AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu Empty
MesajKonu: Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu   Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu EmptyCuma Mayıs 22, 2009 8:45 pm



Konu: Bir hayalet tarafından oyuna getirilen caprice'nin, dokunduğu kişilerin saçlarında gümüş bir bukle oluşması.
Yer&Zaman: Büyük Salon-Yemek Salonu- Öğlen yemek 12:35 (Okulun 2. günü-Salı)
Oyuncular:
Bütün Hogwarts sakinleri katılabilir.
Özel Not: Dokunduğu kişilerde bu etki 2 saattir. Caprice de ise, direk maruz kaldığı için 24 saat olacaktır.


Sabahın ilk ışıkları yüzüne vurduğunda kendinden emin ellerini iki yana açarak gerinmiş, gülümseyerek yeni bir güne daha merhaba demişti. Gözlerini bin bir zorlukla açtığında algıladığı tek şey boşluktu. Şaşkınlığını üstüden atması fazla uzun sürmemiş, geç kaldığının farkına varır varmaz da apar topar cüppesini giyerek yatakhaneden çıkmıştı. Ortak solan beklediği gibi boştu. Koşar adım giriş kattaki büyük salona adım attığında gördüğü manzara onu epey hayal kırıklığına uğratmıştı. Kimse yoktu. Bu yokluğun anlamını çözmek hiç de zor olmamıştı. Saniyeler içinde koridorlar sağa sola koşuşan öğrencilerle dolmuştu. Caprice aç be aç, midesinde çalan ziller eşliğinde birinci kata çıktı. Gireceği dersin üçüncü katta olduğunu hatırladığında içine bir karamsarlık düşmüştü. Bu derse kesin geç kalacaktı. İçinden lanetler okuyarak biraz daha hızlandı. Oflaya puflaya ikinci katın basamaklarına varmak üzereydi ki, arkasında ensesinden göğüslerine doğru inen, saçlarını havalandıran ılık bir hava akımı hissetti. Sonbaharın bu serin sabahında aklına gelebilecek tek şey Max’dı. Ona bir sürpriz mi yapmak istemişti? Ortak salonda onun için yaptığı gösteri hala aklındaydı ve düşündükçe gülümsemesini sağlıyordu. Kendi kendine hala bir arkadaşız dese de, o an için sonlarını tahmin etmek mümkün gözükmüyordu. Gülümseyerek arkasını döndü.

Güneşin doğuşuna mı şahit oluyordu? Öylece durdu. Aklı bomboştu. Ruhu başka bir boyutta gibiydi, o anda sadece dış kabuktan ibaret, boşalmış göz çukurlarından karşıya doğru bakıyordu. Etrafında koşuşan öğrenciler var mıydı, yok muydu fark etmedi bile. Sadece ona doğru yürüdü. Yürüdü, yürüdü, yürüdü... Saniyeler, belki de dakikalar sonra bir anda geldiği gibi, bedenini saran büyülü his soldu gitti. Neler oluyordu? Neredeydi? Sağa sola bakmaya başladı. Hiç kimse yoktu. Aklına takılan son şey ılık bir esinti ve Max’dı. Dikkatini topladı. Sol tarafındaki duvarda asılı duran portrelerden biri; Şövalye Mareşal IV. Kont Martin ona doğru dönmüş kılıcını tehdit edercesine sallıyordu.

-Küçük hanım, nereye gittiğinizi sanıyorsunuz? Bir adım daha atayım demeyim. Orası yasak koridordur.

Caprice şaşkın bakışlarını portreden ayırarak ileriye doğru baktı. Parıltının büyüsüne kapılmış kendini birden yasak koridorların başında bulmuştu. Portreye bir özür mırıldandı.

-Üzgünüm sör inanın...

Cümlesini bitiremeden aynı ılık esintiyi ensesinde hissetti. Bakışlarını koridorun ucuna doğru sabitledi. Kendisine doğru gelmekte olan bir şekil vardı, yakınlaştıkça bu figür insan şeklini aldı. Caprice donmuş bir halde sadece bakıyordu. Yüksekten süzülen şekil aşağıda doğru pike yaparak Caprice’nin burnunun dibine kadar geldi. Korku mu? Hayır. Hissettiği sadece meraktı. Ne kadar güzel saçları var, diye düşündü. Gülümsedi. Karşısında ona doğru boş ama buğulu gözlerle bakan bir hayalet vardı. Konuşmanın bir anlamı yoktu. Beyazlar içindeki hayalet bunu komik bulmuş olacak ki, ona muzipçe gülümsemiş ve eliyle Caprice’nin saçlarını okşamıştı. Bu dokunuşun anlamını kavrayamayan Caprice, derinden gelen kahkahalar eşliğinde yukarıya doğru yükselen hayaletin, ani hareketiyle ürkmüş, refleks olarak elini saçına doğru götürmüştü. Saçları yerindeydi. Elleri saçında gözü yükseklerde kahkahalar atarak uzaklaşan beyazlar içindeki hayaletteydi.

-Salak şey, hayaletler işte. Hıh, neyse, saçları güzeldi ama değil mi Sör Martin?

Portredeki Sör Martin ona şaşkın şakın bakıyordu. Bu şaşkınlığının ardında o da bir kahkaha patlattı. Hatta o kadar ileri gitmişti ki, bir eli karnında diğer eliyle de ağzını tutuyordu. Kendini tablodaki zenine atmış, kesik kesik nefes alıyordu.

-Git buaradn küçük aptal cadı.. Hahahaaahahaaaaaha...

Caprice saçlarına yerinde mi diye dokunduğu o anda, daha sonra bu hareketine pişman olacağı aklının ucuna bile gelmemişti. Kendisiyle dalga geçen hayalet, o güzelim gümüş rengi saçların Caprice’nin gün içinde anlayacağı bir komediye döndürmeyi başarmıştı. Caprice nereden bilecekti, o gün sol eliyle dokunduğu kişilerin, saçlarının bir tutamının gümüş rengini alacağını? Kendi saçlarındaki gümüş rengi bile fark etmemişti.

Umursamadığını gösteren bir hıhlama ile portreye bir bakış fırlattı ardından da ikinci katın merdivenlerine doğru koştu. Saniyeler içinde üçüncü katta derslikteydi. Geç kalmıştı.

Sınıfın kapısında üç kişi vardı. Caprice kendisine bakıp sırıtan bu yüzleri gayet iyi tanıyordu. Başını dik tutarak hızlı adımlarla kapıya doğru geldi, eliyle kişileri iterek sınıfa girdi. Ardından gelen sözlere kulağını tıkadı ve sırasına oturdu. Ardından, dersin profesörü içeriye girmiş, kapıda kendisine öncesinde gülüp de sonradan kindar bir şekilde bakan üç Slytherin’li de yerlerine oturmuşlardı.

Elli dakikalık derslerin peş peşe işlenmesi Caprice’nin tüm enerjisini almıştı. Saat 12:oo de derslikten ilk fırlayanlar arasındaydı. Araksından ona seslenen, gülen ve kızgınlıklarından aşırı birkaç laf eden bile olmuş, bizim kız midesinin sesine kulak verip diğer seslere kendini kapatmıştı. Soluğu giriş kattaki yemek salonunda aldığında nefes nefeseydi. Etraflıca bakındı. Tanıdık bir yüz arıyordu. Yanından geçen bir Gryffindor’lu bir öğrenciyi kolundan tutarak ona Rose’u sordu. Bu kızı onunla kaç defa görmüştü, şimdi neden ona bön bön bakıyordu? Önemsemedi, eninde sonunda onu ya da Paula’yı bulabilirdi. Er geç acıkacaklardı değil mi? Kendine korkulu gözlerle bakan öğrenciyi görmezden gelerek önündeki öğrenci seline daldı. Uzaktan gördüğü tanıdık yüz birden içinin ısınmasına neden olmuştu. Akan öğrenci selinde kendine yol açarak yanına vardı. Usulca yanına sokuldu. Arkasından gelmiş olması onun görüş alanına girmesine engel olacağından, aklından bir muziplik geçti. Elindeki hırdavatları yavaşça yere bıraktı. Arkasından ellerini gözlerine siper olacak şekilde kapattı. Kulağınına doğru eğildi ve fısıldadı.

-Yeni çocuklar yalnız başına yemek yemez. Peki onlara kimler eşlik etmeli?

Max’ın kalp atışlarının hızlandığını hissetti. O kadar yakınına sokulmuştu ki, kendi nefesinin onunkiyle aynı hizada çıkışına şaşırmadı. Kıkırdamamak için kendini zor tutuyordu. Kafasını hafifçe kaldırdı gördüğü manzara karşısında ufak bir çığlık attı. Ağzından sadece tek bir kelime çıktı.

-Uppsss!!!







En son Caprice Anna Flower tarafından Paz Mayıs 24, 2009 11:46 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Marcus Lucas Silimaurë

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Marcus Lucas Silimaurë



Mücadele Tarafı : Z.A.Y
Rp Sevgilisi : Yanlızım.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Boz Ayı

Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu   Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu EmptyCuma Mayıs 22, 2009 10:10 pm

''Seni aşağılık kofti, kofti, Koftiiiiiiii''

Max bu kelimeleri gerçekten duymuştu. Soğuk bir eli boğazında hissetti. Sanki Max'i boğmak istiyordu. Reflex olarak asasını kaldırdı.

''Petrificus Totalus!'' diye haykırdı.

Asasının ucundan çıkan gümüşi rengin beyninde çakmasıyla uyandı, anladıki sadece bir rüyaydı. Ama yatakane arkadaşı yerde taş kesilmiş gibi yatıyordu. Sanırım talihsiz çocuk Max'i uyandırmak istemişti. Onu acilen hastahane kanadına götürmesi gerekiyordu. Ayağa kalktı pencerenin kapalı sarı renkli perdelerinin arasından sızan ışığı yeni farketmişti. Demekki sabah olmuştu. Hemen alçak ahşap dolabına doru yöneldi dolaptan sarı renkli uzun bir cüppeyi çıkardı ve üstüne geçirdi. Arkadaşının kuş gibi hafif olduğu için dua etmeden edemedi arkadaşını omzuna aldı ve hastahane kanadının yolunu tuttu.

Yolda Caprice'i gördü sanki acelesi varmış gibiydi yukarı doğru koşar adımlarla ilerliyordu sonra sanki birşeyin kokusunu almış gibi arkasına döndü ama Max'in bunu izleyecek vakti yoktu. Adımlarını sıklaştırıp hastane kanadına vardı. Şifacı hayli teleşlı görünüyordu. Max'i bayağı bir azarladıktan sonra kıvrak bir asa hareketiyle çocuğu eski haline getirdi. Max çocuğa karşı biraz mahçup hissetmişti özür dilemek istiyordu.

''Şeyy... Özür dilerim, yani istemeden oldu.''

Çocuk halden anlar tavırlarla başını salladı. Ve hızla kapıdan çıktı. Max'te şifacıya teşekkür edip hastahane kanadından ayrıldı.

Çok geçmeden sabahtan beri iki dersi kaçırdığını anladı. Artık koridorlarda yürümüyür, koşmuyor adeta uçuyordu. Sırada o çok merak ettiği derslerden biri vardı. Koridorlardan geçerken yandaki tablolar ona ayıplarcasına bakıyordu, Max bunun sebebini ancak aynanın karşısına geçince anlamıştı. Düğmelerinin bazılarını hanlış yere iliklemişti. Saçıda daha önce hiç olmadığı kadar dağınıktı. Hemen üstüne başına çeki düzen verip yoluna devam etmeye başladı. Artık koşmuyordu sadece adımlarını biraz sıklaştırmıştı.

Sınıfın kapısında kikirdeşen bir 3. sınıf kız gurubu vardı. Kızlar Max'i görünce birden sustu ve ikiye ayrıldılar. Max'te fırsatta istifade aralarından geçti. En arkadalardan bir sıra seçip oturdu. Kitaplarını açtı.
Saatini kaldırdığında şaşkındı, daha profesörün gelmesine yarım saat vardı kitabına dalmaya karar verdi. Ama bu pek mümkün değildi okuduğu kitabın rolünün adı Caprise'di, kitap sanki okunmak istemiyordu Max Caprise adının geçtiği her satırı tekrar tekrar okudu.

Yaklaşı yirmi dakika sonra profesör geldi. Ders çok iyi geçiyordu her konuda Max dahada heyecanlanıyordu. Yaklaşık bir saat sonra ders bitti. Max ayaklarının ona ne yaptığını anlamaya çalışarak. Kendini büyük salonun büyük ahşap kapılarının önünde buldu. İçerisi öğle yemeği yiyen öğrencilerle doluydu. Kimseyle konuşmak istemiyordu. en arkalardan bir yere geçti ve sessizce yemeğini yemeye koyuldu, arada bir kapıyı bakıyordu, ama bunu tamamen istemsiz olarak yapıyordu. Yine kapının açıldığında kapıya baktı ve baktığı anda midesinde kelebekler uçuşur gibi olmuştu. Gelen Caprice'di yavaş adımlarla doğru ona geliyordu. Yada o öyle sanmıştı. Max'i geçti o da dönüp bakmak istemedi kısa bir süre sonra ensesinde ılık tatlı bir nefes hissetti ve hemen ardından o muhteşem, aklını başından alan parfüm kokusu ciğerlerini kapladı. kalbi sanki patlayacakmış gibi atıyordu. Gözlerinin pruzsuz ve yumuşak eller tarafından kapandığını anladı. Sonra yine o büyülü ve bi okadarda puslu sesi duydu.

''Yeni çocuklar yalnız başına yemek yemez. Peki onlara kimler eşlik etmeli?''
dedi Max yüzünün kızardığını hissetti. Caprice yanına geçtiğinde.

''Senin gibi muhteşem birileri'' diye iç geçirdi.

Caprice'in ona bi acayıp baktığını hissetti, Caprice küçük çığlığını duyunca içini ürperti kapladı. Ama Max buna anlam veremedi bir arkadaşını gördüğünü sandı. sonra bi ara gözü saçlarına kaydı gördüğü manzara karşısında afallamıştı Caprice'in saçları gümüş renkteydi Max bunun yeni bir imaj olduğu duygusuna kapıldı. Görüntü Karşısında sadece fikir yürüte bildi.

''Yeni imajın ııı... ilginçmiş, yani gümüş renk sana yakışmış demek istedim.'' diyebildi.

Acaba onu bu imaj değişikliğine nedeni neydi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/maximili
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu   Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu EmptyC.tesi Mayıs 23, 2009 10:30 am



Yakışmış mı? Caprice ne diyeceğini bilemedi. Öyle şaşkındı ki, eli hala ağzındaydı. Max onu kolundan tutarak yanındaki sıraya doğru sürükledi. Sürükedi,çünki Caprice hala kocaman gözlerle Max’a bakıyordu. Ellerini, arkasında toplamış olduğu saçlarına doğru uzatarak bir çırpıda tokasını koparttı. Kafasını sağa sola sallayarak dağılmış saçlarını ellerine aldı.

-Ne!

Max ona bakıp gülümsüyordu. Caprice’nin saçlarının bir kısmı gümüş rengiydi. O güzelim sarı saçları gümüş tonlarına bürünmüştü. Max’ın kıkırdaması sinirlerinin bozulmasına neden oldu. Bakışlarıyla onu hapsederken bir eliyle Max’ın yakasına yapışıp onu kendine doğru çekti. Burun buruna gelmişlerdi, kendi nefesinin onun ağzından içeri doğru süzülüşünü izledi. Gözleri dudaklarına doğru kaydı ve birden onu geriye doğru iterek kollarını kavuşturup oturur pozisyonu aldı. İleriye doğru bakıyordu.

-Sen kendine bak. Benden pek de farklı gözükmüyorsun. Hıh.

Bakışlarını salonun diğer ucuna sabitlemişken kendilerine doğru gelenleri gördü. Ona mı bakıyorlardı. Kalbi hızla atmaya başladı. Onların saçlarının da bir kısmı gümüş rengindeydi. Elleriyle saçlarını tutmuş, birbirlerine gösteriyorlardı. Caprice Max!a doğru döndü.

-Beni sakla.

Masanın altına girdi. Ve kendi kendine söylenmeye başladı. Yaklaşan ayak seslerini duyabiliyordu.

-Hep o salak hayaletin yüzünden. Demek bana bir oyun hazırladı he. Gösteririm ben ona. Ben şimdi ne yapacağım? Üff, nasıl çıkacağım bu işin içinden? Kendine gel Capris bu senin suçun değil. Hayır ya benim suçum değil. Hepsi ama hepsi o salak hayaletin suçu. Biri bana mı seslendi?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Marcus Lucas Silimaurë

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Marcus Lucas Silimaurë



Mücadele Tarafı : Z.A.Y
Rp Sevgilisi : Yanlızım.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Boz Ayı

Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu   Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu EmptyC.tesi Mayıs 23, 2009 1:26 pm

Max düşüncelere dalmışken farketmeden kıkırdadığını hissetti. Gözlerini Capriceye çevirdiğinde ona bir kızgınlık ifadesiyle baktığını gördü. Belkide şaşırmıştı, Yada olan bitenden haberi yoktu. Çok geçmeden ne olduğu anlaşıldı Caprice hemen saçına yapıştı. Bir çırpıda tokasını kopardı gümüş rengi garip saçlarını savurdu. Saçlarını gördüğünde yüzünde alışılmadık Korkmuş ve komik bir ifade vardı, sanki dünyada duyduğu en acayip sözü duymuş gibi.

''Ne!'' dedi.

Max kendini tutamayıp makaraları saldı. Sonra ne olduğunu anlayamadan Caprice yakasına yapıştı. Kendisine doğru çekti. Neredeyse burunları birbirlerine deyecekti. ve birden Max'i itti. ellerini kavuşturdu. Gözleri kararlı bir şekilde ileri bakıyordu. Kısa süre sonta tekrar konuştu.

''Sen kendine bak. Benden pek de farklı gözükmüyorsun. Hıh.'' dedi.

Ne demekti bu yani saçlarının gümüş renkte olmasını kendi sağlamamışmıydı. Hele birde sende benden farklı görünmüyordu demişti. Yoksa Max'in saçlarıdamı gümüş rengini almıştı?

Caprice birden irkildi, acaba sevmediği birinimi gördü diye Max te bakışlarını o tarafa çevirdi, gördüğü karşısında bayağa kal gelmişti. Karşıdan gelmekte olan iki kişininde saçları gümüş renkteydi. Sonra Caprice'in

''Beni sakla.'' dediğini duydu.

Kız hemen masanın altına fırladı. Neler oluyordu, birileri onalara toplu lanetmi yollamıştı? çaresizlik içerisinde asasını çıkardı, şaçlarına götürdü ve bilgi bütün renk değiştirme büyülerinin yaptı ama olmuyordu, saçları bir türlü eski haline gelmiyordu. sonra masanın altından Caprice'in sinirli sesini duydu.

''Hep o salak hayaletin yüzünden. Demek bana bir oyun hazırladı he. Gösteririm ben ona. Ben şimdi ne yapacağım? Üff, nasıl çıkacağım bu işin içinden? Kendine gel Capris bu senin suçun değil. Hayır ya benim suçum değil. Hepsi ama hepsi o salak hayaletin suçu. Biri bana mı seslendi?''

Hayalet mi? ne hayaletiydi şimdi bu. Nasıl kurtulacaktı bu lanetten, bu arada karşıdan gelenler iyice yaklaşmıştı. Max birden cüppesini üstüne geçiri masaya yapıştı gelen çocuk korkmuş ve titrek sesi duyuldu.

''İyi misin?'' dedi. Max'te başından savmak istercesine.

''Birşeyim yok sadece dün gece hiç uyuyamadım'' dedi.

Bir an önce bu sorunu çözmeleri gerekiyordu ama önce bunun nasıl olduğunu öğrenmesi gerekiyordu. Masanın altında oturan Caprice'e seslendi.

''Caprice, bana bir açıklama borçlusun.'' dedi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/maximili
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu   Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu EmptyC.tesi Mayıs 23, 2009 10:27 pm



Sanki o, olanları kendine açıklayabilmiş gibi bir de ona mı anlatacaktı? Neyse, diye iç geçirdi. Kafasını azıcık dışarıya uzatarak Max’e el ve kollarını kullanarak kapıyı işaret etti. Saçları dağılmış hafif esintide uçuşuyordu. Max’ın ona gülümsediğini gördü. Bu halinde de hala kendini düşünüyordu ya pes, dedi içinden. Sorunları vardı; açtı, saçında gümüş tonlar vardı, hoşlandığı çocuğun ayaklarının dibindeydi, ona hesap sormak isteyen bir sürü öğrenci vardı. Bu kadar sorun karşısında bir de salondan çıkıp derse katılmak vardı. Ne zor bir gündü bu böyle, bitmesi için dua etmeye başladı.

Max hala tepesinde dikili çocuklarla konuşuyordu. Paçasını çekti. Ve sadece onun duyabileceği bir tonla seslendi.

-Ben kapıya doğru gidiyorum. Koridorlarda buluşalım. Benim ders malzemelerim arkanda onları da unutma!

Max hafifçe başını eğdi. Hala karşısında bulunan çocuğa baktığını düşünen Caprice, içine işleyen korku ve telaşla yavaşça masanın altında emeklemeye başladı. Konuşma sesleri gittikçe azalıyordu. İçine su serpilmiş gibi hisseden Caprice, oflama puflama seslerine aldırmadan sürünerek, kendine bir yandan yol açıyor, bir yandan da gözüne gelen saçlarını kontrol etmeye çalışıyordu.

-Özür dilerim. Ayağınızı kaldırır mısınız? Heyy!! Kımılda biraz görmüyor musun buradan geçmeye çalışıyoruz dimi?

Bu kelimeler havada uçuşurken Caprice’nin üstü başı dağılmış sinirleri bozulmak üzereydi. İşte, diye geçirdi içinden. Çıkış kapısı karşısındaydı. Aralarında sadece bir kişi vardı.

-Kahretsin!

Kapının ağzında duran çocuk sabah derslikte ittiği çocuktu. Aradan iki saat geçmişti, hala ona kızgın olabilir miydi? Saçlarına baktı. Onda da gümüş tonlar vardı. İçinden bir küfür daha savurdu. Tam umudunu kaybetmiş geri dönmeyi düşünürken, kapıda duran çocuğun saçlarının değişip doğal halini aldığını fark etti. Hemen kendi saçlarına baktı. Hala aynıydı. Sarı ve gümüş bir arada. Demek ki, dokunduğu kişiler, belirli bir süre sonra normal haline dönebiliyordu. Bu da bir umuttu. Ve Caprice sıkı sıkı bu umuda tutundu. Ayağa kalktı. Asasını çıkartarak üstünü başını düzeltti. Çocuğun yanına doğru yavaşça yürüdü. Ona doğru dönen bakışlar düşmancaydı. Çoçuk elini başına götürerek ağzını açmaya yeltendi. Caprice ani bir dur hareketiyle elini çocuğa doğru uzattı. Asasını sol eline alarak aynasını çağırdı.

-Bak!!! Hiçbir şey yok. Şimdi yolumdan çekil sersem. Yoksa seni… öperim.

Dudağının sol kıvrımı muzipçe yukarıya kalkmış karşısındaki çocuğa son sürat hava basıyordu. Öpme de nereden çıkmıştı, iğrenç, diye düşündü. Konuşmasına müsaade etmeden yanlarından geçti. Dokunmamaya özen gösterdi. Başı dikti. Arkasından gelecek her hangi bir kişi tehdidine karşı adımlarını hızlandırdı. Yaptığı blöfü fark etmemiş olmaları iyiydi. Birinci katın sonuna vardığında nefes nefeseydi. Yürümeye devam etti. İkinci kattaki koridorun başına geldiğinde tüm enerjisi bitmişti. Derin bir nefes alarak, etrafa bakındı ve sessizce gölgelere sindi. Max’i bekliyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Marcus Lucas Silimaurë

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Marcus Lucas Silimaurë



Mücadele Tarafı : Z.A.Y
Rp Sevgilisi : Yanlızım.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Boz Ayı

Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu Empty
MesajKonu: Geri: Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu   Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu EmptyPaz Mayıs 24, 2009 9:48 am

Caprice ona hala cevap vermemişti. Sonra hala altında olsuğu masadan kapıyı işaret etmiş o sırada Max yine bazı çocuklarla konuşuyordu. Hemen Capriceye onaylarcasına bir bakış attı. Sonra paçasının çekiştirildiğini hissetti Caprice'di bu fısıldayarak.

''Ben kapıya doğru gidiyorum. Koridorlarda buluşalım. Benim ders malzemelerim arkanda onları da unutma!''dedi. Max'de fısıldarcasına.

''Peki'' dedi.

Caprice'in sıraların altında sürünmesini izledi. arada bir bacakları çekiyordu önünden, bazende sinirli sinirli homurdanıyordu. Sonra sıranın altından çıktı üstü başı çok dağılmıştı. Asasını çıkardı. üstüne başına çeki düzen verdi. Sonra önündeki çocuğa sinirle bağırdı.

''Bak!!! Hiçbir şey yok. Şimdi yolumdan çekil sersem. Yoksa seni… öperim.''dedi.

Ne demekti bu. içinde birden sinirlerinin köpürdüğünü hissetti. Sanki her an yanındaki birini öldürmek istiyordu. Neden böyle olmuştu neden Caprice'i kıskanıyordu. Yoksa... Yoksa ondan hoşlanmaya başladı. İçini aslanın yuvasını korumaya çalışması hissi kapladı. Hışımla ayağa kalktı Caprice'in bıraktığı. Kitaplarını ve diğer eşyalarının aldı büyük salonun uzun yolundan çevreşindekilerin ona aval aval bakmasına aldırmadan koşar adımlarla çıktı. Merdivenleri okadar hızlı çıkıyorduki neredeyse etrafını göremiyordu. Sonra ikinci kat koridorunun başında Caprice'i görmüştü. Normale döndüğünü hissetti yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Capricenin yanına doğru yürümeye başladı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/maximili
 

Gümüş Saçlar-Hayaletin Oyunu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-