Sabahın Körü..

Banned

Bu yeni okula nasıl alışacaktı,hiç bilmiyordu.Durmstrang'tan gelmişti.Theodoré'nin yaptığı büyücü alemindeki nadir okul değiştirmelerindendi.Ama okulunu değiştirmek zorundaydı,çünkü ailesi Fransa'dan İngiltere'ye taşınmıştı.Ailesiyle ilgili de farklılıklar oluyordu,çünkü eskiden Durmstang Okulu ailesinin olduğu yere çok uzaktı ve görüşme fırsatı bile bulamıyorlardı.Oysa buraya,Hogwarts'a gelince ailesiyle yakın olmuşlardı.Bu bazı açılardan iyi,bazı açılardan ise kötüydü.Bu yeni okul,yeni öğretmenler,yeni arkadaşlar..Buraya alışması gerekiyordu,hem de çok.

Abisini düşünmeye başladı.Grenouille..O ne yapıyordu acaba?Yine partilerden partilere geziyormuy du ,yoksa babası onu adam edip bir işe mi başlatmıştı?Evet,başlatmıştı.Gelecek Postası'nda editörlüğe.Sihir Bakanı'nı öven(!) ,yalan yalan,onu çok sert bir biçimde eleştiren yazılar yazmıştı.Neyse,bu düşüncelere çok ta dalmak istemiyordu zaten.Göle bakmaya başladı...

Gölü izliyordu.Seher vaktindeki güneşin kızıllığı,yerdeki karlara ve soğuk görüntüsü olan göle yansımıştı.Adeta korurcasına,adeta üstünü örtercesine kaplıyodu bu kızıllık yeryüzünü.Göl donuk bir buz parçası gibiydi adeta.Hava zaten soğuktu,L' neden daha sabah bile olmadan kalkmış,bu soğukta gölün kenarına gelmişti?Deliydi herhalde,zeki ve amansız bir deli.Sabahın o saatinde,daha alışamadığı yatağından kalkıp,sıkı sıkı giyindikten sonra gelmişti buraya.Derin düşünceler içinde,kimsenin alışık olmadığı bir Theodoré şeklinde..Bunları düşünürken,birdenduyduğu ayak sesleri onun düşüncelerini parçalarcasına kesti.Merak ediyordu,kimdi acaba?Ona saldırmaya kalkan biri olsaydı gününü gösterirdi bir nebze,ama bu gelen bir dostta olabilirdi.Bilmiyordu,bilmek te istemiyordu..Geleni beklemeye başladı...

Gezgin

Gina yatakta dönüp dururken, aniden derin bir iç çekerek doğruldu ve taş zemine zıpladı. Kendisi hariç herkes, bütün gece derin derin uyumuştu.. Sabahları kalkamayıp derslere geç kalan kız ise, yaklaşık sabah 5'ten beri uyanıktı. Belkide bir an önce uykuyu getiren bir büyü öğrenmeleri iyi olacaktı çünkü bir kere daha dayanamazdı. Oflayıp puflayarak cübbesini giydi ve kızıl saçlarını tepeden sıkıca topladı. İnce siyah babetlerinden birisini sağ ayağına geçirmeye çalışırken, diğer ayağının üzerinde sekerek geniş camdan dışarıya bir göz attı. Bomboş arazide tek başına oturan siluet, dikkatini çekmişti. Diğer babetide giyerken cama yapışsada bu mesafeden kim olduğunu çıkaramamıştı. Şimdi, bir kaç seçeneği vardı. Ortak salonda tek başına oturup patlayabilir, uyumaya çalışıp uyuyamamaya devam edebilir, kütüphanede çalışabilir yada göl kenarına inip kendisiyle bir sabahlığınada olsa aynı kaderi paylaşan (!) kişiyle sohbet edebilirdi. Sandığının üzerindeki asasını kapıp yatakhaneden dışarı fırlarken ne yapacağına karar vermişti bile.
..
Dışarıya çıktığı anda minik bulutların arasında parlayan güneş keyfini yerine getirmişti. Kocaman adımlarla, neredeyse zıplayarak göle doğru ilerlerken, yukarıda gördüğünün, bir oğlan olduğunu çıkarabilmişti. Yaklaşırken yavaşladı, ellerini arkasında birleştirdi ve çocuk arkasına dönerken durup hafifçe eğildi.

" Ah, Theodore, sen miydin ?! "

Gözlerini kırpıştırarak kardeş olmalarına rağmen kendisine pekte benzemeyen çocuğu inceledi, bir kaç saniye geçmeden yanına yerleşmişti bile. Küçükken çok iyi anlaştıklarını hatırlayabiliyordu, son zamanlarda ise pek konuştukları bile söylenemezdi. Onu üstelemiyor yada zorlamıyordu ama eskisi gibi olmalarını istiyordu. Elinden geldiğince samimi görünmeye çalışarak gülümsedi..

" Ee, ne yapıyorsun bu saatte burada ? "

Banned

Vuduuu!İlginç bir sürprizdi doğrusu,gelen kişi ikizi(!) Gina idi.Çift yumurta ikizleriydiler.Eh,tek yumurta ikizi olsalardı ya Theodore Teodora olurdu,ya da Gina Ginéria olurdu.Gülümsedi bunu düşününerek,ve hızla başka bir düşünceye atladı.Gina ile uzun süredir görüşmüyorlardı,görüşemiyorlardı.Buna ilk sebep binalarının ayrı olması idi galiba.Başka sebeplerde olabilirdi tabii.ama diğer sebepler boş idi.Bu sebepler,sebepler..İnsanın hayatını geçiştiren şeyler değilmiydi bunlar?Çok felsefeci edasıyla düşünmüştü yine,hemen düşüncelerindne vazgeçti.Ama Gina ile küçükken oldukları gibi olmalıydılar.Gina konuştu birden:

" Ah, Theodore, sen miydin ?! "

Evet,o idi,başka kim olacaktı ki!Başka kimden beklenebilirdi böyle tezatlar!Normalde top atsan uyanmaz biri olan Theodore,sabahın 5'inde buradaydı.Ne ilginç birşeydi bu?Yaşamın tezatlığı,çevresindekilerin aksine bir tek Theodore'yi vuruyordu galiba.Bu arada uzun süredir görüşemediği kız kardeşi Gina,hemen yanına oturuverdi.Ee,böyle olması gerekiyordu zaten.Kardeşiyle araları çok iyi idi ancak bu görüşmedikleri sırada bu iyilik seviyesi biraz değişmiş olabilirdi.Theodore,bu aralarının bozulmaması için onla uzun uzun muhabbet etmeliydi.Bu düşüncelerin içinde kısa süreli yolculuk yaparken Gina'nın sorusu geldi:

''Ee,ne yapıyorsun bu saatte burada?''

Eh,hem yerinde hem yerinde olmayan bir soruydu.Theodore'ye belli olmazdı.Gina'ya cevap verdi:

''Ehm,beni bilmezmisin?Ben tezatların adamıyım.Normalde top atsan uyanmam bu saatte,ama bilmiyorum neden kalktım bende.''

Sustu.Gina ne diyecekti acaba?

Gezgin

'' Ehm, beni bilmezmisin ? Ben tezatların adamıyım. Normalde top atsan uyanmam bu saatte, ama bilmiyorum neden kalktım bende. ''

Gina anlayışlı görünmeye çalışarak kafasını salladı ve dizlerini karnına doğru çekti. Dikkatle Theodore'un yüzünü inceliyordu.. *Belkide Grenouille'e benziyor..* diye düşündü başını hafifçe yana eğerek. Gina'nın ise onlarla pek alakası yoktu.. Belki huy olarakta, ayrı binalarda olmaları onları tamamen birbirlerinden uzaklaştırmıştı. Hatta bazen, Gina'nın Theodore'u başkalarıyla takılırken, yanından geçip görmemiş gibi yaptığı oluyordu.. Muhtemelen henüz kalktığı ve pelerinini giymediği üşümeye başladığını hissetti. Theodore'un gerginliğini hissedebiliyordu.. Az önceki gibi gülümsedi tekrar.

" Elbette bilirim seni. " Bilmiş bir ifadeyle göz kırptı. " Bende, uyuyamadım bir türlü, can sıkıcı.. Ama iyi oldu.. Seninle konuşabilmek yani - biliyorsun uzun süredir konuşmadık falan filan.. Iıı, şeyy - özlemişim.. "

Son söyledikleri pek duyulacak gibi değildi, sesi gitgide alçalıp sonunda kesilmişti. Theodore'unda duyup duymadığından emin değildi zaten. Oturduğu yerde iyice sinerek gözlerini Ondan uzaklaştırdı ve hafifçe dalgalanan göle çevirdi. İkiz kardeşiyle konuşurken çekinmesi nasıl bir ironiydi ? *Aptal ben.* diye düşündü kendi kendine kaşlarını çatarak. Tekrar kendisinden oldukça uzun olan oğlana dönüp bakışlarını yakaladığı anda azönce hiçbir şey olmamış gibi sırıttı.

" Şu sürekli yanına gördüğüm kızda neyin nesi ? "

Banned

Evet,Theodore'nin bir an önce konuşması gerekiyordu.Ama konuşamıyordu,konuşamıyordu.Dili damağına yapışmıştı adeta.Birden başına lanet bir ağrı girdi.Çatlıyordu başı,zaten biraz beyaz olan ten rengi,yiice atmıştı.Etrafında beyaz beyaz ışıklar uçuşuyordu,sanırım ölüyordu..Sadece son cümle olarak Gina'nın

" Şu sürekli yanına gördüğüm kızda neyin nesi ? "

cümlesini duyabildi.Ve hızla yere yığıldı,gözleri kapandı,burnu kanamaya başladı şiddetli bir biçimde.Gina şimdi ne yapacaktı?

Gezgin

Gina sakince Theodore'un cevabını beklerken, çocuğun olduğu yerde yığılmasını hareket edemeden izledi. Bir kaç saniye içinde burnu şiddetle kanamaya başlamıştı. Kız, ne yapacağını bilmez bir şekilde ayağa fırlayıp, bağırmayı düşündü ama bu saatte kim ne duyacaktıki ? Telaşla birşeyler düşünmeye çalıştı. *Profesör. Ortak Salon. Profesör. Revir?* Tamam, revire götürecekti, Ravenclaw bina sorumlusunu bulması fazla zaman alırdı. Ama nasıl götürecektiki. Eğildi ve yarı baygın haldeki çocuğu kavrayıp kendi omuzuna yaslayarak ayakta tutmaya çalıştı. Kendinde değildi ama neredeyse tüm ağırlığını Gina'ya versede yavaşça onunla birlikte ilerliyordu.

" Merlin Aşkına! N''olur bir şey olmasın, kendine gel.. "

diye mırıldandı göz yaşlarını bastırmaya çalışarak. Hafif aralık bırakılan kapıdan içeriye birlikte girerlerken içinden dua etmeye başlamıştı bile.