~ Sorular.. Ve Cevaplar??

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Ağzında ve dudaklarında kan,kahve ve duman hissinden ayrı bir şey hissediyordu şimdi. Uzun zamandır hissettiklerinden farklıydı.. Bir sıcaklık ve tatlılık… Linda’nın rujunun bir kısmı dudaklarına bulaşmıştı. Ama kan lekelerinden bunu açıkça görmek imkansızdı. Sakalına bulaşan küçük bir miktar ruj vardı. Bunu önemsemiyordu. Hissettiği sıcaklık içinde hissettiği sıcaklık kadardı neredeyse. Linda’nın nefes alış verişini içinde hissediyor gibiydi. Ve kadının dudaklarını çekip çekmemesindeki karamsarlığı hissedebiliyordu Sheldon. Onunla olmayalı uzun zaman olmuştu. Ve her zaman ikisindede şuandakine benzer bir parça karamsarlık oluyordu..

Zihnindeki düşünce kaosu yavaş yavaş bulanıklaşıyordu. Buna rağmen elindeki titreme eskisi gibiydi Sheldon’ın. Duyduğu haz ve zevk ciğerlerindeki acıyı unutturmuştu ona. Ama bu, ne yazık ki kısa bir süreliğineydi. Nefes alırken küçük öksürüklerden dolayı ağzına gelen kan içinde artan acıyı hissetmesine yol açmıştı.. Çok uzun zamandır bu acıyla yaşayan Sheldon bunu Linda’ya pekte belli etmemişti. İkiside şuanda duydukları zevki düşünüyorlardı. Bir an olsun kendini biraz normal gibi hisseden Sheldon, karşısındaki kadına verdiği değeri bu fırsattan yararlanarak göstermeye çalışıyordu. Bu sırada içindeki acıylada uğraşan Sheldon zor durumdada olsa bütün dikkatini kadına vermeyi başarıyordu..

Linda’nın dudaklarından, boynuna doğru inen Sheldon, kadının omzuna doğru kaymıştı. Titreyen elini Linda’nın kalçasından çeken Sheldon, Linda’nın gömleğinin bir düğmesini biraz zorlanarak açmıştı. Linda yeterince sessizdi ama hissettiği zevki hissedebiliyordu Sheldon. Boynundan yavaşça göğsüne doğru kayan Sheldon diğer eliyle kadını tutmaya devam ediyordu. Teninin verdiği tat ve zevk bambaşkaydı. Uzun zamandır tatmadığı bu his hiç değişmemiş gibiydi. Pürüzsüz ve açık tende hoş bir koku ve tatlı bir his alıyordu Sheldon.. Göğsüne doğru yavaşça kayan Sheldon bir süre sonra kadının elleriyle vücudundan ayrılmıştı.. Heyecanının belli olduğu kısık bir ses tonuyla "Benimle parkın ortasında sevişecek misin, Sheldon?" dedi Linda ufak bir tebessüm ve sertlikle. Sheldon’ın yüzünde şaşkınlık,biraz sinir ve soğukluk belirmişti. Titreyen eli şiddetli bir krize tutulur gibi titremeye başlamıştı. Zihnindeki rahatsızlık veren düşünce kaosu tekrar eski yerini almış gibiydi. İçinden korkunç bir gülüşle “Her yer benim..” diye geçirdi.. Linda’nın bu yaptığına başta anlam veremezken hissettiği karamsarlığın baskın çıktığını düşündükten sonra eski halini aldı Sheldon. Soğuk ve korkunç bir mutluluk ifadesi yerleşti suratına..

"Ve evet... Fark eder. Neyin peşinde olduğunu bilmem gerek."

Hala burada olduğuna inanamıyordu Sheldon. Hala bazı şeylerin peşinden koşuyordu Linda. Onun sorularından sıkılmamıştı elbette ancak az önce olanlardan sonra hala bunda ısrar etmesi!?...
Korkunç yüz ifadesinde bir miktar sinir görüldü Sheldon’ın. Ağır adımlarla kadına doğru yaklaştı. Sert ifadesi hala yerindeydi. Sürekli aklında bulunan düşünce kaosunda yetiştirdiği şey açığa çıkıyordu. Dudaklarına tekrar yaklaşıp sert ve soğuk bir tonda fısıldadı Sheldon..

”Evet..!! Onun peşindeyim ve o benim!! Ve Lordunda buna sahip olamayacak..!!”

Yüzündeki sinirlilik bir an için yerindeydi ancak sözlerinin bitiminde zihninde canlanan şeyler bu ifadeyi dahada büyütmüştü. Haklıydı ve emindi. Buna sahip olamayacaklardı. Ve oda olamayacaktı.. Büyük siyah gözleri sertçe Linda’ya doğru çevrildi... Dıştan bakıldığında hala çok sinirli, soğuk ve korkunçtu.. İçindense yüksek sesle bağırarak ve isyan edercesine haykırdı, “Tıpkı sana sahip olduğu gibi!! Buna!!.. Sahip!!!.. Olamayacak!!!!!”

İçinden lanetler okumaya devam ediyordu. Vücudunda hissettiği sıcaklıksa doruklardaydı. Artık karanlıkta bile belli olabilecek kadar titreyen eli görülebiliyordu. Ciğerlerinde hissettiği sıvı çok fazlaydı..Çok…Ve artıyordu…

Büyük bir öksürükle yere çöktü Sheldon. Siyah ceketinin kollarına hızla çökmesiyle bir miktar toz sıçramıştı. Hırıltılı nefesinden dışarı saçılan kanlarla birlikte derinden ve parçalayıcı öksürükler duyuluyordu. Ağzına her defasında gelen kan miktarı artıyordu. Öksürükleri parkta yankı yapıyor ve her defasında hissettiği acı dahada çoğalıyordu.. Başlı başına bir kaostu Sheldon.. Vücudundaki hastalık artık aklınada yayılıyordu. Ve her defasındada bunu hükmetme arzusu tetikliyordu.. Evet, Linda haklıydı...… O iyi değildi…

Gezgin

Linda sözünü söyler söylemez Sheldon'ın yüz ifadesi değişmiş, bir süredir aralıklarla titreyen eli daha da titremeye başlamış ve bu seferki Linda'nın daha çok dikkatini çekmişti. ”Evet..!! Onun peşindeyim ve o benim!! Ve Lordunda buna sahip olamayacak..!!” diye bağırmıştı. Sesi ıssız ve sessiz gecede yankılanmıştı. Linda ise şok içerisindeydi. Her ne kadar Nacromentia'nın peşinde olduğunu tahmin ettiyse de bunu onun kendi ağzından duymak nedense onda şok etkisi yaratmıştı.

Linda'nın yüzündeki gülümsemeden şimdi eser yoktu, sadece şaşkınlık okunuyordu yüzünden. Karşısında hırıltıyla nefes alan adama bakıyordu. Sheldon'ında az önce aldığı zevkten dolayı memnun yüz ifadesi yok olmuş, yerini sinirli bir hal almıştı. Onu daha önce hiç böyle görmemişti. Öfkesi ve hırsı gözlerinden okunuyordu. Bir süre boyunca birbirlerine öylece bakakaldılar. Birisi öfkeli, birisi şaşkın...

O şaşkını daha çok şaşırtacak başka bir şey daha olmuştu işte. Belki de biraz korkutan ve onda acıma denilen duyguyu çok çok uzun yıllar sonra bir an için bile olsa ortaya çıkaran bir olay... Sheldon'ın ani bir öksürükle dizlerinin üstüne yığılması... Yerde, dizlerinin üstünde durduğu yerde öksürmeye devam ediyor, öksürdükçe ağzından kanlar yerdeki toprağa damlıyordu. Linda bir an için şaşkınlık ve korkuyla onu izledi ve ne yapacağını bilemeden öylece bekledi. Geçmesini bekledi belki ama geçmedi.

Linda yavaş ve zarif bir şekilde can çekişen adamın yanına eğilerek elini sırtına koydu. "Sheldon..." dedi sessizce ve elini adamın saçına doğru götürdü. Elini saçlarının arasından kaydırarak yüzüne götürdü. İşte o an Sheldon acı çekerek baktı Linda'ya. Linda kendinden beklenmeyecek merhametle yüzünü okşadı. Sonra onun koluna girerek yerden kaldırdı. Adamın bir kolunu kendi omzuna attı ve aynı kolunun bileğinden tuttu. Diğer kolunu da adamın beline doladı. Ona destek olurcasına...

Yüzüne baktı ve "Seni evine götürmemi ister misin?" diye sordu.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Ağzındaki kan olağandan fazlaydı. İçinde hissettiği sıcaklığın yanında şimdide tarif edilemez bir acıda vardı. Sanki ciğerleri parçalanıyordu yavaş yavaş. Titreyen eli durup durup sarsılıyor,öksürükleri hala devam ediyordu. Sakalına, gömleğinin bir kısmına ve çimene bulaşmış kan kokusunu hissedebiliyordu Sheldon. Bütün bunların yanında hala kaybetmediği bilincindeki düşünce kaosuda hala onunla birlikteydi. Onun diğer bir lanetide buydu. Asla normal olmuyordu.. Olamıyordu..

Son söylediği cümlelerden sonraki krizinde bile aklından defalarca lanet okumaya devam etmişti. Linda’ya söylediği şeyin nelere sebep olucağını düşünmüş ve aklından binlerce şey geçirmişti. Yere düşerken fark ettiği Ay’ın büyüklüğünü etrafında kaç ağaç olduğunu, kaç sokak lambası olduğunu, Linda’nın saçlarının rengini, dudaklarını, üzerindeki şeyi, çimenlerin hissini, ciğerlerindeki parçalanmayı, düşüşüyle hisettiği etkiyi.. Her şey aklında hiç durmadan akıyordu hissettiği acıyı dahada arttırıyordu.

Derin ve acılı krizinin hafiflemesinden sonra aklındaki lanetlerden sıyrılıp onu kaldıran kadına bakmıştı Sheldon. Kanlı dudaklarının üstündeki bitkin,karanlık ve soğuk bakışlar kadının gözlerinin içindeki acımayı çoktan fark etmişti. Ona acıyacak kadar üstünmüydü? Kimdi o Tanrı’mı!? Kim olursa olsun ona acıyamazdı.. Kolundaki kadına dönüp bağırmak istedi. Titreyen eliyle onu itip bu yaptığından dolayı hesap sormak istedi. Yapamadı..

Titreyen kolunda hiçbirşey hissedemiyordu sanki. Diğer kolundada öyle. Ayaklarında ufak bir karıncalanma, içindeyse büyük bir yıkım vardı Sheldon’ın.. Kolunu yavaşça kaldırırken kaslarında hissettiği zorlanmadan devamını getiremedi.. Tekrar denedi.. Ve yine aynı şey oldu. Ağzına gelen kan durmaksızın gelmeye devam ediyordu. Parça parça değildi bu kez.. İçindeki yıkımın sonucunu alıyordu. Ve az önce bir eksikliği ortaya çıkmıştı. Buna şaşırmıştı evet. Hemde çok… Nasıl istediği bir şeyi yapamazdı?! Bu cehennem lanetinden dolayımı. Ona engelmi oluyordu… Doktorunun söylediği şeyler oluyordu. Lanet adamın tahlilleri gerçekleşiyordu. Göz göre göre bitiyordu Sheldon.. Acınası bir durumdu.. Acınacak bir durumdu..

Ama o bir Lynch’ti. Acımak sözcüğünün asla sahip olamayacağı biri. En umutsuz sayılacak durumlarda bile acıma onun için söz konusu bile olamazdı. Basit engeller hayatın bir parçasıdır.. Sheldon bunun farkında biriydi.. Bu engelse biraz dinlenilerek aşılabilecekti.. Ağzına gelen kanı bastırmaya çalıştı. Fiziksel zorlukları hastalıklarını engelleyemeyecek kadar azdı.. Aklındaki kaos hala canlıydı. Binlerce lanet geçiriyor ve binlerce şeyi düşünüyordu hala. Bu lanet durum onun canını sıkmıştı. Sinirliydi..Burnundaki kan kokusunu bastırmaya çalışan parfüm kokusunun geldiği yöne doğru baktı. Yumuşak ses tonu kulaklarına gelmişti.. "Seni evine götürmemi ister misin?"

Bitkin ve sinirli bakışlarının altındaki kanla kaplı dudaklardan biraz sonra soğuk bir ses tonu çıktı..

” Gidelim..”

Dinlenmek..İyi bir fikir olabilirdi..Kadının kolundan kurtulup ona doğru dönmüştü Sheldon. Titreyen ellerini kadının beline dolamıştı. Ağzındaki kan duraksamış gibi görünüyordu. Ufak bir sessizlikten sonra siyah ve yeşilden oluşan bir dumanla birlikte gözden kayboldular..