AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Tehlikeli Yakınlaşma

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Gretchen Stuart

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Gretchen Stuart



Mücadele Tarafı : Nasyonal Sosyalizm
Rp Sevgilisi : Ülkesi ve Sibel.

Tehlikeli Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Tehlikeli Yakınlaşma   Tehlikeli Yakınlaşma EmptyPtsi Şub. 02, 2009 7:16 pm

*Neler saçmalıyorsun sen. Aklını başına topla artık.*Bu dizeler ne bir tiyatro oyunundan alınmış, ne de bir kitaptan kopyalanmıştı. Her zamanki gibi yaşından hayli olgun şekilde davranan Lyra'nın ağzından dökülmüştü bu kelimeler. Sürekli kendine gelmesini söyleyen, en yakın arkadaşı olsa bile her hareketine karışmasından bıkkın duruma gelmiş Norah ile Lyra arasındaki ilişki bitme noktasına gelmişti nihayetinde. Karşılıklı iki tarafında isteği ile birlikte bir yakın arkadaşlık daha sona ermişti.
Rüzgâr, yağmur damlalarını birer birer etrafa savuştururken Norah'ın gözleri doluydu ve hareketsiz vücudu acı içinde kıvranıyordu. Gözlerinden dökülmemesi için tuttuğu göz yaşları bir yere kadar engellenebiliyordu. Devamında ise bedenindeki tüm acılar akıyordu göz yaşları ile. *Ölüme bir adım daha yaklaşacaksın.*Kulağına uzun süredir aynı kelimeler fısıldanıyordu varlığını tespit edemediği ruhu tarafından. Her defasında en zorlayıcı anını yakalıyordu acımasızca. Ölümünü bekleyen yaşlılardan farkı gerçekten yok muydu? Elindeki herşeyi teker teker kayıp mı ediyordu? Cevaplayamayacağı kadar zor sorulardı bunlar. Zihni; her şeyden önce yenik düşmüştü ölüme. En başta zihni kabullenmişti ölümü. Hırçınlaşan duygularını dindirmek istiyordu. Dört duvar arasından sıyrılmak, kaybolmak hatta bir daha bu okula dönmesini engelleyecek şeyler yapmak istiyordu. *Çok mu şey istiyordu?*.

Ani bir hareketle, apansızca ilerlemeye başlamıştı koridorda. Eragon yoktu. Noel gecesi umurunda değildi. Saten toz pembe elbise kirlenecekti, yırtılacaktı, duygularını ifade edebildiği kadar o da yıpranacaktı. Elleri korkuyla titrerken bir titreme sarmıştı bedenini. Korku muydu yoksa öfke mi? Bilmiyordu, bilmek de istemiyordu. Hogwarts'ın dört duvarı arasından sıyrıldığı zaman havayı akciğerlerine değin çekti. Soluk borusu yanıyordu. Tüm bedeni olduğu gibi o da acı veriyordu. Ellerini anlamsızca açtı gök yüzüne. Adımlarını teker teker doğrulttu ormana. Dertlerinden uzaklaştığı bir yerden fazlasıydı. Yaralarına bir merhem, yanlızlığını paylaşacak bir arkadaştı onun için. Hiçbir zaman kabullenememişti yenilgiyi. Hep lider olmak istemiş, hırsıyla, başarılarıyla ve hep omuzlarının dik olmasıyla bilinmiş biri için çok fazlaydı bunlar. Gözlerini kapattı, ebedî istirihatini düşündü. Bedeninin artık hareket etmediğini, kimseyi duyamadığını hayâl etti. Fakat gerçekleri hissetmesi, hâlâ bu Dünya'da oluşunu öğrenmesi çok da uzun zaman almamıştı. Ruhunun varlığını hissetmesi, meltemin tatlı esintisinin dudaklarını okşamasıyla belirmişti...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicolai

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nicolai



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Tehlikeli Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Tehlikeli Yakınlaşma   Tehlikeli Yakınlaşma EmptyPtsi Şub. 02, 2009 8:41 pm

Normal bir insan için sıradan bir gecenin tüm belirtileri göstermişti kendini. Hafif bir rüzgar ve onun etkisiyle yumuşak toprağa dökülen yağmur, artık her gecenin müziği haline gelmiş çeşitli hayvan sesleri ve ormandan yayılan gizem... Yasak sıfatının takılmasını sağlayan basit belirtiler bu eşsiz gecede de çıkmıştı ortaya. Belki onlarda kendi çaplarında bir eğlence düzenliyorlardı. Ancak bunlar sadece gözle görülenlerdi ve büyücü dünyası bu sırada dönen sayısız olaydan habersizdi ne yazık ki. Bilinenlerin aksine doğa, kutsal bir amacı gerçekleştirmek için döküyordu yağmur damlalarını toprağa. Gizli bir ayinin giriş kısmıydı bu sadece. Hayatın her güzelliği içinde kendine yer edinmiş olan kötülük, dünyanın en eşsiz yeri olan ormanın her zerresine yapışmıştı. İşte bu kötülükten ormanı arındırmak için dökülürken yağmur; toprağa, yaprağa ve taşlara bir okşamaya hissi veriyordu her seferinde. Ancak bu kutsal an sırasında bile engellenemeyen bir gerçek, gösteriyordu yüzünü. Karanlığın acıkmış olan arzusu harekete geçmiş ve daha temizlenme töreninin bitimini beklemeden kirletmeye başlamıştı güzellikleri. Bir patron edasıyla yaratıkları, daha doğrusu yüreklerine kötülük yerleştirdiği masum canlıları salmıştı yüzeye; amaçlarını gerçekleştirmesi için.

Beyaza yakın teniyle bir ağacın altında durmuş olan bir heykel gibiydi. Yüzüne dökülen su damlacıkları içine işlemiş kötülüğü alamadan akıyordu teninden aşağıya doğru. Ancak bu şekilde masum bir kanın da toprağa akmasını sağlayabiliyordu sadece. Çoğu kişinin yaratık olarak tanıtacağı bu varlık Nicolai adında bir canlıydı ve uzun süreden beri yüreğine hapsolmuş karanlığın emirlerine uyabiliyordu. Şimdi, gecenin bu saatine ormanın bu yakasında dururken, ellerinin ve yüzünün kanlı olmasını da açıklayan neden kötülüktü. Daha demin boğazından süzülen altın sarısı kanın özel bir gücü -ölüm yatağında olan birinin bile iyileşmesini sağlar- olduğu umrunda bile olmamıştı. Zaten kendisine verilen lanet onun yüzyıllar içinde durmaksızın sürüklenmesine neden olacaktı ve Nicolai, bunun bir kurtuluşu olmadığını çoktan öğrenmişti. İçinde durmaksızın dolanan bu lanetin verdiği hediye, başta güzel gibi görünüyordu. Ancak zamanla kişiyi çıldırma doruğuna kadar getirebiliyordu da.

Nicolai ormanın içinde sessizce durup kendine can veren bu kanın vücudunda dolanmasına izin verirken, vampir olarak geçen hayatının daha ortalarına gelmişti. Zamanla kendini kontrol etmeyi ve gücünü kullanmayı herkes gibi öğrenmiş olsa da açlığını bir şekilde gidermesi gerekiyordu. Zaten insanlara acıması gerektiğine asla inanmayan biri olduğundan da çok zorluk çekmemişti bugüne kadar. Sadece son zamanlardır bilmediği bir nedenden dolayı karşısına çıkan tek av hayvanlar olmaya başlamış ve bu da tadı pek güzel olmayan kanları içmeye zorlamıştı onu. Evet, daha demin açlığını giderecek kadar kanı bulmuştu ama bu onun güzel kan arzusunu eksik bırakmıştı. Bu yüzden yüzünde bir rahatlama ifadesinden çok kızgın bir ifade yer edinmişti. Yağmur sayesinde biraz temizlenmiş olan pürüzsüz yüzünde hala aç bir ifade dolanıyor gibiydi. Parlayan elleri hafifçe sıkılmış ve bakışları ormanın derinliklerinde daha gerçekçi bir av bulmak için açılmıştı.

O hayvanın önünde ne kadar beklediğini bilmiyordu ama kendisine yeterince uzun gelen bir süre olmuştu. Sonunda ise bir zafere ulaşmasını sağlayacak bir durumu hissetmesini sağlamıştı. Burnu bir insanın alamayacağı o taze kan kokusunu alırken, kulakları bir insana ait olan kalp atışlarını rahatlıkla duymuştu. Parıldayan gözleri uzun süreden beri aradığı avı bulduğunu ortaya koyuyordu. Zaman kaybetmeden harekete geçen Nicolai, çok geçmeden bir ağacın arkasında durmuştu. Buraya gelmesini sağlayan koku ve sesin sahibi hemen önünde duruyordu.
*Genç bir kız* diye düşünürken eline geçen fırsatın ne kadar güzel olduğunu fark etti. En taze dönemlerini yaşayan bir av düşmüştü avcuna. "Sana bu saatte ormanda dolaşmamalısın diyen olmadı mı?" Sakin ses tonu kız için ani olacaktı ki irkildi. Nicolai bu durumdan daha çok keyif alarak gölgelerin arasından sıyrılarak kızın önüne dikildi. Beslenmeden önce biraz eğlenmek istediği her halinden anlaşılıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gretchen Stuart

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Gretchen Stuart



Mücadele Tarafı : Nasyonal Sosyalizm
Rp Sevgilisi : Ülkesi ve Sibel.

Tehlikeli Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Tehlikeli Yakınlaşma   Tehlikeli Yakınlaşma EmptyPtsi Şub. 02, 2009 9:18 pm

Çaresiz olacağı anı dikkatle bekliyordu Norah. Öldükten sonra ne pembe dudaklarına değen esintiyi farkedecekti, ne de soğuktan titreyecekti şimdiki gibi. Gözlerini kapatıp sonsuzluk düşüncesini sindirmeye çalıştı. Beyaz bir ışık hayal etti. Saydam bedeniyle ayrılacaktı kara topraktan. O zaman duyacaktı arkasından yakılan ağıtları. Ölüm ona her dakika yaklaşıyordu zaten, "Erken ölsem ne olur?" diye düşündü. Sabırsızlanıyor muydu yoksa ölmek için? Genç yaşından göçüp gitmek dünyadan, kolay mıydı? Omuz silkip attı bu düşünceleri kafasından. Umrunda değildi dünya, arkasında bırakacakları umrunda değildi. Ölmek ya da öldürülmek için uygun bir yerdi burası; sessiz, sakin... Korkutucu ama anormal güzelliğiyle öğrencileri kendisine çeken bu gizemli orman adeta sorunu çağırıyordu. Lanetli gibiydi; bela yapışırdı insanın peşine. Dökülen yapraklardan bir çıtırtı kıyıldı kulağına. Hoş, dinlendirici ve adeta müziği andıran bu sesin sahibi karşısına gelmişti, "Sana bu saatte ormanda dolaşmamalısın diyen olmadı mı?" dedi. Garip bir ses tonu vardı. Kadifemsi, insanı kedine çeken bir ses tonu. Simsiyah gözleri hinlikle gülüyordu. Dudakları kulaklarına bir yay gibi kıvrılmasa da belliydi. "Seni ilgilendirmez, kendi işine bak; bana burnunu sokma!" diye cevap verdi karşısında dikilen oğlan çocuğa. Onu ilgilendirecek bir şey mi vardı ortalıkta? Yo, yoktu. Ne diye burnunu sokuyordu bu kuşbeyinli sersem!? Yanlız kalmak ve ölümü beklemek istiyordu sadece. Her gören ona karışmasa olmuyordu sanki. Yaslandığı ağaçtan sürünerek kalktı, çocuğa küçümseyen bir bakış atıp yakınlardaki başka bir ağacın yanına geçti. Soğuk ve nemli bir üzüm ağacıydı bu. Üzümleri değen her yağmur damlasından ve güneşten etkilenip olgunlaşıyordu. Üzüm salkımlarından düşen minik yağmuır damlaları fırtınalı yağmurun habercisiydi. Çocuğun gözlerini üzerinde hissetti. Korkmaya başlamıştı. Kuyruk sokumundan başlayan bir titreme duydu. Hayal dünyası kısıtlanmaya başlıyor gibi hissetti. Bu çocuk ölüm getiren bir ulak mıydı? Ölümlü canlıları Azrail'e hazırlayan, korkunç yüzlü bir ulak! Gözlerini çocuğun gözlerine dikip o da ona bakmaya başladı. Sessiz ve ... korkutucu anı bedeninde hissetti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicolai

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nicolai



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Tehlikeli Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Tehlikeli Yakınlaşma   Tehlikeli Yakınlaşma EmptySalı Şub. 03, 2009 3:10 am

Kan; tüm duyuları harekete geçiren akışkan ve kırmız tonlu bu sıvı sanki onun efendisi gibiydi. Ne zaman kokusunu hissetse ve ne zaman damarlardan akışını duysa dişlerinde bir kaşınma hissetmesi mümkün olurdu. Boyun kaslarının kasılması ve ellerinin arzuyla titremesiyle birlikte başlayan bir nöbet sarardı bütün vücudu; şimdi olduğu gibi. Gözlerinin içinde aç bir kurtun parıldaması kendini gösterir ve beyaz teninin her santimi sessiz haykırışlara geçerdi. Sadece Nicolai'nin farkında olduğu bu değişimler gene kendini göstermeye başlamışken dişleri kendi etine batıyordu. Kızın farkında olmadan kafa tutttuğu bu genç görünümlü vampirin tüm bedeni beslenmeye hazırlanmıştı. Karanlık bu en tehlikeli ulağına saldır saldır dercesine haykırmıştı bile. Yüzüne düşen damlaların sesi ve hafif esintiyi hissetmesi imkansız hale gelmiş ve tüm duyularıyal tek bir maddeye odaklanmıştı. Damarların içinde dolanıp, sonunda kalbin içinde toplanan kanın yoğun basıncı bu uzaklıktan kolaylıkla hissetmiş ve her seferinde üstüne atlamamak için zor dayanmıştı. Bir trans... Evet, bir vampirin beslenme ayininden önce geçti basit bir trans bu olanları açıklayabilirdi.

Kendini transa bırakıp o değerli sese odaklanırken kızın kızgın sözleri kulağına ilişmişti zorlana zorlana. Başta duyduklarına karşı umursamazca davranmak daha akıllıca gelmiş olsa da kızın kendisinden uzaklaşması daha mantıksal davranmaya itmişti onu. Belli ki uzun süreden sonra bulduğu avını basit bir şekilde öldürmek onu tatmin edemeyecek kadar sıkıcı gelmişti ona. Biraz eğlenmek, belki de avını kızdırmak neşesini daha çok yerine getirecekti. Kontrol gücünün sınırlarını zorlayacak bir oyun olacaktı ama sonunda kaybedemeyeceği bir zevk almasını sağlayacaktı. Dudakları hafifçe kıvrılırken dişlerinin sivriliğini bir kez daha hissetmişti etinde. Ancak buna pek fazla önem vermeden kızın üstüne ilerledi. Belki havadan, belki de Nicolai'nin yarattığı ortamdan ürpermişti. Tabi bu seçenekler arasından genç vampirin ilk aklına gelen ikincisi olmuş ve bundan biraz daha zevk almıştı. Bu yüzden olsa gerek ortamı saran sessizliği bozmakta acele etmemiş; sadece yavaş adımlarla kızın yanına yaklaşmıştı. Kara gözleri aç parıltılarıyla kızın üstününe dikilmiş ve karanlığın içinde bile kendini belli etmeyi becermişti.


"Ah... Hayır, hayır. Ben senin iyiliğini düşünerek böyle konuşmuştum." Kendine has etkileyici sesi ağzından bir ıslık gibi çıkmış ve hemen ardından kısa süreli sessizlğe gömülmüştü.Ellerini önünde birleştirirken kızın bakışlarının üstünde olduğunu farkınday. Bir süreliğine laf etmesini beklemişti bu yüzden ama sadece duyduğu sessizlik olmuştu gene. "Biliyorsun ki ormanın bu saatinde kötülüğün temsilcisi olan birçok yaratık dolanır. Bundan korkmuyor musun yoksa?" Bu sözlerin sahibi karanlığın en kötü ulağı mıydı? O sakin sesiyle avını nası bir sohbete sokmaya çalıştığını kimse tahmin edemezdi. Öğütleriyle ona sahte bir yardımda bulunuyordu. Oysaki asıl korunması gereken tehlike tam karşısında ona bakıyordu. Beyaz teni, siyah siyah parlayan gözleri ve hafif sıkılmış elleri ile tam karşısında duran bir lanet bulunuyordu. Bu özellikleriyle kızın iki adım mesafelik uzağında durdu ve dizlerini kırarak çöktü. Bu şekilde bacağının arka kasları ağırıyabilirdi ama bunu umursamadı bile. Gözleri kızın gözlerine odaklanmış ve burun delikleri kan kokusu sayesinde genişlemişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gretchen Stuart

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Gretchen Stuart



Mücadele Tarafı : Nasyonal Sosyalizm
Rp Sevgilisi : Ülkesi ve Sibel.

Tehlikeli Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Tehlikeli Yakınlaşma   Tehlikeli Yakınlaşma EmptySalı Şub. 03, 2009 12:02 pm

Korku yavaş yavaş tüm bedenini ele geçirirken çocuğun kadifemsi sesi hâlâ kulaklarında çınlıyordu. Nedenini bilmediği bir şekilde çocuğun gece kadar siyah gözleri ürpertiyordu ruhunu. Bembeyaz teni, bir heykel gibi dikiliyordu üç ya da dört adım ötesinde. Aynı porselen bebeklere benziyordu. Kusursuz ve mükemmel. Belki de tek kusuru fazlasıyla dağınık olan saçlarıydı. Onlarda zaten göze batmıyorlardı. Başını sağa sola salladı ve üzerindeki cübbeyi yavaşça çıkartarak sağ yanına koydu. Çocuğun bakışları hâlâ üzerinde geziyordu; bunu biliyordu. Kadifemsi ses tonu, bembeyaz ve kusursuz teni, en önemlisi de çarpıcı bakışlarıyla karşısına geçmişti yine. Uğraşacak başka birini bulamamış mıydı? ""Ah... Hayır, hayır. Ben senin iyiliğini düşünerek böyle konuşmuştum.". O etkileyici ses tonu ile uyarıyordu Norah'ı. Acaba günlerdir kulağına fısıldanan ölüm ulağı şuan karşısında mıydı? Ölümüne kafa mı tutuyordu bilmiyordu, bilmek de istemiyordu bir süreliğine. Amaçsızca ve fark ettirmemeye çalışarak dudağını ısırdı. Yüzünde acıyan bir ifade ile elini dudağına götürdü ve bir damla kanı eteğine sürttü. Kareli, dizinin üstündeki eteği dikkat çekici bir kız etkisi yaratsa da şuanki durumda çekici olmak pek de faydalı olmayacaktı. Eteğine sürdüğü bir damla kanı görmesiyle beraber karşısındaki çocuğun ya da henüz anlayamadığı ulağın gözleri iyice açılmıştı. Bal rengi gözleri belirginleşmiş, her an saldırmaya hazır bir yaratığa dönüşmüştü. Tıslarcasına bir kelime daha söyledi "Biliyorsun ki ormanın bu saatinde kötülüğün temsilcisi olan birçok yaratık dolanır. Bundan korkmuyor musun yoksa?". Korkmamak mümkün olabilir miydi?

*Lanet olsun, gene belayı üzerime çektim.*
Korku ve telaş dolu kelimelerdi bu sefer dudaklarından dökülen. Tabiri caiz ise bir yaratık ile karşı karşıyaydı. Hem de en kötü yırtıcı. *Vampir*. Kanı görmesinin ardından gözleri açılmış, her an saldıracak bir hâl almış ve en kötüsü susamışlığının ifadesi gözleri simsiyah olmuştu. "Ko-kor-k-mu-muyorum. B-a-bana zarar vermeyeceksin." Elbette bunları hiçbir şeye dayanarak söylemiyordu. Yaşamının garantisi yoktu mutluluğunun olduğu gibi. Bir damla kanın akmasının ardından ölümüne bir adım daha yaklaşmıştı. Ne kadar yaşayacaktı ya da kendine saldıracak mıydı? Alacaranlık çöküyordu. Kimse ya da ikisinden başka hiç kimse yoktu ormanda. Adetâ herkes ve tüm canlılar Norah'ın son nefesini bekliyorlardı. Ama Norah'ın yanlızca bir umudu daha vardı. *Vampir olabilmek*...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nicolai

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nicolai



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Tehlikeli Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Tehlikeli Yakınlaşma   Tehlikeli Yakınlaşma EmptySalı Şub. 03, 2009 4:20 pm

Kan; çoğu kişinin gözünde basit bir yaşam kaynağıdır sadece. Ancak bir vampirin gözünde o kadar çok anlamı vardır ki duyunca şaşırmanız mümkün olur. Tüm ihtiyaçlarını karşılayan ve asıl amacı yaşamını devam ettirmek olan bu koyu kırmızı rengindeki akışkan sıvı, en zorlu iksirin gücünden bile daha büyülü sayılırdı karanlığın yaratığı için. Yapımında kullanılan ve oluşumunu sağlayan bilindik maddelerin önemi biterdi; boğazından aşağıya doğru sıcak sıcak aktığı zaman. Her duyusuyla hissedebildiği bu hafif katımsı sıvı gözlerinin önünden geçtiğinde içindeki kurtların acı feryatlarını duymak mümkün olurdu bazen. Ancak tüm arzularını tetikleyen yaşam kaynağının her damlasında içine bir lanet girer ve onu sonsuz acıların içine sürüklerdi. O beyaz tenin içinde kara bir ruhun dolanması sağlar ve kimsenin temizleyemeceği bir güçle kirletirdi bu bedeni. Her gece biraz daha dünyaya kilitlerdi bu vücudu ve her avından sonra dost sayısı biraz daha azalırdı. Yalnızlık... Evet, onun cezası bu olmuştu dostluk üzerine kurulmuş dünya içinde. Tüm canlılar kendisinden uzaklaşırken, bu hayata alışması ve usta bir avcı olup tüm tehlikeleri göze alması gerekmişti. Ancak ne olursa olsun arzu duyduğu kan adına tüm acıları ve kötülükleri göze almaya razı gelen bir yaratık olmayı da başarmıştı.

Bir sıvı için aldığı zorluklar bir kenara bırakılırken tüm dikkati tek bir yere odaklanmıştı. Parçalanan pembe renkli dudaktan akan bir kan ile gözleri büymüştü. Kızın tüm hareketlerine dikkat ederken korku dolu kalp atışını hissetmesi mümkün olmuş ama açlığından dolayı bu korkuyu anlayamamıştı. O tek bir damla kan eteğe sürülürken dudağının üstünde bir kurulaşma başlamıştı. Nicolai bedeninin içinden bir ürpertinin geçtiğini hissetmiş ve bundan büyük bir haz duyan gözlerini tekrar kızın gözlerine dikmişti. Burun delikleri hala genişliğini koruyarak, tüm kokuyu içine çekmeye çalışıyordu. Kontrol etmekte zorlanmaya başladığı direnci kendine zarar veriyor ve sivrilmiş dişleri etinin en derim kısımların kadar batıyordu. Elleri kasılmış ve tırnakları derisine girmişti. Pürüzsüz derisinde durmak bilmeyen bir karıncalanma güçlene güçlene ilerlemeye başlamıştı.
*Hadi ama ısır etini ve o sıcaklığı kendi benliğinle hisset.* diye çığlık atıyordu karanlık efenedisi beyninin kıvrımları içerisinde. Sanki tüm karanlığını bu iki bedenin çevresine yollayarak, onları gerçek dünyanın korumasından uzaklaştırmıştı. Artık su dumlalarının hissi aralarından uzaklaşmış gibiydi.

İç çatışmanın acılarıyla uğraşırken, titrek sesi işitti. Belki sonunda önündeki avcının ne büyük tehlikeleri ve lanetleri üstünde taşıdığını anlamıştı. Bu gerçekleri görmüş olmasından dolayı ağaca biraz daha dayanmış ve bir kurtuluş yolu aramıştı. Ancak kim veya ne onun yaklaşan ölümden kurtulmasını sağlayabilirdi ki? Bir virüs gibi yayılan ve o dişlerden çıkan lanete kapılması artık mutlak bir hal almıştı ve tüm aydınlık savaşçıları bundan haberdarsızdı. Büyücü dünyası tehlikeleri içinde barındıran bu ormanın içinde bir can daha kaybedecekti. Belli olmayan taraflarından bir yara daha canice açılaçaktı. Evet, bu gece karanlığın ulakları arınma gününü bölecekti. Doğanın üstün olma çabası basit görülen bir yırtıcı tarafından bozulmaya çok yaklaşmıştı. Sadece iki sivri dişin bir deriye batması kadar yakındaydı bu acımasız an.

Tüm planların yıkıcısı olan basit görünüşlü ulak, biraz daha yakınlaşmıştı; bağaçların altında saklanan ve umutsuz bakışlarla bakan kıza. Sol eli hafifçe kızın üstüne gitmişti. İşaret parmağı olarak nitelendirilen parmağını önce kızın dudağı üstüne koymuş ve kanın sıcaklığını bu şekilde hissetmişti. Bu hareketinin hemen ardından parmağı düz bir yolu izlercesine aşağıya -boynuna- doğru ilerledi ve orada biraz duraksadı. Damardan sert ve hızlı bir şekilde akan kanın isyanını duyabiliyordu. Kendisini çağırıyor ve artık emilmek istiyordu. Bu isteği yerine getirecekti elbette ama biraz daha sabır gerekiyordu. Bu sefer parmağı kalbinin üstüne gitti ve elinin tamamnı koydu. Hızlı hızlı ve korkuya atan kalbin verdiği duygu mükemmeldi onun için. Tüm kanın toplandığı merkez, ikinci görevini fısıldıyordu Nicolia'ya. Ne kadar korku dolu duygular hissettiğini utanarak itiraf ediyordu. Bakışları hızlıca kızı yakaladı.
"Korkma sen. Merak etme olacaklar bir acıdan tamamen uzak." Kısa bir süreliğine duraksayarak kızı süzdü. Gülümsemesi ile sivrilmiş dişleri biraz belirginleşti. "Hatta huzur dolu bile olabilir."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gretchen Stuart

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Gretchen Stuart



Mücadele Tarafı : Nasyonal Sosyalizm
Rp Sevgilisi : Ülkesi ve Sibel.

Tehlikeli Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Tehlikeli Yakınlaşma   Tehlikeli Yakınlaşma EmptyC.tesi Şub. 28, 2009 4:41 pm

Korku tüm damarlarında dolaşıyordu. Bedeninde hissedeceği sıcaklığı düşündükçe telaş sarıyordu iyice. Elleri karıncalanıyor ve gözlerinin önünde o sahneyi canlandırmaya çabalıyordu. *Çabuk ve kolay.*Seçebildiği tek teselli sözcükleriydi. İlk başta umursamadığı bu çocuk şimdi canını alacak bir azrail haline gelmişti. Aptallıklar dert açıyordu her seferinde başına. Bu saatte dışarıya çıkmanın gereği neydi ki? Şimdi yatakhanede sıcacık yatağında olsa, bunların hiç biri gerçekleşmiyor olacaktı; ancak pişmanlıklar bir fayda etmiyordu. Kapana kısılmış bir fare gibi şaşkın gözlerle izliyordu yanlızca çevresini. Soğuk ter damlaları boynundan göğsüne doğru süzülüyordu. Artık bir daha güneşin doğuşunu seyredemeyecek, çevresindekilerle alay edemeyeceki popülarite peşinde koşamayacaktı. En önemlisi bu Dünya'yı bir daha keşfedemeyecekti. Son bakıştı, son vedaydı. Karşısındakiyle -ona hitap edecek bir sıfat bile bulamıyordu- göz göze geldi. Kana susamış, gece kadar siyah gözler buluşmuştu Prudencia'nın gözleriyle.

Kollarından ayaklarına doğru gelen irkiltiye engel olamıyordu. Onun dediklerini işitiyor ancak söyleyeceklerini döktüremiyordu dudaklarından. İzin vermiyordu son sözcüklerin dökülmesine. Bedeni onun eseri olmuştu ya da bir kuklası. Emirlere uymak ne kadar zorunluydu? Hayatını tehlikeye atacak kadar mı? Evet, sonunda ölüm vardı. Bu kadar paniğin lüzumu yoktu. Ölüm,ölüm,ölüm..." Eminim. Çabuk yap şu işi. Artık dayanamayacağım." Gözlerini sıkıca kapadı, yaratığın her an üzerine atılmasını bekliyormuşcasına nefesini aldı bir daha vermemek üzere. Ancak bir kaç dakikanın geçmesi ve artık nefesini tutamayacak hale gelmesiyle gözlerini kırpıştırdı, nefesini geri verdi. Yaratık hala karşısında gülümsemesiyle duruyordu. Sivri dişleri gecenin karanlığında parlıyor, saatler ilerledikçe Prudencia soğuk terler döküyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Yulian

BannedBanned
Yulian



Mücadele Tarafı : O ne ki?
Kan Durumu : Genellikle içiyor ama bilmem xD

Tehlikeli Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Tehlikeli Yakınlaşma   Tehlikeli Yakınlaşma EmptyPaz Mart 01, 2009 8:42 pm

Gökyüzünden dökülen yağmur taneleri şiddetini biraz olsun artırmıştı. Mermer gibi sert ve soğuk tenine dökülen yağmur damlalarını, sanki ardında bir şeyler gizliymiş gibi inceliyordu. Oturduğu yumuşak toprağın, ince yağmur damlalarıyla biraz daha yumuşadığını hissedebiliyordu. İç geçirerek kafasını salladı. Uzun zamandan beri ilk defa doyduğunu hissediyordu. Biraz ilerisinde yatan kurbanına iç geçirerek baktı. Onu, akşam yemeği yapmadan hemen önce gözlerindeki korkuyu görmüştü. Bundan hoşlanmıyordu ama tam anlamıyla doyması için de başka bir seçeneği yoktu. Evet, doyması için alternatif bir seçeneği vardı tabii ki ama iki seçenek arasındaki en uygun şık, kesinlikle insan kanıydı. Hayvan kanı içmek, daha çok atıştırmalık gibiydi ama insan kanı, kesinlikle ağız sulandırıcı bir ana yemekti.

Bir kere daha derin bir iç çekerek kurbanına baktı. Aptal bir kumraldı, kurbanı. Yasak ormanın derinliklerinde savunmasız bir şekilde elini kolunu sallaya sallaya gezebileceğini sanacak kadar aptal.
*Yazık, iyi bir geleceği olabilirdi.* Aklından geçen düşüncelere hafifçe gülümsedi ve yavaşça ayağa kalktı. Doyduğunu, hatta şiştiğini hissedebiliyordu. Uzun zamandır insan kanı içmiyor oluşu; gücünün ne kadar çok olduğunu unutmasını sağlamıştı. Normal bir insanın ulaşamayacağı bir hızda koşmaya başlayınca, bunu neden yaptığını bilmiyordu. Sadece koşuyordu, Hogwarts'a doğru. Rüzgarı soğuk teninde hissetmek ona her zaman için iyi gelirdi ve bugün de bu rutin bozulmamıştı. Kulağına tanıdık bir ses gelene kadar hızını kesmedi ama bu ses Yulian'ı, bir an için durdurmaya yetmişti. Garip, ilk defa Hogwarts'ın yakınlarda Nicolai'nin sesini duyuyordu. Dudaklarında sivrilmiş dişlerini gösterecek bir gülümseme belirmişti. Ani bir kararla yön değiştirip sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı.

"Ah, sevgili abicim. Sana kaç defa yemeklerinle oynama diyeceğim ben?" Sesini, Nicolai'nin yemeğine de duyurmak için yavaşça söylemişti. Sesinin tınısının alaylı çıkmasına rağmen yumuşak çıkması şaşırtıcıydı. Yüzünde dişlerini göstermeyen bir gülümseme vardı ve artık diğerlerinin de dikkati Yulian'ın üzerindeydi. Derin bir nefes alarak kızdan gelen ağız sulandırıcı kokuyu ciğerlerine doldurmuştu. "Damak zevkin her zaman ki gibi mükemmel, Nicolai." Gülümsemesi biraz daha genişlemişti, dişlerini gösterecek kadar. *Ölmek için çok genç.* diye düşünmesine engel olamamış, hatta kız için üzülmeye bile başlamıştı. Kehribar rengine dönen gözlerini ilk defa kıza çevirmişti. Ormanın derinliklerinde tadına baktığı kız gibi, bu kız da kumraldı. Uzun kahverengi saçları rüzgarda dalgalanıyor, onun iştah açıcı kokusunu her tarafa dağıtıyordu. "Lezzetli." Mırıldanmasını Nicolai'nin duyduğunu biliyordu ama kız için aynı şeyi söylemek biraz zordu. Doymuş olmasına rağmen kız, dişlerindeki zehrin bir kere daha akmasını sağlamıştı. "Kızın gitmesine bugünlük izin veremez misin?" Nicolai ile konuşuyordu ve neden böyle dediğini bilmiyordu. Belki de kıza gereğinden fazla acımıştı ama kana susamış bir vampire böyle bir şey söylemek ancak bir şaka olurdu. Fakat bu seferlik Yulian gayet içten bir şekilde sormuştu. Belki de gerçekten de kızın bu gece ölmesini istemiyordu. Ya da ölmesini istemiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Tehlikeli Yakınlaşma

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-
» Tehlikeli Macera

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-