AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Yardım.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Malachi Dellard

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Malachi Dellard



Mücadele Tarafı : Tarafsız.

Yardım. Empty
MesajKonu: Yardım.   Yardım. EmptyPtsi Şub. 02, 2009 2:28 am

Katran rengi, solmuş perdeler camları örtüyor, içeride daha da basık ve bunaltıcı bir hava etkisi yaratıyordu. Karanlık oda, insanın içine kasvet verecek kadar etkiliydi. Vakit, gece yarısına henüz ulaşmıştı. Gecenin büyüleyici zamanı, başlatacağı olaylara ve duygu çerçevesinde geçecek olan yoğunluklara kendi içlerinde bir çözüm önerisi arıyorlardı. Böylece rahatça insanların arasına sızabileceklerdi. İçeride bulunan birkaç grup oturdukları sandalyelere iyice yerleşmişlerdi. Aralarında geçen fısıltı şeklindeki konuşmalar bölümde yankılanıyor, sesleri bozulmaya uğruyor ve etkisini kaybediyordu. Birkaç adım mesafesindekilerin duyabileceği türden şeylerdi. Pek de yüksek olmayan tavandan sarkan avize küçüktü ve kesinlikle aydınlatmada yetersiz kalıyordu. İçeriye yaydığı loş ışık, perdelere yansıyor ve onların emici gücüne maruz kalarak yok oluyordu. Süngüsü düşmüş kapı açıldı ve içeriye birkaç büyücü daha daldı. İlerlerken yer döşemelerinin gıcırtısı içeridekilerin kulaklarını tırmalamaya yetecek cinstendi. Zaten içerisinin sessizliğini bozan tek şey, bu gıcırtılar ve fısıltıların bir bütün oluşturmasıydı. Fakat buna rağmen, dışarıdaki yağmurun sesi duyulabiliyordu. Damlaların yeri dövüş seslerini her defasında içine yansıtıyordu İsveç büyücü. Onlar gibi kendi içinde savaş veriyor ve bir şeyleri temizlemeye çalışıyordu. Belki de yeniden başlatmak istiyordu. Farkında değildi. Düşünüyordu da, gecenin büyüleyici etkisi buraya uğramamıştı. Her şey gayet basit ve tarif edilmesi kolaydı. İç karartıcı ve belki de korkunç. Gerçeklerin açığa çıkmasını engelleyecek kadar siyah ve kapatıcı. Duyulmak istenmeyecek düşünceleri engellemeye yetecek kadar güçlü ve etkili.

En arka sol köşede oturan iki kişi, kendi içlerinde tamamen farklı bir savaş veriyorlardı o anda. Yaşadıkları dünyadan tamamen habersiz oturuyorlardı öylece. Az sonra açığa çıkan şeylerle kendilerine gelecek ve biraz da olsun bazı şeyleri düşünmeye fırsat bulabileceklerdi. Malachi, kalın sayılabilecek ama her zaman incitmeden hareket eden parmaklarını, çenesinde yoğunlaşmış kirli sakalının arasından geçirdi ve sigarayı dudaklarının arasından çekti. Derin bakışlarını kadının yüzüne odakladı. Yüzünü onun pürüzsüz ve her zaman çekici bulduğu çehresine yaklaştırdı. Gerçekten bir porselenden farkı yoktu kadının cildinin. Beyaz ve etkileyiciydi. Mavi gözleriyle oluşturduğu tezat, tarif edilemez bir haz veriyordu büyücüye. Ardından, dudaklarını büzdü ve arasından sigaranın dumanını kadının yüzüne üfledi. Duman, kadının üzerinde yoğunlaştı onu görülemeyecek hale getirdi, kokusu masaya yayıldı. Tabii ki bunun farkına varmadı adam. Ardından yok oldu. İçerisinin insanın ruhuna kasvet veren havasına karıştı. Kadının rahatsız olup olmadığını anlayamadı. Ona bakmıyordu artık. Önündeki içkiden bir yudum aldı ve tekrar sigarasına döndü. Az sonra, öğreneceklerini geciktirmeye çalışıyordu belki de bir şekilde. İnanılamaz derecede meraksız ve soğuk görünüyordu. Ağzını açmıyor, sessizliği bozmuyordu. Daha çok kendi içinde düşüncelerle boğuşuyor gibiydi. Bir buz kadar soğuk ve kendini soyutlamıştı.

Sigara ve içki karışımının ağzında bıraktığı tat, her zaman olmasını istediği ve alışık olduğu cinstendi. Tuhaf bir şekilde hoşuna giderdi. Bağımlılık etkisi çoktan tüm bedenine yayılmıştı. Kanalizasyonumsu tat, damağından akıp bünyesine karışırken, dumanda aynı yoldan ciğerlerine doluyordu. Bu bir çeşit intihar sayılabilirdi. Her gün tekrarladığı bu maddeler, içinde birikiyor ve gün geçtikçe çoğalıyordu. Etkilerini arttırıyor ve patlayacak bir bomba gibi geriye zaman sayıyordu. Artık zamanının geldiğini düşünerek, kadına döndü. Çözmesi gereken bir olay mıydı bu? Yoksa düşüncelerini, önerilerini sunabileceği bir olay mı? Henüz bilmiyordu. Gözlerini kıstı. Dudaklarını araladı ve pek de fısıltı sayılamayacak bir şekilde konuştu. “Pekâlâ, dinliyorum. Anlatmaya başla.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Justeen Sydney Memphis

GezginGezgin
Justeen Sydney Memphis



Mücadele Tarafı : Kendi mücadelemi veriyorum.
Rp Sevgilisi : .
Kan Durumu : Safkan
Patronus : .


Yardım. Empty
MesajKonu: Geri: Yardım.   Yardım. EmptyPtsi Şub. 02, 2009 3:26 pm



Sır. Sarışın genç cadı, artık bu sırrı saklamaktan yorulmuştu. Sırrın ağırlığı, taşıyamacağı miktara gelmişti. Tehlikedeydi. Hem o hem de sırrı. Katil olduğunun sır olarak kalması gerekliydi. Nedeni ise tek istekleri öpmek olan yaratıklarının yanında olmaya bir dakikadan daha fazla katlanamaz olmasıydı. Güçlü bir cadıydı ama bunu yapabilecek kadar değildi. Hem de hiç. Zaten, pek çokları da bu ruhsal eziyete katlanamazdı. Azkaban'a girdiği an yaşayan bir ölü olmaktansa, sırrıyla korkarak yaşamak onun tercihiydi. Cadı için tek şeçenek buydu, bir diğer seçenek asla yoktu. Düşünceleri kadar kasvetli olan bar, sıkıntısı daha da fazlalaştırıyordu. Burada buluşmayı o istese bile tahammülünün en fazla yarım saat olabileceğine emindi. Fazlası imkansız. Azkaban'da olmak gibi his uyandırmaya başlamıştı onda. Beyninde dönüp duran iğrenç düşünceyi ona anlatıp gitmek istiyordu. Ondan gelecek yardımı kalbi istemese bile mantığı onu seçmişti. Koruyacağından emin olamıyordu aslında. Bu gece büyücü, fazlasıyla soğuk duruyordu. Bakışları bu soğukluğa daha fazla dayanamayıp yere odaklandı. Eski, her basmada kulakları tırmalayan ses çıkaran tahtaların arasında tozlar birikmişti. O tozlar gibi olup her yere sürüklenebilmeyi istediğini düşündü. Toz zerresi olup, komutlara göre hareket etmek. Yaşamaktan yorulmuştu artık, kendi ölmek isterken başkalarına yararı da olmuyordu. İşi bile tehlikedeydi. Yavaş yavaş diğerlerine yararı olmayan boş bir şifacıya, dönüşüyordu. Az önce içeri giren iki kişi şimdi yanlarından geçiyordu. Gıcırtı sesiyle birleşerek uçuşan mini toz bulutu öksürmesine neden olmuştu. Saçlarını sol eliyle geriye atarak oturduğu eski koltukta arkaya yaslandı. Işık kaynağı az olan barın loşluğu, diğer herşeyinin aksine hoşuna gitmişti.


Yağmur damlalarının huzur veren sesi kulaklarına ulaşırken masaya doğru yöneldi. İçkisinden bir yudum aldı. İçmek. Onu rahatlatmaya, düşüncelerini uyuşturmaya çalışan en etkili eylem oluyordu. Bu gece yine kendini içkiye kaptırarak uyuşmak istiyordu. Son bir haftadır istediği gibi. Bir yudum daha aldı. Masaya biraz daha yakınlaştırdı kendini, ona da. Sigarasını dudaklarının arasına götürüp, o da biraz daha yaklaşmıştı. Yüzünde asi bir ifadeyle genç cadı gözlerini kırpmadan ona bakıyordu. Yardım alacağı kişiye, karşı koyarcasına bakması saçma olabilirdi ama bu bakışı kalbi yönetiyordu. Onu istediği her halinden belli oluyordu. Justeen de onu istiyordu. Yüzüne üflenen sigara dumanı başını geriye çekmesine neden olanırken kokusu genzini acıttı. İçkiyi sevmesine rağmen, sigaradan da kokusundan da nefret ederdi. Onu görmesine engel olan duman kısa bir süre sonra karanlık barda etrafa yayılmış, toz zerreleri ile buluşmuştu. Karışan dumanı izlemeye çalışırken ona artık bakmadığını farketti. Neden bu kadar soğuk ve ilgisiz davranıyordu ki? Bu davranışı genç cadının zaten uzun süredir mozuk olan moraline ne kadar da iyi gelmişti! Hala genzini yakmakta olan koku yüzünden öksürürken en sonunda konuşabilme izni verilmişti.

Bara giren iki kişiye bakarak onunkine eşit yükseklikte ama farklı bir tonlamayla anlatmaya başladı. ''Sır... Sanırım sırrı bilen başka biri daha var. Geçen salı Hogwarts'taki masamda bir mektup vardı. Tehdit mektubmu gibiydi. Ben... ben korkmaya başladım. '' Son cümlesinde genelde belli etmediği duygusuna salık vermişti. Şimdi de barmenle konuşan iki büyücüye bakarken, içkisinden bir yudum daha aldı. Malachi, belki korktuğu için onu aşağılayacaktı ya da bu geceki soğukluğuna zıt olarak korumaya kalkacaktı. Tepkisini merak ederek yardım dilendiği büyücüye baktı. Eski, sert siyah koltuğun rahatsız arkalığına yaslanırken ondan gelen cevabı bekliyordu.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Malachi Dellard

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Malachi Dellard



Mücadele Tarafı : Tarafsız.

Yardım. Empty
MesajKonu: Geri: Yardım.   Yardım. EmptyPtsi Şub. 02, 2009 5:04 pm

Elinden geldiği kadar sakin, soğuk ve rahat bir tavırla kadının anlatacaklarını beklerken, aslında gerçekten meraklanıyordu. Merak… Peşinden sürüklediği insanı kendine esir eder, eğer istemezse bırakmaz ve sonuna kadar perişan edebilirdi. Ruhunu keşfetme ve anlama içgüdüsüyle doldurur, baştan sona fethederdi. Bunu anlayamadığında seni daha fazla içine çeker ve zarar vermeye başlardı. Ona karşı koyamazdın, seni o yönetirdi. O, sana ne yapacağını söyler ve ne olacağı hakkında bilgi verirdi. Hislerine karşı koyamaz, onun peşinden umarsızca sürüklenirdin. Tam da Malachi’yi anlatan bir kelimeydi merak. Ama onunki sadece bir tür üzerineydi. Sadece onları merak eder, yaklaşır ve istediğini elde etmeye çabalardı; kadınlar. Tek zayıf noktası, arzuladığı tek gerçek varlıklardı onlar. Derinlemesine araştırmak ister, hepsini yakından tanımak isterdi. Onların uçsuz bucaksız ufkunda sürüklenmek, düşüncelerini tatmak, ona yaşattıkları hisleri tekrar tekrar yaşamak isterdi. Ulaşırdı da. Sadece bir tanesi hariç; şu an karşısında oturan kadın. Onu da istiyordu. Ama tuhaf bir şekilde, zarar vermeyi göze alamıyordu. Neden olduğunu bilmiyordu. Belki de onun geçici bir şey olmasını istemiyordu. Zarar vermekten yorulmuştu. Artık dinlenme vakti olduğunu biliyordu fakat kendi benliğine karşı koyamıyordu da.

Henüz bitirdiği sigarasını önündeki kül tablasında söndürürken, dumanların nasıl çıktığını izledi. Soğuğun etkisiyle eriyip yok olmuşlardı. Soğuk, onları içine hapsetmiş, acılarını yok etmişti. Bir daha asla dirilmemek üzere öldürmüş, haykırışlarını da yasaklamıştı. Hiçbir seçme şansı vermemişti. Her şey birden bire olmuştu. Kendini durduramamıştı. *Aynı benim gibi.* Kadınlara yaklaşma çabaları gibi. Onları elde ettikten sonra, yaptıkları gibi. Kızgınlıkla gözleri kısıldı. Yanakları büzüldü ve sinir hücrelerinin etkisi altına aldığı bedeniyle, içkisinden bir yudum daha aldı. Justeen’e de aynısı yapamazdı. Bir an için oradan kaçıp gidebilmeyi istedi. Yapamadı. Yapamazdı. Kadının ona ihtiyacı olduğunu biliyordu. Eğer giderse, tüm bu hissettikleri boşa çıkacak ve o da zarar görmüş olacaktı. *Lanet bok!* Parmaklarıyla bardağı daha sıkı sardı. Sıktı, sıktı, sıktı… Sonra gevşedi elleri –umutları gibi- açıldı parmakları birbirinden, rahatladı beyni. Neyi değiştirebilirdi ki? Kaçış olmazdı gerçeklerden, gözlerinde ki parıltıyı söndürmemeli. Yardım yok, yol yok.

Kızın konuşmaya başladığını duyumsadı. Sesini içine alan kulakları, tek bir zerresinin bile boşa gitmesini istemiyordu. Duydukları karşısında, bakışlarını ona çevirdi. Sırrı bilen biri mi vardı yani?! Justeen… Onun zarar görmesine dayanamazdı. Ne izin verebilir, ne de öylece izleyebilirdi. Durdu. Aklını toparlamaya çalışarak, birkaç şey düşündü. Eğer bilen biri varsa ve bunu Justeen’i tehdit etmek amacıyla kullanacaksa, ondan istediği bir şey var demekti. Bu neydi? Ne olabilirdi? Ve en önemlisi de neden ondan istiyordu? Amacı neydi? İntikam mı? Belki de annesini seven birinden geliyordu. Ama bunu başka kim biliyordu ki? Bekledi. Sakinleşmeye çalışarak, sağ elini saçları arasından geçirdi. Sarı saç telleri önce yatık pozisyonlarını aldılar ve sonra yeniden dikildiler. Kadına yaklaştı biraz daha. Kokusunu rahatça çekebileceği bir mesafe vardı aralarında artık. Onun çaresiz gözlerinde gördüğü parıltıları silmemek için uğraş verecekti. İncinmemesi için elinden geleni yapacaktı. Eğer bu, onun yanından uzaklaşmak ve bir daha yüzünü görmemek bile olsa, bunu yapacaktı. *Bana ne oluyor böyle?* Parmaklarını kadının yüzünde gezdiriyordu artık. İncitmekten korkarcasına dikkatli ve yumuşakça. Porselen pürüzsüzlüğündeki cildi okşuyor ve o üzgün gözlerine bakıyordu. Daha önce hiç olmadığı kadar yakındılar birbirlerine. Malachi, onun yanağına bastırdı dudaklarını. Ama bu kez, farklı şeyler hissetti. Gerçekten isteyerek ve arzulayarak yapmıştı bunu. Dudakları onun tenine değdiğinde ürpermiş, vücudu titremişti. Bu da neydi? Onun o narin kulağına yaklaştı ve bir şeyler fısıldadı.
“Hayır. Sakın. Sakın korkma, kimsenin seni incitmesine izin vermem.” Bunları söylerken bir yandan da parmaklarını kadının saçları arasında gezdiriyordu. Birkaç teli aldı ve kulağının arkasına sıkıştırdı. Sonra tekrar konuştu. “Bunu kimin yaptığını öğreneceğiz. Şüphelendiğin birileri var mı?” Sesi yine yumuşak ve sakin çıkmıştı. Kadının gözlerinin içine bakarak cevabı duymayı bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Justeen Sydney Memphis

GezginGezgin
Justeen Sydney Memphis



Mücadele Tarafı : Kendi mücadelemi veriyorum.
Rp Sevgilisi : .
Kan Durumu : Safkan
Patronus : .


Yardım. Empty
MesajKonu: Geri: Yardım.   Yardım. EmptySalı Şub. 03, 2009 12:14 am

Beynini kemiren düşünce, paylaşıldığı için etkisini yitirmeye başlamıştı. Mahkum olma korkusu hiçliğe karışırken, sırrıyla yaşamak korkutmaya başlamıştı. Belki de diğerlerine hiç söylememeliydi. Söylemekle hayatının ilk hatasını yapmıştı. İlk hatası. Çünkü annesini öldürmesi bir hata değildi. Bir kere bile pişman olmadığı bu durum hata sayılamazdı. Doğruluğundan kesin olarak emin olduğu bir davranıştı. Ona kalırsa suçsuz da sayılırdı. Aslına bakılırsa kesinlikle öyle kabul edilmeliydi. Babasına yıllarca boş yere eziyet etme hakkını kendisinde bulmuş olan annesini öldürmesini suçu olamazdı. * O iğrenç yaratıklarla baş edemiyeceğimi biliyorum. Suçsuz olmalıyım.* Kendi kendine söylediği saçma yalanları beyninden silerek bitmek üzere olan içkisinden bir yudum aldı. Bu gece sarhoş olmalıydı. Yanında Malachi varken. Bir yudum daha almak için masaya yakınlaştı. Aynı koşulla ona da yaklaşmış oluyordu.

Yardım dilendiği adamın kıyafetlerine sinen dumanın kokusunu duyumsayabiliyordu. Bu kokudan ne kadar nefrette etse de duyumsatan kişi yüzünden hissetmiyordu. * Neden böyle oldum? İstediğim şeyi yaşamaya mı başladım yoksa? * İstediği aşkı onda bulmayı bekleyemezdi. Onun ne kadar çapkın biri olduğunu biliyordu. Öyle olmasa o barda, konuşmuş olamazlardı. Doğru aşk olsa bile doğru kişi değildi. Sırrının yol açtığı karmaşayı iki katına çıkarmayı başaran büyücü ona dokunuyordu. Yanaklarında dolaşan parmaklara baktı. Sonra da sahibine. * Doğru kişi mi? * Dudaklar yanağına temas ederken aklında türeyen ilk soru olmuştu. Onların, birçok cadının tenine onunki gibi temas ettiğine emindi. O cadılardan farkının olduğu dokunuşlarında gizliydi. Hoyrat değillerdi. Nazik ve incitmekten korkan temkinli dokunuşlar.Ona böylesine yaklaşan erkeğin sesi kulaklarıyla etkileşim gösterdi. Korkmasını belirten kelimelerdi. ''Kimsenin seni incitmesine izin vermem.'' * Ya, sen incitirsen? * Kulağının gerisine yollanan birkaç saç teli, yanağıyla kulağı arasında hissedilen nefes. Aklındaki sorular. Bu kadar karışık bir durumda olmayı nasıl başarıyordu? Etkileyen kişinin yöneltip geçmişte kalmış bir soruyu aydınlatmasıyla yanıtı aradı. Kimdi o iğrenç kişi? Söylediği kişilerin değildi. Eragon'un sırrını umursadığını bile düşünmüyordu. Sadece ortak özellikleri yüzünden söylemişti zaten. Malachi'ye güvenmişti. Onunla herşeyi paylaşmak istediği için söylemişti. Tehdit eden kişiyi tanımıyor bile olabilirdi. * Kuzeni. * Yanıtı, bekleyen gözlerin sahibine bakıp anlatmaya başladı. ''Kuzeni. Annemin bir kuzeni vardı. Tıpkı onun gibi iğrenç bir cadıydı. Sadece babamın cenazesinde gördüğümü hatırlıyorum. Tabii, annem sayesinde her gün adını duyuyordum. İyi de o nereden öğrenecek? Tanrım,delirmek üzereyim. Ne olur yardım et bana. Sensiz kurtulamam. O iğrenç yaratıkları görmeme izin verme. '' Son cümlelerini söylerken az önce yanağında gezen narin eli tuttu. Bu tende, her hücresiyle güveni duyumsuyordu.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Malachi Dellard

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Malachi Dellard



Mücadele Tarafı : Tarafsız.

Yardım. Empty
MesajKonu: Geri: Yardım.   Yardım. EmptySalı Şub. 03, 2009 1:37 am

Başka bir benlik, başka bir Malachi. Aynı bedenin içine hapsolmuş, iki farklı karakter. Biri karşı koyamayacağı tutkusunun peşinde, diğeri ise sadece onun. Onu istiyor, onunla hayat buluyor, sadece onu düşlüyor. Onun yanındayken ortaya çıkıyor ve dilediği gibi davranıyor… Öyle miydi gerçekten? Hayır, değildi. Sadece hislerinin bastırılmış haliydi bu. Daha fazlası değil. Onun yanında engel olamadığı hisleri suyun yüzeyine vuruyordu. Üzeri karalanmış tutku kelimesi, yeniden yazılıyordu. Hem de, sayfanın en başına. Bunların nedenini ise, tam olarak bilemiyordu. Aslında biliyordu fakat kendine itiraf edemiyordu. Bu, bir şekilde… Zordu. İlişki yaşadığı onlarca kadın gibi değildi o. Ya da onları öptüğü gibi sıradan öpücükler konduramıyordu ona. Durup dururken aklına geliyor, her seferinde ürperiyordu. Kendine bile kabul ettiremediği bir tutkuydu bu. Yeryüzündeki hislerin en ilginci, en karşı koyulması zor olanı. Başına geleceğini nasıl tahmin edebilirdi? Diğerlerine asla bu yönden bakmamıştı. Ama o… Farklıydı işte.

Annesinin kuzeni. Ondan bahsettiğini işitti. Ama Justeen’inde dediği gibi; nereden bilebilirdi ki? Kızın narin ve yumuşak eli, Malachi’nin elini buldu. Bir uçurumun kenarından atlayan, çırpınışlar içindeki insanlar gibiydi. Korkuyordu. Onun bu hissi tatmasına izin veremezdi. Vermemeliydi. Ne olursa olsun onu korumalı, karşısına çıkan engelleri birlikte aşmalılardı. Şu an da olduğu gibi. Sinirlendi. Çaresizdi. Onu öyle görmek canını yakıyordu. Gözlerindeki parıltıların kaybolması, Malachi’nin tüm ruhunun erimesi demekti. Kadının elini sıktı. Güç verircesine. İçindeki tüm umut kırıntılarını onunkine aktardı. Tüm tutkularıyla cevap verir gibi. Bir an için, kızdı kendisine adam. Eğer bunu yapacaksa, onunla olacaksa, bu asla geri dönüşü olmayan bir yol demekti. Çünkü biliyordu ki; ondan ayrılamazdı. Onu bırakıp gidemezdi. Diğerlerine yaptığı gibi onu da incitmeyi göze alamazdı. Eğer buna hazırsa, uygulamalı mıydı? Kadının onu ne kadar istediği, ona ne kadar güvendiği belli oluyordu. Tüm geleceğini onun üzerine kurup, hep onunla mı olmalıydı? Başarabilir miydi?

Kafa karışıklığı büyücünün tüm beyin hücrelerini ele geçirirken, alnını kadınınkiyle birleştirdi. Engeli yıkmış, mesafeleri aşmıştı. Yorgun düştüğü bu savaşta, kazanan taraf; gerçek duygularıydı. Kararını çoktan vermişti. O. Büyücüye iki seçenek sunan bu yolda, en güvenlisini ve belki de en mutlu olacağını seçmişti. Karşısına çıkacak olan yolun engebelerinden kurtulabilir miydi? Onlarda kendine dair izler bulabilir ya da kendi izlerini yaratabilir miydi? Tek bir ten olmuş alınlarındaki sıcaklık tüm vücuduna yayıldı adamın. Kadının nefesini hissediyordu. Nefesi, Malachi’nin yüz hatlarına çarpıyor ve aralarında yok oluyordu. Aralarında ki birkaç santimlik mesafeden fısıldadı.
“Hayır. Hayır, bebeğim endişelenme, buna asla izin vermem. Güvende olacaksın. Söz veriyorum.” Yeşil gözleri, kadının dudaklarına kaydı. Narin ve pembe. Güzel ve yumuşak. Yaklaştı. Kendi dudaklarını onunkilere bastırdı. Bu çok farklıydı. Tutkulu ve güçlü. Derin izler bırakan ve olgular oluşturan. Onun yumuşak ve sıcak dudaklarında, gerçekten bir şeyleri fark etti. Doğru olanı yapmıştı. Daima onunla olacaktı. Çünkü ancak o zaman tam anlamıyla mutlu olabilirdi. Adam, uzun sayılabilecek bir süre sonunda kendini geriye çekti. Fakat alınları hala birleşikti. Onun nefesini hala hissediyor ve istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Justeen Sydney Memphis

GezginGezgin
Justeen Sydney Memphis



Mücadele Tarafı : Kendi mücadelemi veriyorum.
Rp Sevgilisi : .
Kan Durumu : Safkan
Patronus : .


Yardım. Empty
MesajKonu: Geri: Yardım.   Yardım. EmptyPaz Mart 08, 2009 2:42 am

Benliğini saran ağlardan kurtulmasını sağlayacak kişi, bir nefes uzaklıktaydı. Korkusunun yoklukla buluşmasını, kalbinin aşk ve güvenle dolmasını sağlayacak kişi. Malachi. Genç cadı alınlarının temas ettiği büyücüye baktı. Gözlerine bakmak, güvenin herhangi bir sözlükteki anlamına eşti. Sınırsız, saçma ama ihtiyacı vardı. Gözlerinde bulunanı, sesinde de farkettirmeye çalışan büyücü dediklerine inanmıyor gibiydi. ''Güvende olacaksın. Söz veriyorum.'' Aralarındaki birkaç santimlik mesafe hızla daralırken, cadı tıpkı adamın yaptığı gibi onun dudaklarına baktı. Daha önce onlara kendinden daha yakın olan birçok cadının varlığından haberdardı. Bir anlık soğuklukla geri çekmek istediği bedeni, ona karşı gelip, aralarındaki yakınlık hızla artan bedene doğru gitmeye çalışıyordu. Dudakları buluşmuştu, tıpkı daha önce diğer cadılarla olduğu gibi... Sıcaklığı kendi dudaklarına işlerken hissettirdiği tutku ilkti. Daha önceki cadılardan farklı olduğunu hissetiyordu, o da diğer büyücülerden farklıydı.

Uzaklaşan dudakları farkettiğinde gözlerini araladı. Gerçek miydi? Kalbindeki karanlığı delip içini ışıkla dolduracak aşk onu bulmuş muydu? Yanıtın onun gözlerinde olduğunu biliyordu. Evet mi? Hayır mı? Aradığı yanıtı bulmak için, sarı saçlarının arasından geçerek tenine çarpan nefesin sahibine baktı. Yanıtını bulmuştu. Aramasına bile gerek yoktu halbuki, onu gördüğü ilk andan beri bunu duyumsuyordu. Narin, ince parmaklı ellerini büyücünün sert, sakallı yüzüne dokundurdu. Kirli sakalının verdiği sertlik parmaklarına bir iğne gibi batarken mesafeyi bir kez daha kapattı. Az öncekine göre daha kısa ve daha tutkuluydu. Uzaklaşmadan dudakları sakallarına değerek adamın kulağına yaklaştı. ''Sana aşığım ama bu aşktan korkuyorum Malachi. Güvenmiyorum.'' Uzaklaştı, eli bu sefer Malachi'nin elindeydi. Aşık olmak, aşka güvenmemek, kurtarıcı olacağına inanmak. Düşüncelerinin bulanıklığı duygularına yansıyordu.

RP OUT: Uzun bir zaman sonra içimdeki rp aşkı kabarmış olarak yazmış bulunuyorum ama körleşmiş olabilirim. Neyse ben yine yok olmadan yanıtımı alırsam mutlanırım (=.





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Malachi Dellard

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Malachi Dellard



Mücadele Tarafı : Tarafsız.

Yardım. Empty
MesajKonu: Geri: Yardım.   Yardım. EmptySalı Mart 17, 2009 2:20 pm

Birleşikti alınları. Aynı, kalplerinin olduğu gibi. Görünmez iplerle, sıkıca birbirlerine bağlanmışlardı. Yalnız bu bağlılık, sadece dış yüzeyi değil, duygularını, ruhlarını da kapsıyordu. Ayrılamazdılar. İmkansızdı. Malachi, onun gerçekten farklı olduğunu hissediyordu. Ruhuna hitab ediyordu kadın onun; yaptığı hareketler, söylediği sözlerle. Her defasında daha da derinine işliyor, kendini ona yakınlaştırıyordu. Bunu yapmak için özel çabalar harcayanlar gibi değildi. Her şey kendiliğinden meydana geliyordu. Biliyordu; özeldi.

Kadının narin, ince parmakları adamın kirli sakallı yüzünde gezinirken, bu kez, Malachi'ye yaklaşan o oldu. Sıcak nefesi, adamın hücrelerini ele geçirirken karşı konulamaz kokusu da burun deliklerini doldurdu. Yumuşak dudakları birkez daha adamınkilerle buluştu. Sıcaktı. Tatlı ve tutkuluydu. Sonra, dudaklarını Malachi'nin yüzünden çekmeden, kulağına yaklaştı. Sıcak nefesi bir kez daha adamın tenine çarparken kız konuştu. Güven. Asla kimseye hissettirmediği, hissettiremeyeceğini düşündüğü bir şeydi. Her zaman doğruyu söylemek, onunla olmak ya da yapacağı şeyleri onaylamak değildi. Çok daha fazlasıydı. Çok daha derin ve etkiliydi. Ama, yapabilirdi. Yapacaktı da. Bu kez, onu mutlu etmek ve daha da önemlisi onunla mutlu olmak istiyordu. İlk defakendi çıkarlarını düşünmeden, sadece onu istiyordu. Avuçlarındaki değerli elleri, sımsıkı sardı. Kadının yüzüne baktı ve fısıldadı. "Senden vazgeçemem. Seni incitirsem, ben senden daha fazla incinirim. Anlıyor musun? Aşık oldum. Sana, aşık oldum.











Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Yardım.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-