Cüppe Sonrası Kahve...

Gezgin

İçeri girdiği anda birçok kafa onlara dönmüştü.Kendilerine bir masa ararken fısıltılar tüm dükkanı kaplamıştı.Herkesin aklında aynı düşünce vardı.Matt yine kendine bir kurban bulmuştu.Bir masaya oturup kahve istediklerinde çaktırmadan onları izlemeye başladılar.Matt burada ünlüydü ama uzun süredir uğramamıştı.İşi başından aşkındı.Sonunda kendine biraz vakit ayırıp eğlenmeye başladığını söyledi herkes.Kızın da diğerleri gibi zengin olduğu dikkatlerini çekmişti...

Bu sefer şov yapmayacaktı Matt..Asasını gizlice masanın altından çıkardı ve fısıldadı;

"Muffilato!"

Sonunda yalnız kalabilmişlerdi.Matt kızın gözlerinin içine bakıyor,tepkilerini anlamaya çalışıyor,onu çözüyordu yavaş yavaş...

"Küçük hanım hala ismini söylemedi.Bana lütfeder mi?"

diye sordu kibarlıkla.İzin gününü bu kızla geçirmek istiyordu.Ama bu sefer kısa süreli olmasını istemiyordu..

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

out: Jaconde ile mi yapıyorsunuz rp'yi??

Gezgin

Out:Öyleydi de gitti Gelir birazdan ama..

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Tamam... Bu arada Flood yaptım çook özür...

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Hiç tanımadığı, sadece gözlerine vurulduğu biri ile birşeyler içmek ne kadar doğruydu. Rose'la beraber cüppeciden dışarı çıkarak herhangi bir yere gideceklerdi. Yavaçşa cüppeciden çıkarak adamı arkadan takip ediyordu. Tekrar kahveregi gözlüğünü gözüne taktı. Ayakkabılarıyla hızlı yürümesi pek mümkün değildi, ama yürüyebildiği kadar yürümeye başlaadı. Sol elinde çantası sağ elinde de aldığı iki cüppe. Ellerinin dolu olması sinirini bozmuştu. Adam, arada sırada çaktırmadan arkasına doğru bakıyordu. Sonunda adam bir yerde durabilmişti. Geldikleri yer pek tekin değil gibi görünüyordu Rose için. Ilk defa böyle yerlere geliyordu. Her zaman abisiyle takılırdı ama böyle yerlerin sadece önünden geçerdi. Ucuz ve bakımsız bir dükkan. Adam, buraya gelebilmişse, demekki bir değişiklik olmuştu bu yerde. Içeriye doğru adam girince. Rose hiç beklemeden kısa merdieni aşarak kapıdan içeri girdi
Içerisi doluydu. Insanlar, yeni geldikleri için onları süzüyordu. Adam, yavaşça ilerleyerek bir masaya kuruldu. Rose elindeki eşyalarıyla kimseye değmeyerek adamın tuttuğu masaya doğru giderek sandalyeye oturdu. Adamın bu kadar zevksiz bir yere gelmesini beklemiyordu.

Rose oturduğunda giydiği dizboyu ince beyaz eteğini düzelterek. Çantasını kolundan çıkarttı. Adam etraftakilerin bakmasından rahatsız olmuşa benziyordu. Rose, adama kibirlice ve alaycı bir şekilde gülümseyerek bakış atıyordu. Adamda sert bakışlarıyla Rose'un gözlerinin içine bakıyordu. Bir anda etraftaki insanlar belirsiz şekilde kaybolmuştu. Yalnız ikisi kalmıştı. Bu durumdan hoşnut olduğu söylenemezdi Rose'un. Adamı zengin olduğu için mi seviyordu ya da yılardır bulamadığı ' gerçek aşk ' mıydı bu, belirsiz... Adamın sert bakışları keskinleşerek konuşmaya başladı. " Küçük hanım hâlâ ismini söylemedi. Bana lütfeder mi? " dedi adam, Rose hiç düşünmeyerek yanıtladı : " Lütfetmek mi, peki. Adım, Rosenda de Viette " dedi sertleşen sesiyle. Hâlâ adam sert bakışlarıyla Rose'u kesiyordu, o da gözlerini kaçırıyordu. Sonra bu durumdan sıkılarak sessizliği bozdu . " Artık bir şey olacak mı yoksa, beklememe gerek var mı ? " dedi çatılan kaşlarıyla adama bakarak.

Gezgin

Kızın ortamdan hoşlanmadığı gün gibi ortadaydı..Matt aldırmadı.İlk zamanlar hep böyle olurdu.Daha sonra burasını aşk yuvaları olarak kabul ederlerdi genelde.Yüksek sesle terslemesinden sonra Matt birkaç saniye daha kızın gözlerine baktı.En doğru cümleyi bulmaya çalışıyordu;

"Hmm...Rosenda,ne güzel bir isim.İngiliz olmadığın belli.İngiltere'den nadiren böyle güzel kızlar çıkar zaten.Bu gün şanslı günümdeyim.."

Kahvesinden bir yudum aldı,hafifçe gülümsedi.Esmerlerden daha çok hoşlanırdı.Ama bu kız başkaydı,resmen çarpılmıştı..

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

" Hmm... Rosenda, ne güzel bir isim. İngiliz olmadığın belli. İngiltere'den nadiren böyle güzel kızlar çıkar zaten. Bu gün şanslı günümdeyim. "
" Zaten Ingiliz değilim. Ispanya'dan yeni geldim. " Şanslı günümdeyim " derken ? Bak, bana sulanmaya çalışma ! Girişken birisin, ama bu kadar girişkenlik yeter. " dedi Rose kızmışa benziyordu. Ama adam sert bakışlarına devam etti. Hiç Rose'un sözlerine alınmadı. Ilk defa böyle biriyle aynı masada oturuyordu. Genellikle tahammül edebildiği erkek abisiydi; bu da yeni olacağa benziyordu. Rose'la başa çıkabilecek biri, abisi kesin sevinirdi buna. Onunla yıllardır başa çıkamamıştı. Ama bu adamın gözlerine vurulmuştu: kaşları... Adı da ayrı bir güzellikte ama adını telavfuz etmiyordu, o'na karşı yakınlığı olduğunu anlamasın diye. " Çok sıkıldım ! " dedi ve ilerdeki garsona seslendi : " hey ! Bana ateşviskisi getir. En sert alkol olabilir, parası önemli değil ! " dedi ve adam hemen içeriye geçti. Masadaki adam hâlâ Rose'u süzüyor, onu ürpertiyordu. " ne var neye bakıyorsun ? " dedi, duruma bozulmuştu Rose.

Gezgin

Ve bir klasik..'Ben zor kızım,buna alış,beni çekeceksin' davranışı..Matt sakince kızın bağırıp çağırmalarını,terslemelerini izledi.Gözlerinin içine bakıyordu.Cevap vermedi.Ta ki içki gelinceye kadar...

"Biliyor musun,şimdi kalkıp gidersem çok büyük bir pişmanlık hissedeceksin.Ve eğer istersem,beni bir daha asla göremezsin.."

Kızı izlemeye devam ediyordu.Gitmesine gerçekten de ramak kalmıştı..

Cüppe Sonrası Kahve...

Cüppe Sonrası Kahve...

Similar topics

Similar topics