AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
YazarMesaj
Gabriella Adeliné O'Brien

GezginGezgin
Gabriella Adeliné O'Brien



Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Rp Sevgilisi : Alain Paul Dixie.^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Su Samuru.

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 EmptyPaz Ağus. 31, 2008 9:29 pm

"Evet , sanırım haklısın , balo için bi' şeyler giymeliyim.. "

dedi Gaby hala balo için hazırlanmamış olduğu için onu azarlayan Sintié'ye.. Ama işin aslı , Gaby diğer bütün kızların aksine balo için yeni bir elbise ya da ayakkabı almamıştı ; başka hiçbir türlü hazırlık da yapmamıştı zaten... Sıkıntıyla iç geçirdi ; her şeyden önce baloya gitmeyi istemiyordu.. Sintié'ye itiraz kabul etmez bir tavırla gitmesini ve onu beklememesini söyledi.. Sintié itiraz edecekti ki Gaby o gece muhteşem görüneceğine dair söz verdi ona , o da kadere boyun eğmiş bir edayla omuz silkip baloya indi.

Baloya gitmek istemeyebilirdi ama Sinti"'ye söz vermişti o yüzden güzel bir şekilde giyinip baloya gitmek zorundaydı. Kalktı ve yavaşça sandığını açtı , sandığın içindeki her elbiseyi tek tek gözden geçirmeye koyuldu. Gözleri hızla hareket ediyordu ; çok fazla elbisesi vardı ama çok azını giymişti. Genelde kargo pantolonu ve düz siyah t-shirtüyle takılırdı..

Mavi bi' elbiseye ilişti gözü , aynı anda gözleri doldu.. Annesinin elbisesiydi bu.. Onu diğerlerinin arasından sıyırdı , mavi düz bir elbiseydi bu ; ipektendi ve çok güzeldi. Gözyaşlarının akmasına engel olmadı , olamayacağını biliyordu çünkü. Biraz sakinleşince mavi elbiseyi üzerine giydi ve boy aynasına koştu.

Elbise sanki onun için yapılmıştı. Eteği dizindeydi , ipek kumaş üst kısmını ve çok büyük olmayan göğüslerini tam sarmış , aşağı doğru genişliyor ve zarif kıvrımlarla bükülüyordu. Gerçekten çok güzeldi.. Gaby bu elbiseyi giymeye karar verdi ve saçını yapmak için tekrar sandığına döndü.

Japonların kullandığı türden iki beyaz çubuk çıkardı ; bu tokasını çok severdi. Hem hızlı ve pratik hem de şık bir topuz oluşturmasını sağlıyordu. Sarı , çok da uzun olmayan saçlarını ensesinden itibaren kıvırdı ve tek eliyle tutarken diğer eliyle çubuklardan önce birini sonra diğerine çapraz olmak üzere ötekini geçirdi ; işte topuzu hazırdı!

Makyaj yapmayı sevmezdi ; kendini beğenmese de yüzünün renklerinin yerli yerinde olduğunu ve oynaması gerekmediğini düşünürdü , bu yüzden hiçbir şey yapmadı. Tam yatakhanesinin kapısını açmış çıkıyordu ki ayaklarındaki ponponlu terlikleri farketti ve kendini tutamayıp kahkaha attı. Sinirleri bozulmuş halde geri döndü ve ayakkabılarına bakmaya koyuldu ; mavi bir spor ayakkabı , bir converse , dama desenli bir ayakkabı , bir converse daha.. Gözlerini devirdi Gaby. Kalmıştı öyle işte... Balo gibi bir yere giyecek bir ayakkabısı yoktu!

Tam o sırada Sintié'nin yatağının altında bir çift beyaz ayakkabı gözüne çarptı. Eğildi ve aldı onları. Ayağına geçirdi , Sintié ile aynı numara ayakkabı giyiyorlardı. Tekrar boy aynasına koştu ve kendini inceledi ; ayakkabı elbiseyle ne kadar da uymuştu!

Sintié'nin kızmayacağını bildiğinden ayakkabıları giymekten çekinmedi. Artık gönel rahatlağıyla salona inebilirdi. Muhteşem görünmese de garip kaçmayacaktı giyimi.. İstediği sadece bir görünmekti zaten.. Sintié'ye söz verdiği için..

Salon görkemli bir şekilde düzenlenmişti , kızlar ve erkekler bütün günlerini hazırlanmaya ayırmışlardı sanki.. Gözü ister istemez Drakin'i aradı. Ondan hoşlandığını hissediyordu. Daha herhangi bir konuşma geçmemişti aralarında ama onun hali , tavrı , hareketleri Gaby'yi çok etkiliyordu... Ama göremedi onu , hayal kırıklığı ile bir kaç kişiye merhaba dedikten sonra tekrar ortak salona gitmeyi düşündü..

O sırada ileride Hufflepuff masasına doğru yürüyen Rose'u gördü. El salladı , Rose da durup onu bekledi. Gerçekten harika görünüyordu.. Beyaz ve sade bir elbise giymişti ve kızıl saçlarını güzel bir topuzla toplamıştı. Gaby etraftaki erkeklerin Rose'u dikkatle süzdüğünü görebiliyordu. Hafiften gülümsedi ve ona doğru yürüdü. Yanına geldiğinde ;

" Tanrım , harika görünüyorsun! "

dedi Gaby gülümseyerek. Hemen ardından ekledi ;

" Eh - nasılsın? "


En son Gabriella Adeliné O'Brien tarafından Ptsi Eyl. 01, 2008 12:04 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/gabriell
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 EmptyPtsi Eyl. 01, 2008 12:01 pm

Hufflepuff Masasına oturmuş öylece etrafa bakınıyordu. Bir yandan da önünde duran yiyeceklerden atıştırmaktaydı. O sırada bir baykuş ona doğru uçmaya başladı ve yanına iniş yaptı. Rose; meraklı bakışlar ile baykuşu süzmeye başlarken baykuş ağzındaki mektubu ona doğru uzattı. Acaba kimdendi bu mektup? Baykuşun ağzından mektubu bir hamlede çekti ve heyecanlı bir yüz ifadesine bürünüp mektubu yavaşça açtı.. Maviliği belirginleşmiş gözlerini mektuba odaklayarak satrıları okumaya başladı,

* Sevgili kızımız Rose’a
Bizim değerlimizsin.. Senin gibi dürüst ve çalışkan bir kızımız olduğu için çok şanslıyız.. Umarız ; senin için gönderdiğimiz balo elbisesini beğenmişsindir.. En kısa zamanda balo fotoğraflarını bize yolla tatlım. Seni çok seviyoruz.. *


Rose bu satırları okurken hiç olmadığı kadar duygulanmıştı sanki. Gözlerinden akan bir damla yaş ; onun ne kadar şanslı bir kız olduğunu gösteriyordu. Böylesine güzel ve değerli bir ailenin çocuğu olmak onun için en gurur verici şeydi. O anda yüzünde beliren küçük tebessümlü bir gülümseme dünyaya bedeldi adeta. Büyük Salon gittikçe dolmaya başlamıştı. Rose ise yalnızlığın tadını çıkarmaktaydı tek başına. Rose, tavanda büyülenen yıldızların kaydığı gece göğüne odaklanmıştı.. Her şey o kadar güzeldi ki adeta gözlerin onlardan alamıyordu.. Şu son günlerde yaşadığı olaylar yüzünden ; kendinde bir huzursuzluk seziyordu.. Ya da bir çeşit bitkinlik.. Değişik maceralar, fısıltılar ; bir cadı buna ne kadar dayanabilir di ki? Şimdiye kadar burada bulunduğu zaman hiç böyle şeyler yaşamamıştı.. İlk defa başına böyle macera türü olaylar gelmişti ve bu da onu tedirgin ediyordu.. Acaba bunu ailesine söylemeli miydi ki? İşte bu konuda bir tereddüt yaşıyordu. Hogwarts’ tan dönene kadar da onlara hiçbir şey anlatmamaya karar verdi; anlatıp da onları telaşa bindirmeyi istemezdi.. En iyisi döndükten sonra anlatmak olacaktı.. Peki ya o zamanda onu Hogwarts’ tan alırlarsa? Ne de olsa onlar Rose' a çok değer veriyordu ve onun başına kötü bir şey odluğunu duyunca kesinlikle onun kaydını alırlardı.

Bu sinir bozucu düşünceleri aklından çıkarmadıkta daha da çılgına dönüyordu. Bir anda masada duran küçük bir zara ilişti gözü. Garip ; bir zarın masada ne işi olabilirdi ki? Rose ilk önce alay edercesine sırıttı fakat daha sonra merakına yenilip , zarı eline aldı ve meraklı gözler ile incelemeye koyuldu. O sırada yanına yaklaşan Gabriella harika göründüğünü dile getirmişti. Onun sözleriyle yerinden bir anda irkilen Rose; ona bakıp muzipce gülümsedi ve yumuşak bir ses tonu ile konuşmaya başladı, “ Sende muhteşemsin kızım.. “ Bu kelimeleri söylerken bile ciddi davranmıştı. Zaten Gabriella’ da prensesler gibi görünüyordu.. Bunun içinde yalan söylemeye ne gerek vardı ki.. Gabriella daha sonra ona her zaman ki o –nasılsın – gibilerinden bir soru yöneltince , Rose elindeki zarı avucunun içine saklayıp cevap verdi, “ İyiyim canım sen nasılsın ?

Bir yandan ise çaktırmadan avucunun içinde sakladığı zara bakıyordu. Zar çok ilginçti. Sarıydı ve üzerinde minik taşarlı vardı.. İlk defa hayatında böyle ilginç bir zar görmüştü. Peki ya bunun gizemli sırrı neydi? İşte bunu çözemk biraz zaman alcaktı galiba. Tek bildiği şey ise bu zarı baloda kimseye göstermemekti..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
Gabriella Adeliné O'Brien

GezginGezgin
Gabriella Adeliné O'Brien



Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Rp Sevgilisi : Alain Paul Dixie.^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Su Samuru.

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 EmptyPtsi Eyl. 01, 2008 12:23 pm

“ Sende muhteşemsin kızım.. “

demişti Rose. Gaby ciddiye almadı ; sonuçta hazırlanmak için sarfettiği en ufak bir çabayı bile gerçekten isteyerek sarfetmemişti. Üstünkörü ve yüzeyseldi. Bir anda kendini kötü hissetti ; neden diğer kızlar gibi olamıyordu? Neden saçları , makyajı için saatlerini harcamıyor ; elbisesine , ayakkabılarına yüzlerce dolar saymıyordu? Küçüklüğü boyunca ondan on ay büyük erkek kardeşi Fred ve arkadaşlarıyla takılmıştı , bu yüzden annesi onun erkeksi tavırlarını engellemek için elinden geleni yapmıştı ama değişen çok fazla şey yoktu.. Tamam , belki artık daha feminen giyiniyor , daha kibar ve zarif davranıyordu ama bu o değildi.. Olmak istediği kişi dokunsan kırılacak taş bebeklerden değildi.. Gaby aklına soracak , konuşacak başka bir şey gelmediğinden nasıl olduğunu sormuştu Rose'a. *Ne kadar da basit ve banal... * diye düşünse de gerçekten konuşacak bir şey gelmiyordu aklına..

“ İyiyim canım sen nasılsın ? “

demişti Rose. Gaby güler yüzlü kızın yüzüne baktı. Nasıldı - bilmiyordu... Küçücük bir baloya -zorla- hazırlanmak duygularını altüst etmiş , kişiliğini sorgulamasına sebep olmuş ve annesiyle ilgili anılarını canlandırmıştı... İyi değildi , ama beklenen cevap bu değildi ;

" Teşekkür ederim , çok iyiyim... "

dedi fazlaca mutlulukla sırıtarak.. Belki zorlama olduğu belliydi , ama sürüye uyuyordu işte.. Annesi böyle olmasını isterdi çünkü... O sırada Rose'un avucunu sıkı sıkıya kapatmış olduğunu farketti , belli ki bir şey saklıyordu. Gözünü dikti , ama bir şey demedi. Belki de kimseyle paylaşmak istemediği bir şeydi.. İnsanları sıkboğaz etmekten hoşlanmazdı. Ama Rose onunla ilgilenmeyi bırakmış ve parmaklarını gevşetmişti. Avucunda duran sarı bir neseneyi inceliyordu. Zar gibi bir şeye benziyordu - üzerinde parıldayan taşlar vardı. Gaby tekrar Rose'a baktı ve onun ne olduğunu sormaya karar verdi - sadece garip bir zar! Ne işe yaradığını sormaktan ne çıkardı ki ; bu sıkboğaz etmek sayılmazdı... Eğlenir gibi bir hava takınarak ;

" O zar da ne işe yarıyor öyle? "

dedi Rose'un kafası karışmış yüzüne bakarak - aslında bu sorunun cevabını onunda bilmediği yolunda güçlü bir izlenime kapılmıştı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/gabriell
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 EmptyPtsi Eyl. 01, 2008 1:01 pm

Rose bir anda telaşa kapılıvermişti. İçinden –olamaz- diye geçirdi ve zarı hızla gece çantasının içine tıktı.. Güya kimseye göstermeyecekti.. Şu işe bakın, balonun ilk saatlerinde birinci kişi görmüştü bakalım ilerleyen saatlerde daha kaç kişi görecekti.. En iyisi çantasına gizlice saklamak olacaktı ve bunu yaptı. Daha sonra Gabriella’ nın bir şeyi belli etmemesi için ona doğru yaklaştı ve kısık bir ses tonu ile konuştu, “ Şşşh.. Sakın kimseye bir şey belli etme.. Bende bilmiyorum neyin nesi olduğunu ; yarın anlayacağız.. “ Bunları söylerken de bir yandan etrafa bakınıyordu; acaba biri duydu mu diyerekten. Fakat kimse onlar ile ilgilenmediği için , konuştuklarını da duymamıştı anlaşılan. Herkes kendi aleminde takılmaya devam ediyordu. Acaba yarın o zarı incelemek için Gabriella’ yı da mı çağırsaydı yanına.. Kız artık görmüştü ve çağırmazsa ayıp olurdu. Önünde duran balkabağı suyundan bir yudum aldı ve derince yutkundu. Yüz hatları; gerginlikten o kadar belirginleşmişti ki bu her halinden belli oluyordu. Minik tebessümlü gülümseler belirmeye devam ediyordu.. Gabriella’ da tıpkı Rose gibi susmuştu.. Aralarındaki sessizlik hakimliğini korumaktaydı. Bundan sıkılan Rose uygun bir dille konuştu, “ Öhhöm.. İstersen sende benimle yarın bu zarı incelemeye gelebilirisin canım. “ Oldukça nazik ve muntazam bir şekilde davranmayı sürdürüyordu elbette. Aynı zamanda ciddiliği de ön plana koymuştu.

Aslında Rose, pek fazla ciddi takılmayı sevmezdi. Her zaman öyle insanlar ona çok sıkıcı ve kuralcı gelirdi fakat; büyüdükçe daha da ciddileşmenin faydalarını gördükçe kendinde fark ettiği değişikler diz boyunu aşmıştı . Yavaş tempoda çalan müziğe eşlik etmek istercesine sandalyesinden kalktı ve Gabriella’ ya göz kırparak dans etmeye başladı. Gabriella ise ; Rose’ un bu hareketlerine kahkahalar ile eşlik ediyordu. Dans ediyor, döndükçe de beyaz elbisesinin aşağıya doğru sallan fırfırları ona ayrı bir hava katıyordu. Salonda birkaç kişi durmuş öylece onu izlemeye başlamıştı. Bundan rahatsız olan Rose duraksayıp masaya oturdu ve Gabriella’ ya bakıp söylendi, “ Hemende bakmasalar olmayacak sanki. “ Sözlerini bitirdikten sonra damağındaki kuruluğu gidermek istercesine balkabağı suyuna yönelip, bir yudum aldı ve bekledi. Henüz birkaç dakikacık dans etmesine rağmen alnından erler boşalmaya başlamıştı. Masada; tabakaların yanına sıkıştırılmış peçetelerden birini aldı ve alnından akan terleri bir hamlede sildi.

Karnı bayağı bir acıkmıştı. Mavi gözleri ; masadaki yemeklere adapte olmuş, öylece onları izlemekteydiler. Küçük dilinin bir kısmını dışarıya doğru çıkarıp dudağını yaladı.. Bunun anlamı da; yemeklerin leziz göründüğüydü. Daha fazla dayanamayıp ; en lezzetli görünen yemeklerden birer parça tabağına koydu ve tıka basa yemeye başladı. Komik göründüğünün farkındaydı ama karnı aç olunca gözü dünyayı bile görmez hale geliyordu. Hızlı yemek yemekten sonunda olan olmuştu. Boğazına kaçan bir parça yemek onu tıkandırtmayı başarmıştı. O anda şiddetli bir şekilde öksürmeye başlayan Rose’ a yardım eden Gabriella , elleriyle onun sırtına vurarak rahatlatmaya çalışıyordu. Balkabağı suyundan bir yudum aldıktan sonra rahatlayan Rose derin bir nefes aldı.

Olacağı buydu zaten . “ dedi sinirli bir şekilde. Sinir damarları sonuna kadar dolmuştu adeta.. Kimsenin şimdi ona bulaşmasını istemezdi; yoksa bu sinirle birini incitebilirdi. Bugünü mahvetmemek istiyordu ve bu ani siniri içine kapatmak istercesine yüzündeki ifadeyi –zorlada olsa- silip yerini masum bir ifadeye büründürüverdi. Aradan birkaç saniye geçtikten sonra hala sorusuna yanıt alamayan Rose tekrarlama gereği duyup konuşmaya başladı, “ Eee.. Sen benimle yarın gelecek misin onu söyle bakalım?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
Gabriella Adeliné O'Brien

GezginGezgin
Gabriella Adeliné O'Brien



Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Rp Sevgilisi : Alain Paul Dixie.^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Su Samuru.

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 EmptyPtsi Eyl. 01, 2008 1:55 pm

“ Şşşh.. Sakın kimseye bir şey belli etme.. Bende bilmiyorum neyin nesi olduğunu ; yarın anlayacağız.. “

dedi Rose. Gaby gizemli şeyleri sevmezdi pek, onun tarzı daha çok haylazlık yapmak va buna yüksek sesle gülmekti ama yine de kafasını salladı onaylarcasına... Belki de 'Şarlatanlar'a katıldığından beri böyleydi bu. Ama Rose bayağı eğleniyormuş gibi duruyordu aynı zamanda gergin... Gaby bozuntuya vermedi. Aslında o da Ravenclaw'lu olmanın doğasından ötürü çok merak ediyordu o zarın neye yaradığını.. Rose telaşla etrafa bakıyordu başka kimse gördü mü diye. Gaby'nin görmesinden de hoşnut olmuşa benzemiyordu. Neydi ki bu zarı bu kadar gizli tutmayı gerektiren şey? Altı üstü bir zar , tamam garipti , ama bu kadar da büyütülmesi gereken bir şey olduğunu düşünmüyordu Gaby... Ortama garip bir sessizlik hakimdi.. Bu sessizliği Rose bozdu ;

“ Öhhöm.. İstersen sende benimle yarın bu zarı incelemeye gelebilirisin canım. “

Oldukça kibardı , Gaby ona özendi.. Asla kasmadan , yapmacık durmadan bu kadar kibar olmayı beceremezdi.. Çünkü o erkek çocuklarla takılmıştı hep.. Düşünüyordu , acaba gitmeli miydi? Sanki Rose bunu zorunluluktan yapmıştı , sırf Gaby gördü diye ; onu sıkmak istemiyordu Gaby. Ama öte yandan kahrolasıca zarın ne işe yaradığını çok ama çok merak ediyordu. Çok fazla okumuştu - elbette , o bir Ravenclaw'du - , bir çok garip nesnenin ne işe yaradığını sadece gördüğü anda söyleyebilirdi ama bu zar gibi bir şeye daha önce rastlamamıştı... Gitmeye karar verdi , Rose'u sıkmayı bile göze alarak ; öğrenme isteği galip gelmişti... Ama yine de Rose'un bir daha çağırmasını beklemesi gerektiğini düşünüyordu..

Bu sırada Rose yavaşça ayağı kalktı. Gaby şaşkın bir yüz ifadesiyle onu izlemeye koyulmuştu ; Rose dans ediyordu ! Gaby'nin komik yüz ifadesine karşılık göz kırparak dans etmeye devam eden Rose , salondaki yüzlerin yavaş yavaş ona doğru dönmesine aldırmadan dans etmeye devam etti. Gaby sonunda dayanamayıp kahkaha atmaya başladı. Sonunda Rose da insanların bakışlarından rahatsız olarak oturmak için Gaby'nin yanına geldi.. Gaby'nin kahkahaları arasında sinirle ;

“ Hemende bakmasalar olmayacak sanki. “

dedi ve balkabağı suyunu yudumlamaya koyuldu. * Tanrım , ne kadar da cesur bir kız ; tüm salonun önünde dans etmek! Gryffindor'a seçilmeliydi! * diye düşündü Gaby. Rose garip bir kızdı ama Gaby'nin baştan beri kanı ısınmıştı ona.. Gözleri ister istemez salonu Sintié , Ross , Norah , Alain ya da diğerlerini bulmak için tarıyordu ama Rose'la da eğleniyordu. Arada bir de Slytherin masasına kayıyordu gözü , hala Drakin'i arıyordu. Ama yoktu , acaba neredeydi... Gözünün önüne tüm öğrenciler balodayken fırsattan istifade boş bir koridorda ateşli bir şekilde öpüşen Drakin ve Slytherin'li güzel bir kız geldi... Sinirleri gerildi , ama Rose'un öksürükleriyle ortam değişti... rose iki büklüm olmuş yediği ya da içtiği bir şey yüzünden şiddetle öksürüyordu.. Gaby hızla sırtına vurdu kızın ; sonunda Rose gözleri öksürmekten dolu dolu doğruldu ve Gaby'ye baktı. Sinirle ;

“ Olacağı buydu zaten . “

dedi ama Gaby kahkahalarla gülüyordu.. Alem kızdı şu Rose , demin kibar kızı oynuyordu şimdi hızlı yemekten dolayı tıkanmış , öksürmüş ve göz kalemi hafif akmıştı. Elini uzatıp başparmağıyla akan kısmı sildi Gaby , Rose'u takdir etmişti. Ortama göre davranmasını bilen biriydi.. Rose da rahatlamış görünüyordu.

“ Eee.. Sen benimle yarın gelecek misin onu söyle bakalım? “

Gaby rahatladı , demekki zorunluluktan çağırmamaıştı Rose Gaby'yi .. Elbette gelecekti - meraktan çatlıyordu!

" Ah evet , sanırım geleceğim , meraktan çatlayacağım yoksa! Nerede buluşacağız peki? "

dedi Gaby. . Kütüphane mantıklı olabilirdi , hoş aklına başka bir yer de gelmiyordu Gaby'nin... Ama belki de Rose'un aklında daha iyi bir yer vardı.. Gözlerini merakla kıza dikti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/gabriell
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 EmptyPtsi Eyl. 01, 2008 2:45 pm

Nerede mi buluşacaklardı ? Araştırma yapmak için tabi ki de kütüphaneden başka bir yere gidilmezdi. Hiç düşünmeden uygun bir dille cevap verdi, “ Tabi ki de kütüphaneye gideceğiz tatlım.. Araştırma yapacağız.. “ Bir an duraksadı. Canı şimdilik bir şey yemek istemiyordu. Aklına hiç olmadığı kadar ilginç bir şey takılmıştı.. Bu da aşktı. Şuan ki konularıyla ne alakası varsa.. Rose’ un hiç sevgilisi olmamıştı ve o da bu duyguyu tatmak istiyordu; ama gün geçtikce bundan ümidini kesmeye başlamıştı. Her zaman –nasıl olsa bir gün seninde karşına çıkar- kızım diyerekten kendini avutmaya çalışıyordu ama nereye kadar? Değer verdiği arkadaşlarının neredeyse tümünün sevgilisi vardı.. Bazenler’ i ; acaba ben çok mu çirkinim diye oturup düşündüğü bile oluyordu. Gabriella’ nın arada bir Slytherin masasına baktığını çoktan fark etmişti.. Ve neden baktığını da. En iyisi tüm dertlerini ona açmak olurdu. Zaten Gabriella’ nın da sinirleri bozulmuş gibiydi; bakıldığında yüz ifadesi hiçte normal gözükmüyordu. Konuşmaya başlamak için ilk önce uygun zamanı bekledi ve daha sonra sadece onun duyabileceği bir ses tonu ile konuşmaya başladı, “ Drakin ile nasıl gidiyor bakalım? “ Amaç neler olduğunu öğrenmekti tabi. Rose’ un şu an küçük bir kız çocuğundan farkı yoktu adeta. Gabriella ; onun sorusuna cevap verirken bizim ki yine dalmıştı derin düşünelere..

Hayal kuruyordu.. Hayalinde ise; upuzun bir çimlik alanda idi. Karşısında bir erkek ona doğru elini uzatıyordu.. Hatta güya aşklarına dair bir şarkı bestelemiş, onu çalmak ile meşguldü. Masum ve hayali düşünceler işte.. Rose onu dinliyor ve gülümsüyordu.. Daha sonra ise ona sarılıp yanaklarından öpüyordu.. Tam o sırada Gabriella’ nın bir sözüyle irkilen Rose kalbini tuttu. “ Ay dalmışım bir anda.. “ dedi şaşırmış bir yüz ifadesine girerek. Masada duran bir kadeh balkabağı suyunun, son damlasını da yudumladıktan sonra derince bir iç çekti. Onun için şuan hayat sadece pembeden hayallerden ibaretti. Halbuki büyük savaşın ortasında olduklarından haberi bile yoktu.. Aslında vardı ama umursamıyordu.. Zaten on üç yaşındaki bir kızdan ne beklenebilirdi ki? Sadece kendi hayallerinin peşinde koşan, dünyayı umursamayanın biri olup çıkmıştı.. Fakat artık buna bir son vermeliydi..

Nerede o çalışkan kız? Hani nerede? Böyle saçma sapan düşüncelere kapılırsa ; tabikide uçup giderdi o eski Rose buralardan. Gabriella’ nın derin düşüncelere dalmasını engellercesine bir anda konuşmaya başladı, “ Neden beni seven biri yok? “ Sonunda ağzında saklanan şu kelimeleri bir bir dökebilmişti .. Biraz zor olsa da söylemişti sonunda.. Gerçi; Gabriella onun yakın dostlarındandı ve kimseye söylemeyeceğinden emindi.. O anda ondna bir cevap bekler iken gözleri büyüyle yapılmış olan ışıklandırmalara daldı.. Onları gördükçe içinden –vay be- diye geçiriyordu. Kim bilir onlar için ne kadar uğraşmışlardır.. Ama gerçektende uğraştıklarına da değişmişti Rose’ un düşüncesine göre. En kötü olan şey ise dolgun yapılmış ışıklandırmaların gözleri yormasıydı.

Şu ışıklarda gözü çok fazla yoruyor değil mi ? “ dedi dalgın dalgın bakınarak. Sıktığı papatya kokusu etkisini geçirmişti. Bu yüzden tazelemesi gerekiyordu. Küçük beyaz gece çantasını eline aldı ve içinden kokusunu çıkartıp; üzerine bir iki fıslattıktan sonra Gabriella’ ya bakıp sinsice göz kırptı. Komik olmayı ve çevresindekileri esprileriyle eğlendirmeyi her en kadar çok sevse de zaman onu değiştirmişti, hem de bayağı bir. Daha da büyüyecekti.. Kim bilir ileride hangi özelliklerini yitirecekti ? Rose daha fazla buna katlanacağından emin bile değildi.. Artık aynada kendine baktığında tanıyamaz hale geliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
Karyn Mia Roseen

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Karyn Mia Roseen



Mücadele Tarafı : Paletidir artık tek tarafı.
Rp Sevgilisi : Alain. ^^
Patronus : Kelebek.

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 EmptyPtsi Eyl. 01, 2008 6:14 pm

Bütün haftanın yoruculuğuna rağmen, yatakhanedeki kızlar fazlasıyla enerjiklerdi. Hepsi elindeki kıyafet veya makyaj malzemeleriyle koşuşturuyorlar, birbirlerine yorumlar yapıyorlardı. Sadece beş kişilerdi; ama bütün bir Hogwarts kapasitesinde ses yapabiliyorlardı. İçeriye ferah bir görüntü katan tek şey açık pencereden içeriye giren temiz havaydı. Her şeye rağmen içerisi küçük kıza göre çok boğuktu. Kendini herkesten uzak bir köşeye çekmiş, pencerenin kenarına oturarak dışarıyı izliyordu. Hazırlanması gerekiyordu; ama içerideki hengâmeyi görünce nedense vazgeçiyordu bundan. Ne olurdu ki sanki kot pantolonuyla gelseydi oraya. Bu kararından da yanına çoktan üstünü değiştirmiş olan Sintié gelince vazgeçmek zorunda kaldı; kız üzerindeki mor kıyafetle, yanında kot pantolonlu birini görmek istemezdi muhtemelen.

Ahşap sandığının içinden çıkardığı uçuk mavi tonlarındaki elbiseyi üzerine geçirdikten sonra, yatağının kenarında bulunan boy aynasının karşısına geçti. İnce askıları bulunan elbise, bel kısmına kadar dar olmasına rağmen, sonrasında gittikçe genişliyor, dizlerine kadar uzanıyordu. Ayaklarına giydiği elbiseyle aynı renkteki topuklu ayakkabılarıyla boyu olduğundan daha uzun gözüküyordu. Ama bu ayakkabılarla gezemeyip, ayağını burkacağından adı kadar emindi; her ne kadar yüksek topuk olmasalar da. Bir an saçlarını her zaman bileğinde taşıdığı tokayla toplamayı düşünse de, kızlara bir göz atınca bu kararından da vazgeçmek zorunda kalmıştı. Anlaşılan bugün olduğunda da farklı olmak zorunda kalacaktı. Ama saç ve makyaj yapımı gibi şeylerden pek anlamadığı için kendi yapmaktan vazgeçti bir anda. Arkasını dönüp, gözleriyle kendisine yardım edebilecek birini aramaya başladığında uygun kişiyi bulması sadece bir dakikasını almıştı.

“Sintié, yardımına ihtiyacım var sanırım. Hiç anlamıyorum bu işlerden ben.” Seve seve yardım edeceğini söylediği en iyi arkadaşı, Mia’yı ayna karşısına götürdü ve hızlı el hareketleriyle saçını şekle sokmaya başladı. Çıplak omuzlarına dökülen saçlarının önceki halinden tek farkı, biraz daha kıvırcık olmasıydı. Sintié bunu asasıyla yapmıştı Mia’nın bilmediği bir tılsımla. Daha sonra da makyajını yapmaya başladı; arkadaşını iyi tanıyordu Sintié, hafif mavi tonlarında bir makyajla bırakmıştı sadece. Tamamen hazırlardı şimdi ikisi de. Son halinden birazcık rahatsızlık duysa da kötü olduğunu düşünmüyordu Mia. Belki de kot pantolonu fikri o kadar iyi değildi.

Fazla oyalanmışlardı hazırlanırken ve onları ortak salonda bekleyen iki kişi olduğunu tamamen unutmuşlardı. Sintié'nin uyarısından sonra çoktan boşalmış yatakhaneden çıktılar ve ortak salona inen merdivenlerden geçip cayır cayır yanan şömineye doğru ilerlemeye başladılar. Aynı anda Erkekler Yatakhanesinden çıkan Maglor ile Alain'de kendilerine doğru geliyordu. İkisi de normalde olduklarından daha farklıydılar ve hiç de fena değillerdi. Alain, kıza doğru kolunu uzatırken iltifat dolu sözlerini de kendisinden esirgememişti. Mia, hafifçe gülümseyip çocuğun koluna girmiş; ettiği iltifatlara karşı nazikçe teşekkür etmişti. Daha sonra da ortak salondan çıkıp, büyük salona doğru ilerlemeye başladılar. Yanlarından fazlasıyla abartılı makyaj yapan kişiler geçtikçe yüzünü buruşturuyor; bazense kendi kendine gülüyordu onların gülünç durumlarına. Neden bu kadar aşırıya kaçarlardı ki sanki?

"Vaaov!" Büyük salondan içeriye adımını attığında verdiği tepkiye aldırmadan, hayranlık dolu bakışlarıyla etrafı incelemeye başladı. Her gün gördüğü sıradan masalar gitmiş, yerlerine daha farklı bir örtü serilmiş, çeşitli süslerle süslenmiş masalar gelmişti. Ortadaki dans pisti ve bir müzik grubunun geleceğini belirten bir sahnenin olması gecenin sıkıcı değil; aksine oldukça eğlenceli geçeceğinin bir belirtisiydi. Sihirli tavan oldukça göz alıcıydı; bütün gece kendisini bıkmadan izlettireceğe benziyordu. Bu harika manzaradan Alain'in dürtmesiyle ancak kendisine gelmişti; ama Ravenclaw masasına geçerken bile etrafına bakınmaya devam ediyordu. Masada Alain'in yanına otururken; Sintié ile Maglor’da karşılarına geçmişlerdi. Mia, elini çenesine dayamış, dirseğini de masaya koymuş; yine sihirli gökyüzüne izlemeye dalmıştı. Kayan yıldızlar, parlayan ay harika bir görüntü oluşturuyordu ve ister istemez gözlerini alamıyordu manzaradan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karyn-mia-t7423.
Audrey Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Audrey Autumn



Mücadele Tarafı : Beyim bilir.
Rp Sevgilisi : Castor.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavus kuşu.

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 2 EmptySalı Eyl. 02, 2008 1:25 am

Çoğunlukla toplanmaya başlayan öğrencilerden, konuyu toparlamaya ve en uygun bitirişi aklına getirmeye çalışan profesörün halinden çok net anlaşılabilen; "dersin sonuna gelinilmesi" durumu, Kehanet derslerinde Sintié'nin oldukça moralini bozardı. Kehanet gerçekten diğer tüm derslerden çok daha farklıydı ve genç cadıyı gizemli bir havaya boğarak, o tutkuyu adeta içine işleyebiliyordu. Böyle bir hissi içine yerleştirebilen ve zevk almasını sağlayan bir dersin bitmesi, sadece o güne özel bir biçimde içine buruk bir hava değil sevinçle açıklanabilecek türden, içerisinde küçük bir parıltı gibi ilerleyerek yavaş yavaş tüm vücuduna dolan heyecanı yerleştiriyordu. Öyle ki dersin bittiğini haber veren kadının ağzından çıkan sözcükler tam olarak tüm sınıfı etkisi altına almadan, Sintié hızlı bir şekilde ayağa kalkmış Gaby ve Mia'nın uyuşukluklarıyla ilgili birkaç sözcük de sarf edivermişti. İki kızın anlamsız bakışmalarına tanık olmak yerine çoktan merdivenlere ulaşmış olan Sintié, iki arkadaşını da kollarından tutarak yatakhaneye doğru ilerlemeye başladı.

Merdivenler hiç olmadığı kadar kalabalıktı; bu kalabalığın sonucu olarak da havada anlaşılması zor bir uğultu hüküm sürüyordu. *Herkes birazcık sessiz kalmayı akıl edemezse olacağı bu.* Sintié bu gürültülü ve sıkışık yolculuğunun daha birkaç kat daha süreceğini aklına getirince istemsiz bir şekilde yüzü asıldı. Sonunda Gaby ve Mia’yla birlikte diğerlerinden sıyrılıp Ravenclaw Ortak Salon’a varmayı başardıklarında, ortak salon sanki merdivenlerin tam tersine bomboştu. Sadece ödevini aceleyle tamamlamaya çalışan iki tane 1. sınıf duruyordu. *Neden sanki kızlar yatakhanesi de ortak salon gibi değil ki.* Sintié iki çocuğun yanından hızlı adımlarla geçerek yatakhaneye vardığında aklından geçen bu düşüncelere engel olamadı. İçeride garip bir koşuşturma vardı. Ellerindeki kıyafetlerden yüzleri görünmeyenler, yerde muhtemelen kapağı açık rujların yere düşmesiyle meydana gelen lekeler, kapağı tamamen açılmış ve içinden çeşitli kumaşların sarktığı sandıklar, aynaların önünde kendisini görebilmek için yanındakini itenler, birbirlerinin saçlarını yapmaya çalışanlar… Genel olarak yatakhanenin hali böyleydi. Sintié de birazdan bu koşuşturmaya katılacağı düşüncesini aklına getirince aniden tüm hevesi ve heyecanı söndü. Kendini üzeri çeşitli elbise ve makyaj malzemeleriyle kaplı olan yatağına attı üzerindekileri özenli bir şekilde yan tarafa ittirdikten sonra. Bir süre oturup etrafı izleme fikri nedense daha sakin bir uğraşmış izlenimi vermişti. Kısa bir süre sonra yanına yaklaşıp yatağının üzerinde duranları mahcup bir suratla alan küçük kız Sintié’ye artık hazırlanması gerektiği haberini bildiren bir iletiymiş gibi gelmişti.

Yavaşça ayağa kalktı, Gaby ve Mia yan tarafta konuşmakla meşguldüler. Sanki balodan haberleri yokmuş gibi kendi havalarındaydı ikisi de. Sintié kendisi hazırlandıktan sonra onlara da hazırlanmaları için baskı yapmayı kafasının bir köşesine not ettikten sonra yatağının karşısında duran askılıkların yanına ilerledi. Birkaç gün öncesinden kıyafetini seçtiği için hiç hepsini deneyerek uzun uzun düşünme aşamalarına girmedi. Hızlı bir şekilde asılı olan tüm kıyafetlerin arasında kendini rahatça belli edebilen mor elbisesine uzandı ve onu alarak yatağının üzerine bıraktı. Elbisesini hoş bir tebessümle süzdükten sonra yatağının altındaki ince topuklu, çok yüksek olmasa da giydiğinde normalden uzun göründüğü rahatlıkla anlaşılabilen , elbisesiyle aynı renkte olan, sade ama oldukça şık duran ayakkabılarını alarak sandığının üzerine koydu. Rahat rahat hazırlanabileceği kadar süresi olmasını umarak saatine attığı kaçamak bir bakışla dileğinin gerçekleştiğini gördü. Üzerindeki etek, gömlek ve kravat üçlüsünden kurtulduktan sonra elbisesini üzerine geçirdi. Ardından yatağına oturdu ve hemen yanındaki komidinin üzerinde duran büyük aynaya bakarak makyaj işini halletti. O sırada aynada görünen arka planda hala Gaby ve Mia’nın sohbet ettikleri rahatça gözüküyordu. Sintié hafif alaylı bir bakışla iki kızı süzdükten sonra az kalsın göz kalemini gözüne sokacağını fark ederek, o anda başka bir şeyle uğraşmasının oldukça sakıncalı sonuçlar doğurabileceği ihtimaline sadık kaldı ve makyaj için çıkardığı malzemeleri siyah çantasına koyup sandığının başına geldi.

Sandığının üzerinde duran diğer ıvır zıvırların arasından asasını alarak boy aynasının önüne geldi. Asasını saçlarına doğrultarak söylediği büyülü sözlerle, dümdüz olan saçları kıvırcıklaştı ve en sonunda en ufak bir dalga bile bulunmayan saç tutamları bukle şeklinde omuzlarına döküldü. Sintié gülerek aynadaki görüntüsüne baktı. Saç şekli değişince sanki farklı birine benziyordu. Ama bu görünümünden çok mutlu olduğu küçük kızın her halinden belliydi. En ufak bir elektriklenme bile görünmeyen ve annesinden öğrendiği bir büyüyle bukleli bir hale getirdiği saçları, gece mavisi renginde bir göz kalemi kullanılarak ön plana çıkarılmış ve göz kapaklarına, kirpiklerinin tam bitiminden koyu bir tonda başlayıp göz kapağının bitimine doğru giderek açık bir hal alarak sonlanan lila bir far sürülerek daha da güzel bir görünüme bürünmüş buz mavisi gözleri, çok hafifçe sürdüğü pembe parıltıcısıyla parlayan ve dolgun bir görünüm kazanan dudakları, bembeyaz tenine “kalıp gibi uymak” deyiminin örneği olarak gösterilebilecek şekilde yakışan, boynunun arkasında ufak bir düğmeyle düğmelenmiş elbise askılarının taşıdığı, üst gövdesini hafif bol bir şekilde saran ve beline kadar bu şekilde indikten sonra genişleyerek dizinin bir karış üzerinde sonlanan mor, boyundan bağlı elbisesi, Sintié’ye zarif bir şıklık katmıştı. Neredeyse balo için hazırdı. Sadece asla abartı halini almamasına çok dikkat ettiği birkaç aksesuar ve ayakkabılarını giymesi gerekiyordu ki Sintié onları kapıdan çıkana kadar ertelemeyi planlamıştı.

Daha 1. ve 2. sınıftakilerin hazırlanmasına yardım edecek, büyük sınıftakilerden tavsiyelerini esirgemeyecek ve arkadaşlarının makyaj ve saç gibi işlerinde rol alacaktı. Sintié’nin bu gibi işlerde oldukça iyi olduğu tüm Ravenclaw kızları tarafından çok iyi bilindiğinden, böyle özel günlerde Sintié’nin kendisi dışında yardım etmesi gereken koca bir yatakhane dolusu insan oluyordu. Hatta diğer binalardan bazı arkadaşlarının yanına gittiği bile oluyordu. Önce yaptığı koyu kırmızı ve siyah tonlarındaki renklerin hüküm sürdüğü abartılı makyajla oldukça garip bir görüntüye sahip bir grup 1. sınıfın yanına ilerledi.

“Bu makyajla oldukça itici görünüyorsunuz kızlar, hadi bunu silelim ve size daha hafif ve güzel bir makyaj yapalım. Tamam mı?” Kızlar Sintié’nin oldukça güzel görünen yüzünü ve renkleri kullanışındaki ustalığı görünce hemen kabul ettiler. Sintié önce kızların yüzündeki boyaları çıkardı ve teker teker hepsiyle ilgilendi. Ten renklerine göre seçtiği bir pudrayla hafifçe yanaklarına renk katıyor, dudaklarına da oldukça şirin bir görüntü sağlayan bir parıltıcı sürmekle yetiniyordu. Tabi ardından kızlara gözlerine hiçbir şey yapmalarına gerek olmadığını kısa bir nutukla anlatması gerekmişti ama sonunda doğal hallerine katacakları ufak renklerin yeterli olacağını kabul ettiler. Sintié onların yanından ayrılarak kendisini çağıran, sadece kızıl saçlı olan uzun boylu bir kız dışında tamamı kumral olan birkaç 5. sınıfın yanına gitti. Hepsine elbiseleri ve yüz şekilleri, ten renkleri gibi ayrıntılara dikkat ederek ayrı ayrı makyaj yaptıktan sonra aldığı memnuniyet içerikli teşekkür sözlerine karşılık vermeyi ihmal etmeksizin, on iki yaşında iki sarışın kızın yanına gitti. İkisinin de saçlarını, yine annesinden öğrendiği ve zaten hep dümdüz olan saçlarının hiç ihtiyacı olmasa da her sabah uyguladığı büyüyle düzleştirmesinin ardından, biraz ileride hala giyeceği elbiseyi seçememiş gibi duran üst sınıflardan bir cadının yanına ilerleyerek, kızın önünde duran üç elbiseden kırmızı olanın ona daha çok yakışacağı görüşünü belirtti. Göz makyajını oldukça beğendiği esmer kızın bu seçimi çok yerinde bulmasından sonra, Mia ve Gaby’nin de elbiselerine göz atmak amacıyla arkadaşlarını görebilme umuduyla yatakhaneye göz gezdirdi. Buz mavisi bakışlarının tam hedefinde kalan iki kız henüz hazırlanmamıştı; daha üzerlerindeki cüppeleri bile çıkarmamışlardı hatta. Mia kendini herkesten soyutlamış gibi pencereden dışarıyı izlemekle zaman harcıyor, Gaby de okuduğu kitaba dalmış, sanki bir saat sonra başlayacak bir balo yokmuş gibi davranıyordu. Üzerine hafif sinirli bir hava katılmış ciddi surat ifadesiyle iki yakın arkadaşına yaklaştı.


En son Sintié Camile Dixie tarafından Salı Eyl. 02, 2008 2:07 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 6 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki

 Similar topics

-
» Hogwarts Bunu Unutamayacak!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-