AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Arayış

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Eragon James O'Learnot

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Δαρκ ψιΔε ~
Rp Sevgilisi : Touch Me Marjoline.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Aslan.

Arayış Empty
MesajKonu: Arayış   Arayış EmptyPtsi Şub. 23, 2009 3:58 pm

‘’-Size de sihirli günler, Bayan Kircner.’’

Emin adımları, dersliklerin önünden hızlanarak geçiyordu. Derslere yetişmeye çalışan öğrenciler, üzerlerindeki telaşı atma gereksinimi duymaksızın koşuşturarak dersliklere doluşuyorlardı. Oturup saatlerce bu manzarayı seyretmek zorunda kalmadığı için kendisini şanslı sayıyordu. Onun kadar şanslı olmayan bir sürü insan vardı. Tabiî bu, onun umurunda bile değildi. Bunları düşündükçe saçmadığını fark etmeye başlamıştı. Kafasından bunları atmaya yaklaştığında adımları, her seferinde biraz daha sıklaşıyordu. Derslere girmiş öğrencilerden olacak ki; okulun kalabalıklığını gösteren ses, bir anda yok olup gitmişti. Yanından hızla geçip giden kıza selamını ileterek bunu karşılıksız bırakmadı. Ciddi duruşuyla koridorlardan bir yılan gibi kıvrılarak ilerliyordu. Gitmek istediği yere; odasına gitmek şuan için o kadar imkânsız ve zor geliyordu ki; bütün her şeyi orada bırakıp gitmek istiyordu. Yorgunluk, bedenini ele geçirmiş durumdaydı. Tek yapmak istediği, gidip rahat koltuğuna kendini atmaktı.

İçine gelip giden düşünceler, yapmak istediği şeye engel oluyorlardı. Huzura ulaşmak istese da görünmez bir duvara çarpıp duruyordu. Soğuk tavırlarıyla okulun duvarlarını süzmeye başlamıştı. Fazlasıyla kibirli gibi görünmeye başlamıştı bir an için. Odasına yaklaştığında ise içini kaplayan rahatlama duygusuyla gevşedi. Bir an hiç odasına gelemeyeceğini sandığında fazlasıyla kendisini rahatsız etmeyi başarmıştı. Derin düşüncelerin arasından sıyrılıp gizli geçitten yukarıya doğru tırmanmaya başladığında elinin tersiyle ağzını kapatmıştı kısa bir süre. Esnemesi bittiğinde çoktan odasının kapısına gelmişti. İnce parmaklarıyla kapının kolunu çevirerek açmıştı. İçerideki portrelerin rahatsız olduğunu hissedebiliyordu homurdanmalardan. Gözleri, eskiden büyük ve ahşap dolabın üzerinde duran Seçmen şapkayı aramaya başlamıştı. Yerinde duramıyordu, her zamanki ters bakışlarını atamıyordu. Çıldırmışçasına etrafına bakınırken bir an için kafasının almaması üzerine tereddüt yaşamıştı. Derin bir nefes aldı ve bütün dikkatini eski bir müdürün portresine çevirdi. Odanın içerisindeki ölüm sessizliğini bozmak istercesine konuşmaya başladı.


‘’- Bay Nigellus, Seçmen Şapka nerede?’’

Resim, oturduğu yerde rahatsızca kımıldanmıştı. Aceleci bir edayla konuşmaya başlayarak olan biteni anlatmıştı. Profesör O'Learnot, bu işi kimin yaptığını öğrenmişti; fakat amacının ne olduğunu hâlâ kavrayamamıştı. Kafasının içerisinde bir sürü soru çevrilip duracaktı, bunu çok iyi biliyordu. Bu yüzden en iyisi unutmak ve bunu unutturmak için güzel bir şeyler yapmaktı. Kanaat getirdiği şeyi yapmak için düşünmeye başlamıştı. Hayatının vazgeçilmez olayı; düşünmekti her zamanki gibi. Düşünmeden hissettiklerini dışa vuramıyor muydu yani? Mantıklı olmak mı gerekiyordu? Bütün bu olanlara omuz silkerek bakışlarını dört tabloya çevirdi. Gözlerini kısarak aklından geçenleri onlarla paylaştı. İtaatkâr bir edayla tablolarını terk edip okulun dört bir yanına ayrılmışlardı; Müdürün istediklerini yapmak için. Her biri, dört binadan önlerine çıkan ilk kişiye isimlerini verdiği öğrencileri Müdürün çağırdığını ve yedinci katın koridorunda beklediğini, hemen gelmelerini söyleyeceklerdi. Bunu yapabileceklerini biliyordu. Yoksa bu küçücük şeyi bile yapamayacak kadar gereksizler miydi? Gereksiz oldukları kesin; fakat bunları yapabileceklerini biliyordu.

İnce parmakları, odanın kapısına gitmişti. Tutup kendisine doğru çekerek açılmasını sağladı. Bedeni, odanın dışına fırlatmıştı kendisini. Biraz önceki sıcak hava şimdi biraz değişmişti. Halbuki; güneş, her zamanki yerini almış insanlara sırıtıyordu. Koridordaki pencerelerden içeriye giren ışıklar, kahverengi saçlarıyla buluştuklarında parlamaya başlıyorlardı. Saçları ile aynı renkte olan gözleri ise koridorun sonuna dönüktü. Koridorun sonundan sağ tarafa doğru döndüğünde önüne büyük bir merdiven gelecekti. Oradan hızla aşağı indiğinde ise Erkekler Tuvaletini görecekti. Biraz daha ilerlediğinde ise koridorlara ulaşacaktı. Okulun sessiz katlarından birinde olduğundan ve küçük öğrenciler bulunmadığı için yüzündeki tatmin olmuşluk ifadesi, iyice suratında yayılmaya başlayarak bedene kendisini benimsetmeye başlamıştı.

Uzun, hiç kimsenin görünmediği karanlık bir koridor. Büyük, buğulu camların dışında kalan güneş ışınlarının bir kısmı içeriye giriyordu. O da koca koridoru aydınlatmaya yetmiyordu tabiî. Geniş bedenini büyük duvara yaslayarak dışarıya bakmaya başladı. Gölün manzarası gerçekten güzel görünüyordu buradan. Bunları düşünmeyi bırakıp beklediği öğrencilerin bir an önce gelmelerini diliyordu. En nefret ettiği şeylerden biri de beklemekti. Bekletmeyi ne kadar seviyorsa bekletilmekten de o kadar nefret ediyordu. Bazı özellikleri bile birbirine zıttı. Düşünceleri, kalın duvarlara çarpıp geri dönüyordu ona. Hisleri, kafasının içerisinde belirgin hâle geliyordu. Kısılan gözleri, ona doğru hızla gelen öğrencileri süzmeye başlamıştı. Öğrencilerin yüzündeki şaşkın ve meraklı ifade onu sevindirmişti doğrusu. Biraz sonra söylediklerini duyduklarında ise daha da şaşıracaklarından emindi. Yada bunu boş bir iş olarak düşüneceklerdi. Karşısındaki öğrencilerin rekabet için bunu yapacaklarını düşünüyordu. Boğazını temizleyerek yakınına gelip duran öğrenci topluluğuna hitâp ederek konuşmaya başladı.


‘’-Merhaba, arkadaşlar. Öncelikle geldiğiniz için teşekkür edeceğim. Sonrasında ise sizi neden burada topladığımı söyleyeceğim. Seçmen şapka kayboldu. Daha yeni fark ettiğim bir şey. Evet, gerçekten üzücü bir olay. (!) Hepinizin benimle birlikte okulun içerisinde şapkayı aramanızı istiyorum. Sanırım bunu yapabilirsiniz? Yalnız; dikkatli olmalıyız. Tehlikeli olabilir. Ah, unutmadan şapkayı bulan öğrenci; binasına yüz puan kazandıracak. Şimdi, buradan başlayabilirsiniz aramaya.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/eragon-j
Cornelia Sofie Isis

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Cornelia Sofie Isis



Mücadele Tarafı : Golgi cisimciği.

Arayış Empty
MesajKonu: Geri: Arayış   Arayış EmptyPtsi Şub. 23, 2009 5:54 pm

Claire için oldukça yorucu bir gündü. Bütün gün ders çalışmış ve tıpkı diğer arkadaşlarının da tuttuğu gibi bir yığın not tutmuştu. Fakat gelecek için bugünleri de düşünmeliydi. Seneye gerçekten orta kalitede olduğunu düşündüğü fakat hayatına gerçekten etkileyecek ilk ve en azından şimdilik tek sınava girecekti. Şu günlerde çok çalışıyordu ve Hogwarts kapanmak üzereydi. Bunun en iyi tarafı belki de bir sınıf atlayacak olmak ve yeni dönemde gelen birinci sınıfların canını çıkarmaktı. Şamata ve eğlenceyle dolu yeni bir yıl başlayacaktı. Achille ve grubu tüm hızıyla çalışmalarını sürdürecek ve yeni iksirler bulacaktı. Herşeyin yeni baştan başlayacak olması da insana ayrı bir hüzün veriyordu. Ama tüm bunları bir anlıkta olsa unutabilirdi, göl kenarına gidecekti. Noel Balosu'ndan önce yaptığı şeyi. Rahatlamayı tekrar yaşacaktı. Tüm bu hayallerle ve huzur duygusuyla ayağını kaldırmışken yanındaki tablodaki adamın onunla konuşmaya çalıştığını veya daha etkin bir dille konuştuğunu farketmişti.

Hızla arkasını döndü ve tabloya doğru koştu. Tablodaki adama seslendi:
''Ne oldu?''
Tablodaki adam büyük bir telaş içindeydi. Başka birşey söyleyecek olamamış gibi Bay O'Learnot'un onu çağırdığını söylemekteydi. Yani müdürümüzün. *Bir Hogwarts müdürünün benimle ne işi olabilir ki! En azından geçen gün yasak ormana gittiğimi bilmese iyi olur* Bu şekilde tüm planlarımın altüst olduğunu düşününerek bir an önce şu işten kurtulmak adına hızla müdürün odasına doğru ilerlemeye koyuldu. Bir yandan da tablodaki bir grup insanın Ravenclaw ortak salonuna doğru koştuğunu da farketmişti. Sanırım çağırılan tek kişi o değildi. En azından böyle düşünüyordu. Şimdi eskisinden çok daha hızlı adımlarla koridora koştu. Bay O'Learnot onu ve varsa diğerlerini de burada bekliyor olmalıydı. Biraz daha koşuşmacanın ardından hızla durdu. Karşısında Bay O'Learnot duruyordu. Her halden Bay O'Learnot'un da Claire'inki gibi şaşkın, telaşlı ve biraz da heyecanlı gözlerle karşılaşması pek olası değildi. Yine de karşılaşmıştı işte. Öyle düşünmese ve şaşırsa, kimseden beklemese de onun söyleyeceklerini tüm hücreleriyle, dört kulaklarıyla dinleyecek olan öğrencilere ne söyleyeceğini daha önceden planlamış gibi bakıyordu. Gülüyor gibiydi. En azından yüzündeki gölgemsi kısım yerini hafif bir sırıtışa bırakmıştı. Öğrencilere bakıyordu, öğrenciler ise ne söyleyeceğini merak eder halde ona bakıyordu.

Claire bugüne dek Bay O'Learnot gibi bir müdürle karşılaşmamıştı. Fakat evde bile hep o Hogwarts havasının ve kurallarının estiği her halden belliydi. Kevin, Claire, teyzeleri ve bir amcasından oluşan küçük grup evde Hogwarts havasının esmesine fazlasıyla yetiyordu. Yine de Claire düşündüğünden evini seviyordu, okulunu, müdürü. Hem de diğerlerini mumla aratmayacak gibi bir müdürdü. Diğerlerini toplantıdan toplantıya görmesi, o iç karartıcı giyimleri vb. sebepler... Belki de onları sevememek, düşünmemek. Nedenini bilmiyordu işte. Bay O'Learnot bu sırada Claire'in tüm düşüncelerini altüst edip yerini heyecana bırakacak kadar yüksek ve yumuşak bir sesle biz öğrencilere seslendi:
‘’-Merhaba, arkadaşlar. Öncelikle geldiğiniz için teşekkür edeceğim. Sonrasında ise sizi neden burada topladığımı söyleyeceğim. Seçmen şapka kayboldu. Daha yeni fark ettiğim bir şey. Evet, gerçekten üzücü bir olay. (!) Hepinizin benimle birlikte okulun içerisinde şapkayı aramanızı istiyorum. Sanırım bunu yapabilirsiniz? Yalnız; dikkatli olmalıyız. Tehlikeli olabilir. Ah, unutmadan şapkayı bulan öğrenci; binasına yüz puan kazandıracak. Şimdi, buradan başlayabilirsiniz aramaya.’’

*Yüz puan ha! Şaka mıydı, bu yılsonu galibiyetini almalarına yetecek güzellikteki bir puandı işte. Bu puanı almalıyım, yılanlar için...*
Claire gerçekten şaşırmıştı. Böyle birşey beklemiyordu. Öncelikle de binası adına seçilmeyi hiç beklemiyordu. Neden o seçilmişti ki? İksir sınıfında olduğundan daha fazla vakit geçiren, popüler ki bunun kimseye bir yararı yoktu!, güzel ve de derslerinde oldukça başarılı biriydi fakat kendinden daha başarılı insanlar tanıyordu. Tüm bu düşünceleri ve heyecanı gölgeleyen arama çalışmalarının başlamasıydı. Bay O'Learnot da dahil olmak üzere herkes harıl harıl seçmen şapkayı arıyordu. Bunu Claire de dahildi tabi fakat kim neden seçmen şapkayı almak istesin ki? Bu olanaksızdı, en azından bunu alabilecek olan insanın yüz hattına kadar herşeyini tahmin edebilen Claire, diğerlerinden çok daha sakin bir şekilde çevreyi aramaya başladı. Olası tehlikelere karşı asası her zaman ön cebinde onu bekliyordu. Ön cebindeki asasını çıkardı ve aramaya başladı. Bunu o kazanmalıydı, seçmen şapkayı önce bulacaktı. Buna emindi, herşeyden emin olduğu kadar...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Luke Theodore Crawford

VII. SınıfVII. Sınıf
Luke Theodore Crawford



Rp Sevgilisi : Luvena.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Maymun.

Arayış Empty
MesajKonu: Geri: Arayış   Arayış EmptyPtsi Şub. 23, 2009 6:12 pm

Luke, güneş ışınlarının var gücüyle aydınlattığı ve ısıttığı Gryffindor Ortak Salonu’nda, ders arasını dinlenerek geçiriyordu. Kafasında, bitmek üzere olan koca bir dönemi düşünüyordu. Dönemin, nasıl geçtiğinin farkına dahi varamamıştı. Zaman, ilerlenişi engellenemeyen bir kavramdı ne de olsa. Bazen, keşke onu geri alabilsem diye düşündüğü zamanlar olmuyor değildi. Ama bunun, sadece hayal gücünün derinliklerinde gerçekleşebileceği düşüncesi, her zaman onu esir alıyordu. Dönem boyunca yaşadıklarını düşünmeye devam ediyordu hâlâ. Koridora tezek bombası atışı, en yakın arkadaşı Jack’e yaptığı espriler, Will ile uğraştığı anlar… Sahneler kafasında canlandıkça, yüzünde bir gülümseme oluşuyordu. Evet, eğlencenin tadına rahatlıkla varabildiği bir dönemi bitiriyordu.

Kulağına gelen zil sesi, tüm bunları bir kenara bırakmasına neden oldu genç büyücünün. Hogwarts’ta oluşunun amacını unutmamalıydı. Her zaman şamatayla vakit geçmezdi, ha (!) Kafasını kaldırdı ve ortak salona göz gezdirdi. Burada duran tek kişi; kendisiydi. Eh, zil sesi duyurulur duyulmaz, herkes dersliklere koşmuştu anlaşılan. Anlam veremiyordu bu kişilere. Ders, ders diye nasıl da deliriyorlardı? Dersleri nasıl sevebiliyorlardı? Bu işkenceye, nasıl katlanıyorlardı? *Herkes senin gibi değil, Luke* Soru işaretlerine, yine kendisi yanıt bulurken, Gryffindor Ortak Salonu’nun da bir anda bir ses yankılandı. Heyecanlı bir sesti bu…

“Hey! Sen! Kime diyorum, baksana buraya.”
“Ne… Bana mı sesleniyorsun?”
“Başka kime sesleniyor olabilirim, ha? Profesör O’Learnot, seni yedinci kat koridoruna çağırıyor. Acele et!”
“Tamam.”

Sesin kaynağı, kenarları gümüş renkle kaplanmış bir çerçevede duran adamdı. Simsiyah, kara gözleriyle bakışları bir hayli korku vericiydi. Tedirgin ve aceleci bir görüntüsü vardı. Müdürün onu niye çağırdığına en ufak bir anlam verememiş olan Luke’a bakıp, bir süre onu süzdükten sonra sol tarafa doğru dönü, hareket etti ve kayboldu. Arkasında, müdürün onu neden çağırdığına dair bir açıklama yapmamış olduğu için, ona lanetler okuyan bir Luke bırakmıştı. Meraklı düşünceleri ve şaşkın yüz ifadesiyle, ortak salonu terk ederek; merdivenlerden dümdüz ileriye yürüdü. Karşısında tahtadan yapılmış bir kapı duruyordu. Kapıyı sert bir şekilde itti ve koridora girdi.

Güneşin, havayı aydınlatıyor olmasına rağmen koridor, epey karanlıktı. İleride kim olduğunu kestirebilmek için, biraz ilerlemesi gerekmişti. Ve tam oradaydı. Müdür orada, yanında başka bir öğrenci ile bekliyordu. Birkaç adım daha attığında, profesörün yüz ifadesi tamamıyla okunabilir bir hâl almış, camlardan vuran güneş ışınları koridoru az da olsa aydınlatmıştı. Luke, adımlarını hızlandırdı ve profesörün yanına gitti. Müdür, iki öğrencinin yanında olduğunu fark etmiş olsa da, onlara hiçbir şey söylemedi. Koridorun kapısı, iki kere daha açıldı; iki öğrenci daha geldi. Ve sonunda müdür, bir açıklama yapma zahmetine katlanmıştı.

Seçmen Şapka, kayıptı ha! İlginç ve bir o kadar tuhaf bir olaydı bu. Hogwarts öğrencilerini, binalarına yerleştirmekle görevli olan şapkayı, kimin, ne amaçla bir yerlere gizlediğini kestirmek, zor bir işti. Tabiî onu bulmakta… *Bizden ne istiyorsun, kendin yapsana!* Ama işin ucundaki ödül, yapılacak her türlü uğraşa değerdi. Binasına 100 puan… Aynı zamanda, şapkayı bulan kişi olması durumunda, okulda sahip olacağı popülerlik… Evet, denemeye değer bir durumdu. Profesörün talimatı üzerine, koridorda yavaş yavaş gezinmeye başladı. Sağ eliyle, asasının ucunu kavramıştı. Eh, her türlü şeye hazırlıklı olmanın, faydası olabilirdi. Şapkayı bulmayı gerçekten istiyordu; belki de yıl boyunca istediği her şeyden daha çok…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Ryan Schwanhild

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Dark Side.
Rp Sevgilisi : Claire.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Ejderha.

Arayış Empty
MesajKonu: Geri: Arayış   Arayış EmptyPtsi Şub. 23, 2009 11:30 pm

Güneş, gökyüzündeki yerini almış durumda ışınlarını, okula çevirmişti. Sadece bir yöne doğru giden ışınlar, kapalı pencerenin camından içeriye giriyorlardı hızla. Seri bir şekilde yansıyarak çalışma masalarında oturan genç bedene çarpıyordu. Genç, tüm dikkatiyle dersine odaklanmış; bir şeyler ezberlemeye çalışıyordu. Odanın içindeki sessizlik; ortak salonun tamamıyla boş olmasından kaynaklanıyordu. Sönmüş şöminenin içine toplanmış siyah killer, uçmaya hazır bir şekilde beklerken dudaklarından kısık tonda bir şarkı çıkmaya başlamıştı istemsiz olarak. Elindeki tüy kalemi, parşömenin üzerine bir şeyler karalarken bakışlarını karşı duvara çevirdi. Siyah çerçeveli, orta boylardaki çerçevenin içerisinde yabancı bir çehre duruyordu. Üstelik yaşlı adamın ağzından çıkan ses, bütün ortak salonun içerisinde yankılanmayı başarmıştı. Telaşlı ve heyecanlı olduğu sesinden anlaşılıyordu ki; bakışlarını adama diktiğinde bunun daha da arttığını fark etti. Beyaz sakallı, saçları kırlaşmış, buruşuk suratlı ve kısa boylu bir hayaletti. Tablolara bağlı kalan sonsuz bir ömür. Zamanı gelince kendisinin de böyle olacağını düşündükçe içi içini yiyordu. Yüzündeki dehşetlik bir an için silinip gitmişti. Müdür olmayı düşünmemişti hiç. Düşünmekte istemiyordu, sanki tek müdürlerin tabloda yeri var. Bunları düşünmek yerine karşı tabloda duran adama yanıt vermeyi tercih etti.

‘’-Hey! Neden bakmıyorsun?’’
‘’-Ne var, be?’’
‘’-Profesör O’Learnot, seni yedinci kat koridorunda bekliyor. Hemen git!’’
‘’-Defol, bunak!’’

Ryan’ın söylediklerine biraz bozulan yaşlı hayalet, hızla tabloların arasından geçmeye başladı. Gözden kaybolarak Ortak Salon’dan ayrıldı. Oturduğu ahşap sandalyeden hızla kalkarak ayakta bekledi birkaç saniye. Üzerinde bulunması gereken eşyalarını kontrol etmesi birkaç saniyesini almıştı çünkü. En önemli olan şeyi sona bırakmıştı; asasını. Cüppesinin iç cebine sıkıştırılmış asayı da eliyle tanımladıktan sonra derin bir nefes aldı. Birkaç adım atarak tahta kapıya yaklaştı. Portre deliğinden hızla çıkarak kendisini dışarıya attı. Portrenin önünde de duran kimse yoktu. Anlaşılan biraz önce büyük bir gürültüyle sesini duyuran saat, bütün okulun üzerinde etkisini gösterdi. Ayakkabılarından çıkan sesler, boş koridorlarda yankı yapıyordu. Kulağına gelen yankıları dinledikçe biraz daha hızlanmak, bir an önce istediği yere ulaşmak istiyordu. Bir an için boşluğa kayan gözleri, düşüncelerini dışarıya yansıtmasına engel olamadı. Neden Ryan’la konuşmak istemişti acaba? Buna bir fikir yürütme gereği duymaksızın hızla yoluna devam ediyordu.

Birkaç dakika içerisinde vardığı yedinci kata çıktığı zaman koridorlara geçmek zor olmamıştı. Sessiz ve bir o kadar da karanlık bir koridora girmişti. Dışarıda güneş, tüm şiddetiyle etkisini gösterirken içeride karanlığa boğulmak gerçekten esrarengiz bir görünümdü. Peeves’in bu zamana kadar ortaya çıkmaması gerçekten işlerin yolunda gideceğinin habercisiydi. O aptal hortlaktan o kadar nefret ediyordu ki; bunu sözcüklerle ifade edemiyordu. Sonunda karanlığın içerisinde birilerini görme fırsatını yakaladı. Kısılan gözleri, Profesörü ve diğer iki öğrenciyi görmüştü. Anlaşılan tek çağırılan kendisi değildi. Gözlerini diktiği kişilere biraz daha yaklaşarak yüzlerini tam olarak seçebileceği bir noktada durdu. Bir süre sonra bir öğrenci daha gelmişti. Sonunda neden burada olduklarını açıklamak için konuşmaya başlayan profesörün söyledikleri, bir an için gözünde canlandı. Sağ yanağına doğru kaymaya başlayan sinsi sırıtma, giderek etkisini arttırmaya başlıyordu.

Seçmen Şapka için kılını bile kıpırdatmaya yeltenmeyen birisi olarak binasına yüz puan kazandırmak için değecek bir çalışma olabilir. Neredeyse okulun kaderini değiştirecek türden bir şeydi bu. Belki bütün okulun ağzında her zaman onun adı dolaşırdı. Sanki çok umurunda olurdu. Kayıtsızca omuz silkerek bunu kimsenin görmemiş olmasını umarak diğerlerinin yaptığını; Profesörün söylediklerini yapmaya başladı. Her ihtimale karşı cüppesinin cebinden çıkartıp ucunu ışıklandırdığı asasını her zaman tetikte tutmaya çalıştı. Aptalca böyle boş bir koridorda ne aradıklarını merak ediyordu. Neden Seçmen Şapka burada olsun ki? Hangi aptal buraya saklar? Devrilen gözlerini tekrar eski hâline getirmek fazla uzun sürmedi. Aldığı derin birkaç nefesin ardından ilerlemeye başladı karanlık koridorda, dikkatli bir şekilde.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/edward-r
Gabriella Adeliné O'Brien

GezginGezgin
Gabriella Adeliné O'Brien



Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Rp Sevgilisi : Alain Paul Dixie.^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Su Samuru.

Arayış Empty
MesajKonu: Geri: Arayış   Arayış EmptySalı Şub. 24, 2009 5:01 pm

" Seni küçük, şirin, aptal yaratık! Seninle neden çıkıyorum bilmiyorum! "

dedi Gabriella ağzı kulaklarında burnu ile üst dudağı arasında bir tüy kalemi tutmaya çalışan Alain'e bakarak. Elbette samimi değildi. Aradan onca zaman geçmesine rağmen ona bakınca hala içinde bir şeylerin -Gaby bunun bir içorganının zıplaması olduğunu düşünüyordu- kıpırdanması garipti, ama hoştu. Alain nihayet tüy kalemini bırakıp yüzünde kocaman bir gülümsemeyle Gaby'ye döndüğünde Gaby bir kolunu onun ozuna dolayıp kendine çekti ve dudaklarına biraz ıslak ama kısa bir öpücük kondurdu. *Tanrım, insan olamayacak kadar şirin.* diye düşündü, ama az önce yaptığından utanıp, kızarmış yanaklarla başka yöne bakmaya çalıştı ama tekrar Alain'e döndüğünde onun oldukça memnun göründüğünü farketti. Yine de şu kahrolasıca iç organı saniyede bir olduğu yerde takla atıyormuş gibi hissetmekten alamadı kendini. * Tanrım, * diye düşündü tekrar* Seni şarlatan, ne yaptın bana? * Kendini toparlaması uzun sürmedi, ayaklarını tekrar yerde hissettiğinde -bir kaç saniye önce boşlukta uçuyormuş gibi hissediyordu- İksir ödevi için kütüphaneye gitmesi gerektiğini hatırladı. Aain bu sefer de önündeki boş parşömen kağıdına bir şeyler çiziktiriyordu. Gaby çizgilerinin fena olmadığını düşündü. Çocuğun yakışıklı ve tatlı yüzüne baktı tekrar, daha sonra önündeki tüy kalem, parşömen tomarları vs. eşyaları çantasına atıp ayağı kalktı ve sordu;

" Bay Baş-Şarlatan, benimle iksir ödevi için kütüphaneye gelmek isteyip istmediğinizi soracaktım ama cevabı belli, siz daha çok benim ödevlerimi kopya etmekten hoşlanıyorsunuz. Tanrı aşkına, nasıl bir Ravenclaw'sun sen? "

Alain sırıtarak bunu onaylayınca Gaby onun yanağına tekrar minik bir öpücük kondurdu ve ortak salondan dışarı çıktı. Kütüphaneye giden kestirme yollardan birinden gidiyordu, alışık olduğu için sadece, zaman derdi olduğundan değil. Loş, nem kokulu koridorlardan geçerken tiksintiyle yüzünü buruşturdu. Hatta bir kordiorda nem o kadar fazlaydı ve kokuyu duyumsamamaya kendini o kadar yoğunlaştırmıştı ki neredeyse duyduğu sesi hayal ettiğini düşünecekti.

" Hey! Buraya yaklaş, tam olarak göremiyorum seni, bir Ravenclaw olduğundan eminim tabii. Kütüphaneye giden kestirme yollar... Slytherin olacak değilsin ya! "

Gabriella atmosferin de etkisiyle, tabii daha çok aniden yükselen sesin etkisiyle yerinden sıçradı. Arkasını döndüğünde ise tek gördüğü nemden kabarmış bembeyaz bir duvar ve çok eski olduğu belli bir tabloydu. Ses nereden geliyordu o zaman? Kaskatı kesilmiş ve soğuktan -soğuk mu?!- parmak uçları hassaslaşmış elleriyle asasını kavradı, cebinden çıkarıp sesin geldiği yöne doğrulttu ve ışıklandırdı.

" Hey tanrım! Ben sadece bir tabloyum, seni aptal! Seçmen Şapka seni yanlış binaya koymuş olmalı! Hem, sadece bir portre olabilirim ama yine de o kahrolasıca asayı gözümün içine doğrultulunca gözlerim kamaşıyor. "

Bu, bu dönem içinde ikinci tablo-yanılsamasıydı. Sanki loş koridorlarda aniden ona seslenme atraksiyonuna girişip Gaby'yi bu kadar korkutmak için antlaşma imzalamışlardı. Kalp atışları normal ritmine döndüğünde Gaby gözlerini devirerek soğukkanlı bir ifade takınmaya çlıştı ve cevap verdi;

" Beni göremediğini söyleyen sendin. Ben de sana ışık sağladım, şikayet etmemelisin. "
" Tamam, seni ukala şey, sen kazandın. Müdür 7. kat koridoruna gitmeni istiyor. Ben gidiyorum, şu anda yapmayı en çok istediğim şey bu. "
" Ne müdür mü? Ama nede- "

Sözlerini tamamlayamadan yaşlı adam portreyi terketmişti. Gaby yüksek sesle küfretti. Artık müdürün onu neden 7.kat koridorunda beklediğini öğrenmek içn oraya gitmekten başka çaresi yoktu. Merak içinde kıvranarak, bir yandan da korkarak, İksir ödevini boşverip 7. kat koridoruna yollandı. Bir yandan da oraya gitmeden fikir sahibi olabilmek için bütün tabloları kontol ediyordu az önceki şişman adamı görebilme umudu ile. Ne var ki oraya varana kadar hiç bir tabloda göremedi onu; anlaşılan adam bir daha karşısına çıkmamaya karar vermişti.

Farkında olmadan ayakları onu 7. kata götürmüştü bile. Gözleriyle koridoru taradı; evet, işte müdür ve yanında da kim olduklarını seçemediği 3 öğrenci. Gaby hemen o tarafa yollandı. Aklından ilk geçen şey müdürün şarlatanlardan haberi olduğu ve onlar cezanlandıracağı olmuştu ama orada gördüğü ilk iki kişi Şarlatanlardan değildi, Gaby derin bir nefes aldı. Bu arada müdür -gelmesini beklediği kişiler tamamlanmış olacak ki- konuşmaya başladı;

" Merhaba, arkadaşlar. Öncelikle geldiğiniz için teşekkür edeceğim. Sonrasında ise sizi neden burada topladığımı söyleyeceğim. Seçmen şapka kayboldu. Daha yeni fark ettiğim bir şey. Evet, gerçekten üzücü bir olay. (!) Hepinizin benimle birlikte okulun içerisinde şapkayı aramanızı istiyorum. Sanırım bunu yapabilirsiniz? Yalnız; dikkatli olmalıyız. Tehlikeli olabilir. Ah, unutmadan şapkayı bulan öğrenci; binasına yüz puan kazandıracak. Şimdi, buradan başlayabilirsiniz aramaya. "

Gaby içinden gelen kahkahalarla gülme isteğine güçlükle karşı koydu. Seçmen Şapka'yı kim neden çalsındı ki? Yani bir okulda binalara yerleştirme görevi yapan eski, görevi için değerli ama parasal açıdan beş kuruş etmez bir şapka. Hem müdür onu bulamadıysa neden bunu öğrencilerden istiyordu ki? Neden Bakanlık'a haber verilmiyor ya da öğretmenler birleşip onu aramıyorlardı? Hem Şapka'yı çalan kişinin onu Hogwarts'a sakladığı ne malumdu? *Yine de denemeye değer* diye düşündü Gaby. *Son zamanlarda Ravenclaw'a kaybettirdiğim puanlar düşünülürse 100 puan kazanıp binanın kahramanı olmak kulağa iyi geliyor, ha?* Müdür hepsinin yüzüne dikkatle baktı, diğerleri için de 100 puan oldukça cazipti besbelli. Neden sonra Gaby diğerlerinin etrafına bakınmaya başladığını farketti. Gözlerini devirdi Gab, bu boş koridorun araştırılacak neyi vardı ki? Yine de her türlü ihtimali değerlendirmeliydi. Her şey göründüğü gibi olmayabilirdi. Gözlerini -nedensizce- kısıp ucu ışıklı asasını önünde dimdik doğrultarak hızla, ama dikkatlice etrafını inceleyerek koridorda ilerlemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/gabriell
Eragon James O'Learnot

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Δαρκ ψιΔε ~
Rp Sevgilisi : Touch Me Marjoline.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Aslan.

Arayış Empty
MesajKonu: Geri: Arayış   Arayış EmptySalı Şub. 24, 2009 9:26 pm

Şapkayı aramaya başlayan beşli, uzun koridorda yürümeye başladıklarında; koridorun sonunda beliren beyaz ışığı fark ediyorlar. Hepsinde bir ürkme belirtisi var. Profesör, öğrencilerden biraz daha ilerleyerek ışığın nereden geldiğini anlamaya çalışıyor. Tam o sırada ışığın içerisinden çıkıp gelen mor tenli devasa dört ayaklı yaratık hızla koşmaya başlıyor. Koşarak gelen yaratığın arkasında dalgalanarak onu izleyen kuyruğu ise komik bir görünüm oluşturuyor; fakat o durumda komikliği düşünecek gibi değiller. Devasa yaratık, profesörün üzerinden atlayarak öğrencilerin üzerine doğru gitmeye başlıyor. Tam o sırada kenara atlayan Claire [18] ve Luke [20] yaratıktan kurtuluyor. Bunun aksine dikkatsiz davranan Gabriella’nın [6] üzerine çıkıyor yaratık. Kuyruğu ise Ryan’a [10] çarpıyor. Hızla yere yapışan çocuklar, yaratıktan kurtulmaya çalışıyorlar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/eragon-j
Gabriella Adeliné O'Brien

GezginGezgin
Gabriella Adeliné O'Brien



Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Rp Sevgilisi : Alain Paul Dixie.^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Su Samuru.

Arayış Empty
MesajKonu: Geri: Arayış   Arayış EmptyÇarş. Şub. 25, 2009 3:38 pm

Gabriella ve diğer 4 kişi birbirlerinden fazla uzaklaşamadan koridor boyunca ilerliyorlardı, zira koridor pek geniş değildi. Yaklaşık 5 dakikadır loş koridorda asalarının ışıklarının yardımıyla 'bir şeyler' arıyorlardı. O kadar sıkıcılaşmıştı ki Gaby neredeyse en sevdiği şarkıyı mırıldanmaya başlayacaktı. Sanki müdür onlara bir şeyi buldurmaya çalışmıyor, sabırlarını ölçüyordu. Hem Gaby'nin aklına yatmamıştı hala bu iş, neden profesörlere değil de 4 tane öğrenciyle arıyordu müdür okul için fazlasıyla değerli olan bu nesneyi? Çok mu kolaydı, profesörleri işin içine katmayacak kadar? O zaman müdür tek başına neden aramıyordu? Ya da çok tehlikeliydi de profesörleri tehlikeye atmak istemiyordu? Belki de sadece yemdi oradaki öğrenciler? Ya da müdür itibarının sarsılmaması adına mı profesörlerin öğrenmesini istemiyordu? Sonuçta biri odasının içine kadar girip Şapka'yı çalmıştı. Profesörler, henüz kendi odasındaki okul için değerli bir nesneyi koruyamıyorken okulu ona nasıl emanet edebiliyoruz, diye düşüneceklerdi. Müdür bu olayı öğrencilerin öğrenmesine aldırmıyordu belki. Sonuçta oradaki dört öğrenciye birden hafıza büyüsü yapabilecek kabiliyete sahipti. Ama eğitimli bir profesöre aynısını yapmak o kadar da kolay değildi. Belli ki kendini tehlikeye atmaya hiç niyeti yoktu. Aniden içinde onları orada bırakıp tekrar ortak salona dönme ve hiç bir şey olmamış gibi davranma dürtüsü belirdi. Ama meraklı yanı ağır bastı ve bir anlık bir duraklamadan sonra tekrar ışıklı asası önünde yürümeye devam etti. Her ne oluyorsa, artık onun bir parçasıydı ve katıksız bir heyecanla devam etmek istiyordu.

Neden sonra koridorun gerilerine doğru beyaz bir ışık belirdi. Dudakları sadece kendisinin duyabileceği bir fısıltıyla ona korkmadığını söylerken kalbi meydan okurcasına hızla atıyordu. Fakat yaklaşık yarım saat önce Alain'i izlerken attığı gibi değil, korkuyla. Gözlerini kısarak kamaşmalarını önlemeye çalıştı ama ışık son derece güçlüydü. Gaby hızla atan kalbiyle ve asasını önünde dikmiş halde yaklaşan ışığın karşısında kaskatı beklerken hayal meyal müdürün ışığa yaklaşmaya başladığını gördü. İçinde kabaran müdahalale etme dürtüsüne karşı koyamayarak ileri atıldı fakat ışığın içinden beliren şey onu olduğu yere çiviledi adeta; bir tür canavar.

Bu kadar tehlike içerisinde olmasa kullandığı kelimeye gülebilirdi ama o an en son düşüneceği şey 'canavar' kelimesini doğru yerde kullanıp kullanmadığıydı. Diğerleri heyecan içinde onlara doğru hızla yaklaşan -hatta koşan - yaratıktan kaçınırken Gabriella büyüyle oraya yapıştırılmışcasına morumsu yaratığın ona doğru yaklaşmasını izledi. Çok saçmaydı, Hogwarts'ta bu çeşit bir yaratığın barınması mümkün değildi. İnsanlar Hogwarts'ta güvende değilse hiç bir yerde güvende değildi. Gaby inanamıyordu. Bu sırada yaratık onu durdurmaya çalışan profesörün üzerinden o denli hantal görünümlü bir şeyden beklenmeyecek bir çeviklikle atlayarak hızını daha da arttırdı, artık öğrencilerle arasında sadece bir kaç metre vardı. Gaby, kalbi panik içerisinde atarken artık hareket edebildiğini farketti. Göz ucuyla hemen arkasında Claire ve Luke'un kenara doğru atladığını gördü ve kendisi de aynı şeyi yapmk için hazırladı. Ama-

Korkunç bir acı ile üzerinde müthiş bir ağırlık hissetti Gaby. Kendine yüksek sesle lanet okuyarak acı içinde çığlıklar atmaya başladı. Yaratığın dört ayağından ikisi tüm ağırlığıyla üzerindeydi. Bir yerlerinin muhakkak kırılmış olduğunu düşündü. Acı o kadar şidetliydi ki mucize eseri elinden fırlamamış asasını farketmesi çok uzun sürdü. Fakat bileğini yeteri kadar oynatamıyordu. Aynı zamanda o an aklına gelen ilk büyü 'petrificus totalus'tu ve o an bile, yaratık yarı yarıya üzerine çıkmışken, bunun akıllıca olmadığına kanaat getirebildi. Bir sersemletme büyüsü de yaratığın Gaby'nin üzerine düşmesine sebep olabilirdi ve Gaby yaratığın tüm ağırlığı altında ezileceğinden emindi. O an babasının not defterindeki bir büyüyü hatırladı. Büyünün yanına " Güçlü. Sarsıcı, püskürtücü. " diye çiziktirilmişti. Not defterinin görüntüsü kafasında son derece netti, doğru hatırlıyor olduğundan emindi. Sınırlı bir bilek hareketi ile, o anda kendisiyle ilgilenmeyen yaratığın gövdesine doğrulttu asasını ve olması gerkenden yüksek sesle haykırdı;


" Bumbardie! "

Asasından yeşil kıvılcımlar fışkırdı, o kadar şiddetliydi ki Gaby bileğinin titrediğini hissediyordu. Gözlerini kapattı ve büyünün işe yaramasını diledi. Vücudundan ağırlığın kalkmasını bekliyordu, gözleri kapalı halde. Ya da ölmeyi...


En son Gabriella Adeliné O'Brien tarafından Çarş. Şub. 25, 2009 7:56 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/gabriell
Cornelia Sofie Isis

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Cornelia Sofie Isis



Mücadele Tarafı : Golgi cisimciği.

Arayış Empty
MesajKonu: Geri: Arayış   Arayış EmptyÇarş. Şub. 25, 2009 3:43 pm

Claire her zamanki sessizliğini koruyarak koridorun sonundaki ışığa doğru bakıyordu. Diğerlerinin farkedemediği ışık gitgide yaklaştıkça Claire de elini cebine atıp asasını çıkarmış ve ışığın ucundaki şeyi görmeye çalışıyordu. Işık gitgide büyüdü, büyüdü ve Bay O'Learnot'un üzerinden atlatıktan sonra Claire ve Luke'un üzerine doğru koşmaya başladı. Claire bir an ne yapacağını şaşırmıştı. Asası cebinde olmasına rağmen dakik olmalıydı. Yine de asasını kullanamadan kendini kenara atlamılş buldu. Ne yazık ki diğerleri o kadar da şanslı sayılmazlardı. Dikkatsiz davranan Gabriella üzerine gelen yaratığı fark etmedi, yaratık hızla ona doğru koşarken heyecan içindeki çocukların yaratığın Gabriella'ya çarptığından başka birşey göremediler. Gabriella hasar görmüş gibi gözükmüyordu, yine de ağır bir darbe yemişti. Bu sırada yaratığın kuyruğuyla müthiş bir mücadeleye giren Edward'da canavarı atlatmayı başarmıştı.

Claire sabahtan beri kolladığı anın şu an olduğunu anladığında aceleci davranması gerektiğini de hatırlayıverdi. Cebinden asasını çıkardı. Sağ eliyle asanın kenarını kavradı ve yaratığı doğru tuttu. Elleri titriyordu fakat bu herşey bitti demek değildi. Son bir nefes aldı ve sihirli sözleri koridorda yankılanacak yükseklikteki bir ses tonuyla adeta haykırdı:
-Confundus!
Bir an, sadece bir an sayılmaz mıydı? O vahşi bir yaratıktı. Sanırım bu sihir onu birkaç dakikalık oyalayabilirdi. Claire yaratık birkaç dakikalık oyalanırken, daha güzel bir büyü düşünmeye çalışıyordu. Sanırım bulduğu büyü onun işini bitirebilirdi. Yine de Bay O'Learnot onun bir lanet yapmasına ne derdi? Asla buradı bir okuldu. Umarım yaratığın işi bitecekti. Ya o ya da ben dedi işinden sessizce...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Arayış

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-