AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 İçki Gecesi.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Eragon James O'Learnot

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Δαρκ ψιΔε ~
Rp Sevgilisi : Touch Me Marjoline.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Aslan.

İçki Gecesi. Empty
MesajKonu: İçki Gecesi.   İçki Gecesi. EmptySalı Mart 17, 2009 11:07 pm

Dolunay, ışığını her zamankinden daha doyurucu bir şekilde gösteriyordu. Karanlığı delerek barın penceresinden iki genç adama ulaşıyordu. Her zamanki viskilerini yudumlayan adamlar, pencerenin önündeki masada oturuyorlardı. Gece yarısını çoktan geçmiş olacak ki; barda kimse kalmamıştı. İkisinin durumu vasat derecedeydi ve oldukça yorgunlardı. Fazla içmekten olacak, kafasının ağrıdığını hissediyordu. Bu kadarının yeterli olduğunu düşündüğünde, düşüncesini Isaac ile paylaştı. Onunda onaylaması sonucunda ikisi de viskilerinden son yudumlarını ayarak ayağa kalktılar. Hesabı ödedikten sonra kapıya ilerleyen, Eragon kapıyı açarak dışarı çıktı. Hemen arkasından gelen Isaac ile bu haftaki içme seanslarını kapatmış oldu. Diğer haftanın gelmesini dört gözle bekleyecekti. Isaac, değer verdiği sayılı kişilerdendi. Onun Hufflepuff’tan mezun oluşu ve Ölüm Yiyenlerden hoşlanmaması aralarındaki arkadaşlığı bozamıyordu. Eragon’un bütün özelliklerini neredeyse bilen birisiydi. Eragon’a sevgilisi hariç bu kadar yaklaşan birisi olmamıştı. Ona neden güvendiğini yada neden bu kadar iyi davrandığını bilmiyordu. Sadece hissettiklerini yapıyordu. Aralarındaki olumlu çekim kuvveti her zaman etkisini gösteriyordu. Eragon, ona karşı her zaman sempatik ve iyi davranmayı başarıyordu. Aynı dönemde okumuşlardı, bu yüzden aynı kafadan ilerleyebiliyorlardı. Eski dönemlerden kalan birkaç arkadaşından biriydi. Tabiî, kalanlarla da pek sıkı olduğu söylenemezdi. Ama en güvendiği dostu olmayı başarıyordu, Isaac. Bazen bunu nasıl yaptığını çok merak ediyordu. Eragon’u kendisine çeken bu adamda ne vardı hâlâ bulamıyordu.

Bunları düşünürken geniş, karanlık sokaktan ilerlemeye başladılar. Oldukça sisli olan yoldan geçmek istiyordu. Bir an önce okula ulaşmak istemenin verdiği sabırsızlıkla adımlarını hızlandırdı. Yol boyunca saçmalayarak konuşmaya devam ettiler. Sarhoşluğun etkisinden zor çıkacak gibiydiler. Ama hâlâ dengesini sağlayabiliyordu. Öldürmek istercesine artan baş ağrısı ve hafif bir baş dönmesiyle yoluna devam etti. Isaac’ında aynı şeyleri hissettiğini görebiliyordu. Bu hâlde onu birisinin görmemesi gerekiyordu. Okulda adı çıktıktan sonra zaten kimsenin yüzüne bakamazdı. Gerçi alkol amanın kötü bir yanı da yoktu ya neyse. İçine çektiği gecenin soğuk havası, ciğerlerinin arasında dolaşırken dudaklarını ıslattı. Bakışlarını çevirdiği genç adam, her zamanki rahatlıkla hareket ediyordu. Sarı saçları ve mavi gözleri, hep olduğu gibi karanlıkta parıldıyordu. Birkaç saniyeliğine bakıştıklarında ortaya sessizlik çökmüştü. Yüzüne yerleşen belli belirsiz tebessümle tekrar önüne dönerek konu bulmaya çalıştı.

Birkaç dakika içerisinde okula çoktan ulaştılar. Yasak Ormanın başladığı yerden okulun bahçesine yöneldiler. Uykusunun geldiğini, göz kapaklarının kendini boşluğa teslim etmek için can attıklarını fark edebiliyordu. Okulun ortasında uyuyacak değildi ya? Bu hâlde odasına da gidemezdi. Yolda birisiyle karşılaşırsa. Daha önemlisi yolda yere çakılıp kalabilirdi. En iyisi düşündüğünü yapmak, derin bir nefes alarak bakışlarını Isaac’e çevirdi ve konuşmaya başladı.
‘’-Müdürün sarhoş olduğu duyulsa, büyük bir fiyasko yaşanırdı herhalde. Hmm, kendime gelene kadar bana bir şeyler ikram edersin diye umuyorum.’’ Sırıtarak baktığı Isaac’ında onayını aldıktan sonra zindanlara doğru ilerlemeye başladılar. Daha merdivenlerdeyken hissetmeye başlamıştı o, serinliği. Yer altından gelen soğukluğu tekrar yüzünde hissettiğinde derin bir nefes alarak zindanların arasında ilerlemeye başladı.

Kendi ayak sesleri, kulağına doluşurken, düşüncelerinden irkilerek uyanmıştı. Kahverengi gözlerini diktiği karanlık zindanların dolu olmasını, birilerinin onları beklediğini bilmek ister gibiydi. Siluetlerinin büyük duvarlardaki hâline bakıyordu uzun uzun. Solgun yüzüne çarpan soğuk hava, göz kapaklarının birkaç saniyeliğine açılıp kapanmasına neden olmuştu. Ruhuna işlenmiş uyuşuk bir ifadeyle etrafına bakınırken Isaac, zindanların arasında kendi sessinin yankılanmasını sağladı. Konuştuğu zaman, sözcüklerin kafasında toparlanması birkaç saniye sürdü. Sözcükleri seçtiği anda, kan beynine sıçradı. Sinir damarlarından birisi koptu. Kafasını çevirip adama ters ters bakmaya çalışmadan sarhoşluğunda etkisiyle direkt üzerine atıldı. Arkasına devrilen adam, hızla yere düşerken Eragon’da onunla beraber düşüyordu. Bir saniye içerisinde Isaac yerde, Eragon onun üzerine oturmuş bir şekilde yumruğunu sıkarak ona vurdu.


En son Eragon James O'Learnot tarafından Çarş. Mart 18, 2009 5:28 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/eragon-j
Karl Griswald

GezginGezgin
Karl Griswald



Mücadele Tarafı : Bolkahveism.

İçki Gecesi. Empty
MesajKonu: Geri: İçki Gecesi.   İçki Gecesi. EmptyÇarş. Mart 18, 2009 4:55 pm

Barın ortasında duran, her hallerinden yeni mezun oldukları anlaşılan iki genç büyücü… Önlerindeki viski bardaklarının yarısını çoktan boşaltmışlar bile ama bu onlara yetmemiş gibi görünüyor ki yeni birer bardak daha aldılar. Yavaşça ve biraz da sükûnet içerisinde yeni gelen bardaklardan bir yudum aldıktan sonra konu bulmaya çalışan gözlerle birbirlerine baktılar, kısa bir süre için. Konuşacak o kadar çok konu ve o kadar az zaman vardı ki buna şaşırmamak elde değildi. Sarışın, mavi gözlü olan başını sallayarak kendi önündeki viski bardağına çevirdi. Birkaç yudum daha aldıktan sonra bardağın dip kısmında biriken viskiye bakıp, bardağı bara koydu. Kahverengi saçlara ve kahverengi gözlere sahip olan diğer adam ise bardağını dolduran yarım viskiye iğrenerek bakmış olacak ki yanındaki arkadaşına gitmek için zamanın gelip gelmediğini sormuştu. Sarışın olan başıyla onaylamış ve bardan çıktıklarında dolunayın kendisini hissettirdiği geceye adım atmışlardı. Uzaklardan bir kurdun acıyla uluması geceyi doldurdu.

Haftalık içki gecesinin bitmesini hiçbir zaman sevmemişti. Eragon ile yaptıkları bu içme seansları haftada bir olduğuna göre haftada bir kere saçmalama hakkı vardı ve bu saçmalama hakkını da sadece içme gecesine denk getiriyordu.
‘Sarhoş iken kimse bir şey hatırlamaz…’ İşte tam da bu sözün arkasına sığınıyordu. Hem bu sözün arkasına saklanıyor hem de Eragon’u okul yıllarından tanımasına. İki en iyi arkadaşından biri olması da Isaac’in yapabileceği saçmalıklara katlanmasını getiriyordu. Zaten Lesse ile vakit geçirirken ne yaparsa Eragon ile vakit geçirirken de o şekilde davranıyordu. Daha çok kendisi oluyordu ve başkalarının karşısında taktığı maskeyi onların yanında sıyırıyordu. Yakın arkadaşlarının sayılı olması Isaac için problem değildi. Çünkü onlar, Isaac’e yetiyordu ve daha fazlasında gözü yoktu. Kafasını iki yana sallayarak bu ‘yakın arkadaş’ konusundan uzaklaşmak istedi. Kafasını sallaması, sarhoşluğunda biraz etkisinden olsa gerek, tüm vücudunu sarsmış, geçtikleri karanlık yolun nadiren ortaya çıkan lambalarından birine tutunma ihtiyacını ortaya çıkarmıştı. Eragon, Isaac’in durumuna kahkahalar atarken o, sadece tebessüm etmiş, kaybettiği dengesini tekrar sağlamak için lambanın direğini bırakmıştı.

Okul arazisine gelmeleri çok uzun sürmemişti. Buharlaşma, Hogwarts sınırları dâhilinde mümkün olmadığından yürümek zorunda kalmışlardı. Bu bir bakıma iyi bir olaydı. İki sarhoşun biraz olsun kendilerine gelebilmesi için temiz havaya ihtiyaçları vardı ki bu kadar sarhoşluğa belki de temiz hava bile etki etmezdi. Ancak soğuk havayı, derin bir soluk ile ciğerlerine doldurduğunda biraz daha iyi hissettiğini düşünmüştü, Isaac. Okulun girişindeyken Eragon’dan gelen teklifi başıyla onaylamıştı ve böylelikle adımlarını zindanlara doğru yönlendirmişti. Zindanlardan gelen serin hava, zindanlara girişi sağlayan merdivenleri etkisi altına almıştı ve derin bir nefes ile o aşina olduğu havayı ciğerlerine doldurdu. Kendisini evinde gibi hissetmesi uzun zaman almamıştı. Ancak bu durum, kendisini tamamıyla evde hissetmesine de yetmemişti.

Ritimli ayak sesleri boş koridoru doldurduğunda ölüm sessizliği hâlâ etkisini gösteriyordu, iki büyücü arasında. Sırıtarak aklına gelen ilk cümleyi söyledi.
“Senin şu küçük sürtükten bir haber var mı? Biliyorsun, ilişkinizin duyulmaması gerekiyor. O küçük şeytan belki de bir arkadaşına söylemiştir.” Sözünü henüz bitirmişti ki Eragon’un üzerine çıkan bedenini ve suratına inen yumruğu hissetti. Arkasına sırt üstü düşmüştü ve burnundan ince bir kanın aktığını hissedebiliyordu. Tekrar sırıttı ve Eragon’un sıktığı yumruğunu bir kere daha suratına indirmesine izin vermeden kendi yumruğunu devreye soktu. Üstte olma sırası ondaydı ve bu kavgada yenilmesi söz konusu olamazdı. Sırtını zindanın soğuk zeminine yasladığı adamın burnuna bir tane indirmek için yumruğunu tekrar sıktı. Gözlerinde beliren şeytan bu sefer beynini de ele geçirmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karl-griswald-t7
Eragon James O'Learnot

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Δαρκ ψιΔε ~
Rp Sevgilisi : Touch Me Marjoline.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Aslan.

İçki Gecesi. Empty
MesajKonu: Geri: İçki Gecesi.   İçki Gecesi. EmptyÇarş. Mart 18, 2009 10:22 pm

Sarışın adamın burnundan akan ince kanı, gördüğünde bir an tereddüt etti. Kanını akıttığı onca insanın cesetleri gözlerinin önünden geçtiğinde aynı şeyi Isaac’a yapamayacağına karar kıldı. Bu boşluktan yararlanan genç adam, kendi yumruğunu Eragon’un üzerine yolladı. Sol burun deliğinden inen ince kan, aceleci bir tavırla aşağı inmeye başladı. Kokusu, burun deliklerini dolduracak kadar koyuydu. Bir an ince dudaklarının üzerine gelen kanı silmek isteyerek sağ kolunu kanın olduğu yere götürdü. Tenini terk eden kan, cüppesinin uzun kolunu işgal etmişti. Isaac’ın attığı sert yumruktan sonra adamın üzerinden kalkan Eragon’, birkaç saniye dengesini kaybedip yere düştü. Bu sırada yerden hızla kalkan sarışın adam, Eragon’u kaldırdı ve sert bir şekilde duvara yasladı. Sırt bölgesi soğuk duvarla buluşan adam, zindanların soğuklunu bir kere daha hissetti. Beyaz tenleri, karanlığın içerisinde parlamaya devam ederken yüzündeki sinirli ifade kendini kaybettirdi. Boş bir ifade ile sarışın adama bakarken, birkaç santim yaklaştıklarını fark etti. Sarışın adam, tekrar yumruğunu savururken Eragon, sol eliyle adamın cüppesini kavradı. Tüm gücüyle kendine çektiği adamın dudakları, Eragon’un ince dudaklarıyla birleşti.

İki kafanın da yan yattığı anlaşılıyordu. Bunu nasıl yattığını düşünmeye çalışıyordu, böyle aptalca bir şeyi nasıl yapmıştı? Zihninin gerilerinde belirgin hâle gelen duyguların neler olduğunu anlamaya çalıştı. Eli, adamın cüppesini sıkıca kavramış bir şekilde duruyordu hâlâ. Çekip gideceğinden, yaptığı aptalca şeyi yüzüne vuracağını sandı.Bir yandan gitmesini isteyen parmakları, büyük bir çekişme içerisinde kıvranıyordu. Aynı onlar gibi Eragon’da acı çekmeye başladı. Isaac’ta hissettikleri arkadaşlıktan, dostluktan öte bir şeydi. Neden ondan bu kadar etkilenmişti ki? Neden böyle hisler besliyordu içinde? Küçük bir öpücükten ne kadar keyif aldığını kendisine sorduğunda yüzünde hayali bir tebessüm oluştu. Fakat aklına getirdiği sevgilisinden sonra gözleri, birkaç saniye hareket etmedi. Dudaklarını ayırdığı adama sert bir şekilde bakarken ne diyeceğini bilmez bir edayla zindanın soğuklunu ciğerlerine doldurdu. Hiç beklenmedik bir anda sağ yumruğuyla adamın kanamayan burun deliğine sert bir şekilde vurdu.

Beyaz yeni iyice solgunlaşmaya başlayan kahverengi saçlı adam, zindanın sessizliğinde kaybolmak ister gibiydi. Biraz önce vurduğu sarışın adama baktı bir saniyeliğine. Elinin temas ettiği tenin yumuşaklığını hissediyordu. O tene nasıl vurabildiğini anlamamış bir şekilde şaşkın şaşkın adamın zemine temas ettiği yere baktı. Adamın yüzünden eksik olmamış şeytani gülümseme, onu rahatsız ediyordu. Bu bakışların son bulmasını istercesine gözlerini kıstı ve tekrar adamın üzerine doğru atıldı. İkinci bir yumruk için hazırlandı; ama vurmadı, vuramadı. Adamı ölene kadar dövmek, içindeki sinirin bir kısmını atmak istiyordu. Ama yapamıyordu dilediği şeyi, aralarında görünmez duvar vardı belki de. Hoşlanıyordu ondan, hiç olmayan bir duyguydu hayatında. İlk defa kendi cinsi hakkında böyle şeyler hissediyordu. Bir saniyeliğine içinde gelişen bir şey değildi demek ki; çocukluğundan bu yana dostluğunu sürdürdüğü kişi, aslında hoşlandığı adamdı. Bunu düşündükçe içindeki hisleri, kendini buruklaştırıyordu.

Pekiî, şimdi ne olacaktı? Sevdiği kızı bırakacak mıydı? Hayır, nasıl yapabilirdi bunu? Prudencia, Hayatında sevdiği ilk kişiydi. İlk gerçek hisleri onda yakalamıştı, bırakmak istemiyordu. Ya, Isaac daha bu konu hakkında konuşmaya hazır değildi. Sarhoşluğun getirdiği bir şey olma ihtimali büyüktü. Bütün bu düşündükleri, hissettikleri en önemlisi yaşadıklarının hepsi, sarhoşluğunun aptal oyunlarından bir miydi? Bunları düşündükçe artan sinirine hâkim olmaya çalıştı. Bir konuda kendini ikinci kez aciz hissediyordu. Bir konuda aciz olmak kadar nefret ettiği bir şey hatırlamıyordu. Yada sadece nefretini o yöne çekmek istiyordu. Boş gözlerle baktığı sarışın adamın ne yapacağını tahmin etmezken duraksamasından birkaç saniye geçtiğini fark etti. Zindanların karanlığında kaybolurken mavi gözlerle kahverengi gözler, birbirine kenetlendi. O geçmek bilmeyen saniyeler, sanki dakikada bir değişiyor gibiydi. Solgun yüzünü birkaç santim daha adama yaklaştırarak onun sıcaklığını hissetmek istedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/eragon-j
Karl Griswald

GezginGezgin
Karl Griswald



Mücadele Tarafı : Bolkahveism.

İçki Gecesi. Empty
MesajKonu: Geri: İçki Gecesi.   İçki Gecesi. EmptyC.tesi Mart 21, 2009 12:04 am

Bir kere daha vurabilmek için yumruğunu tekrar sıkmıştı fakat karşısındaki adamın sol burun deliğinden inen kanı görünce elini biraz gevşetti. Neden böyle yaptığını bilmiyordu. Belki çocukluk arkadaşını incitmekten korkmuştu, belki de kanın yoğunluğu onu tedirgin etmişti. Cevap ne olursa olsun kaldırdığı yumruğunu, kahverengi saçlı adama indiremeyeceğini anlamıştı ama yumruğu hâlâ havada duruyordu. Eragon’a biraz daha yakınlaştığını fark ettiğinde yumruğunu kaldırdığı kolunu karşısındaki adam, sol eliyle kavramıştı. Çocukluk arkadaşının bakışlarını görebiliyor, fakat bu bakışlara bir anlam yükleyemiyordu. Gözlerindeki şeytani ifade gitmemişti ama boş baktığını hissedebiliyordu. Bir şeyleri anlamaya çalışır gibi bir hâli vardı. Daha ne olduğunu beyninde tartamadan, dudaklarında ince dudakların sıcaklığını hissetti, anlam veremediği bir şekilde rahat olan dudakların.

Eragon, dudaklarını kendininkilerden ayırdığında bir süre eski arkadaşına bakmadı. Bedeninde hissettiği duyguların yoğunlukları pek fazla değildi, ancak kafa karıştırmaya yetecek kadarlardı. Öfke, utanmışlık… Belki biraz da rahatlamışlık? Gerçekten de rahat mı hissediyordu? Hayır, hayır bu kesinlikle öfkeydi. Belki de öfke ile gelen rahatlama dedikleri şey bu olsa gerekti. Ama hâlâ Eragon’un neden böyle yaptığını anlamış değildi. Sahi, soracak mıydı, neden böyle bir şey yaptığını? Hiç sanmıyordu. En azından bugünlük, hatta bir aylık görüşmemelerini diliyordu ama yürümesini istediği ayakları zindanın zeminine sabitlenmişti. Başını çevirmesiyle kanamayan burun deliğine inen yumruğu hissetmesi bir olmuştu. Artık burun deliklerini kapatan kanın kokusundan başka hiçbir kokuyu hissedemiyordu. Katran gibi yoğun akan kan, burnunu tamamen kapladığında cüppesinin sağ kolunu kanın bulunduğu yere doğru götürdü. Bir süre öyle bekledikten sonra kolunu çektiğinde gördüğü kan kümesi karşısında öfkesi biraz daha artmıştı. Zorla derin bir nefes aldı ve kanındaki yoğun bakır kokusu ciğerlerine doldu.


“Ben mi seni öptüm, salak? Ne diye vuruyorsun?” Sesinde anlamsız bir tını vardı. Ne öfke hissediliyordu ne kırgınlık ne de bağışlayan bir ton. Gözlerindeki şeytanın gitmediğini hissediyordu. Fakat bu sefer şeytan beynini terk etmişti. Karşısındaki adamın suratına şeytanı gitmemiş gözlerle bakmaya devam etti. Fakat kahverengi saçlı adam bakışlarından kaçmak istercesine gözlerini kısmıştı. Bakışlarını kaçırdığında Eragon, yine üzerine atılmıştı. Yumruğunu iyice sıkmıştı, ikinci bir yumruk yiyeceğinden şüphesi artık kalmamıştı, Isaac’in. Fakat Eragon bu sefer vurmamıştı. Şaşkın gözlerle üzerindeki adama bakarken biraz daha yaklaştığını fark etti. Bu sefer elleri, kendiliğinden Eragon’un cüppesine yapışmış, onu kendisine çekmişti. Dudakları, ince dudaklarla bir daha buluştuğunda onu, ikna etmeye çalışır gibiydi. Yaptıklarında yanlış bir şey olmadığını söylemeye çalışır gibi…

Yaptığından dolayı kendisinden bir kere daha nefret etti. Kendi cinsinden olan birine daha önce hiç bu kadar yakın olmamıştı. Hem fiziksel hem de duygusal açıdan. Kendinden utanıyordu belki de, tercihi farklı yönde olduğu için. Ama ya tüm o geride bıraktığı kızlar? Onlarla da arasında yoğun bir duygusal bağ vardı. Fakat şimdi, şimdi neden böyle olmuştu da Eragon’a karşı böyle davranıyordu? Sarhoşluğun etkisi olabilir miydi? Olabilirdi tabiî ki. Fakat yarın… Yarın tamamen yeni bir gün doğacaktı ve bu, birlikte yaptıklarını yarın unutabilecekler miydi? Unutmayı diliyordu, etkilenmemeyi. Hem de bütün bedeniyle…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karl-griswald-t7
Eragon James O'Learnot

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Δαρκ ψιΔε ~
Rp Sevgilisi : Touch Me Marjoline.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Aslan.

İçki Gecesi. Empty
MesajKonu: Geri: İçki Gecesi.   İçki Gecesi. EmptyC.tesi Mart 21, 2009 10:46 pm

Sarışın adamın nefesini yüzünde hissediyordu. Emeline ulaşmış, adamı çok yakınında hissediyordu. Tekrar yanlışını yapmamak için, gördüğü dayanılmaz dudaklara yapışmamak için kendini zor tutuyordu. Adamın şaşkın bakışları altında derin bir nefes aldı. Burun deliklerine dolan, adamın kokusunun bir daha yanından eksik olmamasını istiyordu. Tam o sırada karşı koyamayacağı bir şey oldu; Isaac’ın elleri, Eragon’un cüppesini kavradı. Kendisini adamın kollarına bırakan Eragon, derin bir nefes aldı. Genç adam, Eragon’u kendisine çekti. Bu sırada ince dudakları, bir kez daha sarışın adamın dudaklarıyla birleşti. Aklını başından alan öpücük, onu başka bir diyara götürmüştü sanki. Kapanan gözleri, rahatlamış bir eda ile süzülüyordu. Hafiften kızaran yanakları, beyaz teninin üzerinde kendisini ele veriyordu.

Arzulamaya başlamıştı, kendisini kaybediyordu. Karşı koyamıyordu ona tıpkı duygularına olduğu gibi. Kendisinden nefret etmesini sağlayan bu olayın etkisinden çıkmak istemiyordu bir yanı. Bunun etkisiyle iyice gevşeyen adam, artık oturmuyordu Isaac’ın üzerinde. Bacakları, betona değmiyordu. Adamın bacakları üzerinde katıyordu. Birkaç saniye içerisinde bütün bedeni, bir kalıp gibi Isaac’ın bedenini kapladı. Her yaptığı hareketin sonrasında bir pişmanlık seziyordu kalbinde. Ama buna aldırmadan öpüşmeye devam ediyordu. Hep yasak ilişkiler peşinde koşan kalbinin esiri olmuştu bir kez daha. Daha fazla engellemediği sağ elini, adamın saçlarına götürdü. Adamın saçlarında gezinen ince parmakları, hâlinden gayet memnun gibiydi. Birkaç saniye içinde sol elide, sağ eline katıldı. Zaten sarhoştu, şimdi her şeyiyle kendinden geçti. Nasıl ayrılacağını, ne diyeceğini, nasıl yüzüne bakacağından habersiz derin bir nefes almak için kafasını birkaç santim geriye çekti. Sıcak olmuştu her yer. Terlemeye başladı. Uzun, ıslak bir öpücüğün ardından derin bir nefes daha aldı. Hiç olmadığı kadar pişman, bir o kadar da mutlu hissediyordu.

Duygu karmaşasının içerisinde kaybolup giderken, yüzündeki şeytani sırıtmanın yerini hafif bir tebessüme bıraktığını fark etti. Yüzünün hâlinden memnun bir şekilde kafasını yan yatırarak tekrar dudaklarına yaklaştı. Ama bu sefer öpmedi. İnce dudaklarını, ilk önce onun dudaklarına daha sonrada yanaklarına değdirdi. Biraz aşağı inen ince dudakları, adamın boynunu öpmeye başladı. İnce dudakları, beyaz tene değdikçe hem burun delikleri, o eşsiz kokuyla doluyor hem inanılmaz bir zevk duyuyordu. Adamın saçlarından ayrılan elleri, serbest duruyordu. Âniden hareket eden sol eli, adamın göbek hizasına geldi. Cüppesinin üzerinden yavaş yavaş kayarak diğer boynuna gitti. Düşünmek gibi önemli bir eylemin üzerinde etkisini gösterememesi sonucu kafasının içi, bomboştu. Alıp-verdiği kısa nefesten sonra sağ tarafa doğru yuvarlanarak, Isaac’ın üzerine geçmesine izin verdi.

Duygularına boyun eğmekten başka şansı yoktu. Bu sefer mantığını yürütemeyecek, düşüncelerini bu işin içine katamayacak kadar ayrı bir olaydı. Belki de gerçekten katmak istemediği için böyleydi. Sarhoşluğun etkisinde falan değildi. Öyle mi? Hayır, kesinlikle sarhoşluğunda etkisi vardı. Bütün bunları bir kenara bırakarak her şeyi unutabilecek miydi? Yaşadıklarını, hissettiklerini? Öyle olmasını umuyordu. Birisinin öğrenmesi sonucu neler ortaya çıkacağını düşünmek bile istemiyordu doğrusu. Hele Prudencia’nın öğrenmesinden sonra kendisini asla affetmeyeceğini de biliyordu. Böylece ayrılacaklardı ve güzel olan her şeyin büyüsü ânında bozulacaktı.


"Ben... Ben... Özür dilerim, Isaac. Böyle olsun istemedim."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/eragon-j
Karl Griswald

GezginGezgin
Karl Griswald



Mücadele Tarafı : Bolkahveism.

İçki Gecesi. Empty
MesajKonu: Geri: İçki Gecesi.   İçki Gecesi. EmptyCuma Mart 27, 2009 11:50 pm

Dudaklarının üzerinde hareket eden ince dudakların verdiği hazla daha önce tanıştığını hiç sanmıyordu. Her ne kadar hemcinsini öptüğü için kendisinden nefret etse de beyninin bir köşesi bunun oldukça ‘tatlı’ olduğunu söylüyordu. Bir gemi misali daha önce bilmediği sularda geziniyor ve bu meraklı gemi ne kadar çok ilerlerse o kadar çok tatmin oluyordu. Ne kadar uzun öperse bir o kadar rahatlıyordu. Yaptıklarından dolayı kendisinden nefret eden yanının sesi pek fazla çıkmıyor, kendisini tamamen Eragon’a bırakıyordu. Üzerinde gevşeyen adamın cüppesini tutan eli, avucundaki kumaşı daha sıkı kavrıyordu. Onu kendisine daha çok çekiyordu. Böylece hem onun kokusunu daha çok içine çekiyor hem de teninin sıcaklığını daha fazla hissediyordu. Bu yaptığının doğaya aykırı olduğunu biliyordu, ancak kendisine engel olabilmesi için büyük çaba sarf etmesi gerekiyordu ve bu çabayı sarf edecek enerjisine sahip olması, şu sarhoş hâlinde pek de mümkün değildi.

Eragon’un geri çekilmesiyle zindanların soğuk havasını, ciğerlerine derin bir nefesle doldurdu. Ciğerlerinde dolanan nefes, tüm vücudunu temizlemiş ama beynini oldukça puslu bırakmıştı. Karşısındaki adamın tebessüm etmesi karşısında dudağının ucunun sola doğru kıvrılmasına engel olamadı. Karşısındaki adamın ince dudakları kendininkilere yaklaşınca dudaklarındaki kıvrım biraz daha büyüdü. Dudaklarına kısa bir an için temas eden ince dudakların bıraktığı tat, oldukça tatmin ediciydi. Boynunda hissettiği ince dudakların sıcaklığıyla hafifçe irkildi. Serbest duran ellerini sık, düz, kahverengi saçların arasına daldırdı. Boynunda hissettiği küçük dokunuşlar, onu garip bir şekilde mutlu ediyordu. Duyguları birbirine karışmış, doğruyu yanlışı ayıran mantığı onu çoktan terk etmişti.

Sol tarafa yuvarlanarak üzerine geçtiği adamın sırtını sol koluyla kavradı ve zindanların soğuk zemini üzerinden yavaşça kaldırdı. Duygularının, mantığını ele geçirip öldürdüğü şu sıralarda hiçbir eylemi kafasında tartmıyor, içinden geldiği gibi hareket ediyordu. Karşısındaki adama karşı iki-üç dakika önce en iyi arkadaşım derken, şimdi onun çok daha yakınında olmasını istiyordu. Duygularındaki bu çalkantının sebebinin tamamının sarhoşluktan olup olmadığını bilmiyordu ama bunu yargılayacak durumda değildi. Düşüncelerini, daha doğrusu beynindeki sonsuz sessizliği zindanlardaki diğer adam konuşarak doldurdu. Özür dileyen birkaç cümle… Kafa karışıklığını gidermeyen birkaç önemsiz cümleyle kısa bir an için dolan zindanlar tekrar sessizliğe bürünmeden soğuk zindanları, kendi sesi doldurdu.
“Kim isterdi ki? Bu gece olanlar ikimiz de sarhoşuz diye oldu, Eragon. Yarına unutulacaklar. Emin olabilirsin.” Seçtiği kelimeler güvence veriyor olsa da bu olanları yarın unutacağı ya da başka bir gün unutabileceğini sanmıyordu. En azından uzun bir süre unutmayacağını biliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karl-griswald-t7
Eragon James O'Learnot

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Δαρκ ψιΔε ~
Rp Sevgilisi : Touch Me Marjoline.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Aslan.

İçki Gecesi. Empty
MesajKonu: Geri: İçki Gecesi.   İçki Gecesi. EmptyC.tesi Mart 28, 2009 3:51 am

Bedeninin ağırlığını üzerinde hissediyordu. Arzuladığı o dudaklara şimdi birkaç santim uzaklıktaydı. Tekrar dokunmak, tekrar öpmek istiyordu. Kendi gözlerine kenetlenene mavi gözlere bakmaktan çekinmiyordu. Aksine onlara bakmak, gözlerinde kendisini görmek istiyordu. Isaac, sol elini Eragon’ın sırtına götürdü. Hızla kavrayarak zeminle olan ilişkiyi kesiyordu. Kendisini güvende hissediyordu onun kollarının arasında. Sımsıkı sarılmalıydı ona. Bırakmamalıydı hiç. Kokusunu burun deliklerine çekmeliydi. Karanlığın sessizliğinde kaybolan ikili, sarışın adamın konuşmasıyla büyük bir etkileşimden çıkıyorlar. Kulaklarına ulaşan sözleri duyduğunda biraz sinirlenmişti doğrusu. Bunları nasıl unutmak ister ki bir insan? Aslında bir kağıda yazılmış olsa kaderleri, yırtıp atmak isterdi. Ama beceremezdi, becermek istemiyordu. Kafasındaki karışıklık, dengesizliğinin bir katı olmak üzereydi.

İnce parmakları, adamın cüppesini kavradı. Hızla kendisine çektiği adama artık karşı koyamıyordu. Dudaklarındaki çekiciliği tekrar hissediyordu. İnce dudaklarını, adamınkilerin birkaç santim gerisinde tutuyordu. Nefesini, net bir şekilde hissedebiliyordu. Karanlığın sessizliğe kaybolmuşken dudaklarını aralayarak bir şeyler fısıldamaya başladı.
“Ben neden bu kadar emin olamıyorum?” Sert bir şekilde dudaklarına yapışmıştı tekrar. Kokusu, burun deliklerini doldururken öpüşmeye devam ediyordu. Unutmak istemiyordu işte. Unutamazdı bunları. Hiç birini hafızasından silemezdi. En ince ayrıntısına kadar işlenmişti beyninin. Koca bir okyanusun içerisine girmişti. Derinliğinde karmaşasını yaşıyordu. Boğulup gitmekten korkmuştu. Isaac’ın kollarının altında olmasa kendini daha kötü hissedebilirdi. Neyse ki o güven veren kollar, sarmalıyordu onu.

Müdür yardımcılığı boşalmıştı. Rütbelerinin çokluğundan şikayetçi Eileen, iki tanesinden vazgeçme taraftarıydı. Ne kadar ondan rütbeleri almak zor gelse de kendi isteğiydi ve buna saygı duyuyorum. Bu yüzden en yakın zamanda birisini bulmalıydı. Güvendiği, bu işi başaracağından emin.. Etrafında böyle biri var mıydı? Isaac olabilirdi. Hafiften ayrılan dudakları, birkaç santim gerisinde durmaya başladı. Beyaz tenine dokunmak, yakınlaşmak bile onu çıldırtıyordu. Hafiften yanağına doğru kaymıştı dudakları. Beyaz yanağını öpüyordu, tekrar boynuna kaymak üzereydi dudakları. Kokusu, tahrik etmekten daha fazlasını yapıyordu. Onu yolundan şaştırıyordu. Aldığı zevklerin alanını değiştirmeyi başarmıştı bütün bu özellikleri. Aldığı derin bir nefesin ardından kulağına bir şeyler fısıldadı.


“Müdür yardımcılığı boşta kaldı. Senden daha iyisini bulamam. Ne dersin?”

Yaptığı teklifin ardından dudaklarını tekrar onunkilere götürerek öpmeye başladı. Sol elini adamın sarı saçlarına götürerek kendisine çekiyordu sert bir şekilde. Onu arzuluyordu işte. Farkında olmadan suratına yerleşen hafif, tatlı bir tebessümle öpüşüyordu. Biraz önce Isaac’ın ince gülümsemesini düşündüğünde kendini ona daha yakın hissediyordu. Sıcaklığını hissedebiliyordu. Dudaklarının birleştiği zamanki tadı, onu tatmin ediyordu. Ama tatmin oldukça daha fazlasını istiyor, kendinden geçiyordu. Buna belki de bir dur demeliydi. Ama yapamıyordu işte, duramıyordu. Sanki çok durmak istiyor da. Öpüşmeye devam ederken kendisinden geçmiş, mantığını yitirmişti. Ama hâlinden gayet memnun bir eda ile duruyordu; hayatta en çok istediği kişinin yanında.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/eragon-j
 

İçki Gecesi.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-