. Gözleri sonunda içkisinden ayrılabilmiş ve sesin sayibine yönelmişti. Arka masada oturan bayan aniden tüm ilgisini çekebilmişti. Buraya tek takılmak için gelmişti aslında. Ancak doğasında olan çapkınlık özelliğine engel olması pek kolay olamazdı o sırada. Yavaşça yerinden doğruldu ve genç cadının yanındaki boş sandalyeye yerleşti.

"Size o içkiyi ben ısmarlamak isterim... "

Sakin sesi ağzından bu sözleri çıkarırken parıldayan gözleri kızın üzerinde dolanmaya başlamıştı.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Gelen içkisini yudumlamakla uğraşan Rose, yanına gelen adamı farketmemişti. Içkisinden kesik bir yudum aldı ve gelen adama baktı. Ne işi olabilirdi ki burada? Baktığını anlamış mıydı acaba? "Kahretsin! Görmüş olmalı..." dedi sessizce ve adama güleryüzlü ifadeyle baktı. "Size o içkiyi ben ısmarlamak isterim..." dedi, ısrarlı bir ifadeyle. Rose şaşırmış bir ifadeyle hala adama bakıyordu. Elindeki içkinin parasını o vermek istiyordu. Hiç tanımadığı birinden böyle bir şey beklemezdi. Herhalde o da Rose'dan hoşlanmıştı. "Çok naziksiniz ama gerek yok." diyerek içkisinden bir yudum daha aldı. Tekrar bacak bacak üstüne attı, sağ kolunu yavaşça masanın üstüne koydu ve içki bardağını sol eline aldı, konuşmasına devam etti.

"Bu arada ben Rosenda, kısaca Rose." dedi, kendini tanıtma ihtiyacı duymuştu. Ardından içkisinden bir yudum daha alarak bardağı boşaltmıştı. Masaya bırakarak saçlarını açtı ve sağa saola salladı kafasını. Ahenk içinde savrulan saçlarına dokunarak saç tokasını çantasına attı. Sıcak olmuştu ve masada içkisi bitmişti. Geçen garsona hemen seslendi ve kırmızı şaraptan bir tane daha istedi. Yanına oturan adama ara sıra bakıyordu. Sessiz kalmak istemiyordu. Göğüs hizasında kollarını kenetleyerek konuşmaya başladı, "St. Mungo'da çalışıyorum." diyerek farklı bir konu açmak istedi, onu süzerken. Saç tipini sevmemişti ama yüz ifadesi ve masadayken kısa gülücüğü çok güzeldi.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Lesse yüzünde gülümsemeyle beklerken ilk duyduğu söze karşı tepkisiz kalmayı tercih etti. Çoğu erkek bu sözü duyduktan sonra süngüsünü düşürüp vaz geçerdi ama o kararlılığını böyle durumlarda korurudu kesinlikle. Bir süre boyunca sessiz bir şekilde bayana bakmaya ve onun güzelliğini iyice içine sindirmeye çalıştı. Gözleri saçlarından başlayarak tüm vücudunu süzüyordu. Kendisine bakan yüzde etkileyici bir bakış yakaladığını hissediyordu her seferinde ama bunun tam olarak ne olduğunu anlayamıyordu. Karşısındaki bayanda kendisinden hoşlanmıştı belki de. Bu konuda ki fikirlerini ilerleyene zamana bırakmaya karar vererek arkasına yaslandı ve içkisinden büyük bir yudum aldı. "Hadi bakalım bilindik oyunlarına başla Lesse." Kafasında tanıdık ses bu sözleri söylemişti aniden.

"Rose.... Çok güzel bir isim. Eh zaten böyle güzel bir bayana en uygun isim bu olurdu heralde. Benim adım ise Lesse."

Tanışma faslını biraz daha iltifatlarla yoğurarak başlatmıştı. Çoğu kişiye karşı olan o soğuk, tepkisiz sesi yerine; arzulu, hafif kibar ve etkileyici bir sesle konuşuyor ve her bayanın seveceği sözleri sarf ediyordu. Parmakları gene içki bardağının üstünde dolanıyordu. Garson masaya yeni içkiyi bırakırken kendi bardağını uzattı. Rose'un sessizliği bozma uğraşını fark etmiş ve bu konu da ona yardım etmeye karar vermişti.

"Demek St. Mungo' da çalışıyorsun. Profesör olmaktan daha ilginç olmalı. Farklı hastalıklar ve buna benzer işler. Eğlenceli ama bazen bıkkınlık veren kişiler geliyor olmalı."

Sakin sesiyle birlikte oluşan bu sözler sadece konuyu genişletmek amacına yönelikti. Asıl amacına gelmek için daha erken olduğunu biliyordu. Ancak yinede bu konular üzerine konuşurken Rose'yi süzmek kafasına farklı konularıda getirebiliyordu kolaylıkla.