AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Ceza

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
James Simon Lorgoff

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
James Simon Lorgoff



Mücadele Tarafı : SD

Ceza Empty
MesajKonu: Ceza   Ceza EmptyPtsi Tem. 13, 2009 3:27 am

Zaman: Akşam geceye bağlanıyor yavaş yavaş
Konu: Alexis'in doğum günü dönüşü Yasak Orman'da profesöre yakalanış
Kişiler: Rosalie Mariélla McAdams, Caprice Anna Flower, Alexis J. Blanchefleur, Freddy Bill Johnson, Eleonora Lizz Witherspoon, Aaron Marcus Darwyn, Neithan Ilvuatar Morgoth, Ryan O'Baron, Angela Evelyn D'Amore, Antonio Marcelyn, Paula Lilith Silimauré, Nymphetia J. Silimauré





Geldikleri orman, artık tanıdık kokuları burunlarına çalmaya başlamış ve az da olsa iyi hissetmelerini sağlamıştı. Hala tedirgin olan topluluk sessizce etrafına bakınıyor ve bir türlü sessizliğin içinden bir sürpriz beklemekten vazgeçemiyordu. Paula nefes alışverişlerini bile yavaşlatmış ve hatta sayılarını azaltmıştı. Herkes ağır adımlarla, ses çıkarmadan yürümeye çabalıyordu. Kumral cadının kalbi üç yüz adım öteden duyulacak gibi çarpmaya başladığından, kendi kendine telkinlerini arttırdı. Artık içinden söylenmeye devam ediyordu. ‘’ Sakin ol, her şey yolunda. Kazasız atlatacaksınız. Unutulacak bu olaylar.'' Lizz, Caprice ve Paula. Üç binadaş aynı anda geldikleri yasak ormanda bir çizgi gibi ilerliyorlardı. Her yeni gelen büyücü veya cadı ödlerini patlatıyor ve sessizlik uyarılarını tekrarlattırıyordu. Bir süre sonra artık her biri orman sınırları içerisinden çıkıp, Hogwarts sınırlarına doğru gitmek üzere harekete geçmişti. Kısa süre sonra Paula içinden hafif hafif rahatlamanın ılık sızıntılarının geçtiğini hissetmeye başladı. Caprice’ye dönüp gülümsedi, ardından da sessizce söylendi. ‘’ Yırttık galiba? ‘’ Sorusunu bitiremeden gür bir sesin sahibi, birden bire oldukları yerde görünür hale geliverdi. ’’ Hiç sanmıyorum! ‘’ Öyle gür bir bağırtıyla gelmişti ki halası, Paula ve diğerleri en yerlere yuvarlandılar. Paula, Caprice ve Lizz’in üzerinden kalkarken bağırdı. ‘’ Hala! Ne işin var burada! ‘’ Bir an için sorduğu sorunun saçmalığının farkına varamayan genç cadı yüzünü buruşturdu. Boynunu yere eğdi ve şansına lanet etmeye başladı. Kendisine söylenenleri duymuyordu. Sadece kalbinin beyninde atıyormuş gibi oluşuna şaşırıyordu. Adrenalin damarlarında çıktığı geziyi beyin ve boyun damarlarında durdurmuştu.

‘’ Asıl bu saatte sizin ne işiniz var burada? Kim konuşacak? ‘’ Topluluktan ses çıkmadığından profesör sorusunu ikiletmek zorunda kalmıştı. ‘’ Kim konuşacak dedim? ‘’ Neredeydi o derslerindeki ve özel zamanlarında konuştuğu tatlı halası? Şimdi neden birden böyle otoriter olmuştu. Gözleri dolmuş bir halde kadına baktı. Konuşmak için ağzını açan Caprice’yi susturup suçu üzerine aldı. ‘’ Ben getirdim onları. Benim başımın altından çıktı. ‘’ Halası çok endişelenmiş olmalıydı. Hufflepuff yatakhanesinde onları ispiyonlayacak kimse yoktu. Belli ki bu karşılaşma tamamen tesadüf eseriydi. Şansına içinden küfrederken ardından Caprice’in sesini duydu. ‘’ Hayır profesör. Paula değildi. Hepimizdik. ‘’ Paula bir an gözlerini faltaşı gibi açarak Caprice’ye döndü. Saklamaya gerek duymadığı cümlesini hayretten açık kalmış ağzını kapatamayarak bitirdi. ‘’ Bari Lizz’i falan satsaydın Caprice. Hepimizi birden. Of! ‘’ Kızın mantık tarafı su yüzüne çıkıvermişti bir kere. Durdurabilene aşk olsun. ‘’ Of sus Paula. Baksana, karşında duran halan. Başkası olsa kandırırdık da…Halan yani. ‘’ Nymphetia’nın gülümsemesi büyümüştü. Bu olanlardan keyif alıyordu aslında. Caprice’ye bakarken ciddileşti. Rol yaptığı barizdi. ‘’ Haklısın tatlım. Hepinizi odamda ağırlayacağım sabaha dek arkadaşlar. Ancak bu şekilde olayın müdüre yansımasına engel olabilirim. Ancak yine de sizleri gelip bir görmek ister belki. Bakalım. Şimdi her biriniz odama doğru yola çıkın bakalım. ‘’

Paula hiç değilse sadece ormanda yakalandıklarını sandığı için seviniyordu. Büyük olasılık biraz derslerden konuşacaklardı ve gece çökmeden Nymphetia onları yatakhanelerine gitmeleri için bırakacak, uykulu gözlerle karşısında işkence çekmelerine dayanamayacaktı. Ancak Paula’nın hemen ardından gelen Caprice bir an için tökezlediğinde, Hogwarts’taki hayatlarının sonunu getiren kanıt ortaya beyaz bir çarşaf gibi serildi. Ve bu çarşaf her bir görüntüde lekelendikçe lekelendi. Geçirdikleri günü hemen hemen bütün güzel anlarını Alexis’in kamerasına alan Caprice, hediyeyi kıza geri vermeyi unutmuş, kendi elinde okula getirmişti. Belki de yatakhanede vermeyi planlıyordu. Ancak planladığı her ne ise, başlarına hayatlarının belasını açmıştı. Üzerlerindeki kıyafetler aynı, saçlar aynı olmasa, belki bunun geçmişe ait olduğunu söyleyebilirlerdi. Bu sihirli kamera, görüntüyü olduğu gibi alıp, herkesin görebileceği şekilde üç boyutlu olarak bir film gibi yansıtıyordu şimdi havaya. Paula iki eliyle yüzünü kapattı. Benzer tepkiler veren binadaşlarına bakamıyordu. Caprice’e baktığında sadece dudağının kenarı seyiriyordu. Gülmekle ağlamak arasında gidip gelen kumral cadı beklediği cümlenin gümbürtüsüne hazırladı kendisini. Aksine oldukça sakin gelen Nymphetia’nın sesi fırtına öncesi sessizliğinin tınısını veriyordu sıcak bir nefesle:

‘’ Hepiniz müdürün odasına. ‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyPtsi Tem. 13, 2009 5:24 pm



Ah ne zaman geleceklerdi Hogwarts’a. Üçü de korkudan dizleri tir tir titriyordu. Hepsi de yakalanmak istemiyordu. Bir kaç gün sonra okul kapanacaktı ve hayırlısıyla bir üst sınıfa geçebileceklerdi. Tabi kimseye yakalanmazlarsa. Üç kafadar sessizce yasak ormana geldiklerin de kimsenin gıkı bile çıkmıyordu. Adeta ağızları bir Japon yapıştırıcısı ile yapışmış gibiydi. Nefes bile alamıyorlardı korkudan. Hogwarts'ı gördüklerin de bir an için hepsinin gözleri ışıl ışıl olmuştu. Paula'dan '' Yırttık galiba? '' sesini duyduktan sonra hepsini tam bir oh çekecekken birden gür bir sesle '' Hiç sanmıyorum. '' sesi duyuldu. Çok ciddi ve emin konuşmuştu bu her kimse. Eleanora ona baktığın da bu Paula'nın halası Bayan Nymphetia idi. Paula ve diğerleri onu burada gördükleri için hem şaşırmışlardı hem de korkmuşlardı. Çünkü ona ne hesap vereceklerdi. Bunu hiç ama hiç bilmiyorlardı. Paula halasının orada olduğundan çok şaşırmıştı herkes gibi. '' Hala! Ne işin var burada! '' Paula'nın halası Bayan Nymphetia kızlara çok kızmış gibi görünüyordu. İlk olarak sorduğu soru onların bu saate neden orada olduklarıydı. Tabii haklıydı da zaten. Hangi profesör olsa kızlara bu soruyu sorardı. O korkuda kimsenin gıkı bile çıkmıyordu. Herkes ne diyeceğini hiç bilmiyordu. Bayan tekrardan sesini yükselterek aynı soruyu sorduğunda Paula hepimizi korumak için söze atıldı. '' Ben getirdim onları. Benim başımın altından çıktı. '' Tüm suçu halasına aldırmadan Paula üstlenmişti adeta. Eleanora o korkudan hiç bir diyememişti. Aslında tüm suç Paula'da değildi ama bunu diyemezdi. Caprice hemen söze başladı. Hepimizin olduğunu söyleyince Paula'nın bir da yüzü düşmüştü. Bari Lizz'i satsaydın hepimiz gittin Of! Demişti. Lizz bir an için üzülmüştü. Paula şimdi neden böyle bir şey demişti ki. O an da ona aldırmadan konuşmaları dinliyordu. Caprice tekrardan profesöre doğru konuştu. '' Of sus Paula. Baksana, karşında duran halan. Başkası olsa kandırırdık da… Halan yani. '' dedikten sonra Bayan Nymphetia biraz yumuşamış görünüyordu. Herkes bir an için onun gülümsediğini görünce sevinmişti fakat Rol yaptığı belli oluyordu. Fazla ciddiye almayan onu dinlediler. '' Haklısın tatlım. Hepinizi odamda ağırlayacağım sabaha dek arkadaşlar. Ancak bu şekilde olayın müdüre yansımasına engel olabilirim. Ancak yine de sizleri gelip bir görmek ister belki. Bakalım. Şimdi her biriniz odama doğru yola çıkın bakalım. '' dedikten sonra bir an için rahatlamış görünüyorlardı. Onları müdüre götürmeyecek sanıyorlardı fakat çok yanılıyorlardı. Onlara biraz güler yüz göstermişti o kadar. Eleanora biraz odasında konuşacaklarını ve sonra da onları salacağını sanıyordu. Kızlar da bunu düşünüyor gibilerdi. Allah'tan yasak ormanda yakalanmışlardı. Müdür görmemişti onları. Ama yine de biliyordu ki Paula'nın halası bu kadar iyi olamazdı. Kesin kızlara oyun yapıyordu. Bu belliydi. Kendilerini büyük bir gümbürtüye hazırlasalar iyi olacaktı. Ah oda ne?! Caprice'nın Alexis'e hediye ettiği kamera bir an da yere düşmüştü ve parti de olan bitenler göz önünde canlanmıştı. İşte şimdi yanmışlardı. Artık hiç bir kurtuluşları yoktu. Bir kaç dakika geçtikten sonra o bekledikleri ses kulaklarında çınlamıştı. '' Hepiniz müdürün odasına! '' Evet, herkes biliyordu bu işin müdürün odasına taşınacağını. Bu onların bittikleri andı. Artık hiç kaçışları yoktu. Cezalarına razı olacaklardı. Bu cezanın büyük olmaması için içlerinden dua ediyorlardı.



Out: Biraz kötü oldu ama kusura bakmayın aklıma fazla bir şey gelmedi. xS.


En son Eleanora Lizz Witherspoon tarafından Ptsi Tem. 13, 2009 10:37 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
Aaron Marcus Darwyn

GezginGezgin
Aaron Marcus Darwyn



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Rp Sevgilisi : .......
Kan Durumu : safkan
Patronus : Anka kuşu

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyPtsi Tem. 13, 2009 6:56 pm



Marian Pastahanesinin son düzenlenmiş halinin küçük bir fotoğrafı görür gibi olurken asasıyla büyüyü söylemiş ve bacakları yerden kesilip bir pervane gibi hızla dönmeye başlamıştı.Omuzlarının ve kaburgalarının içine çekildiği hissi bedenine yayılırken kendini bir anda yasak ormanın çim patikasına düşerken buldu. Ve az olmasa da sendeleyerek ayakta kalmayı başardı. Marcus bu tatsız duyguyu tekrar yaşarken kafasındaki panik bir an olsun gitmişti. Ama yasak ormanın puslu görüntüsünü görür görmez o panik hali her zamanki gibi geri döndü. Ama bir soru daha vardı. Marcus neden panik yaşıyordu ki?Evet bunun cevabı da belliydi. Marian gibi bir muggle pastahanesinde gizlice bir partiye katılmak ve bunun üzerine çıkan kavgaya karışmak gibi olaylardan sonra birde ceza alma fikri Marcus’a panik yaşatıyordu. Ne yapıp ne etsede sonunda bu olaylar öğrenilecekti. Ve bu yüzden kaçmanın da anlamı yoktu. Marcusta bu yüzden direk Müdür’ün odasına gitmeye karar verdi. Ama beynindeki mantıklı düşünceler onun adım atmasını yine engellemeyi başardı. Çünkü Müdür’ün odasına gidip kendi böyle bir partiye gittiğini söylerse Müdür ne yapıp ne edip ondan bir şeyler öğrenmeye çalışacaktı. Ve belki en sonunda zor kullanıp bir şeyler öğrenecekti. Bu fikri hem beyni hem de mantığıyla onaylar onaylamaz kaçma planı için Yasak Ormanın ortasında bir ağaç gibi dikilip bir kaçış planı düzenlemeye başladı. Ormanın belki de aralıksız dikilmiş ağaçları ve ürkütücü görünümü verdiren sisin içinden geçmenin kolay olmasa bile yakalanmayacağı fikri ona daha uygun geliyordu. Yasak Ormanın ortasında okulu bile görmenin zorluğunu yaşarken bir kişi onu nasıl görecekti ki? Diye düşünürken Marcus belki hayatında yaptığı en büyük hatalardan birini yaptı. Kurduğu düz mantık sayesinde kimsenin göremeyeceğini zanneden Marcus emin adımlarla ormanın ortasında yürümeye başladı. Yürürken üzerindeki panik gitgide hafiflerken Okulun görkemli şatosunu görür görmez içinden kesin kurtuldum dedi. Ama o anda arkasından gelen soğuk ses kulağında tekrar tekrar çınlarken kanını donduracak bir hareket olduğundan asası ile orda donup kaldı.”Dur orda”.İşte bu sesten sonra üzerine bir büyü yapılmış gibi kaskatı kesilen Marcus arkasını dönme cesaretini bulmak için birkaç saniye geçmesi gerekti. Bu birkaç saniye o anda ona çok uzun gelmiş ve o anda beynini vızır vızır çalıştırmış ama bir şey bulamamıştı. Yine ilk söylediği şey olmuştu. Ne yapıp ne etsede yine yakalanmıştı. Kaçmak istemediği dolayısıyla arkasını döndü. Ve o anda Soyut Bilimler Profesörü ve yanında duran üç genç cadı ile ona bakıyordu. Teslim olmamak fikri içini yaksa da bu fikre ilk kez uymayacaktı. Bu yüzden Profesörün asasını ona doğrultup sert bir ses tonu ile konuşmasını dinlemeye başladı.”Vay vay vay Marcus seni burada görmek ne hoş sende düş önüme bu gece Müdür galiba size verilecek ceza konusunda zorlanacak”Marcus bu sert sonu ile konuşma sonunda içinde kabaran öfke tohumlarına engel olmayı başararak asasını yere doğrulttu. Ve profesörün sözlerine karşılık koyu bir alaycılıkla konuşmaya başladı.”Evet profesör şanslısınız ki beni de yakaladınız.Bir taş ile iki kuş ha” Asasını cebine koyarak profesörün önünde yürümeye başladı. Sonları gelmiş olabilirdi. Ve bir de okulla atılma ile karşı karşıya durumdaydılar. Ve okuldan atılmamanın tek çaresi olarak müdürün vereceği karardı. Bunun için Marcus okula çaresizlikle baktı. Ve eski güzel anılarını hatırlamaya çalışırken bir yandan da gölden gelen güzel deniz kokusunu ciğerlerine çekmeye başlamıştı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/aaron-ma
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyPtsi Tem. 13, 2009 7:21 pm



Titrek adımlar ile yasak ormanda ilerlerken, hepsinin içinde bir korku vardı. Rosalie sürekli yakalanmamak için dualar ederken yüzünde donuk ifade her şeyi ele veriyordu. Caprica, Paula ve Eleanora üçlüsü önden ilerliyordu. En azından ortalığı yatıştırıp tatlı bir şekilde Hogwarts’ a geri dönmeyi başarabilmişlerdi . Sarı saçlarını savuruyor bir yandan da sinsi bakışlar ile etrafı gözetliyordu. Tam her şey yolunda gidiyor derken Soyut Bilimler Profesörü karışlarına çıkmış hesap sormaya başlamıştı. Rosalie onların yanına fazla yaklaşmak istememişti. En azından Paula’ ın halasıydı ve bu onlar için bir avantaj olabilirdi. Paula’ ın etkileyici sözleri olayı hemen kıvırtmaya yetmişti adeta. Bunun üzerine Rosalie içinden , ‘ Aferin be Paula! “ diye geçirdi. O anda yüzüne mutlu bir tebessüm yayılmıştı. Tam onların yanına doğru yürümeye başlamıştı ki o anda Caprice’ in düşürdüğü kamera her şeyi mahvetmişti. Bir anda neler olduğunu şaşıran Rosalie kendini bugünkü restoranda bulmuştu. Bugün yaşanan her şey üç boyutlu bir şekilde önlerine seriliyordu. Rosalie sadece kendisinin duyabileceği bir ses tonu ile , “ İşte şimdi bittik. “ diye söylendi. O anki korkusu ile daha fazla bu iğrenç görüntüye bakmamak için gözlerini kaptı. Sanırım ceza almanın vakti çoktan gelmişti. Neden? Niye bir şey güzel sonuçlanmıyordu ki? Rosalie bitmişti işte... Görüntüyü hep beraber izledikten sonra Profesör tabii ki de onlardan bir açıklama bekliyordu. Paula bütün suçu üstüne alınmışken; Caprice bir anda lafa atılıp genelleme yapmıştı. Aslında bu saçma şeyi düzenleyen ; organizasyonundan sorumlu olan Rosalie’ in ta kendisiydi. Söylemek istiyordu… Ben yaptım, ben hazırladım. Günlerce kütüphaneye gidip Hogwarts’ tan yakalanmadan nasıl kaçarız diye araştıran bendim. Orayı düzenleyen hazırlattıran bendim demek istiyordu. Yapamıyordu işte. Ailesine verdiği sözden dolayı susmuştu. Zaten fazla zaman geçmeden Profesör sinirlenmiş, hepsini müdürün odasına çağırmıştı.

Bu olaydan bir şey yapıp sıyrılması gerekiyordu. Ama ne yapmalıydı? Yoo, hayır. Yapamazdı . Arkadaşlarına ihanet ederse bir daha onların yüzüne nasıl bakabilirdi ki? Kesinlikle hiçbiri bir daha onun bulunduğu ortamda bile bulunmazdı. Bundan yüzde yüz emindi. Profesör’ ün emri üzerine hepsi adımlarını hızlandırarak yürümeye koyuldular. Rosalie şuan hiçbir şey düşünemiyordu sanki. Tek isteği bir an önce bu çıkmazın içinden kurtulabilmek ve yatağına yatıp uyumaktı. Eğer bu haber ailesine giderse ; bu Rosalie’ in ölümü denilebilirdi. Bu dönem için onlara ne sözler vermişti oysa ki… Yaptığı hiçbir şeyden pişman değildi. Ancak; bu çıkmazdan da bir an önce kurtulmak istiyordu. Sadece kendi değil, arkadaşları içinde çok endişelenmişti. Yani onları düşünmeyecek kadar bencil biri değildi zaten. O yufka yüreğinde nasıl kötülük ve bencillik barındırabilirdi ki? Bir sürü derin düşüncenin arasında kendini kaybetmişken bir yandan adımlarını ilerletiyor bir yandan da korkusundan tırnaklarını yiyordu. Bir daha böyle bir işe kalkışması için herhalde birinin ona altın sermesi gerekirdi. Her şeye rağmen Caprice’ in yaptığı bu kahramanca davranışa hayran kalmıştı. Bunu birinin yapması için Gryffindor olmasını beklerdi . Ama Caprice her zaman olduğu gibi yine onları şaşırtmayı başarmıştı. Rosalie’ in yüzünden dökülen hüzün tüm bunların yüzünden di işte. Hem düştüğü duruma üzülüyor hemde her şeye rağmen dürüstçe çıkıp orada itirafta bulunamamasına kızıyordu. Resmen kendine kızıyordu. Her şeyin suçlusu o muydu yani? Her zaman tüm hataları kendi üzerine yüklemekten bıkmamıştı zaten. Hep yaptığı da buydu. Sinirinden ; gözlerinden akan birkaç damla yaşı elinin tersi ile silerek adımlarını ilerletmeye devam etti. Olacaklardan korkuyordu sadece.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
Alexis J. Blanchefleur

GezginGezgin
Alexis J. Blanchefleur



Mücadele Tarafı : Darkshine
Rp Sevgilisi : Yok =(
Kan Durumu : De race
Patronus : Balbasar seni seçtim xP

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyPtsi Tem. 13, 2009 7:42 pm

Kafasındaki düşüncelerle ilerliyordu Yasak Orman'da. Partinin son anda bozulması Alexis'in moralini çok fena bozmuştu. Sürekli başa sarıyordu bu filmi..Tekrar,tekrar. Çığlık atıp yeter diye var gücüyle bağırmak istiyordu. Gözlerindeki parıltı yerini endişeye bırakmıştı. Arkadaşlarının böyle bir işe kalkışması kendisi için cezayı göze alması Alexis'e anlatılamaz bir mutluluk veriyordu ama Neithan'a olan öfkesi geçmemişti. Kolay geçer gibi görünmüyordu, sayesinde parti bir anda düelloya dönmüştü. Ayrıca bir muggle onları o şekilde görseydi işler daha da çığrından çıkılablirdi. Zaten ceza alacakları,herkes bunu kabullenmişti ama iki kat ceza almaya ne gerek vardı? Adımlarını korkarak atıyordu Alex. Her an kötü bir şey olacakmış gibi..Bunu arkadaşlarına söylemek istemiyordu sanki söylerse hemen gerçek olacakmış gibi. Bir profesör onları bu halde görseydi ne olurdu? Hayır,Alexis bunları aklına getirmemeliydi. Arkadaşlarına baktı,kimse konuşmuyordu herkes sadece düşünüyordu. Paula'nın güldüğünü de görünce rahat bir nefes alacakken aksine nefes alması daha da zorlaştı...’’ Hiç sanmıyorum! ‘ Şimdi bittiklerinin resmiydi bu. Profesör Silimauré'nin sesi herkeste panik etkisi yaratmıştı. Alexis'in kalbi hızlıca çarpıyordu. Elleri titriyordu, korkuyordu konuşmaya. Profesör belki anlayışlı davranabilirdi ama yine de içindeki kötü his Alexis'in peşini bırakmıyordu. Sanki işler daha da zorlaşacaktı ve fırtınaya doğru sürükleneceklerdi...Alexis içinden "bırak beni!düşünme Alexis bunları lütfen. " diyerek kötü hisi uzaklaştırmaya çalıştı. Korku damarlarındaki kanı bile ele geçiriyordu. Cesareti yine onu bırakıp gitmişti ve şimdi sahnede korku vardı. Ayrıca Paula'nın halası olan profesör anlayışlı davranmıştı ama bu Alexis'i bir türlü mutlu edemiyordu. Kendine kızgınlığı gittikçe artıyordu Alexis'in. Her şey tamamdı neden mutlu olmuyordu ? Yürümeye devam edecekken Caprice'in elinden düşen kamera Alexis'te şok etkisi yaratmıştı. Sadece onda değil bütün arkadaşlarında..Kamera bütün doğum günü olayını kaydetmiş ve profesörün önüne serilmişti. Alexis "şimdi yandık hem de çok fena" diye içinden geçirdi. Suçu üstüne alınanlar , suskunluğunu bozmayanlar..Herkes bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Alexis konuşaöıyordu bile. Sadece şoktaydı. Korku bütün her yerini sarmıştı işte. Ne olurdu sanki kutlamasalardı? Rosalie'yi asla suçlamıyordu bunun için..Sadece çok ama çok üzülüyordu. Gözlerindeki parıltı korku ile üzüntüye bırakmıştı yerini. Nefes almak gitgide zorlaşıyordu Alexis için..Profesör
‘’ Hepiniz müdürün odasına. ‘’ diyerek öğrencilere bakıyordu. Alexis ise gittikçe fenalaşmıştı. Bu defa korkusu gittikçe artmıştı.."Şey onlara kızmayın profesör nolur." dieyerek cümlesini tamamlayamadan yere yığılmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/alexis-jasmin-bl
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyCuma Tem. 17, 2009 1:39 pm



-Kurabiyelerin çıtırtıları aşkına, ne de güzel bir gün planlamıştık. Ah aşk! Neden aşk denen duygunun sefası yerine cefasını çekmek zorunda kalıyoruz? Söylesene Paula, sen aşk nedir bilirsin; başımıza kıskançlıktan gelen bu kadar dert sorun olmasaydı, diyorum ki ben, acaba; normal bir yaşantımız olabilir miydi?

Caprice’nin çenesi düşmüş habire konuşup duruyordu. Kızgınlığının nedeni kıskançlık mı, erkeklerin kendini bilmez davranışları mıydı, anlaşılacak gibi değildi. Tek kelime ile burnundan soluyordu. Paula’nın büyülü sözleriyle bir anda kendilerini Yasak Orman’da buldular. Caprice, Lizz ve Paula’nın yanı başında, gecenin soğuğunu teninde hissetti; ürperdi. Yasak ormanın bu kadar tehlikeli olduğunu söyleyen diğer arkadaşlarına rağmen o burayı seviyordu. Sorumluluğu olmasa, çoktan bu ormanı keşfe çıkmıştı bile. Onların ardından diğerleri de cisimlendikten sonra okula doğru yol almaya başladılar. Paula’nın sesindeki rahatlama kelimelere döküldüğünde Caprice gülümsedi. O da yırttıklarını düşünse de içinde hala onu kemiren bir solucan vardı. Bundan Paula’ya bahsedip huzurunu kaçırmanın bir anlamı yoktu, hislerini kendine saklamaya karar verdi, gülümseyerek Paula’ya hınzır bir bakış atmıştı ki, o ses kulaklarında bomba etkisi bırakarak yankılandı. Beklenen son; yakalanmışlardı. Paula’nın korku ve telaşla unuttuğu adım atama eylemi Caprice’nin kolundan tutup yürümeye çalışmasıyla, sonuç husumete uğramış Paula yere kapaklanırken diğer eliyle Lizz’in bacağına yapışmış üçünü de yere sere serpe kapaklanmasına sebep olmuştu. Rezilliğin bu kadarı da fazlaydı. Caprice gülmemek için kendini zor tuttuğu belli oluyordu. Paula’nın bağırması yetmiyormuş gibi kalkarken Caprice’nin ayağına basmış o güzelim kırmızı kadife elbisesi doğal olmayan bir yırtmaca daha kavuşmuştu. Cırt sesi ile irkilen Lizz, Caprice’nin bir açılan bacağına bir de yüzüne bakıyordu. Paula ve halası konuşmaya başladıklarında iplerin kopması an meselesi idi. Ya her şeyi anlarsa! Caprice soğukkanlılığını kaybetmemek için derinden nefes almaya başladı, kalbi durmak üzereydi.

Ben, demek istedi Caprice, sınıf başkanıydı, suçunu kabullenip diğerlerini bu işten uzak tutmalıydı. Paula’nın kendini feda edişi hiç de doğru değildi ve bu işte bir yanlışlık vardı, bu profesörü hafife almamalıydılar ve Caprice’ninde iyi bir fikri vardı.

-Hayır Profesör. Paula değildi. Hepimizdik. Off sus Paula. Baksana, karşında duran halan. Başkası olsa kandırırdık da… Halan yani.

Profesör pek inanmışa benzemese de şimdilik diğerlerinin bu olaydan yırtmaları an meselesiydi. Bir de şu ormandan çıkabilselerdi. Dürüstlük her zaman iyidir, gözüktüğü kadarıyla tabi. Ayrıntıları bilmesine gerek yoktu. Profesörün hepsini kendi odasına davet edişi ne kadar nazik bir davranıştı, diğer tarafta müdürün odası söz konusuyken tabi. İçi rahatlayan Caprice Profesörün ardından giden Paula’nın saçlarına baktı. Olamaz, o da ne! Saçında kızıl damarları olan bir böcek usul adımlarla o güzelim kurmak saçlarda, kendisinin mekanı gibi salına salına hareket ediyordu. Burası yasak ormandı, bin bir çeşit zehirli ve dost olmayan canlının barındığı yerdi. Paula’ya seslenmek tehlikeliydi, kumral cadı elini saçına götürdüğünde ısırılabilir hatta diğerlerini de tehlikeye atabilirdi. Asası sol cebindeydi, elinde Alexis için aldığı kamera ve çantası vardı. Kararan gökyüzünde bastığı yeri görmek zordu. Çantasını sağ eline alıp kamerayı da sol cebine koymak isterken olanlar oldu. Ayağı takılan Caprice, tiz bir çığlıkla yere kapaklandı. Yüzü yerde, çamurun içine batmış bir vaziyette soluk almadan durdu. İçinden lanet okumak geliyordu, hem de yüksek sesle. Aklına hemen düşünceleri üşüştü. Paula, örümcek, zehir, orman, ceza, profesör ve ses… Bu Neithan’nın sesiydi. Olamaz Neithan ondan olacaklar için özür diliyordu. Kafasını kaldıran Caprice burnunun dibinde kendi çizmesini gördü. Bill ve Neitan’nın asaları,havada uçuşan büyüler...

-Lanet olası aşk. Gene mi?

Caprice kafasını kaldırdığında Profesörün keskin bakışlarıyla karşılaştı. Hayır, Caprice başını filan çarpmamış, yaşadıkları kabus yeniden yaşanmaya başlanmamıştı. Eğer öyle olsaydı Profesörün orada ne işi vardı? Hayat cadılara daha ne sürprizler yapacaktı acaba? Profesörün ayaklarının dibindeki kamerayı gördüğünde; olmuş olanlar ve bundan sonra olacaklar bir bir gözünün önüne geldi. Her şey o salak örümceğin suçuydu. Neden ona muggle yapımı bir kamera almamıştı ki! İşte son kare, Caprice Antoni’yi duvara yapıştırıyor, Paula dışarıya çıkıyor ve görüntü hiç var olmamayı dileyen öğrencilerin gözleri önünde kaybolyordu. Profesörün o bakışlarını ömrü boyunca unutmayacaktı. Profesörün onları Müdürün odasına gönderdiği o acı sözlerle Caprice yerinden doğruldu. Paula’nın saçında hiçbir şey yoktu. Caprice, müdürün adını duyduğun da oradan tüydüğüne yemin edebilirdi. Şimdi olanları diğerlerine nasıl açıklayacaktı. Direkt Paula’nın yüzüne baktı.

-Örümcek. Vallahi örümcek yüzünden.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
 

Ceza

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Ceza

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-