AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Zararsız karşılaşma

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Spencer Jude Warrington

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : ..

Zararsız karşılaşma Empty
MesajKonu: Zararsız karşılaşma   Zararsız karşılaşma EmptyCuma Ekim 31, 2008 8:58 pm

Daha ilk haftadan derslere girmek pek adeti değildi Spencer’ın. Sanki her sene okula yeniden başlıyormuş da alışabilmesi için zaman geçiyormuş gibi davranır, derslere geç girip güzel havaların belki de son günlerini değerlendirirdi. Henüz çok ödevi, sınavları yokken içinin rahat olmasını sağlıyordu bu. Dersleri de umursadığından değildi. Ama diğerlerinden geri kalmayı kesinlikle kendisine yediremezdi. Henüz ortada ders yoksa, zaten tanıdıkları Profesörler ilk haftadan tanışıyormuş gibi bütün sınıfları kaynaştırmak için aynı sınıfa toplayıp duruyorlardı. Tanımak istediklerini birilerinin gözüne sokmasına ihtiyacı yoktu. Okulun 4. Günüydü ve uyandığında yatakhane neredeyse boştu. Gerinerek camdan dışarı baktığında şaşırtıcı derecede berrak bir havayla karşılaştığı için sevinerek fırladı yataktan. Muhtemelen herkes iksir dersindeydi. Dersi sevse bile ilk haftadan girmesine gerek olmadığını düşünüyordu. Yatağının başucundaki saate baktığında ise dersin zaten yarılandığını, Profesörün onu zaten derse almayacağını anlayarak daha yavaşlattı hareketlerini. Öğleden sonraki derslere gireceğini düşünerek üzerine formasını geçirdi ve kravatını düzgünde dolarken aynada kendisine alıcı gözüyle baktı. Saçlarını elleriyle biraz karıştırırken bunu alışkanlıktan yapıyordu. Parfümünü de üzerine boca ettikten sonra yatakhaneden dışarı çıkmış, henğz okula alışmaya çalışan birkaç 1. Sınıf öğrencisinin arasında durmayı tercih etmeyerek Ortak Salonu terk etmişti. Maureen ve diğerleri muhtemelen derstelerdi ve bu mutfaklara gidip bir şeyler aşırması için güzel bir bahaneydi. Kahvaltı olarak bir şeylerin kaldığını düşünmüyordu Büyük Salonda. Üstelik birilerinin gözüne gözüküp neden derse girmediği konusunda azarlanmayı da düşünmüyordu.

Mutfağın nerede olduğunu geçen sene Alex’in öğrenmesi iyi olmuştu. Çocuk midesine hepsinden düşkündü ve bulmak için 3. Sınıfı beklemesi belki de olayın en ilginç yanıydı. Ancak birkaç ay okuldan uzakta kalmak zaten yeni öğrenmiş olduğu mutfağın yerini bir kez daha unutmasına sebep olmuştu anlaşılan. Koridorların da merdvenler gibi sürekli yer değiştiriyor olabileceğini düşünmeye başlamışken boş bir koridora girdi. Burada olduğundan emindi. Kılıcına yaslanmış yeşil bir manzara önünde duran adamın tablosunun yanından geçip ışığın aydınlattığı koridorda ilerlemeye başladı. Arkasından gelen adım sesleri dönmesini sağlamıştı. Kolundaki kocaman saate ise dönmeden önce bakmıştı. Belki gerçekten dersten çıkmışlardı diğerleri. Ancak gelen beklediği gibi Alex değil Sintié idi. Omuzlarını sarkıtarak rahat bir şekilde ağırlığını bir ayağının üzerine verdi Spencer. Kız da en az onun kadar rahat gözüküyordu. Vücut yapısından ve bildiği alışkanlıklarından kızın mutfağa gitmeyeceğini tahmin ediyordu ancak nereye gideceğini sorgulayacak değildi. Buralarda koridorlar hep beklenmedik yerlere açılırdı. ”Merhaba Sintié. Ders bitti sanırım?” Kız daha cevap vermeden yeni aklına gelmiş gibi ekledi. Zaten yakasındaki kocaman rozeti görmemesi imkansızdı. ”Bu arada, sınıf başkanı olmuşsun. Tebrik ederim. Kesinlikle hak ediyordun.” Kendisi olamadığı için içinde kıskanç bir noktanın olduğunu, mektubunda rozeti görmediği için o gün boyunca köpürdüğünü kimsenin bilmesi gerekmiyordu. Üstelik kızın gerçekten de hak ettiğini düşünüyordu. Belki de derslere girmeyi denemeliydi, o zaman Profesörlerin gözünde de iyi olabilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Audrey Autumn



Mücadele Tarafı : Beyim bilir.
Rp Sevgilisi : Castor.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavus kuşu.

Zararsız karşılaşma Empty
MesajKonu: Geri: Zararsız karşılaşma   Zararsız karşılaşma EmptyCuma Ekim 31, 2008 10:01 pm

Tüm ders boyunca sıkılmakla endişelenmek arasında gidip gelen Fransız cadının, dersin sonunda beklediğinden daha iyi bir sonuçla sınıftan ayrılmanın iç huzurunu dengeleyişi; yüzündeki rahat ve sevimli ifadeden anlaşılıyordu. En sevdiği ders olduğundan; ilk ders için daha eğlenceli, belki de daha zor bir şey bekliyordu ama tekrar yapma fikri yine de çok büyük bir bunalım kaynağı değildi Sintié için. Dersten çıktıktan sonra Gaby ve Mia'nın profesöre danışacakları sorunun cevaplanma sürecini beklemeyi reddettiğinden, röportajını tamamlamak için yeni müdirelerinin odasına doğru gitmeye karar verdi. Herkesi şaşırtarak müdür koltuğuna yerleşen bu kadın hakkında herkes daha fazla şey öğrenmek istiyor, bu ani değişikliğin nedeni ve "sağlık sorunu" olarak bahsedilen şeyin altında yatabilecek başka bir şey olup olmadığı ile ilgili teorilerini aralarında fısıldaşarak doğrulamaya çalışıyorlardı. Böyle bir durumda Sintié'nin, o kadının iyi tarafına gelip de, gazetenin ilk sayısı için bir röportaj ayarlamasına izin verdiği için kendisini şanslı saymaması için hiçbir neden yoktu.

Müdire'nin Odası denilen yer her öğrencinin sık uğradığı bir yer olmadığı için çevreden garip bakışlara maruz kalmamak adına koridorlardan direk kulelere çıkan ufak bir geçişi kullanmayı planlamıştı. Topuksuz, ucu yuvarlak ayakkabılarının çıkarttığı sesle uyumlu birkaç nota mırıldanmayı da yolculuğunun işitsel yönü olarak benimsemiş, karşısına çıkabilecek birini hiç aklına getirmemişti. Hala boynundaki çantasında bulunan iksir kitabı ve ufak şişelerin içine doldurulmuş 3. sınıf düzeyi iksirler biraz ağırlık yaparak, rahatsız bir durum oluştursa da, Sintié'nin sesiyle irkildiği büyücüyü ilgisini tamamen farklı bir yöne çekerek, çantasını unutturmuştu. Pek görmeyi beklemediği biri olan Spencer'ın henüz cevabını beklemeden geçiştirdiği ilk sorusuna hafifçe kafa sallamakla yetinerek, çocuğun gözlerinin hızlı bir şekilde yakasındaki rozetle yüzü arasında gidip gelmesinin ardından söyleyeceklerini dinledi.

"Ah, evet. Teşekkürler." dedi mütevazi bir tavırla. Gerçi sınıf başkanı olması büyük bir sürpriz sayılmazdı; geçen sene de elinde tuttuğu rütbeyi bu sene de sürdürüyordu işte... Yine de sevindiğini inkar edemezdi, ne de olsa tüm binada, sınıf başkanı olmak isteyen ve bu isteklerini gerçekleştirmeye yaklaşan o kadar insanın arasında, yine kendisini seçmişlerdi. Ama kasttettiği o azimli ve çalışkan insanlardan biri Spencer değildi kesinlikle, onu bazı derslerde görüp bazılarında görmüyordu. Her ne kadar ne yaptığı kişisel olarak kendisini ilgilendirmese de yapmadıkları sadece ona zarar olarak dönmüyordu. Aklında Spencer'a söylenebilecek birkaç iğneleyici sözcük olsa da çocuğun iyi niyeti karşısında fazla kötü bir karakter çizmek istemediğinden sessizliğini korudu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Spencer Jude Warrington

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : ..

Zararsız karşılaşma Empty
MesajKonu: Geri: Zararsız karşılaşma   Zararsız karşılaşma EmptyCuma Ekim 31, 2008 10:40 pm

Kızın sessizliğini bir şeye yorabilirdi ama zaten bir muhabbeti yoktu onunla, belki zorlamanın da anlamı yoktu. Son olarak dergi çıkartacağını da duymuştu ve bir de sınıf başkanlığı görevleri vardı ki kız hakkında kötü düşünmesini engelliyordu. Önceliklerini değiştirecek değildi, dersler üzerine çok düşünmezse istese de değiştiremezdi. Kıza gülümseyerek sırtını çıkıntılı duvara yasladı. Rahatsız etmiyormuş gibi davransa da sırtına batan duvar parçalarını sinirini hemen bozmaya başlamıştı. ”Bu arada dergi çıkaracağınızı duydum. Kolay gelsin, okul içinde zor olur.” Kızın yüzündeki hatların değişmediğini biliyordu. Onun bu sükunetini bozan bir şey vardıysa da henüz Spencer görememişti. ”Yardım edebileceğim bir şey varsa sorabilirsin.” Kızın kendi arkadaş grubu dışından birine güveneceğini de sanmıyordu. Nezaket icabı söylenen bu sözlerden bir şey çıkacağını da düşünmüyordu. Okula geldiğinden beri ne kadar tembelleşmiş olduğunu fark etmişti. Bir yerlerden kalkıp da iş yapmaya gücü yokmuş gibi. Ama yapacağı bir şeyler olabilirdi. Haberleri yazmazdı, o haberleri yaratırdı. Ya da olay yaratırdı ve o haber olarak yansırdı. Ama Sintié’nin böyle bir şeyi dergisine basacağını da pek düşünmüyordu. Yüzünde bir gülümseme vardı ama gözlerine yansımıyordu bu.

Sonunda dikildiği yerden sıkılmış gibi hareketlendi ve neredeyse boş olan çantasını sırtına attı tekrar. Olduğu yerde ayaklarının ucuna kalkarak vücudunu esnetti. Yeni uyandığını hissediyordu. Bütün okulun öğle yemeğine hazırlanması onu pek ilgilendirmiyordu. Bir sonraki derse de daha birkaç saat vardı ve bu konuşmaya başladığına göre bu birkaç saati karşısındaki kızla geçirebilirdi. Bir yandan da aklına Bettina için hazırladığı yeni sürprizin ayrıntıları geliyordu. ”Dışarı çıkalım mı? Güzel bence hava.” Kendinden oldukça emin bir edayla söylemişti her zamanki gibi. Kızın hayır deme ihtimali aklına geldiyse de üstünde durmadı. Eğer hayır derse kendi başına araziye çıkar oyalanacak bir şeyler bulurdu nasıl olsa.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Audrey Autumn



Mücadele Tarafı : Beyim bilir.
Rp Sevgilisi : Castor.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavus kuşu.

Zararsız karşılaşma Empty
MesajKonu: Geri: Zararsız karşılaşma   Zararsız karşılaşma EmptyCuma Ekim 31, 2008 11:09 pm

İngiliz büyücünün yüzündeki gülümseme ve sırf lafta kalacak gibi görünse de ettiği nazik sözler, Sintié'yi biraz şaşırtıyordu. Yardım edebileceğine dair fikri biraz saçma gibi görünse de, karşısındaki sarışın kızın konuşması için bir konu açmaya çalışması takdir edilesiydi. Onun hakkında fazla mı önyargılı davranmıştı acaba? Belki de sandığı kadar düşüncesiz ve kendini beğenmiş biri değildi. Ama zaten Sintié bunu nereden bilebilirdi ki, karşılıklı çok az konuşmuşlardı ve onlarda da çoğunlukla Sintié'nin aralarına çektiği görünmez bariyere takılmışlardı. Buz mavisi gözlerini üzerine diktiği çocuğun yaslandığı yerden bedenini uzaklaştırıp, hareketlenmesiyle Sintié'nin yüzündeki ifade de değişerek daha canlı bir hal aldı. Dışarı çıkmak... Ah evet eğlenceli olabilirdi, hatta belki de biraz ilginç. Ama röportajı da birkaç gün sonraya yetiştirmesi gerekiyordu değil mi? Birkaç soru zihninden hızlı bir şekilde geçip, mantıklı bir cevap arayışını tamamlarken; Sintié bir derslik gecikmeyi profesörün sorun etmeyeceği görüşüne varmıştı. Hem dersin ardından tekrar aynı yüzü görmenin kadını ne derece olumlu etkileyeceğini bilmiyordu, Sintié'nin yoğun geçen bir dersten çıkar çıkmaz zorunlu bir ciddiyete boğulduğunu unutarak yaratıcı sorular düşünmesi gerekeceği de bir başka etkendi tabi.

"Son güneşli günleri harcamak istemem doğrusu." Spencer'ı daha fazla bekletmeden, omzuna asılı olan çantasınının askısını biraz daha yukarıya hareket ettirerek, aksanlı İngilizcesiyle çocuğun sorusunu yanıtladı. Gerçi soruş biçimindeki net ve gür sese bakılırsa beklediği cevap da bu olmalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Spencer Jude Warrington

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : ..

Zararsız karşılaşma Empty
MesajKonu: Geri: Zararsız karşılaşma   Zararsız karşılaşma EmptyCuma Ekim 31, 2008 11:45 pm

Kızın beklenen yanıtının ardından hareketlendi Spencer. Ancak bir adım attıktan sonra durup kızın geçmesi için önünü işaret etti ve arkasından kendisi yürümeye başladı. Dar koridordan çıktıklarında karşılarında merdivenler yığını duruyordu ve devamının doğrudan 2. Kata çıkacağını bildiği bir merdivene adımını attı. Kız da yanında sessiz bir şekilde duruyordu. Kendi kendini sorgulamaya başlamıştı Spencer. Ne demeye zorluyordu ki? Kız konuşmak istemiyordu anlaşılan. Sadece, bu kızın daha eğlenceli olduğunu düşünürdü. Eğlenceliydi de belki, kendi içinde. Sessizliği bozmak için bir şey yapmayarak, boş boş okulu gezmenin eğlencesine bırakarak yürümeye devam etti. Bazen merdivenler beklediğinden hızlı inmesi için fırsat veriyorlardı. Sonunda Giriş Salonuna gelmiş, yolda rastladığı birkaç kişiye selam vererek kapıdan çıkmıştı. Elleri pantolonunun cebinde, henüz kurumaya başlamamış çimenleri spor ayakkabılarıyla eziyordu. Kıyafetinin düzenine rağmen ayağındakiler zamanında çok dikkat çekmişti ancak artık herkes alışmıştı. Alışmasa bile yorum yapacak kimseyi tanımıyordu. Gözüne diğer herkesten birazcık daha ilerde, bekçi kulübesinin yanındaki arazideki banklar takıldı. Göl kenarına inip bütün o aşıkların arasında muhabbet etmeye çalışıp daha da gerilemezdi, gündüz vakti yasak ormana girmenin de bir değeri olmazdı. Kız nereye gittiğini merak edercesine kendisine bakarken adımlarını hızlandırdı. Arkasındakinin o kadar uzun veya hızlı olmadığını anlaması için yolu yarılaması gerekmişti. Göl kenarında yakın bir yerde durduğunda arkasındaki kız istifini bozmadan ona yetişti. Spencer ise yanlarından geçip kıkırdayarak el sallayan bir kız grubuna göz kırpmakla meşguldü.

Tekrar hareketlenip banklara ulaştığında aynı anda varmış olmalarına seviniyordu. Bankın yarısından fazlasını kaplarcasına yayıldı otururken. O kadar yayılmıştı ki neredeyse yatıyordu ve bu durumdan yararlanıp gökyüzünü seyretmeye daldı. Bulutlar arada sırada güneşi örtüyorlardıysa da hepsi beyazdı ve belki bir on gün daha havanın güzel olacağını belirtiyorlardı. Kızın yanındaki yere oturduğunu görüp kafasını eğdi. ”Beklediğimden daha iyi.” Ne için ortak salondan çıktığını unutmuş gibiydi. Açlık hissi de neredeyse kaybolmuştu. Bu kızın yanındaki kendisini gereksiz bir gevezelik içinde buluyordu sanki. En azından son 15 dakikadır böyle hissediyordu. Ama sessizlik sıkıcı gelir olmuştu. ”Yaz tatilin nasıldı?” Bu sırada kızın Fransız olduğu gelmişti aklına. Ve bu da yazın Fransa ‘da yaşadıklarını düşündürtmüştü ancak o anda okuldaki öğrencilerin arasında bu anıların kendisine bir faydası yoktu. Belki daha sonra kendisinin anlamadığı için saçma sapan durumlara düştüğü bazı gelenekleri Sintié’ye sorabilirdi. Ama, çok sonra. Karşısından gelen 1. Sınıf öğrencilerini şöyle bir süzdü. Kafasındaki düşünceler değişip duruyordu ancak bu seferki oldukça eğlendiriciydi. Bu kızlardan sarışın olanı özellikle bu şaka için burada gibi gözüküyordu. O anda değilse de birkaç saat sonra eğlencesi başlayacak anlamına geliyordu bu da. Sintié’nin konuşmaya başladığını duyunca gözlerini de düşüncelerini de 1. Sınıflardan uzaklaştırdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maureen Ava Tennant

GezginGezgin
Maureen Ava Tennant



Mücadele Tarafı : hede

Zararsız karşılaşma Empty
MesajKonu: Geri: Zararsız karşılaşma   Zararsız karşılaşma EmptyC.tesi Kas. 01, 2008 4:39 am

İlk haftanın ilk iksir dersini, üstelik sabahın köründe başlayan bir dersi atlatmıştı Maureen. Yanık merhemi yapkmaya çalışmanın über sıkıcılığı yanı sıra bir de Spencer'ın derste olmaması her zamanki kız arkadaşlarının sıkıcı dedikodularını dinlemek zorunda bırakışı patlama raddesine getirmişti Maureen'i. Belki ders biraz daha sürse uykuya bile dalabilirdi, eh bu da güzeller güzeli profesörlerini biraz sinirlendirebilirdi. Üstelik sıvısına da burun büküp yeterince koyu olmadığını söylemişti kadın, sanki sabahın köründe bu saçma sapan iksiri yapması yeterince korkunç değilmiş gibi bir de bu yorum tepesini artırmıştı ama yine de sustu çünkü hiçbir profesörle takışıp ne notlarını düşürmek isterdi ne de insanların dalga konusu olmak...

İşte böyle bir dersin ardından yapılabilecek en iyi şeyi yapıyordu Maureen, kendisini Hogwarts'ın görkemli bahçesinin güneşli havasına bırakmak, zira Britanya'nın bu bölgesinde bu tarz bir hava o yıl için son kez görünüyor olabilirdi. Vedalaşmamak olur muydu hiç? Giriş Salonunda ayna görevi gören kapıdaki yansımasını kullanarak üniformasını düzelttikten ve saçını kulağının arkasına atmayı da ihmal etmeden bahçeye daldı Maureen. Önce göl kenarına bakındı ama tanıdık birisini görmek bir yana ya yiyişen ya da saçma sapan mahcup tavırlarla konuşmaya çalışan birinci sınıflar midesini bulandırınca gölden uzaklaşmaya arazinin kulübe tarafına doğru yürümeye başladı. Zaten kısa süre içinde biraz ilerde beliren tanıdık sureti fark etmişti. Çok tenha olmasa da insanların uzun süre kaldıkları yerlerden birisi olmadığı için şaşırmıştı Maureen, Spencer genellikle böyle yerlerde sıkılırdı. Ya da...

Bir an kendi kendisine sırıtan Maureen bir planı tasarlıyormuş gibi bir an için olduğu yerde dikildikten sonra hızlı adımlarla ikiliye yaklaştı. Kız -yaklaştıkça Maureen onun pek tanımadığı sınıf başkanları olduğunu fark etti - deminden beri bir şeyler anlatıyordu, Maureen yanlarına vardığında susmuştu, sözünü kesmiş olmalıydı ama pek umursamadı Maureen bunu. Sahte bir bozukluk verdi ses tonuna. "Dersi asacağını bilmiyordum Spencer." Maureen'in aklına o an kızın da derste olduğu gelmişti, nasıl bu hızla buraya koşup Spencer'la takılmaya vakit bulmuştu ki? Belki de Maureen'in aklına ilk geldiği gibi önceden planlanmış romantik(!) bir buluşmanın ortasında değillerdi. Olsun, yine de Maureen dalgasını geçebilirdi gizlice. Oğlanın bir şey söylemesini beklemeden hemen yanında bankın ucuna ilişti, şimdi Spencer'ı aralarına almışlardı diğer kızla. "Bilseydim ben de girmezdim. Yanık merhemiymiş, peh! Kazanın başında uyuyakalıyordum az kalsın."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Audrey Autumn



Mücadele Tarafı : Beyim bilir.
Rp Sevgilisi : Castor.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavus kuşu.

Zararsız karşılaşma Empty
MesajKonu: Geri: Zararsız karşılaşma   Zararsız karşılaşma EmptyC.tesi Kas. 01, 2008 11:38 pm

Anlamsız kısa bir yürüyüşün sonunda nihayet açık havaya çıkabildikleri için sevinen cadı, disiplinli ve ciddi müdireleriyle yapacağı bir konuşmanın bundan daha eğlenceli olacağını düşünmeye başlamıştı. Belki de buna sebep olan kendisiydi, sürekli olarak karşısındakinin kendisini eğlendirmesini, güldürmesini beklemek saçmaydı... Yine de Spencer yanında rahat olabildiği insanlardan biri değildi, çocuğu önyargılarına göre değerlendirmiş ve yavaş yavaş yanıldığını anlamaya başlamıştı. Ayrıca onun konuşmak isteyişi ve adım atışları iyiydi ancak sürekli çuvallayıp duruyordu. Aynı banka oturduktan sonra sorduğu soru gibi. Yaz tatili lafını duyar duymaz yan taraftaki bir gruba gözlerini dikmiş olan kızın yüzü Spencer'a çevrildi. Gerçekten bu yaz yaptıklarını dinlemek isteyeceğinden emin değildi, hatta anlatmak isteyip istemediğinden de. Bu yaz hayatında geçirdiği, tatil lafını bile yakıştıramayacak ölçüde içini sıkıntıya boğan bir süreç olmuştu. Daha annesinin yokluğuna alışamamışken, annesinin ailesinin bu cinayeti babasına yıkması yüzünden çıkan tartışmalar, ilk haftadan başlayan miras işlemleri ve en kötüsü ise; hayatınızda belki de en önemli yeri kaplayan insanı tahta bir tabut içine yerleştirilerek, sonsuza dek sürecek bir ayrılığa götürülüşünü izlemek Sintié'nin zar zor dayanabildiği şeylerdi. Şimdi tekrar olanları hatırlamak istemediğinden ne cevap vereceği hakkında bir fikri yoktu. Susmaya devam ederse, ortamdaki gerginlik biraz daha kendini göstermeye başlayacaktı. Elinden geldiğince olayları basit hale indirgeyerek, bakışlarını Spencer'ın yüzüne sabitlemiş bir şekilde konuşmaya başladı.

"Eh sandığın gibi bir tatil değildi. Marsilya gibi bir şehirde, üç ay boyunca denize girmememi sağlayacak kadar meşguldüm. Uhm... Bilmiyorsun sanırım, annem yaz tatilinden birkaç hafta önce öldürüldü. Ve bu yüzden bazı cenaze işlemleriyle, kızgın aile üyeleriyle konuşmak, evimizin etrafını saran bir grup seherbazın korkutucu bakışlarına maruz kalmak, bakanlıkla ev arasında geçirilen uzun süre gibi şeylerle geçirmek zorunda kaldım tatili. Ah tabi buna-" Yeterince karamsarlaşarak hüzünlü bir havaya boğulmadan sözü Spencer'a devretmeye ya da konuyu değiştirecek bir laf etmeye hazırlanmıştı ki yanlarına gelen kızın sesini işitip, yanında oturmakta olan büyücüyle konuşacağı bir şeyler olduğunu gördüğünden, kibar davranarak sustu. Ancak çoğunlukla beraber görmeye alıştığı ikilinin tek soruyla ayrılmayacağını tahmin etmişti ve böyle de olmuştu. Maureen'in hızlı bir şekilde Spencer'ın diğer tarafına oturmasının ardından Sintié yavaşça arkasına yaslandı. Konuşmak isteyebileceği son konudan kendisini kurtardığı için, kendisinden bile zayıf görünümü ve siyah saçlarıyla tam bir tezat oluşturan bembeyaz teni yüzünden hastalıklı gibi görünen Maureen'e karşı bir minnet duymuştu. Kızın konuyu usataca farklı bir alana çekmesinin ardından onları yalnız bırakıp bırakmama ihtimali gözlerinin önünde belirdi. Belki de fazlalık olarak görünecekti ilerleyen dakikalarda. Hoş, bunu önemsediği de yoktu ya neyse... Yine de Maureen'in derslerde ve ortak salondaki hareketlerinden olumsuz bir yargı çıkarmamıştı ve neşeli biri görünümü uyandırıyordu kendisinde. Belki de onu yakından tanımak isteyebileceği şeylerin arasına girebilecek değerdeydi. Gözlerini rahatsız etmekten uzak bir samimilikte kızın üzerine götürdü. Güzel bir yüzü vardı ve sevimli tavırları... Spencer'la o kadar yakın olmalarına karşı aralarında hiçbir etkileşim olmayışı, arkadaşlıklarının sandığından daha sağlam olduğunu vurgulamıştı Fransız kıza. Ravenclawlı cadıdan bakışlarını alarak karşıda belirlediği herhangi bir noktaya bakıp, ayaklarını hafifçe uzatarak, artık üç kişi oturmakta olduklarından biraz toparlanmak için, yan tarafa kayan Spencer'ın derse girmeme mazeretini öğrenmeyi beklemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Zararsız karşılaşma

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-