GüzeL Bir Gün...

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Hava kararmaya yeni başlamıştı. Rose okuduğu kitabın etkisinde kalmış, olan bitenden haberi yoktu. Kitaptan gözlerini devirerek saate baktı. Saat, akşam üstü dördü gösteriyordu. Havanın kararmaya başladığını gördüğünde ayağa fırlarcasına kalktı. Üstünü değiştirerek alış-verişe gidecekti. Odasına doğru yürümeye başladı, elindeki kitapla. Kapıyı açarak odasındaki kitaplığa kitabı koydu, üstünü değiştirmek için de gardıroba doğru ilerlemeye başladı. Doalbı açtığında fışkırırcasına elbiseler asılıydı bunlardan herhangi birini seçerek üstüne geçiriverdi. Renk uyumuna dikkat ettiği gibi, aldığı elbiselerin değerine, kalitesine bakmayı ihmal etmiyordu. Genişçe bir çantayı koluna takarak odasından, ayakkabıların yarattığı sesle dışarı çıktı. Merdivenlerden inerek Diagon Yoluna doğru yürümeye başladı. Kendine cüppe almalıydı, bu sene için giyecek doğru dürüst bir şeyi yoktu. Başka yola sapmadan direkt Cüppe dükkanına doğru ilerledi.

Cüppe dükkanını ableminden tanıdı. En son geldiğinde de aynı ablem vardı. O zamanlar küçüktü ama bu kadar zamandır da sahibinin değişmemesi garip bir durumdu. Içeriye hışlımla girdi. Ortamın sıcaklığı ve içerdeki cüppe beğenen öğrenciler Rose'un ilgisini çekti. Hiç sevmezdi böyl kalabalığı. Geri de dönemezdi, o kadar yürüyerek geldiği yolu hiç birşey almadan geri dönemezdi. Hemen kapının ordan, bir masanın orda duran adama doğru ilerlemeye başladı. Sahibi o'ydu. " hey, bana kaç galleon olursa olsun, en iyi cüppeyi vermeni istiyorum. Hemen getir ! " dedi Rose emir verircesie, yaşlı adam ağır bir şekilde Rose'un istediği cüppeyi getirmek için içeriye girdi.

Birkaç dakka geçmiş, adam hâlâ içerden çıkmamıştı, " hey nerdesin, getirecek misin, yoksa beklemeyeyim mi ? " dedi, adam içerden çıkabilmişti. Getirdiği cüppe en iyi ve pahalı cüppelerden biriydi. Rose gözlerine inanamamış bir şekilde onu süzüyordu. Yaşlı adam tezgâha tüm gücüyle koydu. Artık çok yaşlanmıştı. Rose ona acınası gözlerle bakarken adam konuşmaya başladı : " 5.896 galleon " dedi adam kekelercesine. Rose iğrenircesine galleonları çıkartarak tezgâha bıraktı. Hemen gitmek istemiyordu. " Bu cüppe burada kalacak, herhangi bir zarar gelmesin, etrafa bakıyor olacağım ben. " dedi ve etrafı kolaçan etmeye başladı. Öğrencilerden arınmıştı artık akşam olmaya başlarken. Artık istediği kadar bunlara bakabilirdi.

Gezgin

Sihir bakanlığındaki görüşmeden sonra,tedirginlikle Diagon Yolu'nda yürüyordu Matthew.Knockturn yolu'ndaydı görevi.Bu gün oldukça uzun geçmişti,unutulamayacak bir gündü.İlk olarak,Hogwarts'tan mezun olduğundan beri görmediği manevi kardeşiyle tesadüfen karşılaşmıştı.Onunla eski günleri yad etmiş,sohbet etmişti.Derken peşinde olduğu adamı görüp,kız için endişelenmişti.Kafası tüm bu düşüncelerle dolu bir şekilde bakanlığa döndüğünde,masasında bir kağıt bulmuştu.Baş seherbazın odasına çağırılmıştı.Gittiğindeyse,Knockturn yolunda bir görevi olduğunu öğrenip,gurur duymuştu.Bakanlıktan çıktıktan sonra da içindeki gurur buharlaşmış,endişe geri dönmüştü.Kath'i yalnız başına bırakmak istemiyordu.Tüm bu dalgınlığından uyandığında,cüppeciyi geçmiş olduğunu fark etti.Geri döndü,kalay kaplı kapı kolunu çevirdi,çan seslerinin eşliğinde içeri girdi;

"Kara bir cüppe istiyorum.İkinci el olsun,hasarlı olursa iyi olur.."

Satıcının yaşlı gözlerindeki garip bakışa aldırmadı ve dükkana göz atmak için arkasını döndü.Çok güzel cüppeler vardı.Kıpkırmızı Gryffindor cüppeleri Matt'in aklını başından almıştı.Yeni evinin odasının duvarına asmak için mükemmeldi.Kumaşını dikkatlice incelerken eski günleri aklına geliyordu.Satıcının geldiğini hissettiğinde arkasını döndü ve soluk kesici güzellikteki bir kadına hafifçe çarptı..

"Ö-özür dilerim.."

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Rose etrafa bakıyordu hâlâ tezgahtaki cüppesi çok güzel olmasına karşın, daha fazla kıyafet istiyordu. Rose çantasından kahverengi gözlüğünü gözüne taktı. Kahverengi, onun saçlarıyla uyumunu sağlıyordu. Kaba bir gözlük değildi. Cüppeler muhteşemdi, sadece dükkanın yeri ve sahibi dışında. Kapının açıldığındaki çalan zil sesi Rose'un kulağına gelmişti. Ama o etrafa bakarken dikkatini başka hiç bir şey bozamazdı.

Etrafa bakmış beğendiği kahverenkli cüppeyi askıdan alarak tezgâha yöneldi. Ilerlerken, arkasına dönen genç bir adam omzuna doğru sert olmasada çarpmıştı. Adamın sert bakışları, Rose'u kızdırmış oLmaLıydı. Az sonra hemen adam konuşmaya başladı " Ö-özür dilerim.. " dedi, Rose biraz yumuşamıştı. Insanların kendisinden özür dilemesini severdi. " Hey ne yaptığını sanıyorsun, cüppeyi buruşturacaktın az daha. Neyse unut gitsin, " dedi ve tezgâhtaki diğer cüppeyi eline aldı, " Şimdi çekilirseniz geçeceğim " dedi gözlüklerin içinden adamın sert bakan gözlerini süzerken. Adam fena birine benzemiyordu oysaki.

Adam, Rose için kenara çekilince, Rose önünden geçerek dükkan sahibinin bulunduğu yere giderek parayı ona verdi. Kapıya doğru yönelirken, az önce ona çarpan adam aklına gelmişti. Aslında çarpmasının bir nedeni de Rose'du. Özür dilemek için adama doğru yöneldi. O, cüppe bakınıyordu. Arkasına doğru gelerek " az önceki davranışımdan dolayı özür dilerim, çarpmanda benimde payım var. " dedi ve adam ona doğru dönünce sert bakışları tekrardan dikkatini çekmişti. Rose konuşurken gözlüğünü, saçlarını savurarak çıkartarak çantasına koydu. [/color]

Gezgin

Matt kadının terslemesine aldırmadı,zengin bir çevrede büyümüştü zaten,böylelerini çok görmüştü.Tezgaha doğru gitmesini gülümseyerek izlemişti.Geri gelip özür dileyeceğinden emindi.Özür diledikten sonra da en fiyakalı hareketini yapacaktı.Cüppelere tekrar döndü ve parıl parıl parlayan Gryffindor amblemini hafifçe okşadı.Binası,onun için çok önemliydi.Şu an bile,Gryffindor'a laf atan biriyle kavga etmeye hazırdı.Ve derken arkasından o ipeksi sesi duydu.Gülümsemesini rafa kaldırdı ve arkasını döndü.Kızın gözlüğünü çıkarıp çantasına koymasından sonra cevap verdi;

"Aslında benim hatam,bunu nasıl telafi edebilirim?"

Kızın durgunluğuna dikkatlice bakıyordu.Derin bir nefes aldı ve kibarlıkla sordu;

"Adım Sawyer.Benimle bir kahve içmeye ne dersiniz?Yeni açılan bir yer biliyorum,hoş bir mekan."

Mavi gözleri kızın gözlerine sabitlenmişti.Üç gündür traş olmuyordu.Hafif kirli sakal ona yakışıyordu gerçekten...

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

" Aslında benim hatam, bunu nasıl telafi edebilirim? " dedi adam. Rose aldırış etmezcesine " Telafi etmek mi ? " dedi Rose içinden, bunu diyeceğini beklemiyordu adamın. Adam güler yüz ve gene aynı sert bakışla Rose'u süzerek konuşmaya başladı. " Adım Sawyer. Benimle bir kahve içmeye ne dersiniz? Yeni açılan bir yer biliyorum, hoş bir mekan. " dedi adam biraz istikrarlı bakış atarak. Rose daha tanımadığı, yani yeni tanıdığı küstah birine benzetirken, adam iyi niyetiyle Rose'un aksini düşünüyordu. Adama çarpılmış olsa da bunu belli etmek yerine ona ters varmayı yeğlerdi ama yapamıyordu. Birşey engelliyordu onu.

Engelleyenin kalbi olduğunu düşünmüyordu hiç. O, çok şımartıldığından dolayı bu kadar katı olmuştu, derdi herkes. Aslında bu kadar katı olmasının sebebi annesi ve babasının kaybıydı. Onları kaybettikten sonra bu kadar kibirleşmişti. Sadece kendi içindeydi bu sorunlar. Dışarıya vurmak yerine içinde tutmayı tercih ediyordu. Bu adamada kapıldığını içine atmıştı. Ama her neyse adamın teklifini kabul etmeme gibi bir yanlış yapmayacaktı. Rose'u tatlı ama bir o kadarda çatılan kaşları altında adam gülerek bekliyordu. Cevabının ne olması gerektiğini düşünüyordu Rose içinde. Kabu etmek, ya da adamı sepetlemek... Onu sepetlemek kadar katı olamayacaktı. Ona aşık falan olmuştu sanki. Rose, sert ve kısık tonlarda konuşmaya başladı " biliyor musun, bu kadar girişken tavrın beni etkilemedi değil yani. Daha henüz çarpıştık, ama sen telafiden söz ediyorsun, " dedi sesi biraz yükselmişti. Daha sonra devam ederek, " Ama kabul ediyorum genç adam. " dedi, adamın sert bakışları arasında.

Gezgin

Matt kibarca gülümseyerek karşılık verdi.Tezgaha gidip aldıklarının parasını ödediler.Matt'inki çok da pahalıya gelmemişti.Onu,kızın meraklı bakışları altında çantasına tıktı,Gryffindor cüppesine özlemle baktı ve dükkandan çıktılar.Matt genelde kızları kendine aşık ederdi,bir süre takılır,bırakırdı.Ama bu sefer gerçekten farklı olmuştu.Oyalamak için çıkmak istemiyordu.Aşk bunun gibi birşeydi herhalde.Şimdiden onun için endişelenmeye,ona dikkat etmeye başlamıştı.Tam olarak ne olduğunu çözemedi.Aşk mı,saplantı mı...

GüzeL Bir Gün...

GüzeL Bir Gün...

Similar topics

Similar topics