AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
YazarMesaj
Audrey Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Audrey Autumn



Mücadele Tarafı : Beyim bilir.
Rp Sevgilisi : Castor.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavus kuşu.

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 02, 2008 1:25 am

“Siz hala giyinmediniz mi? İkinizin de bu tip hazırlıklardan hiç hoşlanmadığını ve pantolon giyip gitmek gibi bir planınız olduğunu biliyorum. Ama sorun şu ki; ben ikinizin de o balodaki en güzel kızlar olmanızı istiyorum.” Sözlerinin sonuna doğru tatlı bir gülümsemeye dönüşen ciddi ifadesiyle Mia’nın kalkıp sandığına ilerlemesini izledi. Gaby’nin bu işi biraz daha erteleme düşüncesini sadece mükemmel görüneceğine dair bir söz aldıktan sonra kabullenen Sintié Mia’nın yanına gitti ve kızın yatağının üzerine oturarak hazırlanmasını izlemeye başladı. Arada sırada ufak tavsiyeler veriyor ve zaten oldukça güzel olan kızın gittikçe daha da güzelleşmesi karşısında gülümsemekle yetiniyordu. Mia’nın saçları ve gözleriyle çok uyumlu gibi duran uçuk mavi elbisesini giymesinin ardından Sintié henüz kız kendisine yardım sözcükleri iletmeden ayağa kalktı. Aynanın önünde duran sarışın kızın yanına ilerledi ve kendisine uyguladığı büyünün hafifini Mia’ya uyguladı. Kızın saçlarındaki dalgalar daha belirgin ve kıvrımlı bir hal almıştı. Bu şekilde yüzü çok daha ön planda duruyordu. Ardından Mia’yı kendi yatağının yanına götürdü ve çıkardığı makyaj malzemelerine bakarak kızın yüzü için en uygun olanları seçti. Mia’nın hafif ve doğal bir makyajı tercih edeceğini bilen Sintié, açık mavi bir kalemle kızın kusursuz mavilikteki gözlerini belirginleştirmiş ardından elbisesinin daha koyu tonlarında bir farla göz kapaklarını hareketlendirmişti. Arada sırada da kıza çok güzel göründüğüyle ilgili iltifatlarda bulunmayı ihmal etmiyordu ki bu görüntüsünün kendisine çok yakıştığına ikna olsun. Son olarak dudaklarını fuşya ile pembe arası bir tondan esirgemedi ve bu işten oldukça sıkılmış gibi görünen arkadaşına hazır olduğu müjdesini iletti.

“Eveeet bitti. Gerçekten çok güzel görünüyorsun canım.” Mia’nın da her zamanki tatlı mütevaziliğiyle kendisine yapmış olduğu iltifatlardan sonra birbirlerine sarılan iki kız, Sintié’nin şimdiye kadar ortak salonda beklemekten sıkılmış olabilecek Maglor ve Alain’i hatırlatınca sevimli tablolarını bozarak yatakhaneden çıkmaya karar verdiler. Ortak Salon’a inmeden önceye bıraktığı aksesuar işlerini halletmek için sandığının yanına ilerleyen Sintié, oldukça tatlı görünen ve annesinin bir önceki doğum gününde hediye ettiği, uzaktan sadece ufak birer pırıltı gibi duran, elbisesiyle aynı renkteki küçük küpelerini taktı. O sırada kendisiyle uğraşırken Mia için de beyaz, mavi ve açık mavi renkte üç ince bilezik çıkardı. Ardından bunları kızın sağ bileğine taktı ve bileziklerle takım olan, boynu sıkıca saran ince kolyesini çıkararak Mia’nın boynuna taktı. Kızın son haline gülümseyerek baktıktan sonra sandığının üzerine koyduğu çok yüksek olmayan topuklu ayakkabılarını ayağına geçirdi. Boy aynasına bakarak bir iki kez döndükten sonra aynadaki görüntüsüne öpücük atarak Mia’nın yanına gitti. İkisi de sade ama oldukça güzel görünüyorlardı. Sintié’nin içini yine o heyecan kaplamıştı. Maglor’u göreceği içindi bu şüphesiz, çocuğun kendisi hakkında ne düşüneceğini merak ediyordu. Yatakhanenin kapısını kapatır kapatmaz bu merakını giderecekti aslında. Alain ve Maglor iki kızla aynı anda yatakhanelerinden çıkıyorlardı. *Bir de kızlara süslü derler.* Sintié, Mia ile birlikte bu kadar zamandır yatakhanede hazırlanmakla uğraşan iki çocuğun yanına ilerledi. Alain giydiği lacivert kıyafetle, Mia’yla çok uyumlu gözükecekti.

“Aferin benim yardımım olmadan da yakışıklı görünmeyi becerebiliyormuşsun demek.” Gülerek söylediği sözler Alain dışında herkesi güldürebilmişti. Ardından gülümseyerek ikizini öpen Sintié, çocuğun yüzündeki ifadenin gülümsemeye dönüşmesini sağlamıştı. Sintié Alain’i hafifçe süzmesinin ardından çocuktaki tek sorunun saçlar olduğunu fark etmesi uzun sürmedi. Saçlarını arkaya doğru yatırmış ve teyzesinin Alain’e, dedelerinin cenazesinde yaptığı saç şeklini uygulamıştı. Sintié bu saçtan o zaman da nefret etmişti şimdi de. O sırada müdale edememesi içinde kalmıştı hatta, ama şimdi böyle olmayacaktı. Büyüye başvurmadan, elleriyle Alain’in saçlarını karıştırdı ve dağınık, sarışın çocuğu çok daha yakışıklı gösteren bir hale getirdi. Alain bu duruma itiraz etme fırsatını bile bulamamıştı ama ardından Mia’nın iltifatıyla bu şekilde daha hoş göründüğüne ikna olmuştu. Alain’in Mia’nın koluna girerek yanlarından ayrılmasından sonra Sintié sonunda ilgisini Maglor’a verebileceği için sevindi. Aslında arkadaşlar arasında iltifat, sarılma gibi olaylar çok doğal olsa da Sintié artık Maglor’a eskisinden çok daha uzak davranmaya çalışıyordu Alain yanlarındayken. Böyle davranarak belki çok daha fazla belli ediyordu ikisi de bunu Alain’e ama nedense birazcık yaklaşsalar aşkları ortaya çıkacaktı. Bu yüzden baloda kavalyesi olarak kimseyi bulamayıp en sona kalan kişi Maglor olduğundan onu seçtiği yalanını uydurmak zorunda kalmıştı Sintié. Aslında arkadaşıyla baloya gitmesi o kadar doğaldı ki, yine de Alain’e bu konuda yalan söyleme ihtiyacı duymuşlardı.

Maglor’un siyah takım elbisesiyle çok yakışıklı göründüğü kesindi. Sintié sevgilisine güzel bir şekilde gülümsedikten sonra çocuğun elini tuttu ve karşılıklı iltifatlar eşliğinde Ortak Salon’dan ayrılıp, önden giden Mia ve Alain ikilisine yetişerek Büyük Salon’a vardılar. İçeriye girdiklerinde belki de o kapıdan geçen herkesin ağzından duyulması muhtemel olan şaşkınlık nidası Sintié’den de çıkmıştı. Büyük Salon, içindeki büyücü ve cadılarla yarış halindeymiş gibi özenle süslenmiş ve Cadılar Bayramı balosu için hazırlanmıştı. Sintié’nin en sevdiği bayramdı Cadılar Bayramı. En eğlenceli gün gibi gelirdi hep ona, bu yüzden beklentileri hep çok yüksek olurdu. Her ne kadar gözleri korkutucu bir hava arasa da etrafta, salonun hazırlığı için oldukça çalıştıkları belli oluyordu ve bu da Sintié’yi tatmin etmeye yetmese de beğenisini kazanıyordu. Ancak diğer sene kostümlerin de Büyük Salon’un da, baloda yapılacak etkinliklerin de günün anlamına özel korkunç bir hava içerisinde olmasını ummadan edemedi. Kapının önünde dikildiği kısa bir süre daha bakışlarını tavandaki bol yıldızlı gece temasından, masaların her zamankinden çok daha özel bir şekilde hazırlanmış haline ardından o gün için çağrılmış olan grubun çalacağı alandaki son hazırlıkları da bitirmenin verdiği rahatlıkla oradan ayrılmakta olan ev cinlerine yöneltti. Henüz içerisi tam anlamıyla dolmamıştı hatta sadece öğrencilerin yarısı oradaydı. Çoğunluğu da oturup etrafını izlemeyi benimsemiş bir şekilde, balonun henüz başlamamış olduğu gerçeğini net bir şekilde belli ediyorlardı. Sintié, bardakları taşıyan birkaç Slytherinli öğrenci yanından geçerken, aralarında kahverengi saçlarından tanıdığı Myra’nın bardaklardan gözükmeyen suratına garip bir şekilde baktı. *İçki servisini neden öğrencilere yaptırıyorlar ki?* Açıkcası sorulması gereken en uygun soru bu değildi. Ayak işlerini yapmayı Slytherinliler nasıl kabul edebilmişti tarzı sorgulayıcı bir ifade çok daha uygun olacaktı. Sintié hala Slytherinli arkadaşlarına bakarken, balodaki kızların görünüşleri hakkında yorum yapmaya başlayan Mia’nın sözleriyle düşündüklerini aklından çıkardı. Mia’nın gösterdiği derin dekolteli, oldukça kısa bir elbise giyen, Sintié’nin 7. sınıf olduğunu bildiği Hufflepufflı kıza bakarak yüzünü buruşturdu. Bu kadar abartılı kıyafetlerin içerisinde nasıl güzel göründüklerini düşünebiliyorlardı ki? Ardından gözlerine sürdüğü cırtlak pembe farla çok bayağı duran bir kız gözlerine çarpmıştı iki yakın arkadaşın.

"Bunlar gözleri bağlıyken falan mı hazırlanıyorlar? Ev cinleri bile daha zevklidir.” diyemeden edememişti Sintié sadece Mia’nın duyabileceği kadar sessiz olmaya çalışarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabriella Adeliné O'Brien

GezginGezgin
Gabriella Adeliné O'Brien



Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Rp Sevgilisi : Alain Paul Dixie.^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Su Samuru.

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 02, 2008 10:07 am

" Drakin ile nasıl gidiyor bakalım? "

Gaby kanın yanaklarına hücum ettiğini hissetti ; o kadar çok mu belli ediyordu? Drakin ile nasıl gidiyor - giden bir şey yoktu ki.. Daha doğru dürüst konuşmamışlardı bile.. Sadece bir iksir dersinde Gaby ondan tüy kalem istemiş , ikisi de utangaç tavırlar içerisinde biraz konuşmuştu.. Ama Drakin'in tavrı o kadar hoştu ki , Gaby ondan bayağı etkilenmişti.. Kesin olmasa da bunun karşılıklı olduğunu düşünüyordu Gaby ; çünkü birçok defa Drakin'i kendine bakarken yakalamıştı. Gaby'nin baktığını görünce hemen gözlerini çevirmişti Drakin.. Bu durumlarda midesinin alt kısmından kelebekler havalanıyormuş da her an ağzından çıkabilirmiş gibi hissediyordu.. Belki de kusma dürtüsüydü bu - ama o an herşey çok daha güzel tarafıyla görünüyordu Gaby'ye.. Ne cevap vereceğini bilemedi Gab , ama yine de anlatmaya başladı ;

" Bu kadar belli ettiğimi bilmiyordum... İksir dersinde tüy kalem istedim ondan , sebebini bilmiyorum ama çok utangaç davrandı. Ben de öyle tabii.. Biraz konuştuk ; adımızı falan söyledik sadece. Ama o kadar hoştu ki - galiba ondan hoşlanıyorum , evet... "

Ama Rose onu dinlemiyordu sanki.. Gözleri cam gibi bakıyordu uzaklara.. Gaby kıkırdadı ; hayal kuruyordu. Cadılar bayramının ortasında ?! * Ah , tanrım.. * diye düşündü Gab * Şu kız bir gün öldürebilir beni , evet ! * Sonra da kolunu hızlıca Rose'un bakan ama görmeyen gözlerinin önünde aşağı yukarı salladı ve ;

" Hey tanrım! Konuşuyoruz değil mi burada?! "

dedi sinirle. Rose bir an bayılmışta ayılmış gibi bir ifade takınarak irkildi sonra da utanmış bir ifadeyle kalbini tuttu. Gaby gözlerini devirdi ama bozuntuya vermedi. Rose ;

" Ay dalmışım bir anda.. Neden beni seven biri yok? "

deyince bir daha gözlerini devirmekten alamadı kendini Gaby. Rose böyle şeyleri çocuk oyuncağı sanıyor olmalıydı ; birinin seni sevmesini istiyorsan aynı şekilde sen de onu sevmeliydin. Hep karışılık bulamayabilirsin , ama karşılık veremeyeceğin bir şeyi istemek büyük kabalıktı. Bildiği kadarıyla Rose'un hoşlandığı herhangi birisi yoktu. O zaman -birilerinin onu sevmesinden kastettiği erkeklerse- şu umut verip kaçanlar grubuna dahil olurdu , erkekleri kendine hayran bırakmaya bayılan ama hiçbirine karşılık vermeyen sevindirikler.. Ama eğer kastettiği genel olarak bir sevgiyse - yanılıyordu. Çevresinde onu seven bir çok arkadaşı vardı.. Gaby son seçeneğin mümkün olduğuna inandırdı kendini ve ona göre cevap verdi ;

" Hayır tatlım , çevrene bak! Seni seven ne kadar çok insan var etrafında! Onların sevgisini görmezden gelmek haksızlık olur.. Lütfen mantıklı konuş.. "

dedi Gaby başta Rose'un takındığı kibar edayla. *Öğreniyorum* diye düşündü. Ama belki de öğrenmek istemiyordu. Rose ışıkların gözlerini yormasından , parfümünün etkisinin geçmiş olmasından şikayet ederken Gaby ilgilenmediğini vurgulamak istercesine salona bakındı tekrar. İlkin gözü Slytherin masasına kaydı - elbette - , Drakin yoktu yine. Gaby ikinci bir merak dalgasına kapıldı ve salondan çıkıp bütün koridorları tek tek araştırmaktan son anda vazgeçirdi kendini. Daha sonra Ravenclaw masasına baktı - evet arkadaşlarını görmüştü! Alain ve Mia , Maglor ve Sintié karşılıklı oturmuş tatlı tatlı sohbet ediyorlardı. * Tanrım , her iki çift de ne kadar yakışıyor birbirlerine! * diye düşünmeden edemedi. Ayrıca Ross'ı görememişti , merakla etrafa bakındı. Yoktu ama Gaby onun iyi hatta haylazlık peşinde olduğundan emindi. Hafifçe gülümsedi ve Rose'a ;

" Ah , diğerlerini gördüm , haydi gel benimle.. "

dedi ve ayağı kalkıp Ravenclaw masasına doğru yürümeye koyuldu. Masaya vardığında kızların göz alıcı güzelliği karşısında gülümsemesi sırıtış halini aldı. Sintie mor bir elbise giymişti , gerçi o her zaman güzewldi ama şimdi hem zarif hem de kat kat daha güzeldi. Kendisi gibi uçuk mavi sade bir elbise giymiş olan Mia da harika görünüyordu. Yüzlerindeki abartısız makyaj harika ayarlanmıştı , ayrıca saçlarında sihirli bir belirginlik vardı. Memnuniyetini belirtmek için ;

" Kızlar , kendimi resmen ezik hissediyorum , haberiniz olsun! Harika görünüyorsunuz... Sintié biliyorum harika görüneceime söz verdim , ama elimden bu geliyordu.. Vee beyler - çok yakışıklı olmuşuz ; bravo! "

dedi son sözcüğü söylerken göz kırparak. Rose da gelmişti Gaby'nin hemen arkasından , diğerlerinin onu tanıdığını biliyordu o yüzden sadece " eh - bu da Rose - biliyorsunuz " demekle yetindi ve Mia'nın hemen yanına oturdu. Kıkırdayarak Sintié ' ye doğru eğildi ve ;

" Converse'ler ve spor ayakkabılar dışında giyeceğim ayakkabım yoktu , tanrım , korkunç! Eh , baloya beyaz converselerimle gelmeyi düşünmedim değil , ama yatağının altında ayakkabılarını görünce çalayım dedim! "

dedi. Sintié'nin tepkisini merak etmiyordu , çünkü biliyordu.Sintié cevap verirken eline aldığı balkabağı suyu bardağının üzerinden kendi makyajsız yüzünün yansımasına baktı. Ve hayatında ilk defa güzel göründüğünü düşündü. Makyajsız bile olsa.. Ve hatta bardağın kıvrımları sebebiyle yüzünün ortası şişkin görünüyor bile olsa.. Bu görüntü karşısında hafifçe kıkırdanyan Gaby çevresine bakındı , kimsenin kendi kendine güldüğünü düşünmesini istemiyordu. Ama neyse ki kimse görmemişti. Hafifçe yana seğirtti ve Slytherin masasını -artık daha yakından- süzmeye koyuldu. Yoktu işte , yoktu! O sırada Mia şiddetli bir şekilde dürttü Gaby'yi , Gaby iki büklüm olup minik bir *ah!* sesi çıkardı ama hemen toparlandı. Drakin! Ravenclaw masası boyunca yürüdü , Gaby büyülenmiş gibi onu izliyordu , kanın yanaklarına ve kulaklarını hücum edişini kimbilir kaçıncı kere hissetti. Drakin'in muhteşem bir 'asimetri' ile kesilmiş saçlarını geriye atıp ona bakmasını ağır çekimde izledi , ama önceden olduğu gibi hareket yeteneğini kaybetmiyordu artık.. Sadece kalbi göğsünü delip dışarıya çıkmak istercesine atıyordu , eh, bu da bir gelişmeydi.. Kafasını hafifçe aşağı doğru sallayıp gülümsedi. Aynı şeyi Drakin de yapınca midesinin dibindeki kelebeklerin havalandığını hissetti -ya da kusma dürtüsünü- .. Ama herşey çok güzeldi artık , gecesi aydınlanmıştı. Yüzünde kocaman bir sırıtışla Sintié'ye döndüğünde , Mia ile birbirlerine baktılar önce , sonra da her şeyden habersiz baloyu izlemekte olan Alain ve Maglor anlamasın diye sessizce kıkırdamaya başladılar. Bi' saniya sonra Rose da onlara katılmıştı. Ama mutluydu Gaby , hiçbir şey mutluluğunu bozamazdı. O yüzden o da kıkırdamaya başladı. Yüzlerinde şaşkın bir ifadeyle ne olduğunu sorarcasına bakan Alain ve Maglor'a omuz silkmekle yetindi. Onlar tekrar baloyu izlemeye koyulunca ;

" Ah , bu kadar yeter. Bütün salonun öğrenmesini istemiyorsunuz heralde.. "

dedi hala yüzünde asılı duran sırıtışını gizlemeye ve sinirli bir ifade takınmaya çalışarak. Oysa hiç kızmamıştı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/gabriell
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 02, 2008 12:05 pm

Sanki biraz haklıydı Gabriella.. Rose’ u arkadaş olarak seven çok kişi vardı; fakat Rose başka anlamda söylemişti ona.. Daha fazla konuyu uzatmamak istercesine susmayı tercih etti. Tam o sırada Gabriella , bir anda Rose’ un ellerinden tutup diğer arkadaşlarını gördüğünü dile getirdi ve onların yanına gittiler. Gerçekten şu Gaby’ nin inanılmaz ve bitmeyen neşesine hayrandı doğrusu. Kız her ne olursa olsun enerjik bir biçimde oradan oraya atılıyordu adeta. Rose , belli etmeden sırıttı ve onu izlemeye devam etti. Gabriella daha sonra Rose’u göstermişti. “ Selam kızlar. “ dedi kısım bir ses tonu ile; yüzünde ise muzip bir gülümseme belirmişti. Gabriella daha nefes almadan yanlarına oturmuş sürekli konuşuyordu. Fakat onları dinlemiyordu.. Bir an önce buradan gitmek istediği tek bildiği şeydi. Şu lanet olasıca Cadılar Bayramına gelirken bir kavalyesi bile yoktu. Oysa ki onu buraya getirecek biri olsaydı ne kadar mutlu ve havalı hissederdi kendini.. Şimdi sadece bir kız topluluğuna karışmış; komedilikten ibaretti. Sintié , Gabriella konuşurken bir anda söze daldı ve şu kelimeleri söyledi, “ Şu kıza baksanıza ne kadar iğrenç olmuş. “ Bir yandan da eliyle karşıdaki kızı işaret ediyordu. Rose’ un bu sözü üzerine hepsi kıkır kıkır güldüler kıza doğru bakarak.

İşte şimdi eğlenmeye başlamıştı.. Şuan içinde tam bir Slytherin kanının dolaştığını hissetmişti Rose.. Gaby ve Sintié’ ye baktı ve göz kırptı hemen ardından kısık bir ses tonu ile konuşmaya başladı, “ Kızlar şimdi beni izleyin bakalım.” Bunları söylerken yüzünde sinsice bir gülümseme belirmişti adeta. Onlar merakla bakarken; Rose havalı adımlar atarak iğrenç olan kıza doğru yaklaştı ve kızın sırtına yavaşça dokundu. Adını bilmediği kız ona dönmüş *ne var* anlamında bakışlar fırlatıyordu. “ Biliyor musun doğruyu söylemek gerekirse hiç güzel olmamışsın. “ Bu kelimeleri söyleyen Rose muydu ? Sağ elini ağzına doğru hızla götürdü ve ağzını kapattı.. Artık kendini tanıyamıyordu bile.. Karşısındaki kız hiç beklemeden cevabını yapıştırmıştı; “ Seninde pek güzel olduğun söylenemez zaten. “ Rose ise bu konuyu daha fazla kurcalamamak istiyordu.. Zaten her şeyi berbat etmişti.. Ufacık bir eğlence yaşayalım derken; olayı ne hallere çevirmişti. O aslında kimseyi kırmayı ve incitmeyi sevmezdi.. Öyle yapanlara da haddini bildirirdi.. Herhalde aşırı sinirden olmuştu bunlar.. Bu yüzden de alçak ve pişman bir ses tonu ile cevap verdi, “ Öyle demek istememiştim ben.. . “ Koşar adımlar ile Sintié ve Gabriella’ nın yanına yaklaştı..

Ne yaptım ben , inanamıyorum. “ diyebilmişti sadece.. Bütün gecesini tek kelime ile *berbat* etmişti. Bundan daha kötüsü olamazdı herhalde? Hep gülümseyen yüzü bir anda solmuştu .. Çaresizce sandalyeyi çekip oturdu ve etrafına bakınmaya başladı. Belki biraz komiklik yaratmak istemişti ama kızın söyledikleri de ağırına gitmemiş değildi yani.. * Seninde pek güzel olduğun söylenemezmiş* bu kelimeler beyninde zonklamaya başlamıştı. Şimdi aniden gidip o kızın saçını başını yolabilirdi.. Gabriella’ ya döndü ve söylenerek konuştu, “ Seninde pek güzel olduğun söylenemezmiş .. Hıh.. Kendini ne sanıyor bu kız ya..; ama suç bende çok ileri gittim. “ Sinirinden yine bilmiş bilmiş söylenmeye başlamıştı..

Ufak bedeni sinirden titremeye başlamıştı aniden. Büyük Salon’ da yapılan ışıklandırmalar ve diğer şeyler adeta başında dönüyordu. Biraz hareketlilik istiyordu şu lanet olası gecede.. Sağ bacağını ; durmaksızın sallamak ile yetiniyordu sadece..


*Rose' un tartıştığı kız npc karakterdir.^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
Madeleine M. Gregory

GezginGezgin
Madeleine M. Gregory



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık
Rp Sevgilisi : Yok, aranıyor... xP
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kuğu

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 02, 2008 12:50 pm

"Kapa çeneni!"

Eli hızla hareket edip, gryffindorlu kızın yanağına yapışmıştı. Gözlerinden akan yaşlara eşlik eden şok ifadesiyle beraber; yatağına çömeldi. Başını ellerinin arasına almıştı. Yatakhanede ki fısıldaşmalar giderek yükseliyordu. Kıpkırmızı olmuş gözleri, parmaklarının arasında kalan boşluktan etrafı izliyordu. Elini yüzünden çekerek, etrafa göz attıktan sonra, kıza dönüp dudak büktü. "Hala burada mısın sen? Sen insanları tanımaktan aciz bir varlıksın. Senin yüzüne baktığımda iğreniyorum." Delirmiş gibi tiz bir kahkaha atıp, sandığının üstündeki mendille gözyaşlarını sildi. Ayağa kalkıp, hızlı adımlarla yatakhanenin kapısına doğru yönelmişti ki- "Beni dinlemeden yargılamak zorundasın değil mi? Eğer dinlesen gerçekleri öğrenirdin. O kadar saf birisisin ki, bu salakça yalanlara kandın. Oysa, biraz mantıklı düşününce, gerçekleri anlardın. Oysa sen bana hakaretler ve küfürler savurup bana tokat attın." Onu delip deşen zümrüt yeşili gözlere bakmamayı tercih edip, yatakhanenin kapısını aralayarak sert bir şekilde kapadı. Belini yatakhanenin kapısına yaslayarak gözlerini yumdu. "Küçük kız haklı, sadece kendi söylediklerimin doğru olduğunu düşünüyorum." Fısıltıyı andıran sözcükler dudaklarından dökülürken ona eşlik eden gözyaşı, cübbesine damlıyordu.

Cesaretini topladığını hissettiğinde, yerden destek alarak ayağa kalktı. Gryffindor kulesinin içinde ki her adımında yeni bir düşünceyle boğuşuyordu. En sonunda tek bir noktaya odaklanmıştı. Ortak salonun kapısından girdi. Büyük ortak odada şömine ve yatakhanelere çıkan merdivenler dikkat çekiyordu. Oda yumuşak kırmızı renkte koltuklar, çalışma masaları ve bir not aynası ile döşeliydi. Salonun yumuşak koltuğuna kendini bıraktığında, şöminede körüklenen ateş dikkatini dağıtmıştı. Ateşin sıcaklığı yüzünde ki gözyaşlarının kaybolmasına, neden olmuştu. Buz mavisi gözlerini kısarak, ateşin dibinde yanan kağıt parçalarına baktı. 1 hafta önce, gözlerinden olağanüstü şekilde gözyaşları akıtan mektup gibi bu mektupta ateşin içine atılmıştı. Kim bilir, belki de sahibini ne kadar üzmüştü. Ya da ne kadar mutlu etmişti. Ama son günlerde onu mutlu eden hiçbir olay olmamıştı. Birkaç haftadır, yaşadığı tek duygu üzüntü olmuştu.

Belki de bu yüzden gözlerinden ateşler saçıyordu. Olmaz yere herkesi üzüyordu. Derin bir iç çekerek ayağa kalktı. Bugün yapılacak olan şenlik için, önceden hazırlandığından kahrolasıca yatakhaneye girmek zorunda değildi. Yüzüne yerleştirdiği sahte gülüşün eşliğinde yürümeye başlamıştı. Adımları hızlanırken, ortak salonda ki telaşta şölenin yaklaşması yüzünden artmıştı. Herkes fısıldaşarak şöleni konuşuyordu. Hogwarts'ta yaşanan kötü olayların unutulması için bir fırsattı bu, tabii unutulamayacaklar da vardı. Başını çevirerek pencereden dışarıya baktı. Kızlar tuvaletine gitderek yüzünde kurumuş olan gözyaşlarını kurulamalıydı önce, her zamankinden daha parlak duran, düz sarı saçlarını arkasına atarak. Ortak salondan uzaklaştı.

Az sonra, temiz bir şekilde düzenlenmiş, kızlar tuvaletinin içindeydi. Kızlar tuvaletide hazırlanan kızlara bakmaya cesaret edemeden, aynanın karşısına geçti. Kendine baktığında, çığlık atmamak için kendisini zor tutmuştu. Gözyaşları sonucunda akmış olan gözkalemiyle iğrenç bir görünüme sahipti. Yüzüne vurduğu her su damlası göz kalemini geçiriyordu. Yanında hazırlanan kızdan aldığı göz kalemini, gözünün çevresinde gezdirdikten sonra, dudağına hafif bir şekilde ruj sürdü. Şimdi daha iyi gözüküyordu. Merdivenlerden inerken korku dolu, bakışlar fırlatılmasının sebebi buydu demek, homurdanarak tuvaletten çıkıp Büyük Salon'a gitmek için adımlarını hızlandırdı. Mermer merdivenlerin sonuna geldiğinde, giriş salonunda ki sesler, Büyük Salonun harika bir şekilde düzenlendiğini belirtiyordu. İçeriye girdiğinde yüzünde oluşan gülümseme giderek büyüyordu. Harika bir şekilde düzenlenmiş olan Büyük Salon'da gezdiriyordu gözlerini...

Rp Out: Devamı gelecek.


En son Madeleine P. Shephard tarafından Çarş. Eyl. 17, 2008 8:29 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nori Jilian Luminâ

GezginGezgin
Nori Jilian Luminâ



Mücadele Tarafı : Karanlık taraf
Rp Sevgilisi : İstemiyorum...
Kan Durumu : Safkan ~ Kan takıntısı vardır O.o

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 EmptySalı Eyl. 02, 2008 4:18 pm

Stær hızlı bir şekilde üstünü giyinmeye başlamıştı.Vampirdi aslında kendine giyecek bir şey bulamıyordu.Ama giyinmek zorundaydı.Yatağının üstündeki siyah elbiseye göz gezdirdi.Tam bir lolita kıyafetiydi ve Stær'e çok yakışıyordu.Gözleriyle elbiseyi süzdükten sonra üstüne giymeye başladı.Beli oldukca dardı.Halbuki aşağıya indikce etek bollaşıyor ve büyüyordu.Son olarak o büyük tüllü şapkasını başına geçirmişti.Siyah topuklu ayakkabılarınıda ayağına giyip tam çıkacakken makyaj yapmadığını hatırlamıştı.Tekrar yatağına dönüp baş ucundaki aynayı almıştı.Eline siyah bir göz kalemi alıp gözüne sürmüştü.Tam sol gözünün hafif çaprazına ise aynı şekilde göz kalemiyle ben yapmıştı.Kırmızı bir ruj alıp dudaklarına sürmüştü.İşte şimdi tamamdı.Dirseğine kadar olan eldivenlerini eline alıp dikkatlice giymişti.Gözleriyle etrafı süzüyordu.Slytherin kızları her zaman ki gibi mükemmeldi.Peki ya Gryffindor'lular..Ahh o ezikler..Kesin saçma sapan kostümler giymişlerdir.Stær kendi kendi "Yazık..Yazık.." diye geçirip yatağından kalkmıştı.Chi ve diğeleri çoktan büyük salona gitmişlerdi bile.Stær yavaş adımlarla yatakhaneden çıktı.Ortak salona göz ucuyla baktı.Kimsecikler yoktu...

Sonunda zindanlardan çıkabilmişti.Herkes farklı bir kostüme bürünmüştü.Stær attığı her adımda ayakkabılarından boğuk bir ses çıkıyordu ve elbisesinin etek kısmında sarkan koyu kırmızı boncuklar oynuyordu.Etrafındakileri süze süze gidiyordu.Gözüne tatlı bir Ravenclaw'lı kız takılmıştı.Aynı Stær'inki gibi giyinmişti.Aslında kız çok tatlıydı ama kıyafeti Stær'inkine banziyor diye ona kesin bir sakarlık yapacaktı...

Bunları düşünürken büyük salona varmıştı bile.Kapıdan gözleriyle Chi'yi aramaya çalışmıştı ama bu kalabalık yerde onu bulması imkansızdı.Yavaş adımlarla içeri girmişti.Ortalarda boş bir masa bulup oraya oturmuştu bile.Belki Chi'yi burdan görebilirdi.Önünde aniden kaymak birası belirmişti.Stær yüzünü buruşturarak Kaymak Birası'nı kenara ittirip etrafına tekrar bakınmaya başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Emiko Mai Hitomi

GezginGezgin
Emiko Mai Hitomi



Mücadele Tarafı : Umm... Karanlı taraf, sanırım....
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Koala

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 EmptyÇarş. Eyl. 03, 2008 9:42 pm

Lidens şaşkın bir şekilde yatakhanede koşuşan kızlara, havada uçuşan aksesuarlara, elden ele geçen rujlara, kalemlere ve diğer bütün güzel ve parıltılı eşyalara bakınıyordu. "Parıltı..." diye sessizce fakat sinirini fena halde belli eden bir ses tonuyla fısıldadı Lidens. "Evet.." dedi. Eksik olan şey buydu. Onun hayatında parıltılı hiçbir şey yoktu. Işık ve mutluluk onu çok uzun süre önce terk etmişti. Renkli hiçbir şey yoktu. Sadece boğucu bir karanlık ve her zaman etafını bir ateş gibi saran o dayanılamaz koku... Öyle bir koku ki; Hogwarts'ın eski ve yıpranmış duvarlarından gelen o rutubetli kokuyu, Dışarıda quidditch oynayan ve maalesef yetenekten bir zerre nasibini alamamış insanların ter kokusundan, hatta şu an yatakhaneyi dayanılamaz bir yer haline getiren o ağır parfüm kokusundan bile daha rahatsız edici... fakat yine de çok, çok çekici....

"Düşünmemelisin" diye kendini azarladı Lidens. " İlgilenecek başka bir şey olmalı. Tabi ya! Süslenmek!" diye düşündü ve hemen kendini yatağının ucunda duran makyaj çantasına doğru fırlattı. Küçük ve şirin çantayı açtı ve içinden aynasını çıkardı. Yüzüne baktı, ne kadar da beyaz ve pürüssüzdü. Yaşıtlarının çoğu cilt problemleriyle uğraşırken onun yüzü bir bebek cildi kadar temizdi, dalında yeni açmış bir beyaz gül gibi. Hiçbir kapatıcıya ihtiyaç duymazdı böyle bir cilt. Kocaman gri renk gözlerini aynaya dikti ve korkunç bir ifade takınmaya çalıştı, hayır korkunç olmak hiç de ona göre değildi, bu hayata ait olmadığının bir kanıtı daha işte. Dudaklarını büktü umutsuzca... Yüzüne bir kez daha baktı ve "Belki de fazla beyaz" diye düşündü, hemen biraz allık sürdü. Sonra da rengine bayıldığı fakat sürmeye hiç fırsatını bulamadığı o şeftali rengi ruju sürmeye başladı. Bu konudaki deneyimsizliğine rağmen ruju hiç taşırmadan, ustaca sürdü. Biraz kalem ve far... İşte olmuştu, işi bittiğinde makyajı bir profesyonelinki kadar kusursuzdu. Belki de bu yüzünün kusursuzluğundan kaynaklanıyordu. Dolabını açtı ve giyinecek bir şeyler aradı. En sonunda Üstü dar fakat aşağıya indikçe bollaşan siyah elbisesinde karar kıldı, elbisenin üstü oldukça düz ve sadeydi fakat eteğindeki tüller ve boncuklar çok elbiseye çok farklı bir hava katıyordu. Ayakkabılarını da giyindikten sonra kendini yatakhaneden dışarıya fırlattı.

Büyük salona girdiğinde gözüne ilk takılan şey büyük salonun tavanında parıl parıl parlayan yıldızlardı... " İşte parıltı..." diye düşündü Lidens, belki de hayatında ki karanlık bulutları delip geçebilirdi bu yıldızlar, belki de kendini kanıtlayabilir ve karşı koyacak gücü bulabilirdi. Herşey daha iyi olabilirdi, bu onun elindeydi. Ravenclaw masasına geldiğinde kendini çok daha güvende ve iyi hissediyordu. Oturup sohbet edicek birilerini ararken yine bir koku duydu, bu sefer ki farklıydı. Etrafını saran o dayanılmaz koku değildi, NEFRET dolu birşeydi. Yıllardır yanından ayrılmayan bu kokuyu hemen tanıdı. Tedirgin bir şekilde, göz ucuyla kokunun kaynağına baktı ve elbisesini inceleyen ikizi Jolly'i gördü. Kafasını hemen çevirdi. "Kahrolası vampir zevkleri!!" diye düşündü. Neredeyse aynı elbiseyi giyinmişlerdi. İkizi bu aynı tarz giyinmiş, şirin Ravenclaw'lı kızın elbisesine o kadar kızmıştı ki. Bu kızın kıl payı aynı zamanda doğduğu, yıllardır birlikte olduğu, aynı dudakları, aynı burnu paylaştığı kız olduğunun farkına varamamıştı. " Nefretin bu kadarı...." diye düşündü Lidens ve ikizinin onu ne zaman fark edeceğini korkuyla düşünerek tavana baktı. Tam o anda, bir yıldız kaymıştı....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Edward Ryan Schwanhild

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Dark Side.
Rp Sevgilisi : Claire.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Ejderha.

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 EmptyCuma Eyl. 05, 2008 1:56 pm

Aşkını kaybetme korkusuyla yaşamayı öğrenmişken, bunun aptalca bir şey olduğunu da fark etmişti. Her geçen gün onu kendine daha yakın hissediyordu. Kalbi her zaman onunlaymış gibiydi. Sevinçlerini, üzüntülerini hep birlikçe paylaşıyorlardı. Asıl önemli olan şey de buydu zaten. Aralarında ki ilişki bu yüzden devam ediyordu, devam edecekti. En büyük hayali onunla evlenmekti. Belki şimdi den çok büyük bir hayal kurmuştu ama mezun olmasına sadece 3 yıl kalmıştı. Ve bu 3 yılı en güzel şekilde geçirmeye karar vermişti. Şimdi olduğu gibi, cadılar bayramı nedeniyle büyük salonda yapılan baloya gidecekti. Tabii ki de Silvia’ da gelecekti. Geçen gün onun için aldığı elbiseyi çok sevmiş gibi görünüyordu.

Üzerinde güzel duracağını biliyordu. Bu yüzden hiçbir sıkıntısı yoktu, sevinçli ve güzel geçen günlerden biriydi işte. Ortak salondan çıkmış zindanlara doğru ilerliyordu, büyük salonu görmemişti. Kapıları şimdi açıktı ama birkaç saat önce açık değildi, ve Profesör James’in neler yaptığını merak ediyordu, belki her zaman ki balolardan biri olacaktı ama onun için daha güzel bir şey vardı; Silvai, zaten hayatında onun olduğu her kare çok güzeldi. Herkes büyük salona doğru gidiyordu, bazıları güzel kıyafetlerle bazıları ise okul cüppeleriyle, bu işi pek ciddiye almayanlar vardı. Kimsenin işine karışmak istemiyordu, bu yüzden sadece kendi gecesini geçirekcekti, bu gün.

Derin nefesler alarak zindanları geçerek Slytherin ortak salonunu önüne geldi. Etrafında kilerin (Slytherin’liler) bazıları ona selam veriyor bazıları ise küçümsüyordu, ama kötü bir bakışın etkisinde kalıp oradan hemen kaçıyorlardı, sinir beynine çıkıyordu. Gerçekten bazıları aptal olabiliyordu. Sinirlerine hakim olarak gözlerini devirdi ve bakışlarını ortak salondan çıkan kıza çevirdi; Silvia. Dört gözünü açıp ona baktı. Bu kadar güzel bir kız daha var mıydı acaba? Elbisenin içine kim bu kadar yakışabilirdi ki? Gözlerini ona dikip öylece duruyordu. Bu çok değişik bir duyguydu.Ona doğru yaklaştı bir şeyler söyleyemeyecekti, sadece ağzı açık ona bakıyordu, tek ona bakan o değildi tabii. Akşam akşam tatlarını kaçırmak istemediği için sinirli bakışlar atmakla yetiniyordu bu gün.


‘’-Tanrım, Çok güzelsin.’’

Dedi bakışlarını ondan ayırmadan öylece bakıyordu ona, ne diyeceğini bilemiyordu. Heyecanı doruktaydı ve hiç olmadığı kadar içinde kıpır kıpır eden bir şeyler vardı. Onu kendine çekti yavaşça ve alnından öperek konuna girmesini seyretti. İkisinin boyları aynı olmasa da hemen hemen aynı gibiydi. Zindanlardan ağır adımlarla çıktılar, büyük salona geldiğinde kapısının ardına kadar açık olduğunu fark etti, birlikte içeriye girdiklerinde kalabalık eğlenceli ve her zaman ki gibi görkemli bir büyük salon buldular. Her zaman ki mumların durduğu yerde şimdi gözlerinden ve ağzından turuncu ışık çıkan balkabakları vardı.

İşlemeleri ve oymaları gerçekten harika bir şekilde yapılmıştı. Profesörün, yaptıkları gerçekten harikaydı. Herkesin güzel bir eşi yoktu, aslında herkesin bir eşi yoktu. Bazıları baloya yalnız gelmişti. Genelini Slytherin’li ler oluşturuyordu, bazıları o kadar kibirli ki kendi aralarında bile eğlenemiyorlardı. Neyse ki bunlara Silvia dahil değildi. Şimdi kolunun altında ki sıcak ve tatlı eli tutarak bir yere geçtiler ve sıkı sıkı tutarak konuşmaya başladı. O kadar ses yoktu ama yine de fısıltıdan fazlası vardı. Bu yüzden ses tonunu biraz daha yükselterek konuştu


‘’-Nasıl hissediyorsun?’’


dedi tebessüm ederek. Kaç gündür bu geceyi bekliyordu, eğlenceli geçmesi için elinden geleni yapacaktı. Ama ne kadar eğlenceli olur bilemiyordu. Onun için asıl önemli olan; Silvia’nın eğlenmesiydi. Eğer o eğlenirse kendisi de eğlenecekti. Ama o mutsuz olursa kendisi de mutsuz olurdu ki şuanda halinden memnun bir havası vardı. Kim bu durum da mutlu olmaz ki sevdiğiyle bir baloya geliyor ve mutlu olmuyor…Bu gerçekten aptalca bir durum. Bakışlarını ondan alamıyordu, harika görünüyordu. Ona sarılmamak için, onu öpmemek için kendini zor tutuyordu. Ama ilerleyen zamanlarda kendini tutabilir mi bilmiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/edward-r
Dayrnt Edward Miller

GezginGezgin
Dayrnt Edward Miller



Mücadele Tarafı : Karanlık Taraf
Rp Sevgilisi : Şimdilik yok!
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kartal

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni   Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni - Sayfa 3 EmptyCuma Eyl. 05, 2008 3:01 pm

Dayrnt saat erkenden kalkmasına rağmen Cadılar Bayramı'na inmek istememişti. Nede olsa yalnız takılacaktı orada. Fakat yinede bir profesör olarak itibarını koruyacaktı ve o Cadılar Bayarm'a gidecekti. Hızla uzanmakta olduğu yataktan fırladı ve dolabını karıştırmaya başladı. En sevdiği takım elbisesini çıkarttı ve üzerine denedi. Her zamanki gibi tam oturmuştu. Parlament mavisi ceketinin üzerindeki baklava dilimi şeklindeki desenler çok ilgi çekiciydi. Tastamam olmuştu şimdi. Hızlı adımlarla odasından çıktı ve ilerlemeye başladı. Cadılar Bayramı Çoktan başlamıştı fakat katılması gerekliydi. Nede olsa bir profesördü. Adımları aceleci değildi, sakin ve asildi. Merdivenlerden inerken sanki bir partnere ihtiyacı havası vermişti ki öyleydi de. Zaten bir partnerarasa çoktan bulmuştu bile. Onun aradığı şey bir partner değilde bir arkadaştı. Bulması çok zor olmaya bir arkadaş. Hiç değilse bir profesörün yanına geçer havadan sudan muhabbet ederdi. Bu onu zorlamazdı sanırım. Daha sevgiliye ihtiyaç duymuyordu. Zaten yeterince meşguldü. Birde kız arkadaşa zaman ayıramazdı. Ayırmadığı zamanda her zamanki kız dırdırını çekerdi. En iysi bir gecelik aşklardı. Dayrnt'ın hayatında hep öyle olmuştu. Kızlara değer vermeyi bilmiyordu. Fkat hiç haberi yoktu; yakında çok güzel bir kızla karşılaşacaktı ve ondan etkilenecekti. Bu düşünce onun içini yiyip bitirsede yapabilecek ne vardı ki..!

Sonunda salona gelmişti. Önüne gelen herkese selam veriyordu. Aslında suratındaki zoraki gülümseme yüzünden çenesi ağrımaya başlamıştı. Dişerini göstere göstere Büyük Salon'da ilerliyordu. Profesör'lerin olduğu masa geçti ve çevresindekilere selam verdi. Birkaç parça bir şey yedikten sonra arkasına yaslandı ve etrafı izlemeye başladı. Birçok çocuk kendini kaybetmişti. Bu gösteriden çok etkilenmiş gibi bir halleri vardı. Dayrnt bu manzara karşısında sadece ' Hıh! ' demekle yetindi. Bu ufak veletlerden briinin hain planlar peşinde olduğunu bilmiyordu. O yüzden içi bu kadar rahat yemek yiyebiliyordu. Yapılacakları bilse belkide boğazına dizilirdi tüm yemekler. Pis pis çocuklara bakarken birininde aynı tavırla ona baktığını gördü. Bu bir Ravenclaw'dı. Onlar hep zeki olmuşlardı. Dayrnt aynı sinsi bakışını sürdürdü ve tekrar ' Hıh! ' dedi. Herhalde çocuk bunu anlamıştı ki daha çok öfkelendi. Ayağa kalktı Dayrnt ve çocuğa doğru ilerlemeye başladı. Yanına vardığında çocuğun bakışları daha yumuşak bir bakışa dönüştü. Dayrnt son kez ' Hıh! ' yaptı ve çocuğa:

" Neden bana öyle bakı... Ah lanet olsun sana ne yaptığını sanıyorsun sen? "

dedi öfkeli bir sesle. Çocuk elinde tuttuu Balkabağı Suyu'nu Dayrnt'ın üstüne boşaltmıştı. Çok üzülmüş bir hal aldı yüzü. Ama arkadaşları arkasından sinsi sinsi gülüyordu. Tam çocuk bir şeyler söyleyecekti ki Dayrnt onun sözünü kesti ve:

" Kapa ceneni pis velet. Yarın benim odamda cezaya kalıyorsun! "

dedi. Çocuğun morali şimdi gerçekten bozulmuştu. Dayrnt hızlı adımlarla odasına yürümeye başladı. Takımını değiştirecekti. O yüzden suratındaki gülümseme kayboldu ve acelesi arttı. Bir yandan elinde tuttuğu peçeteyle ceketi silmeye çalışıyor, diğer yandan da yürüyordu. Yine talihsizlik onu bulmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Hogwarts Geleneksel Cadılar Bayramı Şöleni

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 6 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki

 Similar topics

-
» Hogwarts Bunu Unutamayacak!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-